• Sonuç bulunamadı

I- SURİYELİLERİN DURUMUNA GENEL BAKIŞ

1.3. Suriye’den Göç ve Etkileri

1.3.2. Türkiye’nin Göçe Bakışı

1.3.2.2. Suriyeliler Olgusuna Siyasal Partilerin Bakışı

2019 yılında, 4 milyona yakın Suriyelinin bulunduğu Türkiye, Suriye’nin sınır komşusu da olmasının etkisiyle en çok Suriyeliyi ağırlayan ülke konumundadır.

İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)’nin başından itibaren Suriyelilere destek olan politikaları, süreç içerisinde değişmeye başlamıştır. Bunda, Türkiye’ye gelen Suriyeli sayısının her geçen gün daha da artması, onlara ayrılan paranın, ülke bütçesi üzerindeki yükünün sürekli büyümesi, ülke ekonomisindeki kötü gidiş, Suriyelilerden kaynaklanan sosyal sorunların büyümesi, muhalefet partilerinin eleştirileri ve toplumda

17 giderek artan Suriyeli karşıtlığı gibi nedenler etkili olmuştur. İktidar partisine yakın çevrelerde de Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesi, TSK operasyonları ile terörden temizlenen bölgelere geri dönüşlerin sağlanması, Suriyelilere artık, Türkiye’de değil, kendi ülkelerinde gerekli hizmetlerin verilmesi konuları konuşulmaya ve bunlara ilişkin politikalar uygulanmaya başlanmıştır. Yeni bir göç dalgasına sıcak bakmadığını hissettiren iktidar partisi özellikle İdlib’deki çatışmaların şiddetlenmesi ve sivillerin Türkiye’ye yönelmesini engellemek için yoğun çaba göstermektedir.

Suriye’deki savaşın bir an önce sona ermesi temennisinde bulunan ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’ne göre Suriyeliler, güvenli ortam sağlandıktan sonra hemen ülkelerine gönderilmeli, yenilerinin gelmesine de izin verilmemelidir.

Suriyelilere ayrılan ödeneklerin ülke ekonomisi üzerinde yük oluşturduğunu savunan CHP, Suriyelilere sağlanan bazı ayrıcalıklara da tepki göstermektedir. Ayrıca uluslararası kuruluşlar ile daha çok iş birliği istemektedir.

İYİ Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Suriyelilere yönelik birbirine yakın politik görüşleri savunmaktadır. Suriyelilerin büyük bir bölümünün ülkelerine geri dönmeyeceğini öne süren bu iki parti, onların Türkiye’de kalması ve vatandaş olması durumunda toplumsal dengelerin alt üst olacağını iddia etmektedir. Ülke kaynaklarının Suriyelilere aktarılmasına karşı çıkan bu partiler, birçok büyük kentte Suriyeliler ile yaşanan sosyal çatışmalara dikkati çekerek, sorunun acilen çözülmesi için adımlar atılmasını istemektedir. Ayrıca, Suriyelilere vatandaşlık verilmemesi konusunda uyarılarda bulunmakta, Suriye sınırının daha iyi korunmasını, geçişlerin tamamen engellenmesini de talep etmektedir.

Yusuf Devran ve Ömer Faruk Özcan’ın “Söylemlerin Dilinden Suriye Sorunu”

başlıklı makalesinde siyasi partilerin Suriyelilere ilişkin söylemi incelenmiş, bu analiz üzerinden Suriyelilere yönelik politikaları açığa çıkarılmaya çalışılmıştır (2016).

