• Sonuç bulunamadı

5. SONUÇ VE ÖNERĠLER

5.1. Sonuçlar

5.1.4. Sosyal ağların eğitimde kullanılmasıyla ilgili sonuçlar

Bu çalıĢmanın temel çıkıĢ noktası e-portfolyo kullanımı olmakla birlikte, sosyal ağların eğitimde kullanılması da diğer bir önemli nokta olmuĢtur. Sosyal ağların eğitimde kullanılması son yıllarda gündemde olan bir konudur. Günümüzde birçok insan sosyal ağları kullanmakta özellikle öğrenciler arasında hızla yaygınlaĢmaktadır. ÇalıĢmada, bu gerçekten yola çıkılarak, e-portfolyo uygulaması Facebook içerisine entegre edilip hem e-portfolyonun hem de sosyal ağın eğitimde kullanılması amaçlanmıĢtır.

ÇalıĢmada sosyal ağlarla ilgili elde edilen bulgular, öğrenci ve velilerle yapılan görüĢmeler, süreç boyunca yapılan gözlemler ve uygulama esnasında öğrenci davranıĢlarında oluĢan değiĢimlerden elde edilmiĢtir. Bu bulgular dikkate alındığında sosyal ağların eğitimde kullanılmasıyla ilgili sonuçlar beĢ baĢlıkta toplanabilir. Bunlar; 1) Öğretmen-öğrenci iletiĢimi, 2) Öğrenci-öğrenci iletiĢimi, 3) Öğrenme sorumluluğunun artması, 4) Sosyal ağların kullanım amaçlarının değiĢtirilmesi, 5) Sosyal ağ kullanımın avantaj ve dezavantajlarıdır.

1) Öğretmen-öğrenci iletişimi: Uygulama sırasında öğretmen-öğrenci iliĢkisi olumlu yönde geliĢmiĢtir. Deney grubunda 92 öğrenci, kontrol grubunda 110 öğrenci yer almıĢtır. Deney grubunda yer alan öğrenciler, sınıfları dikkate alınarak gruplara ayrılmıĢtır. Klasik eğitimde çoğu zaman öğretmen-öğrenci iletiĢimi sınıf ortamı ile kısıtlı kalmaktadır. Kontrol grubunda yer alan öğrencilerle sınıf ortamı haricinde iletiĢim oranı çok düĢükken, deney grubundaki öğrencilerle Facebook üzerinden çok yüksek oranda iletiĢim gerçekleĢmiĢtir. Sosyal ağda baĢlayan iletiĢim okul ortamındaki öğretmen-öğrenci iletiĢimini de olumlu Ģekilde etkilemiĢtir. Sınıf ortamında öğretmenle iletiĢim güçlüğü çeken öğrencilerin sosyal ağ ortamında rahatlıkla iĢletiĢim kurdukları gözlenmiĢtir. ĠletiĢimler, profilde paylaĢılanlarla ilgili yorum yapmak Ģeklinde olabildiği gibi, kısa mesaj göndermek, anlık mesaj göndermek veya duvara yazı yazmak Ģeklinde de gerçekleĢmiĢtir. Ayrıca, sosyal ağın eğitim amaçlı kullanılmasının avantajları görüldükçe, diğer ders öğretmenleri de kendi dersleriyle ilgili gruplar

oluĢturarak Facebook üzerinden eğitim içerikleri paylaĢmıĢ ve fikir alıĢ-veriĢinde bulunmuĢlardır.

