• Sonuç bulunamadı

2.1. Sosyal Medya ve Sosyal Paylaşım Ağları

2.1.10. Sosyal medyanın eğitimdeki yeri ve bu konu ile ilgil

görüyoruz. Blais, Craig, Pepler ve Connolly (2008) yaptıkları çalışma ile internet ortamında kullanılan farklı aktivitelerin, ergenlerin yakın arkadaşlık ilişkilerine etkisini incelemişlerdir (en iyi arkadaş veya romantik ilişkiler) . Bir sene süren ve 884 ergen (yaş ortalaması 15 ve %46 erkek, %54 kız) ile yapılan anket çalışmasında,

ergenlerin sohbet odaları ziyaretlerinin, sosyal medya kullanımlarının, eğlence amaçlı internet kullanımlarının veya internet tabanlı oyunlara katılımlarının en iyi arkadaş ve romantik ilişkilerinin durumuna olan etkisine bakılmıştır. Yapılan çoklu regresyon analizlerinde internet aktivitelerindeki seçimlerin ileriki dönemlerdeki ilişkilere etkisi görülmüştür.

Paul ve Lee (2012) yaptıkları çalışmada internet okuryazarlığı, internet bağımlılığı belirtileri, internet aktiviteleri ile akademik performans arasındaki ilişkiye bakmışlardır. Veriler Hong Kong’da yaşayan 9-19 yaşları arasındaki ergenlerle yapılan yüz yüze görüşmeler ile toplanmıştır. Regresyon analizleri sonuçlarına göre, internet bağımlılığı erkek ve düşük gelirli ailelerin çocuklarında daha fazla görülmektedir. Bu ergenler farklı kaynaklardan bilgiye ulaşmaya açık olmamakla birlikte, teknolojiye yatkın, sosyal medya ve çevrimiçi oyunları eğlence amaçlı sıklıkla kullanmaktadırlar; fakat ortaya atılan hipotezin tersine, internet okuryazarlığı, özellikle yayın ve teknoloji alanında, bir kişinin internete bağımlı olma olasılığını artırmaktadır. Beklendiği üzere internet aktiviteleri, özellikle sosyal medya kullanımı ve çevrimiçi oyunlar internet bağımlılığı belirtilerini arttırmaktadır. Bu bulgulara göre boş zamanlardaki internet aktiviteleri, e-posta ve internet sayfası görüntüleme gibi işlemlere nazaran bağımlılığı arttırmaktadır. Sosyal medya araçlarını iyi kullanmak daha iyi bir akademik başarı beklentisi oluştursa da, teknik okuryazarlık becerileri, akademik başarı için iyi birer yordayıcı değildir. Ergenlerden farklı kaynaklardan bilgilere ulaşabilenler ve aradıkları bilginin kaynağı hakkında fikir olanlar akademik olarak daha başarılıdır.

Engelberg ve Sjöberg (2004) çalışmalarında kişisel yeteneklerin, kişiliğin ve duygusal zekânın, sosyal medya kullanımı ile ilişkisini araştırmışlardır. İnternet bağımlılığı ölçeği bir grup üniversite öğrencisi üzerinde uygulanmıştır. Duygusal zeka, görsellere verilen tepkiler ve yüz değişimleri ile ölçülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre, sosyal medya kullanımı yalnızlığa, kendine özgü değerlere bağlılığa ve iş, eğlence arasındaki dengesizliğe bağlı olduğu görülmüştür. Kişilik ile sosyal medya kullanımı arasında bir ilişki çıkmamıştır. Ayrıca sosyal medyayı sık kullanan bireylerin yalnızlığa eğilimi bulunmaktadır ve değerlerine çok fazla bağlı değillerdir. Bu bireylerin sosyal ve duygusal becerileri de gelişmemiştir.

