• Sonuç bulunamadı

Türk Tarihinin Ana Hatları (Medhal Kısmı)

C. YENİ REJİM VE ORTAÖĞRETİMDE TARİH

IV. Türk Tarihinin Ana Hatları (Medhal Kısmı)

Türk Tarihinin Ana Hatları’nın yalnızca yüz nüsha bastırılması, bu eserin henüz yetersiz olduğundan pek fazla yayılmasının istenmediğini düşündürse de, belki de eserdeki fikirlerin biran önce yaygınlaşması istendiğinden olsa gerek hemen bir

81 a.g.e., s. 604

82 Uluğ İğdemir, Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Tarih Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları,

yıl sonra 1931’de Türk Tarihinin Ana Hatları-Medhal Kısım başlıklı bir kitap bastırıldı.83 Yine İstanbul Devlet Matbaasında 90 sayfa olmak üzere otuz bin nüsha bastırılıp, okullarda yardımcı ders kitabı olarak gönderildi. Bütün okullarda satışa sunulan ve her yaşta öğrencinin okuması istenen bu kitap, Türk Tarihinin Ana Hatları’nın bir bölümü değil, onun çeşitli kısımlarının özetlenmesiyle yeniden oluşturulmuş yeni bir baskısıdır. Bu eserin yazılış amacı “asırlarca pek çok haksız iftiralara uğramış, ilk medeniyetlerin kuruluşundaki hizmet ve emekleri inkâr olunmuş Büyük Türk Milletine, tarihi hakikatlere dayanan şerefli mazisini hatırlatmaktadır.”84 şeklinde belirtilmiştir.

Türk Tarihinin Ana Hatları’ndan bazı belirgin farklara sahip olan Medhal Kısmı tarih öncesi ve eski çağlardaki genel dünya tarihini dışarıda bırakıyor ve böylelikle diğer uygarlıkların Türklük üzerindeki etkilerini göz ardı etmiş oluyordu. Bu 90 sayfalık Medhal Kısmı eski Türkleri eski Türklerin kökenlerini, anavatanlarını ve göçleri ele almaktadır. Bir-iki sayfada eski medeniyetler ele alınmıştır. Osmanlı siyasi varlığına kitapta hiç değinilmemiştir.

Kitapta ilk olarak eski Türkler, Türklerin anayurdunun sınırları, anayurttan göç nedenleri, dünyada ilk medeniyetleri kurdukları iddia edilen Sümerlerin ve Mısırlıların Türk olduklarını ispat etme çabaları görülür. Bu amaçla kitapta geçen ifade şöyledir; “Mısır’a giden Türkler yerleşmek için Nil’in, boş buldukları deltasını seçtiler. İlk Mısır medeniyetini kuranların Asya’dan geldikleri Kadim tarihi ile uğraşan alimlerin çoğu tarafından kabul edilmiş bir keyfiyettir.”85 Bu sözlerle Mısır medeniyeti kuranların Türk olduğu belirtilmiştir. Hatta bu durumu kanıtlamak için alimler tanık olarak gösterilmiştir.

Türk medeniyetinin diğer medeniyetlerden üstünlüğü açıkça şu şekilde dile getirilmiştir; “Dünyanın başka tarafından insanlar daha kaya ve ağaç kovuklarında en koyu vahşet hayatı yaşarken Türk Anayurdunda kereste maden medeniyetleri devirlerine kadar ulaşılmıştı.”86 Başka bir yerde ise; “Anadolu medeniyetinin Mısır

83 Afet İnan ve Diğerleri, Türk Tarihinin Ana Hatlarına Medhal, Devlet Matbaası, İstanbul 1931,

s. 12

84 a.g.e., s. 73 85 a.g.e., s. 9 86 a.g.e., s. 3

ve Mezopotamya veya Mısır medeniyeti kadar eski olmadığı iddiası varit değildir. Zira söylediğimiz gibi Mezopotamya ile Anadolu’yu işgal eden insanlar aynı ırktan ve aynı menşeindendir. Bu itibarla geldikleri aynı medeniyeti getirmiş olmaları tabii görülmelidir.”87 denilmektedir. İlerleyen satırlarda ise yazının Türkler tarafından bulunarak Fırat ve Dicle taraflarına Sümerler tarafından getirildiği vurgulanmıştır. Orta Asya göçlerinin bir sonucu olarak, Hint-Çin-Etrüsk-Girit-Lidya-İonya medeniyetlerini kuranların Türkler olduğu savunulmuştur.

