• Sonuç bulunamadı

Literatüre bakıldığında stres ile performans iliĢkisinde geliĢtirilen dört ana model görülür: (Eren GümüĢtekin ve Öztemiz, 2005: 283)

 Negatif iliĢki modeli  Pozitif iliĢki modeli

58

 Ters U biçimi iliĢki modeli  ĠliĢki bulunmaması modeli 3.4.1. Negatif ĠliĢki Modeli

AĢağıda ġekil 2‟de gösterilen bu modele bakıldığında stres artıĢının performansı azalttığı görülmektedir. ĠĢ stresi ile iĢ performansı arasında negatif yönlü yani ters orantılı bir iliĢki olduğu iddia edilmektedir. KiĢinin stres ile mücadelesi sırasında ekstradan üretmiĢ olduğu enerji, bu kiĢilere zihinsel yük getirmekte, bu olaydan kaynaklanan gerilim ve negatif duygularda performanslarını olumsuz yönde etkilemektedir. Stres düzeyi yüksek olan kiĢilerin performansları için kullanmaları gereken enerjileri stres ile mücadelede harcamaları sebebiyle performanslarında da düĢmeler olacaktır. “Konuyla ilgili olarak Vroom‟un açıklamaları Ģöyledir (Yılmaz, 2006: 99);

 Stresteki yüksek seviyeler kiĢinin algı ve kavrayıĢlarının sınırlanmasına neden olmaktadır. Böyle bir durumda, kiĢinin önceliklerinin performans adına belirlenen önceliklerin de önüne geçtiği ve performansını olumsuz etkilediği görülür.

 Stresin psikolojik anlamda istem dıĢı uğraĢılara sebep olmasından performansın olumsuz olan etkilendiği görülür.”

ġekil 2. Negatif ĠliĢki Modeli

Bu modeli destekleyen çalıĢmalar bulunmakla birlikte, modelin problemlerinden biri, stresin olası önemli sonuçlarını incelemekteki baĢarısızlığıdır.

59

Zira stres tecrübesi, kiĢileri hazırlıklı ve tedbirli olmaya yönlendirebilir (Yılmaz, 2006: 99).

3.4.2. Pozitif ĠliĢki Modeli

Negatif iliĢki modelinin teorik anlamda tam tersi niteliği taĢıyan bu modelde stres ile performans arasındaki orantı doğrusaldır. Bu anlamda, bir iliĢkinin varlığının kabul edildiği görülmektedir. Bu modele bakıldığında stresin arttıkça performansın da artması söz konusudur. ĠĢ performansıyla iĢ stresi arasında bulunan pozitif iliĢki modeli, iĢ yerinde karĢılaĢılan zorluk, endiĢe, yarıĢmacı ortam, bireylerin yapıcı eylemler ortaya koyması ve performanslarını geliĢtirmek için fırsat olduğu esasına dayandırılmıĢtır. Örgütlere yönelik olan bir çalıĢma ile desteklenmeyen bu model, kiĢinin enerji hareketliliği, fonksiyonel olması ve bireyleri etkin duruma getirmesiyle, performansı arttıracağı düĢünülmektedirler (Yılmaz, 2006: 100). BaĢka bir deyiĢle, düĢük seviyede olan stresin, az bir dürtüyle bireyleri harekete geçiremeyiĢine ve-veya daha az bir Ģekilde harekete geçirmesine neden olmaktadır.

Bunun neticesinde de performansta düĢmeler yaĢanabilmektedir. Benzer olarak, düĢük olan stres düzeyinin, kiĢilerin rekabet ile yüz yüze gelmemelerine bunun da performansta düĢmelere sebep olduğu düĢünülmektedir. Orta olan stres seviyesi de, kiĢilerin kısmi rekabeti tecrübe etmelerinden dolayı performanslarının ortalama düzeyde oluĢması muhtemeldir. Yüksek seviyeli olan stres ise optimal rekabet ve optimal performans ile son bulmaktadır (Tokay, 2001: 67).