İnternete bağlanan kişi sayısı arttıkça, internet kullanımının insan psikolojisine etkilerini sorgulayan araştırma sayısı da artmaktadır. 2002 yılında Shaw ve Gant çalışmalarında internet kullanımı ile depresyon, yalnızlık ve stres arasında pozitif bir korelasyon bulunmuşlardır. Bunun tersine çalışmada sosyal medya kullanımının faydalı olabileceği hipotezi test edilmiştir. Katılımcılar farklı partnerlerle beş farklı sohbet oturumuna katılmıştır. Üç farklı denemede depresyon, yalnızlık, kendine güven ve psikolojik destek ölçülmüştür. Bu değerler sürekli izlenip kaydedilmiştir. Sosyal medya kullanımının yalnızlık, kendine güven ve depresyon üzerinde düzeltici bir etkisi olduğu görülmüştür.Online aktivitelerde aşırı yer almanın, sosyal izolasyona yol açma potansiyeli bulunmaktadır. Mazalin ve Moore (2004) yaptıkları çalışmada kişilik gelişim seviyeleri, sosyal medya kullanımı ve sosyal endişe arasındaki ilişkileri araştırmışlardır. 18-25 yaş arası 161 katılımcı üzerinde yapılan çalışmada, bireylerde mevcut olabilecek endişe düzeyi ile sosyal medya kullanımı arasındaki ilişkiye odaklanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, sadece erkeklerde, sosyal endişe ve kimlik gelişiminin tamamlanmaması yoğun internet kullanımıyla ilişkilidir. Özellikle sohbet odalarında, internet gezintilerinde ve oyunlarda geçirilen zaman bu sonuca neden olmaktadır. Kızların ise sosyal endişeleri ve kimlik bunalımları görülmemektedir.

Valkenburg, Peter ve Schouten (2006) ergenlerin sosyal medya kullanımları ile benlik saygısı ve psikolojileri arasındaki ilişkiyi incelemek istedikleri çalışmalarında 10-19 yaş arası 881 ergene ulaşmışlardır. Sosyal paylaşım sitelerini kullanım sıklığının, öğrencilerin benlik saygıları ve psikolojik durumlarına dolaylı bir etkisi bulunmaktadır. Sosyal paylaşım sitesindeki arkadaş sayısının ve profilde paylaşılanlara verilen dönütlerin ergenlerin benlik saygılarını etkilediği görülmüştür. Olumlu yazılar benlik saygısını ve iyi psikolojiyi yükseltirken, olumsuz dönütler bu iki durumu negatif etkilemektedir.

Yapılan tüm çalışmalar internetin insan psikolojisi üzerinde pozitif ve negatif etkileri olduğunu göstermektedir. Sosyal medya kullanımının yalnızlık üzerinde negatif bir etkisi varken sosyal destek üzerinde pozitif bir etkisi bulunmaktadır. Bu tarz çalışmalar daha çok yetişkinler için yapılmıştır ve çocuklar için yapılan çalışma sayısı çok azdır. Ando, Takahira ve Sakamoto (2008)’in çalışmalarında, sosyal medya kullanımının çocukların arkadaş grupları içindeki yalnızlığına ve ailelerinden

aldıkları sosyal desteğe etkisi araştırılmış, 298 ilköğretim öğrencisi üzerinde çalışma gerçekleştirilmiştir. Sosyal medya kullanımının etkileri, kullanılan internet araçlarına ve amaçlara göre değerlendirilmiştir. İnternet araçlarının belirlenmesi için katılımcılara e-posta kullanımı, web gezintileri, web sayfası oluşturma, sosyal paylaşım sitelerinden mesaj gönderme, sohbet oturumlarına katılma, yeni arkadaşlar edinme konularında sorular yöneltilmiştir.

Sonuç olarak sosyal medya kullanımının arkadaş bulma ve yalnızlık hissetmeme üzerinde pozitif bir etkisi bulunmuştur. Sıklıkla mail kullanımı yalnızlık hissini azaltmış, uzun süreli internet kullanımı ise sosyal ağlardan gelen arkadaş desteğini arttırmıştır.

Sosyal paylaşım siteleri hızlı bir şekilde çocuklar ve ergenler arasında popüler olmakta, kendini tanıtma, geniş bir çevre oluşturma, gizlilik ve samimiyet kontrolünün yapılabilmesine olanak vermektedir. Diğer yandan sosyal paylaşım siteleri siber zorbalık, gizlilik kaybı, sakıncalı bağlantılar kurma gibi tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Livingstone ve Brake (2010) yaptıkları çalışmada çocuklar ve ergenlerin sosyal paylaşım sitelerindeki hareketlerini incelemişler ve gelecekteki araştırmalara ve kurallara ışık tutmasını hedeflemişlerdir. Bu çalışma, sosyal medyanın fırsatları ve risklerini göz önüne alarak, teknoloji ve medya okuryazarlığı eğitiminin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sosyal paylaşım sitelerinin tasarımlarına güvenlik ile ilgili eklemelerin yapılması gerektiğini belirtmektedir. Sosyal medya bu kadar değişkeni etkilerken, insani davranışları etkileyen sosyal medyanın eğitimi de etkilemesi kaçınılmazdır.Bu nedenle bu araştırmada sosyal medyanın değerleri de etkilemesi kaçınılmazdır.

Benzer Belgeler