• Sonuç bulunamadı

sosyal kayıplar ve aile ile olan

da? Hangi duyguları yaşarlar? Öfke, nefret, hırpalanmışlık, aşağılanmışlık duygusu ve bu da kimlik kazanmalarını ve sosyalleşme süreçlerini olumsuz yönde etkilemekte. Hatta literatürde siber zorbalığa maruz kaldıktan sonra intihar eden vakalar da var. Mesela bir ergen uçurumdan atlaya- rak kendi canına kıyıyor. Siber mağduriyet stresli yaşam koşullarıyla birleşince intihar etmeye kadar varabiliyor. Siber zorbalığa maruz kalan kişilerin okuldan kaçtıkları, okulu bıraktıkları, tutuklandıkları bulgu- lar arasında. Siber zorbalığa maruz kalan ergenlerin okula silah getirme oranları 8 kat artmakta.

Bir diğer konu internetle ilişkili ergenleri riskli durumlara götürebilecek olan dav- ranış stili; riskli internet kullanımı. Nedir riskli internet davranışları? Kişinin kişisel bilgilerini internette paylaşması, internet- te tanışılan birisi ile iletişime geçilmesi, yüz yüze ortamda buluşulması, yetişkin- lerin bulunduğu sohbet odalarına girmek, pornografik, intihara özendirici, uyuşturu- cu kullanmaya özendirici ve bir grubu aşa- ğılamaya yönelik web sitelerine girilmesi İnternet ve cinsellik ergenlerle ilgili bir diğer konudur. İnternet ortamında porno içerikli yayınların sayısında ve bunların gençler arasındaki yaygınlığında hızlı bir artış görülmektedir. Pornografinin primer kaynakları arasında internet ve kablolu te- levizyon yer almakta ve cinsellik internet ortamında genç insanların en fazla ilgi duyduğu konulardan biri haline dönüştü- rülmektedir. Ergenler cinsel eğitim almak- sızın, pornografiyle karşılaştıklarında ne tarz sorunlar yaşarlar? Kadınları sadece cinsel obje olarak görebilmekteler. Yapı- lan bir çalışmada ergenler cinsel içerikli web sitelerinin kendilerini olumsuz yönde etkilemediklerini bildirmişler ise de inter- net ağında pornografi, çocuk ve gençleri örseliyor, sapkın davranışları arttırıyor, bu sapkın davranışlar da yine ergen cinselli- ğinin sağlıklı yaşanmasını zorlaştırıyor.

Cinsel eğitimde cinsellik hakkında aileler tarafından bilgi verilmesinin ve pornogra- fide sunulan mesajların etkisini azaltmak gerektiği düşünülmektedir.

Bir de şöyle bir durum var; yapılan çalış- malarda zaman içinde istenmeyen pornog- rafik materyallere maruz kalma sıklığı da artmış. Yani bu çocuklar özellikle pornog- rafik sitelere girmiyorlar, online araştırma yaparken veya web’ de sörf yaparken bek- lenmedik bir şekilde cinsel ilişkide bulu- nan çıplak kişilerin görüntülerine maruz kalıyorlar. Bunun sebebi de internetin gençler tarafından çok sık kullanılması ve teknolojik değişiklikler. Yapılan çalışma- larda, tesadüfi olarak online tacizle karşı- laşma oranları erkeklerde daha fazla olmak üzere %38-70 oranları arasında bulunmuş ve bu içeriklerin depresyona neden olabile- ceği ifade edilmiş.

Problemli İnternet Kullanımına Yönelik Öneriler Nelerdir?

Ergenlerin internet kullanımını makul zaman dilimlerinde kendi gelişimsel ihti- yaçlarına destek sağlayacak şekilde kullan- maları gerekiyor; yani sınırsız bir biçimde internet kullanmayacaklar. Ergenler için internete giriş- çıkış saatleri takip çizelge- si yapılmalı. Ergenin tüm uğraşı internet olmamalı. Gerçek ilişkiler ile sanal ilişkiler yer değiştirmemeli; İnternet temel bir ya- şam doyumu, sosyal destek ve kimlik geli- şimi ortamına dönüşmemeli.

Gençler internetten nasıl faydalanacaklar? Belli bir amaçla belirli bir sürede internet ve bilgisayar kullanmalılar, gençlerin ar- kadaşlarına ve sosyal ortamlarına daha fazla zaman ayırmaları sağlanmalı, çevrim içi edinilen arkadaşlarla gerçek yaşamda buluşmayı kabul etmemeleri konusunda gençler uyarılmalı ve bilgilendirilmeli. Ta- nıdık olmayan kişilerden e-posta aldılarsa içeriğindeki bağlantılara tıklamamaları, e-posta ya da sohbet odalarını kullanırken kişisel bilgilerini vermemeleri, kişisel pro- fil doldurmamaları gençlere anlatılmalı.

