• Sonuç bulunamadı

SORU-YANIT YÖNTEMİNE İLİŞKİN BULGULAR

Belgede ANKARA ÜN (sayfa 103-111)

öğretmenlerin %1,9’unun (f=1) ara sıra, devlet okulunda çalışan öğretmenlerin

%94,5’inin (f=69) çok sık, özel okulda çalışan öğretmenlerin %98,1’inin (f=51) çok sık kullandıklarını belirttikleri görülmektedir. (Kay-kare varsayımı karşılanmadığı için istatistiksel olarak yorumlanmamıştır.)

Öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini kullanma sıklıklarına yönelik verdikleri cevaplara mezun oldukları bölüm türüne göre bakıldığında;

üniversitelerin sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olan öğretmenlerin

%95,6’sının (f=109), sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olmayan öğretmenlerin %100’ünün (f=11) çok sık, üniversitelerin sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olan öğretmenlerin %4,4’ünün (f=5) ise ara sıra kullandıklarını belirttikleri görülmektedir. (Kay-kare varsayımı karşılanmadığı için istatistiksel olarak yorumlanmamıştır.)

Öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini kullanma sıklıklarına yönelik verdikleri cevaplara, kıdemlerine göre bakıldığında; kıdemleri 1-10 yıl arasında olan öğretmenlerin %100’ünün (f=39), kıdemleri 11-20yıl arasında olan öğretmenlerin %100’ünün (f=35), kıdemleri 21 yıl ve üzerinde olan öğretmenlerin %90,2’sinin (f=46) çok sık, %9,8’inin (f=5) ise ara sıra kullandıklarını belirttikleri görülmektedir. (Kay-kare varsayımı karşılanmadığı için istatistiksel olarak yorumlanmamıştır.)

Çizelge 33 incelendiğinde öğretmenlerin büyük çoğunluğunun soru-yanıt yöntemini çok sık kullandıklarını belirttikleri görülmektedir. Sönmez (1991), Kalaycı (1994), Bektaş (2001), Doğan (2004), Yiğit (2008), Taşkaya ve Bal (2009) ve Gözütok (2010b) tarafından yapılan araştırmalara bakıldığında öğretmenlerin derslerinde özellikle Hayat Bilgisi dersinde en çok kullandıkları yöntemin cevap yöntemi olduğu görülmektedir. Ancak önemli olan, soru-yanıt yönteminin sık kullanılması değil, öğretmenler tarafından ne kadar doğru kullanıldığıdır. Bu nedenle öz değerlendirme sonuçları sınıf içi gözlemlerle ve öğretmenlerle yapılan görüşmelerle desteklenmiştir.

Çizelge 34. Öğretmenlerin Soru-Yanıt Yöntemini Uygulamadaki Yeterlik Düzeylerine İlişkin Algıları

Soru – Yanıt Yeterlik Düzeyi Yeterli Değil

Kısmen Yeterli

Yeterli Toplam

Değişken Grup f % f % f % f

Erkek - - 0 ,0 35 100,0 35

Cinsiyet

Kadın - - 2 2,2 88 97,8 90

Toplam - - 2 1,6 123 98,4 125

Devlet - - 1 1,4 72 98,6 73

Okul Türü

Özel - - 1 1,9 51 98,1 52

Toplam - - 2 1,6 123 98,4 125

Sınıf Öğretmenliği

- - 2 1,8 112 98,2 114

Mezun Olunan Bölüm Türü

Diğer - - 0 ,0 11 100,0 11

Toplam - - 2 1,6 123 98,4 125

1–10 yıl - - 1 2,6 38 97,4 39

11–20 yıl - - 0 ,0 35 100,0 35 Kıdem

21 ve üzeri - - 1 2,0 50 98,0 51

Toplam - - 2 1,6 123 98,4 125

Öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamadaki yeterlik düzeylerine ilişkin algıları cinsiyetlerine göre incelendiğinde; erkek öğretmenlerin %100’ünün (f=35), kadın öğretmenlerin %97,8’inin (f=88) yeterli, kadın öğretmenlerin

%2,2’sinin (f=2) ise kısmen yeterli olduklarını belirttikleri görülmektedir. (Kay-kare varsayımı karşılanmadığı için istatistiksel olarak yorumlanmamıştır.)

Öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamadaki yeterlik düzeylerine ilişkin algıları görev yaptıkları okul türüne göre incelendiğinde; devlet okulunda çalışan öğretmenlerin %1,4’ünün (f=1), özel okulda çalışan öğretmenlerin

%1,9’unun (f=1) kısmen yeterli, devlet okulunda çalışan öğretmenlerin

%98,6’sının (f=72), özel okulda çalışan öğretmenlerin %98,1’ inin (f=51) ise

yeterli olduklarını belirttikleri görülmektedir. (Kay-kare varsayımı karşılanmadığı için istatistiksel olarak yorumlanmamıştır.)

Öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamadaki yeterlik düzeylerine ilişkin algıları mezun oldukları bölüm türlerine göre incelendiğinde;

üniversitelerin sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olan öğretmenlerin

%98,2’sinin (f=112), sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olmayan öğretmenlerin %100’ünün (f=11) ise yeterli, sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olan öğretmenlerin %1,8’inin (f=2) kısmen yeterli olduklarını belirttikleri görülmektedir. (Kay-kare varsayımı karşılanmadığı için istatistiksel olarak yorumlanmamıştır.)

Öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamadaki yeterlik düzeylerine ilişkin algıları kıdemlerine göre incelendiğinde; kıdemleri 1–10 yıl arasında olan öğretmenlerin %2,6’sının (f=1), kıdemleri 21 yıl ve üzerinde olan öğretmenlerin ise %2’ sinin (f=1) kısmen yeterli, kıdemleri 1–10 yıl arasında olan öğretmenlerin %97,4,’ünün (f=38), kıdemleri 10–20 yıl arasında olan öğretmenlerin %100’ünün (f=35), kıdemleri 21 yıl ve üzerinde olan öğretmenlerin %98’inin (f=50) ise yeterli olduklarını belirttikleri görülmektedir.

(Kay-kare varsayımı karşılanmadığı için istatistiksel olarak yorumlanmamıştır.) Çizelge 34’e göre, öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamadaki yeterlik düzeylerine ilişkin algıları incelendiğinde kendini yetersiz hissettiğini belirten öğretmenin olmadığı, sınıf öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun soru-yanıtı uygulamada kendilerini yeterli hissettiklerini belirttikleri görülmektedir.

Öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamadaki yeterlik düzeylerine ilişkin gözlem sonuçları Çizelge 35’de sunulmuştur.

Çizelge 35. Öğretmenlerin Soru-Yanıt Yöntemini Uygulamadaki Yeterlik Düzeylerine İlişkin Bulgular

Strateji/Yöntem/

Teknik N* K** Ort. (x) SS

Soru-Yanıt 64 51 44 4,5

* N= Gözlem sayısı.

** K = Alınabilecek en yüksek puan.

Şekil 3. Soru-Yanıt Histogram

Çizelge 35 incelendiğinde öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamadaki yeterlik düzeylerine ilişkin gözlemlerden alabilecekleri en yüksek puanın (K) 51 olduğu görülmektedir. Yapılan 64 gözlemden alınan puanların ortalamasının 44 olduğuna bakılarak sınıf öğretmenlerinin soru-yanıt yöntemini uygulamada yeterli oldukları söylenebilir. Şekil 3 incelendiğinde öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygulamada aldıkları puanların 30 ile 50 arasında olduğu görülmektedir. Sola çarpık bu grafiğe bakarak öğretmenlerin ortalamanın üzerinde puan aldıkları ve soru-yanıt yöntemini uygulamada yeterli oldukları söylenebilir.

50,00 45,00

40,00 35,00

30,00

Top_SoruCevap 20

15

10

5

0

Frequency

Mean = 43,8281 Std. Dev. = 4,58623 N = 64

Histogram

Öğretmenlerin soru-yanıtı yöntemini uygulamada yeterli oldukları ve olmadıkları maddeleri belirlemek için yeterlik düzeyleri madde madde analiz edilmiş ve elde edilen sonuçlar Çizelge 36’da sunulmuştur.

Çizelge 36. Öğretmenlerin Soru – Yanıt Yöntemini Uygulamada Yeterlik Düzeyleri

Hayır Kısmen Evet Soru-Yanıt

f % f % f %

Madde 1 Dersin başlarında düşük düzeyli, daha sonra yüksek düzeyli sorular

sordu

6 9,4 28 43,8 30 46,9

Madde 2 Dersin hedeflerine uygun sorular sordu.

- - 6 9,4 58 90,6

Madde 3 Açık ve anlaşılır sorular sordu. 1 1,6 9 14,1 54 84,4 Madde 4 Öğrencilerin düzeylerine uygun

(öğrencilerin bilgisi, deneyimi ve yetenekleri ile örtüşen) ve

çoğunluğunun doğru yanıtlayabileceği sorular sordu.

1 1,6 8 12,5 55 85,9

Madde 5 Konunun kilit noktalarına değinen, kısa sorular sordu.

1 1,6 14 21,9 49 76,6

Madde 6 Bir defada bir soru sordu. - - 6 9,4 58 90,6 Madde 7 Soruları yanıtlamaları için

öğrencilere yeteri kadar süre verdi.

33 51,6 24 37,5 7 10,9

Madde 8 Soruları bütün sınıfa yöneltti. (Her seferinde farklı öğrencilere söz

vermeye özen gösterdi.)

2 3,1 24 37,5 38 59,4

Madde 9 Gerekmedikçe soruları ve yanıtları tekrarlamaktan kaçındı

2 3,1 14 21,9 48 75

Madde 10 Soruları sorarken ve yanıtları alırken tehditkâr olmayan, rahatlatıcı bir

görüntü sergiledi.

2 3,1 8 12,5 54 84,4

Madde 11 Soru-yanıt sırasında kendilerini ifade etmede zorluk çeken

öğrencileri yüreklendirdi.

5 7,8 15 23,4 44 68,8

Madde 12 Yanıtlardan emin olmadıkları durumlarda öğrencileri yüreklendirdi.

5 7,8 15 23,4 44 68,8

Madde 13 Beklediği yanıtların dışına çıkan yanıtlar veren öğrencilere ipuçları

3 4,7 12 18,8 49 76,6

verdi ya da ek sorular sordu.

Madde 14 Beklediği yanıtların dışında yanıt veren öğrencilerin ne söylemek

istediklerini anlamaya çalıştı.

6 9,4 25 39,1 33 51,6

Madde 15 Öğrencilerin soruyu anlamadıklarını ya da yanlış anladıklarını gördüğünde soruyu başka bir

şekilde sordu

3 4,7 25 39,1 36 56,3

Madde 16 Öğrencilerin verdiği yanıtlar yetersiz ya da eksik olduğunda öğrencilere

destekleyici bilgiler verdi.

1 1,6 14 21,9 49 76,6

Madde 17 Öğrencilerin verdikleri doğru yanıtlara sözlü veya sözsüz

pekiştireç verdi.

25 39,1 19 29,7 20 31,3

Çizelge 36 incelendiğinde öğretmenlerin 2, 3, 4, 6 ve 10. maddeleri uyguladıkları görülmektedir. Gözlemlerin büyük çoğunluğunda öğretmenlerin dersin hedeflerine ve öğrencilerin düzeylerine uygun, açık ve anlaşılır sorular sordukları, bir defada bir soru sordukları, gerekmedikçe soruları tekrarlamaktan kaçındıkları, soruları sorarken ve yanıtları alırken rahatlatıcı bir görüntü sergiledikleri gözlenmiştir.

Çizelge 36 incelendiğinde öğretmenlerin 5, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16.

maddeleri tam olarak uygulamadıkları görülmektedir. Gözlemlerin yarısından fazlasında öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygularken, kısa ve konunun tam olarak kilit noktalarına değinen sorular sormadıkları, soruları tüm sınıfa yöneltmedikleri, soruları ve yanıtları tekrarlamaktan kaçınmadıkları, soru-yanıt sırasında kendilerini ifade etmekte zorlanan ya da sorulara verdikleri yanıtlardan emin olmayan öğrencileri tam olarak yönlendirmedikleri, beklediği yanıtların dışına çıkan öğrencilerin ne söylemeye çalıştığını tam olarak anlamaya çalışmadıkları ve bu öğrencilere yeterli ipucu vermedikleri, öğrencilerin soruyu anlamadığını gördüklerinde soruyu başka türlü sormaya özen göstermedikleri gözlenmiştir.

Çizelge 36 incelendiğinde öğretmenlerin, 1, 7 ve 17. maddeleri uygulamadıkları görülmektedir. Gözlemlerin yarısından fazlasında öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini uygularken, dersin başında düşük düzeyli,

daha sonra yüksek düzeyli sorular sormadığı, öğrencilere soruyu yanıtlamaları için hiç süre tanımadıkları ve öğrencilerin sözlü ya da sözsüz yanıtlarına pekiştireç vermedikleri gözlenmiştir. Oysa “öğretmenin soru-yanıt yöntemini etkili kullanmasının anahtar noktaları öğrenci yanıtlarını etkili olarak dinlemesi, yanıtlara ilgi göstermesi ve öğrenci görüşlerini paylaşmaya istekli olmasıdır.

Sözel güdüleyicilerin yanı sıra baş sallama, gülme, onaylama gibi jest ve mimiklerle öğrenciyle etkileşime geçmek önem taşımaktadır” (Gözütok, 2006, 223). Gözütok (2010b) tarafından yapılan araştırma sonucunda, öğretmenlerin öğrencilerin sorularına verdikleri yanlış yanıtlara düzeltme vermekte zayıf kaldıkları ve öğrencilerin sınıfta yanlışı öğrendikleri belirtilmiştir.

Gözlem sonuçları incelendiğinde öğretmenlerin eksik uyguladıkları ya da uygulamadıkları maddelerin soru-yanıt yönteminin en önemli ve amacına ulaşmasını sağlayan maddeler olduğu görülmektedir. Soru-yanıt yöntemi, öğretmenler tarafından yalnızca öğrenciye sorular sorup cevap aldıkları bir yöntem olarak algılanmaktadır. Oysa soru sorma yönteminin uygulanması, algılandığı gibi birebir cevap verilmesini değil farklı yorumlarda bulunma, tartışma, sonuç çıkarma ve çıkarımda bulunma gibi üst düzey düşünme becerilerini kapsar. Kan (2008) tarafından yapılan araştırmada belirtildiği gibi;

soru-cevap yöntemi, bir şeyin tekrarlanması şeklinde değil de öğrencilerin yorum yapmalarını konuları sentezleyebilmelerini sağlayan, anlamlı sonuçlara ulaşabilecekleri yorumlama tarzında sorular sorularak uygulanmalıdır.

Yapılan gözlemlerde dikkati çeken bir başka nokta ise öğretmenlerin uyguladıkları yöntem ve tekniklerin isimleri ve uygulanışları konusunda yanlış bilgiye sahip olmalıdır. Örneğin yapılan sınıf içi gözlemlerde öğretmenlerin soru-cevap yöntemi ile beyin fırtınası tekniğini karıştırdıkları ve bunun farkında olmadıkları belirlenmiştir. Taşkaya ve Bal (2009) tarafından yapılan araştırmada, öğretmenlerin Sosyal Bilgiler dersinde en sık kullandıkları soru-cevap yöntemini tercih etme nedeninin “dersin ve konunun amaçlarına daha kolay ulaşması” olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Soru-yanıt yönteminin uygulanmasının öğretmenler tarafından eksik ya da yanlış anlaşıldığı göz önünde bulundurulursa, öğretmenlerin soru-yanıt yöntemini tercih etmelerinin dersin ve konunun amaçlarına ulaşmada ne kadar yardımcı olduğu sorusu akla gelmektedir.

Belgede ANKARA ÜN (sayfa 103-111)