• Sonuç bulunamadı

19. yüzyılda Tanzimat‟la birlikte edebiyatımıza giren roman, kısa zamanda tercüme aşamasından telif safhasına geçmiş ve ülkenin sosyal ve siyasi bakımdan çalkantılı dönemlerine rast gelişi sebebiyle tam olarak hüviyetini bulamadan doğal olarak siyasi alana yakınlaşmıştır. Bu durumun doğal bir eğilim oluşu, toplumumuzun geçirdiği çok ciddi kırılmalar sebebiyledir.

Tanzimat yılları, bir değişim sürecinin belirgin safhasıdır. Namık Kemal‟in romanlarına baktığımız zaman özellikle Cezmi ve Celaleddin HarzemĢah gibi bazı eserlerinde Namık Kemal, tarihin kasıtlı olarak zirve noktalarını işleyerek mitolojik kişiliklerle geri kalmış Osmanlı insanına yeni bir ruh aşılamayı amaçlamıştır. Bu yaklaşım, Servet-i Fünun ve Fecr-i Âti dönemlerinde tavsamış gibi dursa bile aslında bu dönemde bir karşı duruşun romanı yazılmıştır. Siyasi baskılardan dolayı gelişen zorunlu bir birey algısının romanı yazılır. Bu açıdan bakıldığında bu dönem romanının da siyasi bir tarafının olduğu söylenebilir.

Millî edebiyat döneminde Milliyetçilik, kimi yazarlarca sosyal bir duyarlılık olarak kabul edildiği gibi kimilerince de siyasi bir ideoloji olarak kabul edilmiştir. Halide Edip‟in Yeni Turan (1913) romanı, milliyetçiliğin siyasi bir bakışla işlendiği romanlardan birisidir.

I. 4. 1. Cumhuriyet Dönemi ve Kanon Edebiyatı

Bizim edebiyatımız ve özelde romanımızın siyasetle tanışması, kültürümüzün romanla tanışmasıyla aynı döneme denk gelir. Ülkenin kurtuluşu için elindeki bütün imkânları seferber eden aydınımız, gazete, tiyatro ve romanı siyasi bir araç olarak görmüştür.41 Bu bakış açısı, cumhuriyet döneminde de değişmemiş, edebiyat “devletin ideolojik aygıtı” olarak kullanılmıştır. Yeni bir insan, medeniyet ve toplum inşa etmeyi amaçlayan devlet, bir “edebiyat kanonu”42

oluşturmuştur.

Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte siyasi sistemle birlikte edebiyat da özellikle izlekler bakımından değişir. Yazarlar, bu dönemde “cumhuriyetin kuruluĢ

aĢamalarını ve toplumun bu aĢamada çektiği sıkıntıları yakından bilen yazarlar, dönemin Ģartları gereği, yeni kurulan devletin prensiplerini benimseyen eserler yazmıĢlardır.”43

Bu eserler, zaten kendi mecrasını bulamamış Türk romanını daha da

güdümlü kılmıştır. Bunu sadece sanatçıların resmî ideolojiyle olan göbek bağına bağlamak yanlış olur. Çünkü ülke, Kurtuluş Savaşı gibi zorlu zamanlardan yeni çıkmıştır ve yeni rejimi desteklemek romancılar için bir varlık-yokluk meselesi olarak görülmüştür.

Yakup Kadri, Reşat Nuri ve Halide Edip, resmî ideolojinin yerleşebilmesi için kimi eserler vermişlerdir. Yakup Kadri‟nin Yaban (1932) ve Ankara (1934) romanlarına bakıldığında yeni sistemin savunulduğu görülmektedir. Reşat Nuri‟nin

ÇalıkuĢu (1922) adlı eseri, Cumhuriyet değerlerine gönülden inanmış bir öğretmenin

Anadolu‟ya gidişini anlatır. Roman kahramanı Feride, söyledikleriyle ve yaptıklarıyla Cumhuriyet değerlerini savunan bir kadın karakterdir. Halide Edip de Yakup Kadri gibi resmî ideolojinin istemi doğrultusunda eserler vermiştir. Vurun

Kahpeye (1926) adlı romanı Anadolu‟yu aydınlatmaya çalışan Aliye öğretmenin

başından geçenleri konu alır.

41

Gazetelerin Tanzimat dönemindeki işlevleri için bkz. Ahmet Cüneyt Issı, “Türk Edebiyatının Popülerleşmesi Sürecinde Tanzimat Dönemi Gazetelerinin İşlevine Dair”, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, Kasım 2004, s. 47.

42

Ahmet Cüneyt Issı, “Toplum Mühendisliği Bağlamında Kanon Edebiyat İlişkisi”, Hece Dergisi, Hayat-Edebiyat-Siyaset Özel Sayısı, S. 90–91–92, s. 370.

43

I. 4. 2. “Sol”un Romanı

1940‟lara kadar solun romanını temsil eden en güçlü kalem Sabahattin Ali olmuştur ve temel sorunsalı yoksulluktur. Bu tarihten 1960‟a kadar solun romanına “köy” sorunu damgasını vurmuştur. Eserlerde köyün işlenmesinde Kemalizm‟in halkçılık/köylücülük/devletçilik söyleminin şüphesiz önemli bir etkisi olmuştur.44 1960‟lı yıllarda ise konuları çeşitlenerek ve derinlik kazanarak devam eder. Kemal Tahir, Orhan Kemal ve Yaşar Kemal‟in romanlarında Kemalist çizgiden uzaklaşarak sola özgü değerlerin yoğunluk kazandığı görülür. Sınıf mücadelesi, iktidar, feodal yapı bu değerlerden bazılarıdır.

Solun romanı 27 Mayıs Darbesi‟yle gürbüzleşmiştir. 27 Mayıs, sola belli oranda özgürlük sağlamıştır. Bu darbenin sağa yapıldığı düşünüldüğünde solun rahatlığı ve bir anlamda kendilerini rejimin yanında hissetmeleri anlaşılabilir bir durumdur. Fakat bu durum bir kafa karışıklığı da yaratmıştır. Bu sebeple sol, darbeyi hakkıyla anlamamış/anlamak istememiştir. Bununla birlikte darbenin işlendiği romanlar da yazılmıştır. Samim Kocagöz‟ün Ġzmir‘in Ġçinde (1973), Attila İlhan‟ın

Bıçağın Ucu (1973), Sırtlan Payı (1974), Vedat Türkali‟nin Bir Gün Tek BaĢına

(1975)45 isimli romanları bunlardan birkaçıdır.

1960‟lı yılların sonlarına doğru “köy‖ motifi Fakir Baykurt ve Kemal Bilbaşar‟la popüler bir akım hâline gelir. 12 Mart Darbesi‟nin ardından kırka yakın roman yazılır. Bu romanlar, 68 gençlik eylemlerini, ideolojilerini değil, daha çok hapishane ve işkenceleri anlatan romanlardır. Bu romanlar, bir tür yenilgi psikolojisine sahiptir.46

Darbe sonrasında siyasetin yasaklanması, bu faaliyetlerin edebiyat alanına kaymasına sebep olur. Nitekim Murat Belge de 12 Mart romanlarına değinirken “sanattan ajitasyon yapması, devrim silahı olması‖ 47

beklendiğini vurgulamıştır. Erdal Öz‟ün Yaralısın (1974), Pınar Kür‟ün Yarın Yarın (1975), Fürüzan‟ın 47‘liler

44

A. Ömer Türkeş, “Sol‟un Romanı”, Modern Türkiye‘de Siyasî DüĢünce, Sol, s. 1053.

45

agm, s. 1057.

46

agm, s. 1060.

47

(1974), Sevgi Soysal‟ın ġafak (1975) adlı eserleri 12 Mart Darbesi‟nde solun yaşadığı dramı anlatan romanlardandır. Bu romanlara bakıldığında ideolojik kaygıların edebî kaygılardan baskın olduğu görülür. Bununla birlikte Adalet Ağaoğlu ve Oğuz Atay gibi bazı yazarlar belli bir siyasi görüşe sahip olmakla birlikte edebîlikten de taviz vermemişlerdir.

12 Eylül‟de 1960‟lı yıllarda belirginleşen sol hareketlerin büyük bir darbe aldığı görülür. Bu aynı zamanda edebiyata da yansır. Darbeden sonra sol uzun bir dönem kendine gelemez. Siyasi yaklaşımlar yerlerini muhafaza edemez konuma gelir. Aydınlar da kendi geçmişleriyle hesaplaşmak durumunda kalırlar. Bir tür hayal kırıklığı yaşarlar.

I. 4. 3. “Sağ”ın Romanı

Sağ, Türkiye‟de kolaylıkla tanımlanabilecek bir kavram olmadığı gibi sağın romanı da çok şeffaf ve belirgin bir kategori olmaktan uzaktır. Türkiye‟de sağ, milliyetçilikle eş değer bir algıya sahiptir. Milliyetçilik, bir düşünce akımı olarak edebiyatla başlamış, daha sonra bir akım olarak varlığını sürdürmüştür. 1911 yılında Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem tarafından çıkartılan Genç

Kalemler Dergisi, millî edebiyatın başlangıcı olmuştur. Dilde sadeleşmenin, millî

benliğin ve millî bir edebiyat oluşturmanın gerekliliği savunulmuştur. Bu edebî akım Cumhuriyet‟in kuruluşuna kadar devam eder. “Milliyetçiliğin nihai hedefinin özerk

bir devlet kurmak olduğu‖ 48

düşünüldüğünde akımın devletin kuruluşundan sonra bitmesi gerekirdi; fakat milliyetçilik, Cumhuriyet sonrasında da var olmuştur.

Devletin kuruluşunda sacayaklarından biri olarak Milliyetçilik alınmıştır. Bu durum, Sağın kimi romancılarının aynı zamanda resmî ideolojinin romancısı olması gibi bir sonuç doğurmuştur. Halide Edip, yazdığı romanlarla milliyetçi bir çizgide olmakla beraber, resmî ideolojinin toplum nezdinde kabul görmesi için de çalışmıştır.

48

Gregory Jusdanis, GecikmiĢ Modernlik ve Estetik Kültür, (Çev: Tuncay Birkan), Metis Yayınları, İstanbul, 1998, s. 53.

Çok Partili Döneme geçilen yıllarda milliyetçilik fikrine İslam da eklenmiş ve başını Necip Fazıl‟ın çektiği Türk-İslam sentezi sağa ayrı bir boyut katmıştır. Bu döneme kadar Doğu-Batı çatışması ekseninde görülen milliyetçilik, İslam‟ın devreye girmesi ile daha güçlü duruma gelir.

1950-1980 arasındaki otuz yıllık dönemde sağ, genellikle bireysel eserler yazmakla birlikte milliyetçiliğin ağır bastığı kalemlerde gelişen sol hareketlere karşı bir tür tepki romanının yazıldığı görülür. Bunda sağın devlet algısının da etkisi olmuştur. Sağ, 12 Eylül‟e kadar kendini devletin yanında konumlandırmıştır. Fakat darbeden sonra aslında devletle yekvücut olmadığını algılamış ve arasına mesafe koymuştur.

Benzer Belgeler