• Sonuç bulunamadı

1.3. Tüketim Harcamalarını Etkileyen Faktörler

1.3.1. Ekonomik Faktörler

1.3.1.10. Tüketici Kredileri

Ekonomik hayatta kitlesel üretim tüketim artışının bir sonucu ve pazarlama tekniği olarak ortaya çıkan tüketici kredileri gelişmiş ülkelerde ekonomik hayatın önemli bir parçası iken gelişmekte olan ülkelerde önemi her geçen gün artan önemli bir finansman aracıdır. Tüketici kredileri, tüketim harcamalarını artırarak ekonomiye canlılık sağlayan ve böylece sanayideki kapasite kullanım oranlarını yükselterek istihdam artıran, birim maliyetleri düşürerek firmaların rekabete açılmasını sağlayan ve yeni yatırımları teşvik eden bir unsur olarak görülür.

Tüketici kredileri genel olarak gerçek bireylerin ticari amaç dışında mal ve hizmet alımlarının finansmanına yönelik olarak, genellikle bir defada kullandıkları ve

26

başlangıçta belirlenen faiz oranlarına göre geri ödenen kredidir58. Tüketici kredileri bu özelliği ile birey ya da hanehalklarının mal ve hizmet finansmanında kullandıkları cari gelire alternatif ve/veya tamamlayıcı bir satın alma kaynağıdır. En önemli yararı ise mevcut ekonomik olanakları ile elde edilemeyecek bir mal ya da hizmetin anında ve uygun koşullarda tüketiciye kazandırmasına aracılık etmesidir.

Tüketici kredilerinin varlığı ve şartları tüketicilerin satın alma güçlerini etkilemektedir. Tüketici kredilerinin varlığı, satınalma kaynağının yalnız cari gelir olması durumuna göre daha fazla tüketim yapmaya fırsat verir. Tüketici kredileri kolaylıkla elde edilebiliyorsa ve maliyeti düşükse, tüketicilerin ödünç almaları ve böylece her harcanabilir gelir düzeyinde toplam olarak daha az tasarrufta bulunmaları mümkündür. Artan tüketici kredisi, tüketim fonksiyonunun yukarı kaymasına neden olur (Çalışkan, 2003:31).

Tüketici kredilerinin taksit sayısındaki ve ödeme koşullarındaki değişiklikler de tüketim talebini etkiler. Tüketici kredisinin taksit sayısının artırılması ve/veya faiz oranlarının düşürülmesi hanehalklarını daha fazla tüketimde bulunmaya istekli hale getirecektir. Tipik olarak, satın alınmaları faize duyarlı ve ödeme süreleri uzun dönemi kapsayan, otomobil ve ev gibi dayanıklı mallarda, yükselen faizler satın alınan miktarlarda bir düşüşe neden olacaktır. Özellikle otomobil satışlarının, tüketici kredilerinin varlığından ve şartlarından ne derece etkilendiği bilinen bir gerçektir. Çünkü bu tip yüksek limitli harcamalar genellikle borçlanılarak finanse edilirler. Bu nedenle, yükselen faiz oranları, bu gibi malların daha pahalı hale gelmesine neden olarak satın alınmalarını zorlaştırır. Bu tip harcamalar, tüketici kredileri olmadığında, ya mevcut nakit kaynaklar kullanılarak, ya diğer varlıklar satılarak karşılanacak ya da yeterli finansmanı sağlayacak miktar tasarruf edilinceye kadar uzun bir süre beklenecektir.

Tüketiciler, kullanmış oldukları tüketici kredileri için belirli bir faiz ödemek zorundadırlar. Ancak gerçek hayatta tüketicilerin önemli bir kısmı, ödedikleri faizin toplam miktarından çok aylık taksitlerin miktarını dikkate aldıkları bilinmektedir. Kredilerin geri ödenmesi aşamasında, aylık taksitleri cari gelirlerinden rahatlıkla ödemeleri mümkün olduğunda tüketiciler faiz maliyetini ikinci plana atabilmektedirler.