60

Bu modelde bazı kavramsal yetersizlikler vardır. Özellikle de bireylerin farklılıklarıyla stresin fonksiyonel olmayan görüntülerinin incelemesinde bazı baĢarısızlıklar bu yetersizliklerin arasında bulunur. Örneğin, baĢarı odaklı kiĢilerin rekabet Ģartlarında performansları iyi olsa da, önemli olan görevin ulaĢılabilir algılanması söz konusudur. BaĢarı anlamında isteksiz olanların yüksek stres koĢullarında ve rekabet içerisinde baĢarısız olmaları muhtemeldir (Eren GümüĢtekin ve Öztemiz, 2005: 283).

3.4.3. Ters U Biçimi ĠliĢki Modeli

Stresle performans arasındaki bir diğer iliĢki ise Ģekil olarak ters „U‟ harfine benzetilen modeldir. Negatif ve pozitif iliĢki modellerinin birleĢiminden oluĢtuğu belirtilmektedir. BaĢlangıçta belirli bir stres seviyesine kadar gelen pozitif iliĢki modeline benzeyen bir özellik göstermesi, belirli bir yerden sonra negatif iliĢki modelindeki özelliği sergilemektedir. BaĢka bir ifadeyle, belirli bir noktaya değin stresin artması, performans geliĢtirilirken kritik düzey aĢıldığı takdirde verimli bir çalıĢma yeteneğinin giderek hızlanıp düĢtüğü görülmektedir (Lewis, 1995: 34) Ters U biçiminde oluĢturulan bu iliĢki modelinin aĢağıda Ģekil 4.‟te gösterilmiĢtir:

61

Stresin performansa etkisi konusunda 1908‟de, Harward‟ın fizyoloji laboratuvarında Yerken ve Dodson‟un ulaĢtığı bir sonuca göre; bir iĢ yerinde iyi sonuçlar elde etmek isteniyorsa belirli heyecan düzeylerine ihtiyaç vardır. Ancak bu belirli düzey aĢılır ise bireyler iĢinde az baĢarılı, çok endiĢeli ve yanılmaya yatkın olmaktadırlar (Yılmaz, 2006: 101). Bu durum Ters U biçimi iliĢki modelini örneklemektedir.

Stresin bazen faydalı bazen de zararlı olduğunu söylemek mümkündür. Faydalı olan stresin uyumlu ve de yapıcı olarak, etkin performans sağlaması, zararlı, uyumsuz ve fonksiyonel olmayan, yıkıcı stresin, performansa yapmıĢ olduğu olumsuz etkiler nedeniyle iĢletmelerde istenmeyen durumlar olarak görülmektedir. Yapıcı olan stresin, kiĢiler üzerinde motive edici bir etkisinin olması, onların, yaptıkları iĢe sıkıca bağlanmaları ve iĢlerini istekli bir Ģekilde yapmalarını sağlamakta, performanslarını yükseltmektedir. Bununla birlikte yıkıcı olan stres kiĢilerin iĢlevlerini yerine getirmelerine engel olmaktadır (Eren GümüĢtekin ve Öztemiz, 2005: 281-284).

Bazı çalıĢmalarda bu modelde ortaya konan hipotezin desteklendiği açıklanmıĢtır. Sezgisel yönü sebebiyle bu modelin stres ile performans iliĢkisini açıklayan önemli bir model olduğu görülmektedir (Tokay, 2001: 67).

3.4.4. ĠliĢki Bulunmaması Modeli

ĠĢ stresinin iĢ performansı ile iliĢkisinin bulunmadığı görüĢü, bireyle iĢletme arasındaki psikolojik anlaĢma olmaması düĢüncesine dayandırılmaktadır. Bu görüĢte bireylerin, belirli bir performans adına aldıkları ücretleri bilmesi, dolayısıyla da rasyonel düĢünen varlıklar olması temeldedir. Bu sebeple, ilk ilgilendikleri konu, bu performansları gösterebilmektir. Modele göre, kiĢinin performansını engelleyecek güçlükleri göz ardı ederek, stresin var olması veya yok olmasının performansı hiçbir Ģekilde etkilemeyeceği varsayılır (Tokay, 2001: 68).

Benzer Belgeler