• Sonuç bulunamadı

1.9 İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

1.9.2 Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

1.9.2.2 Sosyal Destek İle İlgili Araştırmalar

56

olarak daha dağınık bir kişilik özelliği sergilemektedir. Ayrıca, bütün mağdurlar mağdur olmayanlara nazaran daha duygusal istikrarsızlık sergilemektedir.

Araştırmacılara göre psikolojik şiddet olgusunu anlamakta kişiliğin öneminin göz ardı edilmemesi gerekiyor.

James ve ark. (2008), “Bullying Behaviour İn Secondary Schools: What Roles Do Teachers Play” adlı çalışmalarında okullardaki psikolojik şiddet olaylarında öğretmenlerin rolünü araştırmışlardır. Öğrenciler ve öğretmenler arasındaki bu olguyu iki ayrı zaman diliminde incelemişlerdir. 2003 yılında yapılan 1. Çalışmaya 2300 öğrenci katılmıştır. 2005’ ta tekrarlanan 2. Çalışmaya ise 919 öğrenci katılmıştır. 1. Çalışmada öğrencilerin %30,8’i öğretmenlerin kendilerine psikolojik şiddet uyguladığını, %28,2’si ise öğretmenlerine psikolojik şiddet uyguladıklarını söylemişlerdir ( %33,9’u erkek öğrenci). 2. Çalışmada ise öğrencilerin %30,7’si öğretmenlerin kendilerine şiddet uyguladığını, %16,3’ü ise öğretmenlere psikolojik şiddet uyguladıklarını kabul etmişlerdir (%22,1 ‘i erkek öğrenci).

57

Monroe (1983), çalışmasında sosyal destek ve rahatsızlık ilişkisini incelemiştir.

Örneklemi 450 çalışan birey oluşturmaktadır. Araştırmalar sonunda geçmişte yaşanan psikolojik rahatsızlıklar ile sosyal destek arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Literatürde de belirtilen az sosyal destek yüksek psikolojik rahatsızlıklara neden olur saptamasını desteklemiştir.

Sarason ve ark. (1985), çalışmalarında stres verici yaşam olayları ile hastalığın sosyal destek ilişkisini incelemişlerdir. Analizler sonucunda stres verici yaşam olayları ile sosyal destek ve hastalık arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca sosyal desteğin yaşam olaylarının yarattığı psikolojik zararlara karşı bireylerin ruh sağlıklarını koruduğu sonucuna varılmıştır.

Compas ve ark. (1986), çalışmalarında, ergenlerde yaşam olayları, algılanan sosyal destek ve psikolojik düzensizlikler arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışmanın örneklemini 16-19 yaş aralığında 243 lise öğrencisi (90 erkek, 153 kız) oluşturmuştur. Bulgulara göre olumsuz yaşam olayları ile psikolojik düzensizlikler arasında ve algılanan sosyal destek ile psikolojik düzensizlikler arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Olumsuz yaşam olayları ve psikolojik düzensizlikler arasındaki ilişki erkeklerde (r=0,49) daha kuvvetli olduğu görülmüştür. Sosyal destek ve rahatsızlıklar arasındaki ilişki bakımından cinsiyet farkı yoktur. Sosyal destek açısından doyum azaldıkça, depresyon, Anksiyete, somatik yakınmalar ve kişiler arası ilişkilerde duyarlılık arttığı tespit edilmiştir.

Zimet, Dahlem ve ark., “Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeğini”

geliştirmişlerdir. Alanda kullanılan ölçeklerinin bazılarının destek kaynaklarını ayrı ayrı ele alması, bazılarının ise özel bir insandan alınan desteği göz ardı etmesi ölçeğin geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. 12 maddelik bu kısa ölçek Aile, Arkadaş ve özel kişi gibi üç kaynaktan sağlanan desteğin yeterliliğini de değerlendirmek için geliştirilmiştir. Her biri 4’er maddeyi içeren üç alt ölçekten oluşmuştur. Ölçek 1 den 7 ye kadar puanlanan Likert tipi bir ölçektir. Zimet, Dahlem ve ark. 17 – 22 yaşları arasında 275 üniversite öğrencisi üzerinde ölçeğin güvenirlik ve geçerliliğini sınamıştır. Anksiyete ve depresif yakınmalarla da anlamlı negatif bir ilişkisi olduğu görülmüştür. Bu sonucun yapı geçerliliği için bir kanıt olabileceğini

58

belirten bilim adamları ölçeğin, güvenilir ve geçerli olduğunu vurgulamışlardır ( Akt.

Çakır, 1993).

Lepore ve ark. (1991), çalışmalarında kronik ve psikolojik stresin sosyal desteğin tampon etkisi ile nasıl etkileştiğini incelemişlerdir. Uzun bir süre (2 ay) strese maruz kalan bireylerde, sosyal desteğin olumlu etkisi görülmekle birlikte, 8 ay sonra sosyal desteğin tamponlayıcı etkisi kaybolmaktadır. Araştırmada kronik bir stres altındayken sosyal desteğin tamponlayıcı etkisinin uzun sürmeyeceği çünkü stres verici faktörün en sonunda sosyal desteği delip geçeceği sonucuna varılmıştır.

Sarason ve ark.’nın (1991), araştırmaları iki çalışmayı içermektedir. Algılanan sosyal destek ile kendi ve diğerlerinin algısı; kendisiyle ilgili diğerlerinin algıları arasındaki ilişki araştırmışlardır. Birinci çalışma 56 erkek, 74 kadın olmak üzere 130 üniversite öğrencisi ile yapılmıştır. Bunlar kendileri ve diğerleri hakkındaki algılarını belirleyen anketi cevaplamışlardır. İkinci çalışma ise 76 erkek, 134 kadın olmak üzere 210 üniversite öğrencisi ile yapılmıştır. Öğrenciler kendileriyle ilgili algılarıyla ve kendileri hakkında ebeveynlerinin ve arkadaşlarının algılarını belirleyen anketleri cevaplamışlardır. Araştırma sonucunda öğrencilerin sosyal destek algılarıyla, kendilerine olan algıları ve diğerlerinin görüşleriyle pozitif ilişkisinin olduğu, ayrıca ebeveynlerinin ve arkadaşlarının gerçek görüşleriyle de benzer olduğu bulunmuştur.

Bu çalışmada algılanan sosyal destekte, kişiliğin ve kişiler arası ilişkilerin önemli olduğu sonucuna varılmıştır.

Kruger (1997), çalışmasında öğretmen ve okul çalışanlarının problem çözmede sosyal destek ve özgüveni arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Örneklemi 125 öğretmen, 129 okul personeli oluşturmaktadır. Analiz sonunda problem çözmedeki özgüven ile sosyal destek ilişkisi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Öğretmenler ve okul çalışanlarının her ikisinin de problem çözmede özgüven ve sosyal destek ölçümlerinin ortalamalarının birbirine benzer oldukları görülmüştür.

Richman ve Rosenfeld (1998), çalışmalarında okul başarısızlığı riski olan gençlerde sosyal desteğin önemi üzerinde durmuşlardır. Bu çalışmada sosyal desteğin veriliş şekli (dinleme, takdir, meydan okuma, duygusal destek, duygusal meydan okuma, gerçeği doğrulama, kişisel yardım, kavranabilir yardım desteği), bunların her birini

59

kimden sağladıkları ve sosyal desteğin belirli türlerinin okul performansına etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Örneklem olarak 6. ve 8. sınıflardan 296; 9. ve 12. sınıflardan toplam 525 öğrenci seçilmiştir. Araştırma sonucunda benzer stres ve risk durumlarıyla karşılaşıldığında aile, akran grubu, okul ve toplum tarafından sosyal destek sağlanan öğrencilerin sosyal destek sağlanamayanlara göre daha esnek oldukları bulunmuştur. 6. ve 8. sınıf öğrencilerinden okul başarısı yüksek olan öğrencilerin, okul başarısı yüksek olmayan öğrencilere göre daha çok dinleme desteği, teknik takdir, teknik meydan okuma duygusal destek ve duygusal meydan okuma desteğini aldıkları ve okula daha çok devam ettikleri, ayrıca gerçeği doğrulama desteği alanların okuldan daha hoşnut oldukları bulunmuştur. 9. ve 12.

