• Sonuç bulunamadı

So ru : Sinem aya geçişiniz nasıl oldu, edebiyatın mı yoksa sinem anın ını daha etkin b ir sanat ol­

duğuna inanıyorsunuz? Son çalışm aların ız neler­

d ir?

C evap: Sin em ayı her zam an çok sevdim . Genç yaşlarım da sinem a yapm ayı istiyordum fa k a t ola­

naklarım yoktu, ancak 1960 yılın d an sonra sine­

m a yapm aya başladım . Ö ykülerim in çoğu genel­

lik le sinem a kuruluşundadır. Önce benim için önem li olan şuydu: Y az ar olarak değişik edebi tekn ikler kullandım . Ö rneğin Yohanna diyaleğin- de şiirle r yazdım . S a f İta iy a n d ilin i k u llan arak ve eski Rom a şivesiyle yazm aya çalıştım . Önce­

le ri sinem a için a y rı bir an latım tekniğine gerek yok sanıyordum . Sinem a edebiyatın içinde bir yap ı olarak gözüküyordu. Bunun doğru olm adı­

ğını fa rk ettim . Çünkü sinem a b ir edebi teknik de­

ğild i. Y en i ve başka b ir dildi. Bu n a b aşkaların ın ve kendim in sinem a sem iolojisi üzerine a ra ş tır­

m aların ı k attım . Sonunda sinem anın kendine öz­

gü d ili bulunan b ir anlatım a ra cı olduğu sonu­

cuna vardım . Ö rneğin İta ly a n c a yazm ayı b ıra ­ kıp, Türkçe yazm aya başlam ak gibiydi bu. Ön­

celeri nasıl b ir yaz ar olarak yaşam am ı sürdür- düysem bu günde b ir sinem acı olarak yaşam am ı sürdürüyorum . Sinem ada da edebiyatta olduğu g ibi anlatm ak istediğim şeyleri anlatıyorum . F a ­ k a t edebiyattan daha başka b ir dille. Sinem anın m ı yoksa edebiyatın m ı etkin b ir sanat olduğu sorusuna dolaysız olarak b ir cevap veremiyeoe- ğim . Sinem a yaparken daha fazla eğlendiğim i sö yliyeb ilirim , — B ir espri olarak Son ola­

ra k b ir tiy a tro eseri yazdım . V e şim dilerde son yap tığ ım film üzerine çalışıyorum . Biraz d a ge­

leceğe dönük tasarılard an söz etm ek g erek iyo r­

sa ilerde Sen Pa u l üzerine bir filııı yap m ayı dü­

şünüyorum . Ondan önce M edea üzerine b ir ça­

lışm a tasarım da var. Bu yakınlaşm adan y a ra r­

lan arak M edea’y ı Türkiyede çekme o lan ak ların ı araştıracağ ım .

So ru : «M edea»yı yapm a projesini « K ra l Oidipus»

un başarısından sonra mı ta sa rla d ın ız ?

C evap: H a y ır daha önce T ru v a lıla r’ı çekm ek is­

tiyordum . Ve « K ra l Oidipus»u çekerken «Medea»

ta sa rısı vardı. Gerek m addi o lan ak lar açısından gerekse k o n trat açısından «M edea»yı yapm anın pek çok zo rlu k ları vardı.

So ru : Genel olarak kadın ve erkek a k tö rle r ko­

nusunda ne düşünüyorsunuz ?

C evap: A k tö rle re geneiiikle b ir sem patim yok­

tur. F ilm le rim i yaparken çokluk profesyone1 a k ­ tö rle r yerine sokaktan seçilm iş oyuncuları o yn at­

m ayı daha uygun gördüm. B u yöntem i seçmem in nedeni epik oyunlar için sokaktan g etirilm iş a k ­ tö rle rin daha etkin o lacak larıyd ı. H a lk la ilg ili, onların çevresinde çevirdiğim film le r için her­

hangi bir güçlüğe uğram adım . F a k a t bu rjuva çev­

resinden b ir konuyu işleyebilm ek sokaktan g eti­

rilm iş ak tö rlerle m üm kün değildi. Ö rneğin yo k­

sul çevrelerde, b ir hırsızı, ra h a tlık la o in san lara oynatab ilird im . F a k a t bu rjuva çevresinde b ir sa­

n a yici rolü için profesyonel aktö r g'erekliydi.