Tarihçilerin bu şekilde bir yaklaşım izlemelerindeki en önemli neden, Türkler hakkında dünyada var olan yanlış kanıdır. Medhal Kısım’da aynı zamanda Avrupalı tarihçilere göndermede bulunularak Türk Tarihi hakkındaki gerçeklerin ancak, Türkler tarafından ortaya atılacağı vurgulanmıştır. Avrupalılara “Türklerin en kadim ve en yüksek medeniyetlerin hamisi olmuş bulunmalarını kabul etmek Hıristiyanlık ve Avrupalılık için en hafif tabir ile bir izzeti nefis meselesi telakki olundu.”88 ifadesi

ile batı dünyasının gururları nedeniyle Türklerin çok gelişmiş bir medeniyete sahip olup, diğer milletleri etkilediklerini kabul etmek istemedikleri vurgulanmıştır.

Kısaca bu kitap, Türk ırkının büyük üstünlüğünü ve dünya medeniyetinin oluşumundaki önemli katkılarını ortaya koyup belgelemek için yazılmıştır.

B. 1931 YILI LİSE TARİH KİTAPLARI

1931 yılına kadar okullarda okutulan ders kitapları, konular bir miktar değişmişse de genelde Osmanlı öğretiminin bir devamı sayılmaktadır. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kuruluşundan hemen sonra resmi tarih görüş niteliğindeki Türk Tarih Tezi’nin ders kitaplarına uyarlanmasıyla görevlendirilmiştir. TTTC’nin ilk girişimi yeni okul kitapları yazılması oldu; bu öncelik ve görevin yerine getirilişinde gösterilen çabukluk “ tarih reformu”’nun yerleştirilmesinde okul kitaplarına verilen önemi yansıtmaktadır. Bu kitaplar doğudan Türk tarihinin Ana Hatları’ndan esinlenerek ve ayrı ekip tarafından yazılmıştır. Yazımlarında ve kullanıma girmelerinde gösterilen hız şaşırtıcıdır.89

87 a.g.e., s. 11 88 a.g.e., s. 59

1931 yılı sonbaharına yetiştirilmek üzere 13 kişilik bir komisyon tarafından yazılan dört ciltlik lise tarih kitapları 1931 yılında basılarak, öğretimin hizmetine sunuldu. Bu kitaplar Türk Tarih Tezi çerçevesi içinde yazılmıştır. Cemiyetin çıkardığı ve bazı bölümlerinin bizzat Atatürk tarafından yazıldığı söylenen dört ciltlik tarih ders kitapları sadece Türklerin değil insanlığın geçmişini de anlatmaktadır.

1931 yılındaki tarih kitapları Türk Tarihinin Ana Hatları isimli kitabın tamamen genişletilmiş halidir. Bu kitaplarla öğrencilerde iyi bir tarih bilinci oluşturmak kadar, inkılâpların geniş halk kitlelerine ulaşması amaçlanmıştır.

Kitapların dört cildi için yazılan ortak “Mukaddime” de; “1000 yıldan fazla süren İslamlık-Hıristiyanlık davalarının doğurduğu husumet duygusu ile mutaassıp müverrihler bu davalarda asırlarca İslamlığın pişdarlığını yapan Türklerin tarihini kan ve ateş mecralarından ibaret göstermeye savaştılar. Türk ve İslam müverrihleri de Türklüğü ve Türk Medeniyetini İslamlık ve İslam medeniyeti ile kaynaştırdılar. İslamlığa takaddüm eden binlerce yıla ait devreleri unutturmayı ümmetçilik siyasetinin icabı ve din gayreti ve cibesi bildiler. Daha yakın zamanlarda Osmanlı İmparatorluğuna dahil bütün unsurlardan tek bir millîyet yaratmak hayalini güden Osmanlıcılık cereyanı da Türk adının anılmaması, millî tarihin yalnız ihmal değil, hatta yazılmış olduğu saflardan kazınıp silinmesi yolunda üçüncü bir amil halinde diğerlerine eklendi. Bütün bu menfi cereyanlar tabi olarak, mektep programları ve mektep kitapları üzerinde dahi tesir gösterdi ve Türklüğün çadır, aşiret, at, silah ve muharebe mefhumları ile müradif tutulması an’anesi mektep kitaplarımıza kadar girdi. Türk Tarihinin, inkar edilmiş ve unutturulmuş simasını ve mahiyetini, bütün hakikatleri ile meydana çıkarabilmek tarih tedrisatından bu boşluğu doldurabilecek kitap hazırlamak”90 sözleri ile bu kitapların ne amaçla yazıldığı vurgulanmıştır.

Benzer Belgeler