Bu uygulama ile öğretmen dersle ilgili konuların haricinde de öğrenciler hakkında fikir edinme Ģansı bulmuĢtur. Öğrencilerin sosyal hayatları, film, müzik, oyun gibi eğlenceleri ve hobileri hakkında bilgi sahibi olunması açısından da katkı sağlamıĢtır. Bir önceki dönemde aynı gruptaki öğrencilerin isimleri öğretmen tarafından ezberlenememiĢken araĢtırmada, öğrencilerin Facebook profillerini ve resimlerini sürekli görmesi, öğretmenin öğrencileri çok hızlı bir Ģekilde isimleriyle tanımasına sebep olmuĢtur. Bu da sınıf içi iletiĢimini daha olumlu etkilemiĢtir. Lockyer ve Patterson (2008), Ivanova (2008), Klein (2008), Muñoz ve Towner (2009), Cain (2010), Atıcı ve Polat (2010), Gülbahar ve arkadaĢları (2010), Özmen ve arkadaĢları (2011) yaptıkları çalıĢmalarda benzer sonuçlara ulaĢmıĢlardır. Ayrıca, Brady ve arkadaĢları (2010), sosyal ağların e-öğrenmede öğretici ile öğrenci arasında iyi bir iletiĢim aracı olacağını savunmuĢlardır. Buna karĢılık, Robyler ve arkadaĢları (2010), Tiryakioğlu ve Erzurum (2011) yaptıkları çalıĢmalarda, öğretmen veya öğretim elemanlarının sosyal ağları tercih etmediklerini ortaya koymuĢlardır. Belirtilen çalıĢmalarda özellikle belli bir yaĢın üzerindeki öğretim elemanlarının genellikle e-posta gibi geleneksel yöntemleri tercih ettiği vurgulanmıĢtır. Bu bulgular, sosyal ağ kullanımının, öğretmenin eğitim teknolojilerine yatkınlığı, ilgisi ve teknoloji okur-yazarlığına bağlı olarak gerçekleĢtirilebileceği sonucunu ortaya çıkarmıĢtır. Eğitimde sosyal ağ kullanılacaksa öncelikle öğretmenin bu konuda istekli, bilgili ve bilinçli olması gerekir.

2) Öğrenci-öğrenci iletişimi: Eğitimde öğrencilerin sınıf içi iletiĢimlerinin yanında sınıf dıĢında ve sosyal hayatta iletiĢimleri de büyük önem arz etmektedir. Öğrencilerin aynı sınıfta veya diğer sınıfta öğrenim gören öğrencilerle iletiĢiminde, öğrenim görülen konuların paylaĢılması, fikir alıĢ-veriĢinde bulunulması ve verilen ödevlerin tartıĢılması gibi birçok aktivite gerçekleĢebilir. Yüzyüze iletiĢimin bu açıdan yetersiz kaldığı düĢünülmektedir. Bu sebeple okul dıĢındaki zamanlarda da öğrencilerin iletiĢimlerinin devam etmesi açısından sosyal ağların önemi büyüktür. Siemens (2004), “Bağlantısalcılık” kavramını ortaya atmıĢtır. Ġnternetin yaygınlaĢmasıyla birlikte

bağlantısalcılık (connectivism) kavramının da öğretim ortamları oluĢturmak için

ve bunun organize edilmesinin, bağlantısalcılık kuramının en önemli yanı olduğunu, sosyal ağların kiĢilere bu imkanı sunduğunu ifade etmiĢtir. Bu çalıĢmada da bu kavramın gerçekleĢtirilebilir ve uygulanabilir olduğu görülmüĢtür. Özellikle grup çalıĢması gerektiren ödevler hazırlanmasının istenmesi öğrencilerin dayanıĢma ve yardımlaĢma duygularının geliĢmesine sebep olduğu gözlemiĢtir. Öğrencilerin bireysel ihtiyaç veya meraklarından yola çıkarak ortaya attıkları soruların, Facebook grubu içerisinde bir döngü kurularak tartıĢıldığı ve çözüme kavuĢturulduğu gözlenmiĢtir ki, Siemens (2004) bunu “bilgi gelişim döngüsü” olarak adlandırmıĢtır.

Hargadon (2008), Klein (2008), Muñoz ve Towner (2009), Cain (2010), Mazman ve Usluel (2010), Atıcı ve Polat (2010), Gülbahar ve arkadaĢları (2010), Atıcı ve Yıldırım (2010), Özmen ve arkadaĢları (2011) yaptıkları çalıĢmalar sonucunda, öğrencilerin kendi aralarında eğitimsel iĢbirliğine gitmeleri açısından sosyal ağların yarar sağladığını ve öğrencilerin bu konudaki görüĢ ve yaklaĢımlarının olumlu yönde olduğunu dile getirmiĢlerdir. Ergenç (2011) ise yaptığı çalıĢmada, sosyal ağların “sanal

sosyalleşme” kavramını destekler nitelikte olduğunu ortaya koymuĢtur. Sanal ortamdaki

sosyalleĢmenin öğrencilerin gerçek hayattaki sosyal geliĢimlerini olumsuz yönde etkileyeceği tartıĢılmaktadır. Bu ve buna benzer çalıĢmaların sonuçları irdelenerek bu konuda da bulgular elde edilebilir.

3) Öğrenme sorumluluğunun artması: Ortaöğretimde, özellikle mesleki ve teknik eğitim kurumlarında en çok tartıĢılan konulardan biri de öğrencilerin yeterli düzeyde sorumluluk sahibi olmadıklarıdır. Özellikle eğitim ve öğretim konularıyla ilgili kaygı ve sorumluluklarının çok düĢük olduğu konuĢulmaktadır. Öğrencilerin birçoğunun gerek kiĢisel bilgisayar gerekse mobil cihazlardan Facebook’a eriĢtikleri ve iletiĢimlerini bu yolla sağladıkları görülmektedir. Kert ve Kert (2010), Robyler ve arkadaĢları (2010), Mazman ve Usluel (2010), Vural ve Bat (2010), Mazman (2009) ve Hargadon (2008) yaptıkları araĢtırmalarda, öğrencilerin sosyal ağ kullanımlarının oldukça yaygın olduğunu saptamıĢlardır. Bu tez çalıĢmasında uygulanan kiĢisel bilgiler anketinden elde edilen verilere göre, öğrencilerin %96’sının bir sosyal ağa üye olduğu ve %60’ının her gün internette geçirdikleri zamanlarının 1 saatten fazlasını sosyal ağlarda geçirdikleri görülmüĢtür (ġekil 5.1.).

ġekil 5.1. Öğrencilerin sosyal ağ kullanım oranları

Bu bulgular dikkate alındığında, ya öğrencilerin sosyal ağda geçirdikleri süre azaltılmadır ya da sosyal ağlarda geçirilen bu zamanın sorumluluk duygusu kazandırılarak eğitim öğretim amaçlı kullanılması sağlanmalıdır. AraĢtırmacı tarafından öğrenci velileriyle yapılan yüz yüze görüĢmelerde, öğrencileri internetten ve sosyal ağlardan uzak tutmanın neredeyse imkansız olduğu ortaya çıkmıĢtır. Bu sebeple sosyal ağda oluĢturulan sanal bir grup veya sanal bir sınıfın, öğrencilere okul dıĢında da öğretim faaliyetlerini hatırlatıcı bir unsur olduğu görülmüĢtür. Yarıyıl sonunda velilerden olumlu tepkiler alınmıĢtır. Öğrencilerin Facebook’a ödev teslim etmek veya arkadaĢlarından ödev konusu hakkında yardım almak için girdikleri ifade edilmiĢtir. Klasik eğitimde özellikle ödevleri teslim etme konusunda öğrencilerin çok istekli ve sorumlu davranmadıkları görülürken, Facebook kullanımı ile öğrencilerin bu konuda daha arzulu ve bilinçli oldukları göze çarpmıĢtır. Öğrencilerin öğretmenleriyle, e- portfolyo uygulamasına yükledikleri ödevlerin teslim alınıp alınmadığı, alındıysa değerlendirmelerin yapılıp yapılmadığı hususunda, okul ve Facebook ortamında sürekli iletiĢim içerisinde oldukları gözlenmiĢtir.

4) Sosyal ağların kullanım amaçlarının değiştirilmesi: Öğrenciler sosyal ağları çeĢitli amaçlar için kullanmaktadırlar. Hargadon (2008)’ın yaptığı araĢtırmada, öğrencilerin %78’inin sosyal ağlara resim, müzik veya film yükledikleri ortaya çıkmıĢtır. Buna göre, öğrencilerin kendi profilleriyle yer aldıkları sosyal ağlarda

öğrenme için iĢbirliğine girebileceklerini ifade etmiĢtir. Klein (2008) yaptığı çalıĢma sonunda, sosyal ağların çeĢitli konularda paylaĢımda bulunmanın yanında etkili öğrenme ortamları oluĢturmak için de kullanılabileceğini ortaya koymuĢtur. Conole ve Culver (2009), sosyal ağların eğitimde ve öğretim tasarımında kullanılabileceğini belirtmiĢlerdir. Muñoz ve Towner (2009), sosyal ağlar ile sanal bir sınıf ortamının

oluĢturularak öğrenci-öğretmen ve öğrenci-öğrenci iletiĢimlerinin kolayca

gerçekleĢebileceğini ifade etmiĢlerdir. Atıcı ve Polat (2010), çevrimiçi öğrenme ortamının yanı sıra bu ağları kullanan ilköğretim öğrencilerinin, tartıĢmalara katılım, öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci iletiĢimi, dayanıĢma, öğrenme sorumluluğuna sahip olma, ortam zenginliği, her zaman bu ortamda bulunma isteği açısından daha olumlu görüĢe sahip olduklarını tespit etmiĢlerdir. Gülbahar ve arkadaĢları (2010), sosyal ağların öğrencilerin araĢtırma, sorgulama ve problem çözme becerilerini kullanmaları ve geliĢtirmeleri konusunda destek olduğunu belirtmiĢlerdir. Judd (2010), öğrencilerin e- postalarını kontrol etmeyi ihmal etmelerinin, kısa mesaj servislerini kullanmanın da maliyetinin yüksek olması sebebiyle sosyal ağların haberleĢmede alternatif bir araç olarak kullanılabileceği ifade etmiĢtir. Ivanova (2008), sosyal ağlara entegre dilecek bir e-portfolyonun hayatboyu öğrenme için de kullanılabileceğini belirtmiĢtir.

Bu tez çalıĢmasında, öğrencilere yapılan kiĢisel bilgiler anketi sonucunda öğrencilerin sosyal ağları kullanma amaçlarının ġekil 5.2.’deki gibi olduğu görülmüĢtür. Öğrencilerin %90 oranında arkadaĢlarıyla görüĢmek için sosyal ağları kullandıkları ortaya çıkmıĢtır. Bu oran, Facebook grupları ve sanal sınıflar oluĢturularak eğitime yönlendirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.

5) Sosyal ağ kullanımın avantaj ve dezavantajları: Sosyal ağ kullanımının faydaları olacağı gibi olumsuz tarafları da olabilir. Yapılan çalıĢmalarda öğrencilerin büyük çoğunluğunun sosyal ağların eğitimde kullanılmasından memnun oldukları ve olumlu görüĢ bildirdikleri görülmüĢtür. Fakat öğretmen veya öğretim elemanları açısından aynı durum geçerli olmayabilir. Nitekim, Tiryakioğlu ve Erzurum (2011), Robyler ve arkadaĢları (2010)’nın yaptıkları çalıĢmalarda öğretmen ve öğretim elemanların bir bölümünün sosyal ağları kullanmadığı ortaya çıkmıĢtır. Övür (2009), Facebook’un, hayatın simülasyonu olduğunu savunarak, adeta gerçek dünya ile yarıĢ halinde olduğu ve gerçeğin yerine geçme çabasından söz etmiĢtir. Övür (2009)’e göre Facebook; gerçek hayatı taklit ederek oluĢturulan bir simülasyon hayattır. Tehlikesi ise, gerçeğinin yerine geçmesi ve onu yok etmesi tehlikesidir. Önceki çalıĢmalar ve bu çalıĢmanın bulguları ıĢığında, eğitimde sosyal ağların kullanılmasının avantaj ve dezavantajları özetlenecek olursa;

- Avantajlar:

• Öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci iletiĢimini kolaylaĢtırması. • PaylaĢım, dayanıĢma duygusunu artırması.

• BiliĢim teknolojilerinin kullanımını teĢvik etmesi. • Sanal sosyalleĢmeye imkan tanıması.

• E-öğrenme, uzaktan eğitim ve hayatboyu öğrenme gibi kavramları desteklemesi. • Öğrencilerin öğrenme sorumluluğunu artırması.

- Dezavantajlar:

• Öğrencinin internet ve sosyal ağda geçirdiği süreyi uzatması. • Velilerin öğrenciyi kontrol etmesini zorlaĢtırması.

• Öğrenciyi gerçek hayatta sosyalleĢmeden uzaklaĢtırması. • Teknolojik zorluklar (internet hızı, bant geniĢliği vb.).

• BiliĢim teknolojilerini kullanırken yaĢanan zorluklar ve aksaklıklar.

• Öğretmenlerin sosyal ağları kullanmaması veya kullanılmasına sıcak bakmaması.

Benzer Belgeler