Böylece profesyonel oyunculara da işim düştü­

ğü oluyor. S ilva n a M angano’yu, T oto’vu seviyo­

rum fa k a t yine de büyük ölçüde b ir sem patim yok.

So ru : M arksizm ve H ristiya n lığ ın bir yerde bu­

luşabileceği konusundaki ünlü görüşünüzü biraz a ç ık la r m ısın ız?

C evap: Rasyonel olm ayan, gerçek dışı b ir

nok-saklandı. Ben, inanm ış b ir dindar değilim . Hiç-

k i de bilinçsizce savunm alarından gelm ektedir.

K en d ilerin i gerçekten sosyalizm e ve devrim ciliğe

M A T Y A S A G Ö R E İ S A

tada b irleşiyo ıla r. M ark sist b ir yazarın ilk çıkış noktası, genellikle, irrasyo n el ve dinsel b ir çıkış noktasıdır. G ram sci’y i düşünelim : İta ly a n K om ü­

n ist p a rtis i kurucularından . O bir entellektüeldi ve doğal o larak b ir b u rju va entellektüel sü reci­

n i devam e ttireb ilird i.

B ir işçi değildi ve m arksist olm ası da bu yüzden doğal olam azdı. Onu M a rk sist olm aya, başka b ir söyleyişle m arksist b ir u ygulam acı olm aya yö­

nelten n e yd i? B a şk a la rın a k a rşı doğruluk ve sev­

g i! Bu irrasyo n el tem elli olgu, yeterince a çık la n ­ m am ış olsa bile yinede dinsel olm ayan b u rju va­

zidir. Bü yü k halk yığ ın la rın ın dinsel kökenli olu­

şu, bizi m arksızm le h ristiyan lığ m bir o rtak nok­

tası olduğu sonucuna götürüyor.

So ru : K u ts a llık düşüncesinin yaşam da çok önem­

li rol oynadığı konusundaki görüşünüz de buna b ağ lan ab ilir m i?

C evap: B ir yazar olarak benim için bu k u tsa llık son derece önem lidir. B u önem lilik beni b u rju va­

zi ile çatışm aya ite liyo r. Çünkü burjuvazide kut- sa ilık ’m bulunm adığını görüyorum .

So m : K ilised e gelişm ekte olan yen i hareket ko­

nusunda ne düşünüyorsunuz?

C evap: K ilise n in geldiği b ir aşam a vard ı. Ben de ancak bu sayede İn c il gibi b ir film i yap ab il­

dim. Şim dilerde ise k ilise düşünsel planda b ir tu ­ tuculuğu sürdürm ektedir. Sol k a to lik le rle sağ ka- to lik le r arasın d aki çatışm a b ir çatlam ayı açığa çık arıyo r.

So ru : Dem in burjuvazinin geniş h alk yığ ın la rın a nazaran daha az dinsel old u kları söylendi. B u r­

ju va z i kendi ç ık a rla rın ı sürdürm ek için bu gün dini kullanm a durum undadır. A cab a yap tığ ın ız film lerde bu durum la bir m ücadeleyi de am açla­

dınız m ı"

C evap: Y ap tığ ım film le rin b ir am acı da budur.

M ücadeleyi «İn cil» ve «Teorem » film lerim de gö­

rebilirsiniz.

So ru : Günümüzde devrim ci b ir hareket bütün dünyada gelişm ektedir. Bunun öncülüğünü de g ençlik yap m aktad ır. B u ortam içerisinde sana­

tın ye ri ve sizin sinem acı olarak ta vrın ız n ed ir?