sınıflar karşılaştırıldığında başarısı yüksek olan öğrencilerin teknik takdir desteği alanların daha başarılı olduğu, duygusal destek ve duygusal meydan okuma desteği alanların ders çalışmaya daha çok zaman ayırdıkları tespit edilmiştir. Ayrıca gerçeği doğrulama desteği alanların daha iyi notlara sahip oldukları, çalışmaya daha çok zaman ayırdıkları belirlenmiştir. Çalışmada ebeveynler ve öğretmenler temel sosyal destek kaynağı olarak bulunmuştur. Sosyal destek almanın okul başarısına olumlu etkisinin olduğu ve okul başarısızlığı riski olan öğrencilere sosyal destek sağlanarak bunun ortadan kaldırılabileceği sonucuna varılmıştır.

Dick ve Wagner (2001) çalışmalarında iş yükü, psikolojik şiddet gibi stres kaynaklarının sosyal destek, özgüven, yarattığı fiziksel rahatsızlıklar ve başa çıkma stratejileri arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Örneklemi, 208 kadın, 148 erkek olmak üzere toplam 356 öğretmen oluşturmaktadır. Bulgularda sosyal destek ile iş yükü ve psikolojik şiddet gibi stress kaynakları arasında kuvvetli bir ilişki bulunmuştur. Psikolojik şiddet ve iş yükünün fiziksel rahatsızlıkları tetiklediği, sosyal desteğin iş yükü ve psikolojik şiddet algısını azalttığı saptanmıştır. Cinsiyet ve yaş gibi değişkenler arasında bir farklılık bulunamamıştır. Araştırmacılar, iş yükü ve psikolojik şiddete maruz kalma, öğretmenlerde fiziksel rahatsızlıklara neden olabileceğini, olumsuz durumlar karşısında özgüven, destek algısı ve başa çıkma stratejilerinin tamponlayıcı bir görev yapabileceğini belirtmişlerdir.

Schonfeld (2001), çalışmasında yeni çalışmaya başlayan 184 bayan öğretmenin sosyal destek ve başa çıkma durumlarını incelemiştir. Bulgularda, olumsuz çalışma koşullarının bayanları, işe başladıktan hemen sonra etkilemeye başladığı

60

görülmüştür. Öğretmenlerin özgüveni, iş memnuniyeti ve motivasyonlarını etkilediği tespit edilmiştir. İş dışı kaynaklardan gelen desteklerin kendine olan güveni artırdığı görülmüştür.

Segrin (2003), çalışmasında bireyin yaşının sosyal destek ve psikososyal problemleri arasında belirleyici olduğunu saptamıştır. Örneklemi 19 – 85 yaş arasındaki bireyler oluşturmaktadır. Bulgularda genç katılımcılarda eş, arkadaş ve aileden alınan sosyal desteğin çok kuvvetli olduğu; alınan sosyal destek ile psikososyal problemler arasında negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. İleri yaşlarda farklı kaynaklardan sosyal destek alma konusunda gençler kadar açık olmadıkları, daha tutucu oldukları belirlenmiştir.

Davidson ve Demaray (2007), çalışmalarında sosyal destek, mağduriyet ve psikolojik şiddet kaynaklı sıkıntı konularını incelemişlerdir. Psikolojik şiddet mağduru bireyler tarafından yaşanan olumsuz sonuçları incelemek kadar, mağdurların sıkıntısını azaltan faktörlerinde önemli olduğunu vurgulamışlardır. 355 ortaöğretim okulu öğretmeni araştırmaya katılmıştır. Analiz sonucunda erkek öğretmenlerin arkadaşlarından ve öğretmenlerden, bayan öğretmenlerin ise aileden alınan sosyal desteğin, psikolojik şiddet kaynaklı sıkıntı ve mağduriyet arasındaki ilişkiyi yumuşattığı tespit edilmiştir. Bayan öğretmenlere yakın arkadaş desteğinin verilmesi mağduriyet ve dışsallaşmış sıkıntıyı ılımlı hale getirmiştir. Sonuçlara göre sosyal destek, mağduriyet ve psikolojik şiddet kaynaklı içselleştirilmiş sıkıntı arasında tamponlayıcı bir görev üstlenmektedir.

61