• Sonuç bulunamadı

3.1. Türkiye’de Dış Politika Haberciliği

3.1.2. Türk Basınında Dış Haberciliğin Temel Sorunları

Türkiye’de dış haberciliğin işleyişiyle ilgili en temel iki problem alanından bahsedilebilir; birincisi nitelikli dış habercilik yapılmasını engelleyen teknik ve meslekî sorunlar, diğeri de tüm imkânlar yerinde olsa bile son dönem Türkiye’sini ve dünya sistemindeki değişimleri okumak, anlamak ve anlamlandırmakta yaşanan sıkıntılar ve yetersizliklerdir. Bugün ulusal medyanın önde gelen birçok mensubu, son dönem Türk dış politikasındaki değişimleri medyanın yeterince doğru ve zamanında okuyamadığı kanaatini taşımaktadır (Küçükyılmaz ve Çopur, 2013: 75). Bu tespitin temel sebepleri arasında uzman gazetecilik ve alana hâkimiyet sorunu, ideolojik-politik etkiler ve altyapı eksikliği gibi maddeler sayılmaktadır. Bu maddeler, aynı zamanda Türkiye’deki dış haberciliğin temel sorun alanları olarak da nitelendirilebilir.

Türk basınında dış haberciliğin belki de en önemli sorun alanı, uzman gazetecilik konusundaki eksikliklerdir. Son yıllarda hızlı bir biçimde, başta komşu ülkeler olmak üzere, yakın ve uzak bölgelerde etkinliğini artıran Türk dış politikasını takip edip anlamak ve habere dönüştürmek için belli ölçülerde o bölgeleri bilen/tanıyan uzman gazetecilere ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak uzun yıllardır dış haberciliğe yeterince yatırım yapmamış olan Türk basını, şimdi bu uzman gazetecilik eksikliğini derinden hissetmektedir. Birçok ulusal gazetede sadece bir sayfa ayrılan dış haberler, büyük bölümü ajanslardan çevrilmiş dünya haberleri ve (varsa) Ankara’daki diplomasi muhabirinden gelen haberlerle doldurulmaktaydı. Bu durum, Türk basınının dış haberciliğe yeterince önem vermediğinin açık bir göstergesidir.

Aslında Türkiye coğrafi konum ve doğal kaynaklar açısından dikkatleri üzerine çeken bir ülke olduğu kadar, Kıbrıs- Yunanistan, Balkanlar, Orta Doğu, Kafkaslar gibi ülkeler de, uluslararası iliksiler açısından son derece hareketlidir. Ancak Türk medyası dünya ile ilgili haberlerinde Amerikan kaynaklarına bağımlı haldedir. Türkiye'de dış habercilik, yabancı gazete, dergi ve TV kanallarından haberlerin tercümesi yapılarak yürütülmektedir. Çünkü dünyanın en büyük haber üreticileri Amerikan haber üreticileridir. “…yalnızca Birleşik Amerika’daki haber ajanslarında haber ajanslarının geçtiği dış haberler, haftada 200 bin kelimeyi bulmaktadır. Bu haber ajanslarının ve yayın organlarının kullandıkları dıs muhabir sayısı, olağan durumlarda, 300 ile 400

arasındadır, bunalım dönemlerinde bunların sayısı , olay yerine gönderilenlerle 700’e çıkıyor”. Associated Press ajansı, bir zamanların United Press Ajansı, onun dışında CNN, 1991’deki Körfez Savası’nda görsel gazeteciliğin en etkili organı haline gelmistir. Wall Street Journal basta olmak üzere The New York Times ve onun Avrupa’daki uzantısı olan International Herald Tribune gibi gazeteler daima Türk medyası tarafından da ciddiye alınmakta ve ana haber kaynağı olarak değerlendirilmektedir (Erdoğan, 2007: 78).

Yine yapılan araştırmalar kapsamından Medya İzleme Grubu raporları çalışmalarının verilerinden de destek alarak belirtmek gerekirse, Türk basınının büyük ölçüde kendi öz kaynakları dışındaki haber kaynaklarına bağlı olduğu ya da bağlı olarak hareket ettiği görülmektedir. Dahası, teknolojik/profesyonel saygınlık ve yetkinlik atfetme nedeninin yanı sıra muhtemelen Türkiye’nin Batıcı içsel ve dışsal yöneliminin de etkisiyle kullanılan yabancı haber kaynaklarının çok büyük bir kısmının Batılı kaynaklar (“uluslararası” haber ajansları) olduğu da dikkat çekmektedir (Denk, 2009: 13).