Çevrim-içi ortamda insanların belirttikleri gibi olmayabileceği konusun- da gençler bilgilendirilmeli. Çok kaba ve tehditkâr mesajlar aldıklarında emniyet birimlerine haber verilmesi gerektiği bilgisi paylaşılmalı ve her şeyden önemlisi internet kullanımıyla ilgili kararları aileler çocuklarıyla birlikte almalı.

İnterneti ne zaman kullanacak, nasıl kullanacak, ne tür bilgileri paylaşa- bilecek, neleri paylaşmaması gerekiyor, hangi sitelere girilmemesi gere- kiyor. Bu konudaki uyulması gereken konular açıkça ortaya konulmalı. Ergenlerin çevrim içi arkadaşları aileleri tarafından bilinmeli. Çocukların sadece gerçek yaşam değil, sanal yaşamları da var. Nasıl gerçek yaşamda çocuğunuzun kiminle görüştüğünü, arkadaşlarının kim olduğunu bi- liyorsanız sanal yaşamda da bunu bilmelisiniz. Bunun için de internet konusunda sizin de belirli bir yetkinliğinizin olması gerekiyor.

İnternetin olumsuzlukları ve internette ergenlerin karşılaşabileceği is- tenmedik durumlarda neler yapılabileceği ile ilgili olarak da okullarda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı.

İnterneti Türk toplumu olarak bilinçli kullanabilmek dileğiyle diyorum ve teşekkür ediyorum.

Sunumun başlığını yani “Gülüş Mühendis- liği” kavramını açıklayacak olursak, kavram “Nasıl gülüyoruz ve bu gülüşü nasıl daha iyi hale getirebiliriz?” sorusunun cevabı ile açıklanabilir. Gülüş, görsel bir algıdır ve iki temel faktör gülüşü etkiler. Bunlardan bir tanesi görme duyusu; diğeri ise kültürel yapıdır. Örnek verecek olursak; geçmişte altın dişler çok tercih edilen uygulamalar- dır ve bu temelde kültürel yapıyla ilgilidir. O yıllarda Diş Hekimliği uygulamalarında genel kabul edilen algı altın renginin ve materyalinin daha uygun olduğuna yönelik olduğu için toplum içinde altın dişler başka bir uygulamaya kıyasla daha iyi, daha hoş yada daha memnuniyet verici olarak nite- lendirilmektedir. Günümüzde de seramik materyallerdeki gelişmeler ile opak-beyaz dişler tercih edilmektedir. Olabildiğince en beyazı; yani hatta doğal sınırlardan daha da öte bir beyaz talebi ile her geçen gün

daha da fazla karşılaşıyoruz. Bunun nede- nini araştıracak olursak günümüzde este- tik algımız bu yönde etkilenmiş durumda. Günümüzde opak beyaz estetik özellikler- de daha üstün olarak algılanmakta. Fark etmeden karşılaştığımız öğretiler ve sos- yal ortamdaki görsellerin de yönlendirme- siyle bu istek ortaya çıkıyor.

Kültürel etki olmadan estetik kavramını inceleyecek olursak, estetik faktörlerin en başında bütünlük ve kompozisyon özel- liklerini sayabiliriz. Bir başka deyişle tab- lonun bütünü. Bir tabloya baktığımızda öncelikle detaylara takılmak söz konusu değildir. Tablo gözümüz ve beynimiz ta- rafından bir bütün olarak algılanır. Ancak tabloyu incelemek için çaba sarf edildiğin- de detaylar ile zaman geçirilebilir. Günlük yaşamımızda tüm bireyler karşılarındaki bireylerin yüzlerine bakar ama asla dişle- rini tek tek incelemezler. Dolayısıyla yü- zümüzü bir tabloya benzetirsek bireyin gülüşü ve onu etkileyen dişler de tablonun sadece bir ögesi olarak değerlendirilebilir. Diş Hekimliğinde hastanın yüzünde bak- tığımızda ya da toplumda bireyler kar- şılaştığında tabloya bakıldığında olduğu gibi benzer bir kompozisyon ile karşılaşıl- mak istenir. Geçmişteki deneyimler yön- lendirmesindeki algı bireyi yönlendirir ve neyin estetik olduğunu bildirir. Bir şekilde bundan sapmalar varsa bu buna estetik ku- sur olarak nitelendirilir.

Estetik kuvvetlerde bir takım sapmalar meydana geldiğinde, bu sorun hastanın gü- lüşünde estetik kusur olarak tespit edilir. Örneğin ön dişlerine darbe gelmiş ve dola- yısıyla üst orta keser dişi kırılmış bir has- tada söz konusu diş kırık olduğu için değil bütünlüğü ve kompozisyonu bozduğu için gözü rahatsız eder. Bu tür vakalarda en ko- ruyucu tedavi seçeneği “Laminate Veneer” denilen hastalarımızın “takma tırnak gibi seramik” olarak tanımladığı restorasyonlar ile çözümlenir. Bu özel ve ince seramikler yardımıyla hastaya hem koruyucu ve hem

Benzer Belgeler