2011-18 2015 yıllarını kapsayan çalışmada AK Parti, CHP, MHP, HDP/BDP (Halkların Demokrasi Partisi/ Barış ve Demokrasi Partisi)’nin Meclis grup toplantılarında genel başkanların yaptığı konuşmalar dikkate alınmış ve şu sonuçlara varılmıştır: İktidar ve muhalefet Suriye’de ve Ortadoğu’da yaşananların nedenlerini ve yaşanan sorunların çözümünü farklı noktalarda görmektedir. AK Parti yaşananlardan Esad yönetimini ve Suriye Ordusu’nu sorumlu tutarken, CHP bölgedeki emperyalist güçleri ve onların çıkarlarını işaret etmektedir. MHP de benzer şekilde rejim güçlerini ve Batılı güçleri yaşanan insani krizin ve savaşın sorumlusu olarak göstermiştir. HDP/BDP ise yaşananlardan AK Parti’yi sorumlu tutarak iktidardaki partinin, bölgede etnik ve mezhepçi politikalar aracılığıyla çatışmaları körüklendiğini ileri sürmüştür.

Devran ve Özcan’a göre, Suriyelilere ilişkin kavramlaştırma konusunda partilerde söylem karmaşası oluşmuştur. AK Parti’nin ağırlıklı olarak “misafir, kardeş, muhacir, sığınmacı, mülteci” kavramlarını9; CHP, MHP ve HDP/BDP’nin ağırlıklı olarak

“Suriyeli, mülteci, göçmen” tanımlamasını tercih ettiği görülmüştür. Devran ve Özcan

9 AK Parti’nin programında yer verilmeyen Suriyeliler konusu, partinin 2023 Siyasi Vizyon başlıklı belgesinde şu şekilde yer almaktadır:

“Biz, Mısır’da halkın iradesi için ne dediysek, Tunus için de aynısını dedik. Tunus ve Mısır için ne dediysek aynısını Libya için de dedik. Onlar için ne dediysek, bugün Suriye için de aynısını söylüyoruz. Zira adil, özgür ve müreffeh bir ülkede yaşamak Suriye halkının her bir ferdinin de hakkıdır. AK Parti olarak, Suriye’deki olaylar başladığında rejime gerekli telkinlerde bulunduk.

Reform ve uzlaşı yolunda adım atmaları için yoğun çaba gösterdik. Barışçıl bir geçiş sürecinin önünü açmak için görüşmeler yaptık, özel temsilciler gönderdik. Fakat Suriye rejimi halkın makul ve meşru taleplerini dinlemek ve somut, yapıcı adımlar atmak yerine kendi halkına karşı adeta bir katliama girişmiştir. Her gün artan ölümler, saldırılar, kuşatmalar ve oyalama politikaları karşısında Türkiye net bir tavır almış ve kendi halkına silah çeken bir rejimin yanında yer almayacağını ortaya koymuştur. Suriye’den akın eden binlerce mülteciye kapılarımızı açtık. İnsani ve ahlaki bir sorumluluk olarak ülkemize gelen hiçbir Suriyelinin geri çevrilmeyeceğini bir ilke olarak kabul ettik ve bu ilkeyi de titiz bir şekilde uyguladık. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasi bağımsızlığını ve toplumsal huzurunu, temel bir veri olarak kabul etmektedir. Bütün Ortadoğu’da olduğu gibi Suriye halkının da tüm renkleri, dini, mezhebi ve etnik grupları, Suriye milletinin bir parçasıdır ve hepsi bizim kardeşimizdir. Özgür, adil, demokratik ve müreffeh bir Suriye’nin inşa edilmesi için Türkiye samimi ve güvenilir bir dost ve komşu ülke olarak elinden gelen katkıyı sunmaya devam edecektir.” (Kaynak: http://www.akparti.org.tr/parti/2023-siyasi-vizyon/ )

19 çalışmalarında AK Parti’nin tanımlamalarının “duygusal”, muhalefet partilerinin tanımlarının ise “resmi” olduğu tespiti yapmıştır (Devran, Özcan, 2016). Türkiye’ye gelen Suriyelilere ilişkin olarak tüm siyasi partilerin ortak temennisi ise bir an önce ülkelerine geri dönmeleridir.

20 BÖLÜM 2