C evap: G ençler ve y a p tık la rı hareketlerle sürek­

li b ir polem ik içerisindeyim . Ç oğunlukla k arşıyız birbirim ize. İta ly a d a k i T arg am hareketi kom ü­

nist p artisin i de aşan a şırı b ir sol h arek etti. Genç­

lerin sinem a ve sanat o la y la rı konusunda b ir ta ­ kım görüşleri v a r k i ben bunları p aylaşm ıyo­

rum . O nlara göre k ü ltü r ve sinem a hareketin içinde olm alı ve onu geliştirm eye yaram alıd ır.

Bunu kabul etm iyorum . Ö ğrenci h areketlerin in öncüleri, sinem ayı kişisel b ir yapım olm aktan öte ortaklaşa b ir çalışm a olarak görm ek is tiy o r­

la r. Ba n a göre sinem a ve k tiitü r devrim ci hare­

kete ancak do laylı olarak k a tk ıd a bulunabilir.

Bu çalışm alard a siyasal b ir güdüm o lacaktır, fa ­ k a t k ü ltü r ve sinem a çoğu zam an çelişik b ir y a ­ p ıya sah ip tirler. San atçı b ir ya p ıtı ortaya k o ya r­

ken içten likle davranm alıdır. K en di çelişm elerini, z ıtlık la rı olduğu gibi yansıtm ası ve o nları ça r­

p ıtm aya çalışm am ası g ereklid ir. İç çelişm elerden kaçm am alıdır sanatçı. «İn cil» film im içinde ka- to lik propogandası bulunduğu gerekçesi ile

ya-T ü rk iye C um huriyeti lâ ik b ir d evlettir. Bu ra d a

« İn cil» film in in T ü rk sansürü tarafın d an dinsel propaganda yap tığ ı gerekçesi ile yasaklan d ığ ın ı düşünelim . G erçek soru film in h ristiya n propo- gandası yapıp yapm adığı sorusudur. B u da iç in ­ de yaşadığım ız dünyanın gerçek yap ısın ı o rta ­ ya koyuyor. K ap italiz m in egemen olduğu B a tı A vru p a ülkelerinde de durum pek fa rk lı olm a­

sa gerek. Bu ra d a egemen sın ıf bu rjuvazi, kendi­

si gerçekte dine inanm adığından dini k u llan m ak ­ tad ır. V e bütün a ra çla r kendi elinde bulunduğun­

dan kendisine u yacak b ir kam uoyunu y e tiş tirir ve şa rtla r. B ö yle b ir toplum da dinsel film hiç kuşkusuz, onu araç olarak kullanm ak isteyen sı­

n ıfa k a rşı açılm ış b ir savaşı gösterir. T ü rk iye gibi iktisaden g eri kalm ış b ir ülkede bu türden b ir polem ik gereksizdir. Çünkü h alk ın ın büyük b ir çoğunluğu ta rım la u ğ raşm aktad ır ve inanç­

la rı k atık sızd ır. B ö yle b ir polem iğin endüstriyel ülkelerde açılm ası g erek liyd i ve ben ancak bunu yapıyorum . B u görüşüm ü film in gösterildiği ye r­

lerd eki başarısı ve başarısızlığ ı doğrulam aktadır, ö rn eğ in kuzey İta ly a , İn g ilte re , F ra n sa ve özel­

lik le A m erikad a da film in e tk isi büyük oldu, fa ­ k a t p o litik yap ı bakım ından T ü rk iye ile benzer­

lik le r gösteren Güney Ita ly a d a pek tep k iyle k a r­

şılanm adı. T ü rk iye'n in lâ ik b ir d evlet olduğunu söylem iştik. B u ülkede sansürün dinsel propogan- da yap ıyo r gerekçesi ile b ir film i yasaklam ası doğaldır. F a k a t lâ ik liğ in kendisi, dinsel inanış k ılığ ın a girerse buna k arşıyım . Film im dinsel propoganda film i değüdir. E ğ e r gerçekten bu am açla yap ılm ış b ir film olsaydı o zam an sansü­

rün yasaklam a k a ra rı yerinde sa yıla b ilird i. F a ­ k a t ben b ir şa ir o larak din üzerine b ir filim ya p ­ tım sadece. G erçekte yeryüzünde bütün sansür

k a ra rla rın a ve sansüre k a rşı olduğumu da b e lirt­

m eliyim : T e k ra r ediyorum gerçek lâ ik b ir top­

lum da yu k a rıd a k i gerekçe ile b ir film ancak lâ ­ ik liğ i dogma şekline dönüşmüş ise yasaklan a­

b ilir ve sonuç o larak; sansür bütün yeryüzü ü l­

kelerinden k alk m alıd ır.

Soru: F ilm İta ly a dışında başka ülkelerde de sansür y a da dinsel k u ru m larca yasaklan d ı m ı?

C evap: Doğu A vru p a ülkelerinde, d o laylı y a da dolaysız b ir biçim de yasakland ı.

Soru: A rap ülkelerinde film e k a rşı tep ki ne oldu?

C evap: Şim diye k ad ar yan lız M ıs ır’a g itti, he­

nüz sonuçlarını bilm iyorum .

Soru: Genel o larak B a tı A vru p a ülkelerinde film ­ lerim izin başarı ve başarısızlık şansları n e yd i?

C evap: B u ülkelerde film lerim s ın ırlı b ir entel- lektü el çevre içinde kaldı. Sinem atek ve k lü p ler­

de ilg i ile izlendi, fa k a t dağıtım a girm edi. B u ­ nun nedenlerini bilem iyorum . A y n ı ülkelerde ah­

lâ k i gerekçelerle k itap larım ın çevrilm esi de y a ­ saklandı. Y aln ız M acaristan ve Ç ekoslavakya k ita p la rım ın çevrilip basılm asına izin verdi.

Soru: T ürkiyed e tasarlad ığın ız film konusunda biraz a y rın tı vereb ilir m isin iz? Çünkü böyle bir film in hem turizm açısından hem de T ü rk h al­

k ı açısından önemi var. B ild iğ in iz g ib i Richard- son burada b ir film ya p tı ve ilg ililerd en h a yli yardım gördü.

C evap: B u soruya basit b ir şekilde cevap vereb i­

lirim . Oidipus için uyguladığım yöntem i Medea içinde u yg u layab ilirim . F a k a t onu tekrarlam ak değil onu aşm ak için. T ü rkiyed e ille r dışında a r­

k a ik bir köy bulm ak istiyorum . Yö resel ö zellik­

lerin a ğ ır basm adığı fa k a t sadece a rk a ik b ir köy.

Bö yle b ir köy ancak bize o zam anın k ö ylerin in havasını vereb ilir.

İ f K I f

T E O R E M / 1968:

M m

K IR A L , O ID IP U S

So ru : « K ra l Oidipus» ta o zam anın g iysilerin e, o özelliklere faz la d ikk at etm ediğiniz görülüyor.

Daha çok kendiniz b ir özellik yaratm ış gibisiniz.

A cab a «İn cil» film inde de ayn ı türden b ir önem­

sem ezlik v a r m ıydı, ve bundan so nraki film le ri­

nizde de aynı tutum u sürdürecek m isin iz?

C evap: Bundan önceki film lerim de bu özelliği önemsemedim. Yap m ayı tasarladığım «Medea»

ise ik i bölümden oluşuyor. B irin c i bölüm m itolo­

jik yapıda ve bu b irin ci bölümde yö rel g iysi özel­

lik lerin e d ik k a t edeceğim, ik in ci bölüm ise mo­

dern b ir bölüm.

So ru : K a ve le ro viç’in ta rih i film i «Fira vu n »u gör­

dünüz m ü ? Gördüyseniz bu film konusunda dü­

şüncelerinizi söyler m isin iz?

C evap: Cannes’te film i gördüm . İlg in ç b ir film ­ di, fa k a t ben bu film i biraz soğuk buldum . B u benim geçm işle ilg ili düşüncelerim e uym uyor.

Çünkü geçm iş yeniden kurulam az. Sinem ada h i­

le le ri ve yeniden k u rm a la rı sevm iyorum . Benim için önem li elan bu gün yaşan ılan h a ya t içe ri­

sinde eskiye benzeyenleri bulup çıkarm ak ve on­

la rla geçm iş arasında b ir bağ lantı k u rm ak tır.

So ru : Dem in «Medea» için sözünü ettiğ in iz ve ilk kez «Oidipus» ta denediğiniz film in geçm iş zam anda ve şim di de geçm esi olgusu nereden a k ­ lın ıza geldi ve film in sonu ile başını esas tra- gedi ile nasıl b ağ lad ın ız?

C evap: Fre u d ’un sözünü e ttiğ i gibi O idipus’un

bu gün yaşan ılan h ayatla büyük ilg is i vard ır.

M odem dünyanın tip ik b ir çocukluğunu ele aldım . T ıp k ı deney m asasına y a tırıla n b ir çocuk gibi. Ve o çocuğun Oidipus kom pleksine nasıl y a ­ kalan dığın ı gösterm ek istedim . Bun u a lışıla g e l­

m iş yöntem in tersin i u yg u lam akla yap m aya ça­

lıştım . M odern k ü ltü r kom pleksi bilim sel tem ele oturtm ak için onu çevresindeki m itolojiden so­

yu tlam ak zorundaydı. Bense kom pleksi te k ra r m itolojiye kazandırdım .

S o m : F ilm in son bölümü ya p ıtı m arksist tem e­

le oturtm ak için eklenm iş g ib iyd i bu konuda ne düşünüyorsunuz ?

C evap: O yorum gerçekte m arksist değil m odern­

dir, Freu d ’un süblim asyon dediği yorum . B u süb- lim asyon Oidip te ş iir yo lu yla o rtaya çık m akta­

dır. Çünkü onun önünde tire lli m odeli vard ı. Bu önceleri b ir b u rju va ş iiri olarak oluşuyor, daha sonra m ark sist b ir ş iir o larak g elişiyo r, sonunda ikisin in karışım ınd an m eydana gelen ve modern dünyanın M ark sist görüşünü yan sıtan b ir ş iir çık ıyo r o rtaya.

So ru : Bü tü n filim lerin izd e ye r ye r şiddet görül­

m ekte bunu bize tan ım lar m ısın ız?

C evap: B u şiddet beraberinde b ir yum uşam ayı, b ir ta tlılığ ı da g etiriyo r. Bunun nedeni benim k i­

şisel, psikolo jik yapım da aran ab ilir.

So ru : Ö rneğin Ö dip’in babasını öldürm esi sahne­

si çok ab artm alıyd ı. Bunu da aynı iç çelişm e ne­

denine b a ğ lıya b ilir m iyiz ?

C evap: B ir babanın öldürülm esi o layı gerçek y a ­ şam da sık ra s la n ır olaylard an değildir o yüzden olay doğal b ir y a lın lık la verilem ezdi. T iyatro , si­

nem a gibi a ra çla rın dışında o layın gerçekte o r­

ta y a çıkm asının ne kadar dehşet ve rici olduğu­

nu söylem eye gerek yok.

So ru : Y in e ayn ı bölüm le ilg ili b ir soru, o deh­

şet verici sahne içerisinde b ir savaş h az ırlığ ın ın görü ntü leri v a r gibiydi, b u raya nereden va rd ın ız ? C evap: B u benim için bölüm ün e tkisin i a r ttır ­ m ak için değil, bölüme ritm sağlam ak için ko­

nulm uştur. Ö rneğin Jap o n film lerin d eki estetik g ecik tirm elerle k a rş ıla ş tırıla b ilir. Ölüm ü büitün çıp la k lığ ı ile verm em ek, ritm i şiirsel b ir biçim de zam anına ve yerine oturtm a, b ir efrem izm çaba­

sı, Sahnede şiddet v a r fa k a t bu estetik b ir şid­

d ettir.

So ru : B ir yaz ar o larak edebiyat alanın da bazı ku ram cılardan yararlan d ığ ın ız ı söylem iştiniz, acaba sinem ada da etkilendiğiniz k u ra m cılar ol­

du mu ?

C evap: B ild iğ in iz gibi sinem aya biraz geç başla­

dım 40 yaşında. Sin em ayla h a yli k a rış ık k ü ltü ­ rel ilişk ilerim vard ı. O ysa edebiyatta norm al ve belirg in b ir gelişim çizgim oldu. Sinem adaki us­

ta la rım biraz raslan tısald ır. So n ralard a D re ye r’- den etkilendiğim in fa rk ın a vardım . F ilm çekm e­

ye başlam azdan az önce tan ıştığ ım Jap o n sine­

m asının örneğin M izogoşi’nin e tk ile ri de oldu.

So ru : F ilm in birçok yerlerin de b ir m üzik a raş­

tırm asın ın iz le ri de görünm ekte. Y e r ye r Diver- si, B a ch ve diğer bestecilerin p a rça ların a raslan- m akta. A cab a film in ölüm sahnesindeki Diver- si ile Eisen stein ’in film lerin d eki bölüm ler a ra sın ­ da bu açıdan b ir bağ lantı k u ru la b ilir m i?

C evap: Eisen stein sevdiğim yönetm enler a ra sın ­ da değildir. B a z ı n o k taları v a r k i bana bayağı an tip atik g elir. F a k a t m aalesef pisiko lo jik ola­

ra k bana benziyor. Zam an zam an onun estetiz- m ini kendi içim de de duyuyorum . N itek im f il­

m im in ölüm sahnesindeki m askelerle Eisen stein arasında benzerlikler a ç ık tır. A y rıc a Eise n ste ­ in ’in bütün epik bölüm lerini çok seviyorum . B u nedenden ötürü o m üziği kullandım . G erçekte bu çok karm aşık b ir konudur. Film lerim d e m ü­

ziğ i b elli b ir am açla belli bölüm leri daha özgün anlatabilm ek için ku llan ırım .

So ru : Dine inanm ış b ir insanın düşünsel b ir aşa­

ma sonucu m ark sist olduğu görülm üştür. Bunun tersi m üm kün m üdür? D inle faz la uğraşan — bunu sizin için söylem iyorum — b ir m arksistin dine dönüşü m üm kün m üdür?

C evap: D üşünülebilir, örneğin İta ly a n yaz arı Si- lone M arksism den dönm üştür.

So ru : Ş iir konusunda etkilendiğiniz ş a ir v a r m ı­

d ır?

C evap: Rim baud en çok sevdiğim şa ird ir. V e onunla b irlik te M aççado’yu severim .

So ru : Konuşm anın başlangıcında edebi düin ve sinem a d ilin in a y rı ö zellikler taşıyan d ille r oldu­

ğunu söylem iştiniz. E d e b iya tta n sinem aya geçip ilk film lerim iz i yap arken bu geçişi nasıl ya p tı­

n ız ?

C evap: B u a yrım ı daha sinem aya başlam azdan önce yapm ıştım . F a k a t gerçek y a ra tıc ı bu ik i d ili de k a yn a ştıra b ilir. İk i düle T ü rk çe ve İt a l­

yan ca yazdığım ı düşününüz bu ikilem e k arşın k ü ltü r o larak yine tek olan benim. B u ik i fa rk ­ lı ya p ı arasında b irtak ım a lışverişlerin olm ası doğaldır. İk ile m için deki kişin in tek çizgi içinde bulunduğunu sö yliyeb ilirim . Ed eb i yap ısı olan bir kişinin daha üstün b ir yap ı olan sinem aya geç­

m esi d enileb ilir buna. Bunun sınavı ise kültürün tek’liğinden g«ver.

Y a z ı diline ak tara n : A lta n Y A L Ç IN

Benzer Belgeler