Türkiye’de dış politika haberciliği alanında karşılaşılan diğer bir konu köşe yazarlarıdır. Dış politika hakkında yazan köşe yazarları genelde gazetenin dış haberler servisinden bağımsız olarak yazılarını yazmaktadır. Dış politika yazarlarına ilişkin birkaç önemli konu vardır; birincisi bu kişilerin sadece dış politika yazıp yazmamaları, ikincisi alanda ne derece bilgili/uzman oldukları, üçüncüsü dış politikaya ideolojik kalıplarla bakıp bakmadıkları ve dördüncüsü de olması gerekenden fazla yazıp yazmadıklarıdır. Alanı iyi tanıyan, nitelikli ve istikrarlı olarak sadece dış politika yazan ve ideolojik önyargıları olmayan köşe yazarlığının, Türkiye pratiğinde eksikliği hissedilen bir ideal olduğu söylenebilir (Küçükyılmaz, Çopur, 2012: 125).

Ankara’daki diplomasi muhabirleri başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili diğer bakanlıklardan ve yabancı ülke temsilciliklerinden haber toplarlar. Bunun için de bu haber kaynaklarıyla belirli bir ilişki kurmuş olmaları gerekir. Ancak İstanbul’daki dış haberler bölümünde uluslararası politikaya ilişkin haberlerin çoğu ajanslardan ya da internet kaynaklarından temin edilerek, Türkçeye tercüme edilmekte ve bu şekilde habere dönüştürülmektedir. Bu bakımdan İstanbul’da dış haberciliğin büyük oranda bir ‘tercüme’ işi olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz.

Habertürk Dış Haberler Şefi Ceyda Karan ile yapılan ‘Türkiye’de Dış Politika Haberciliği’ adlı söyleşide tercüme gazetecilik hakkında şunları belirtmektedir (Yantuna, 2011: 2):

“Türkiye’deki dış haberleri o kadar küçümsüyor, dünyada olup bitenlere o kadar uzak duruyoruz ki genç ve deneyimsiz bireyleri tercüman gibi işe alıyor ve onlardan haber oluşturmalarını bekliyoruz. Oysaki iyi haberci olmak siyasi gelişmelerin mevzu bahis olduğu haberleri takip etmek, farklı kaynaklardan inceleyerek bilgileri süzmek anlamına gelir. Türkiye’de ise bu işin kalitesini sorgulamamız lazım çünkü sürekli olarak yanlış bilgileri yaymakla meşgulüz. Branşlaşma bu anlamda çok önemli bir süreci kapsıyor. Çünkü Türkiye’de şu aşamada dış habercilik ve dünya algısı sürekli olarak Türkiye’yi izah etmek için dünyaya bakmak kapsamında ilerliyor ve olaylara yerel yaklaşmamıza yol açıyor.”

Dış habercilik çok pahalı bir habercilik türüdür. Bir ülkeden haber akışı sağlayabilmek için bir gazetenin ya da bir ajansın, en az bir yabancı dil bilen, oldukça kabiliyetli en az bir elemanı, teknik donanımıyla istenen ülkede istihdam etmesi gerekmektedir. Bütün dünya olmasa bile sıcak bölge veya noktalarda haberci bulundurmak, gelişen haberleri Türkiye’deki merkeze ulaştırmak oldukça pahalı bir sistemi gerektirmektedir. Ancak bu emekler haber bültenlerine yansıtılamamaktadır. Çoğu zaten en az bir yabancı haber ajansına abone olan kurumlar, kendi muhabirlerinin ya da yerli ajansların yurtdışı haberlerini istenen ölçüde kullanamamaktadır. Bu yüzden “Avrupa’nın dört ülkesinin muhafazakâr gazeteleri editoryal ittifak başlatarak, ‘Avrupa Gündelik Gazeteler ittifakı’ adıyla özellikle dış muhabir ağını bir havuzda birleştirme kararı almışlardır. Büyük haber ajanslarının tüm dünyaya yaptığı hızlı ve güvenilir haber servisi, pahalı ve bazen riskli olan dış haberciliği sekteye uğratmaktadır (Erdoğan, 2007: 79).

Bu gibi sorunlara rağmen son dönemde yayın hayatına başlayan bazı kanalların yatırımları ve diğer bazı haber kanallarının bu yöndeki çabaları ile dünyanın farklı bölgelerindeki muhabir sayısı artmaktadır. Ancak mevcut koşullarda nitelikli kişilerin medyada yer almak için bugünkünden daha iyi bir istihdam politikasına ihtiyaç olduğu konusunda hemen herkes hemfikirdir. Gerek çalışma koşulları, gerekse ücretler noktasında medya mensupları arasında tam bir iş tatmini yoktur. Ancak Türk medyasındaki yapısal sermaye dönüşümleri ve sektöre yeni oyuncuların girmesi gibi temel faktörlerin, medya mensuplarının daha iyi şartlarda çalışmalarını sağlayacak bir zemin oluşturduğu söylenebilir (Küçükyılmaz, Çopur, 2012: 128).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. TÜRKİYE'NİN 2012 SURİYE KRİZİNE YÖNELİK DIŞ POLİTİKASI