27 1.3.1.11. Vergilerdeki Değişiklikler

Vergi, maliye politikasın en önemli araçlarından biridir. Vergi oranlarında yapılacak küçük değişikliler diğer ekonomik faktörleri değiştirebileceği gibi hanehalkı tüketim harcamalarını da etkileyecektir. Bu yüzden vergi oranlarındaki değişiklikler birçok araştırıcı tarafından inceleme konusu yapılmıştır. Vergiler aracılığıyla hanehalkı harcanabilir gelirlerinin miktarı sık sık düzenlenebildiği ve böylece nihai ulusal tüketimin etkilenebildiğini göstermektedir. Vergilerdeki bir değişiklik, harcanabilir geliri etkileyerek tüketim fonksiyonunun kaymasına yol açar. Vergiler artarsa, otonom harcamalar düşecek, vergiler düşerse otonom harcamalar artacaktır. Keynes bu hususa, tüketimi etkileyen objektif faktörler başlığı altında, gelir ve net gelir arasındaki bir değişikliğin tüketim üzerindeki etkisine dikkati çekmiştir.

Vergi indirimleri ve tüketici eğilimleri arasındaki ilişkiler ilk olarak İngiliz iktisatçı Ricardo tarafından ele alınmıştır. Ricardo’ya göre, vergi indirimine giden yönetim aynı zamanda mali genişlemeye girer. Söz konusu vergi indirimini karşılamak için ya o oranda bono çıkaracak ya da aynı oranda borçlanmaya gidecektir. Dolayısıyla, vergi indirimi ile bugünkü kısmi rahatlama gelecekte daha büyük daralmalara neden olacaktır. Başlangıçta reddedilen bu tez 1974 yılında Ricardo-Barro tarafından yeniden gündeme getirilmiş ve bu isimle anılmaya başlanmıştır (Begg, 2001:414). Ricardo-Barro tezinde sürekli gelir ve hayat boyu gelir teorilerinin vergi değişikliklerinin tüketiciler üzerindeki etkileri konusunu farklı olarak ele almalarına karşın daimi ve geçici olmayan vergi değişikliklerinin tüketiciler üzerindeki etkilerinin sınırlı olacağını ileri sürmüşlerdir.

1.3.1.12. Enflasyon

Tüketim harcamalarını etkileyen bir diğer ekonomik faktör ise enflasyon oranıdır. Enflasyonun tüketin harcamaları üzerine etkisi farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Enflasyon, tüketicilerin reel servetlerinin değerini etkileyerek tüketim yapılarını etkileyebilmektedir. Buna fiyat destekli servet etkisi adı verilmektedir. Servet sahibi sınıfın tüketimleri, servetlerinin reel değerinde beklenmedik değişmelere karşın oldukça hassas oldukları teorik olarak bilinen bir gerçektir. Fiyat destekli servet etkisinin gücü, tüketiciler tarafından elde tutulan

28

finansal aktiflerinin miktarına bağlı olarak değişir. Enflasyon mali servetin değerini etkileyerek tüketicilerin tasarruf ve tüketim kararlarını etkiler.

Enflasyon, tüketicilerin gelecekle beklentileri üzerinde etkili olarak tüketimleri üzerine etkili olabilmektedir. Enflasyonun tüketim harcamaları üzerindeki etkisi olmakla birlikte, söz konusu bu etkinin çok güçlü ve kesin olduğu iddia edilmemektedir. Enflasyon oranı ile tüketim harcamaları arasında güçlü kanıtlar olmadığından, tüketimin enflasyon oranındaki değişmelere sistematik tepki gösterdiği söylenememektedir. Bu yüzden, tüketimin fiyatlar genel düzeyinden etkilendiği fakat enflasyon oranından etkilenmediği varsayılmaktadır (Çalışkan, 2003:33).

Enflasyon-tüketim harcamaları arasındaki ilişkinin bir başka boyutu, politika yapıcıları enflasyonu kontrol altında tutmak amacıyla tüketim harcamalarını bir politika aracı olarak kullanmalarıdır. Özellikle ülkemizde yüksek enflasyon oranlarıyla yaşanılan 1980’li yıllarda bu yola sık sık başvurulmuş ve hala da uygulanmaktadır. Bu yöntemde, tüketim malları üzerinden alınan dolaylı vergiler artırılarak toplam talep daraltılarak enflasyon kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır.