• Sonuç bulunamadı

4.2 AHLAKİ TUTUMLARIN SUÇU ÖNLEMEDEKİ ROLÜ

2. SUÇ VE ÇOCUK SUÇLULUĞU

Suç ya da kanuni cezayı gerektirecek bir eylem, insanın biyolojik, psikolojik, fizyolojik toplumsal, kültürel vb. özelliklerinin biri ya da bir kaçının neden olduğu sosyal bir olgudur. 207 Toplumsal hayat disiplin ve kurallar bütünüdür. İnsan yaratılıştan gelen hürriyetini kullanırken toplumsal bir düzenleme ve disipline ihtiyaç hisseder. Bu nedenle gerek ilahi, gerekse beşeri hayat tarzları koydukları norm ve yaptırımlarla kişinin davranışlarına bir düzenleme getirmektedir. İşte ahlakın kötü dediği davranışa yerine göre din, günah; kanun ise suç demektedir.

Hukuk dilinde suç, hukuk kurallarının yasakladığı, yapılmasına veya yapılmamasına cezai yaptırım bağladığı eylemdir.208 ‘‘Suç, toplumsal kuralı bozma ya da karşı gelme şeklinde tanımlanabilir.’’209Bu yönüylesuç, ceza kanunları tarafından yasaklanan toplum menfaatine aykırı fiil ve davranışlardır. Diğer bir tarife göre suç; Bir toplumda haksız sayılan, yazılı-yazısız kurallarla yasaklanan ve yaptırımlara bağlanan davranış ve eylemlerdir.

Toplumlar kendi kültür ve değerlerine göre farklı suçlar belirlemişlerdir. Bundan dolayı birçok suç çeşidi bulunmaktadır. Bilişim ve teknolojik gelişmeler bilişim gibi yeni suç çeşitlerinin ortay çıkmasına neden olmuştur. Her kültür ve topluma göre suç farklılaşsa bile sahtekârlık, hırsızlık, gasp, adam yaralama, cinayet, uyuşturucu ticareti ve cinsel suçlar genellikle bütün kültürlerde ortaktır. Her suç davranışının arkasında farklı bir psikolojik incinme vardır.210

Suç bilimsel verilere değil kanunlara göre tanımlanmıştır. Bir eylemin suç olabilmesi için yasalarda suç olarak tespit edilmiş olması gerekmektedir.

Ceza hukukundaki temel ilkelerinden biri, "Kanunlara dayanmayan suç ve ceza olmaz" kuralıdır. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği suç ve karşılığı olan cezanın mutlaka yasa ile belirlenmesi adaletin temel esaslarındandır. Türk Ceza

207 Yavuzer, Gençleri Anlamak, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2009, s. 94

208 Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü. Yetkin Yayınları Ankara 1992. s. 824

209 Yavuzer, A.g.e. s. 94

210 Davıd Canter, Suç Psikolojisi. Çevirenler: Ali Dönmez, Işıl Çoklar Başer, Meltem Güler. İmge Kitabevi. Ankara. 2011s:23

49

Kanununun 2. maddesinde kanunun açık olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği belirtilmektedir.211

Bir suçun oluşabilmesi için üç unsurun bir araya gelmesi gerekir. Bunlar:

a) Maddi sebep, b) Manevi sebep

c) Yasal kanuni sebep olarak bilinir.

Birincisi, suç eylemini işleyen kişinin, bu suçtan dolayı çevresinde mutlak bir sonuç doğurması gerekir ki buna maddi nesnel sebep denir. İkinci öğe ile fiil sahibinin kastı anlatılmak istenir; kasıt ve niyet manevi unsuru ifade etmektedir. Dikkatsizlik, ihmal ve taksir yeterli sebep sayılabilmektedir. Üçüncü sebep ise kanunun eylemi suç olarak tanımlamasıdır.

Buna göre çocuk suçluluğu, çocuktaki anti-sosyal eğilimlerin yasa müdahalesini gerektirecek duruma dönüşmesi,212 şeklinde tanımlanmıştır.

Çocuk suçluluğu tüm ülkelerde görülen önemli bir problemdir. Çocuk ne doğuştan kötü nede iyi olan bir varlıktır. O da her canlı varlık gibi değişen, çevresi ile etkileşen ve gelişen bir bireydir. Onun iyi ya da kötü olmasını belirleyen eğitim ve yaşantılarıdır. Sosyal çevresidir. Çocuk, hukuk sistemine göre yetişkinlerden farklı şekilde muamele edilen küçük veya gençlerdir. Çocuk suçlu ise suç işlediği ortaya çıkan veya suç işlediği iddia edilen küçük veya gençtir.213 Burt, Çocuk suçluluğunu,’’ Bir çocuktaki anti-sosyal eğilimlerin yasa müdahalesi gerektirecek bir duruma dönüşmesi’’ biçiminde tanımlar.214

211 Nur Centel, Hamide Zafer. Özlem Çakmut. Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve İlgili Mevzuat. Beta Basım A.Ş İstanbul 2010. s.6

212 Sevük, Handan Yokuş, Uluslararası Sözleşmelerdeki İlkeler Açısından Çocuk Suçluluğu İle Mücadelede Kurumsal Yaklaşım, Beta Basım, İstanbul 1998, s. 13

213 www.kriminoloji.com. 2013

50

TCK’ da Belirtilen Bazı Suçlara Göre 2008 Yılı İçerisinde Çocuk Sanık Sayısı215 12–15 Yaş 15–18 Yaş

Erkek Kız Erkek Kız Toplam

Kasten Adam Öldürme 198 16 723 48 985

Yaralama 5999 739 14272 1798 22808 Cinsel Saldırı 1052 48 2129 71 3300 Tehdit 734 106 2798 448 4086 Konut Dokunulmazlığı İhlali 838 55 1608 122 2623 Hırsızlık 12526 1533 22178 2638 38875 Yağma 1470 93 2938 106 4607

Mala Zarar Verme 1840 143 3752 333 6068

2008 Yılı İçerisinde Çocuk Sanık Sayısı Genel Toplam: 83352 dir.

Yukarıdaki tablo incelendiğinde 15–16 yaşlarda suç işleme oranı ve adedinin diğer yaşlara göre daha fazla olduğu görülmektedir. Örneğin 2008 Yılı İçerisinde Çocuk Sanık Sayısı Kasten Adam Öldürme 12–15 Yaş için 214 iken, 15–18 Yaş için 771 adet olmuştur. Yaralama12–15 Yaş için 6738 iken15–18 Yaş için 16070 adet olmuştur.

Bu rakamlar, ergenlik dönemi ile suç arasında dinamik bir bağın varlığını göstermektedir. Suça karışma suç davranışında bulunma yaşının 14 – 15 yaş civarında ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Ülkemizde işlenen suçların yarısının ergen ve çocuklar tarafından gerçekleşmesi bu durumu göstermektedir. Bu dönemde suç işleyen ergenlerin yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde de suça sürüklenmesi, ergen suçluluğunun önlenmesinin önemini artırmaktadır.216 Aralarında sıkı bir ilişki bulunan ergenlik ve suç davranışının anlaşılması ve açıklanabilmesi için; bu dönemin özelliklerinin bilinmesine, ergendeki suç davranışının sebeplerinin araştırılmasına ve anlaşılmasına ihtiyaç vardır.

Çocuk suçluluğunu, yetişkinlik döneminde işlenen suçtan ayırt eden en önemli özellik, bu dönemin gelişiminde problemli evre ya da geçiş evresi olarak adlandırılan ergenlik dönemine rastlanmasıdır. Ergenlik devresinin ham maddesi bebeklikten

215 TUİK verilerinden derlenmiştir. ttp://tuikapp.tuik.gov.tr, 2012

216 Ferah, Nimet Suça sürüklenen 12–18 yaşlar arası Ergenlerde Şiddetin Din Psikolojik tahlili. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Haziran – 2013.

51

itibaren çocukla kurulan ailevi ve sosyal ilişkilerdir. Ailede edinilen kazanımlar ergenlik döneminde olumlu veya olumsuz davranış olarak yansımaktadır. Anne baba sevgisini sağlıklı bir şekilde alamayanlar, çocukluğuna doymamış olanlar yeterince sevilmemiş çocuklardır. ‘‘Sevilmeyen çocuğun tipik davranışı saldırganlıktır. Oyuncaklarını paylaşmak istemezler. Kıskançtır. Hırçınlıkları ön plandadır. Bu çocuklar başkalarından armağan beklerler. Olumsuzdurlar. Kavgacı ve isyankârdırlar. Kendilerine güvenilmez. Ukala oldukları, suç işlemeye eğilimli bulundukları görülür. Kendilerine şefkat gösterildiğinde buna ilgisiz kalırlar.’’217

Suçun ortaya çıkmasına etki eden faktörleri yerinde incelemek, suça sürüklenen çocukların iç dünyalarını, psikolojik travmalarını tespit etmekle mümkün olacaktır. Çocuk suçluluğu konusunda yapılacak araştırmalar olayın bilimsel nedenlerini tespit etmeye yardımcı olacaktır. Bu konu hakkındaki öznel yaklaşımlar yetersiz kalmaktadır. Elde edilecek bulguların objektif ve nesnel olması için suça sürüklenen çocukların dünyalarına girmek gerekir.

52

BÖLÜM II

A.SOSYAL ÇEVRENİN ETKİSİ VE DİN ALGISI İLE İLGİLİ