• Sonuç bulunamadı

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

5.1. Sonuçlar

İzmir’de medikal turizm sektöründe faaliyet gösteren katılımcılar ile gerçekleştiren görüşmelerde öncelikle girişimcilerin bu sektöre yatırım gerçekleştirirken kararlarını etkileyen faktörler saptanmıştır. Bu kapsamda girişimcilerin yatırıma karar verirken Türkiye’de uygulanan sağlık hizmetlerinin diğer birçok ülkeye göre ucuz ve kaliteli olduğuna dikkat ettikleri belirlenmiştir. Diğer etkenler ise ulaşım alanında yaşanan gelişmeler ve medikal turizme olan talebin gün geçtikçe artmasıdır. Türkiye’nin sağlık hizmetlerinde ucuz ve kaliteli olması, ulaşım imkânları açısından sahip olduğu avantajlar alanyazındaki diğer çalışma sonuçlarıyla uyumludur (Kılınç, 2017; Demirer, 2010; Gülmez, 2012; Binler, 2015; Yalçın, 2006).

Kahveci (2014) yapmış olduğu çalışmada Türkiye’de ki girişimcilerin teşvik ve krediler hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmada da girişimcilerin destek ve teşvikler ile ilgili fikir sahibi olmadıkları ve dolayısıyla medikal turizm alanında sağlanan desteklerden yararlanmadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Çalışmada katılımcıların büyük bir çoğunluğunun hem doktorluk mesleğini hem de işletmecilik görevini üstlendiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca bir kişi hariç bütün katılımcıların sağlık sektörü dışında başka bir alanda çalışmadıkları belirlenmiştir.

111

Girişimcilerin medikal turizm sektöründe karşılaştıkları en büyük sıkıntı bürokratik engeller ve vergilendirme ile ilgili konulardır. Özellikle bürokratik engellerin girişimcilerin işlerini yavaşlattığı ve medikal turizm sektöründe istedikleri büyümeyi sağlayamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Araştırmaya katılan katılımcılardan elde edilen bilgilere göre, bulundukları sağlık işletmelerinin hem sağlık hem de medikal turizm açısından diğer sağlık tesislerine göre farklı birçok hizmeti sundukları belirlenmiştir.

Araştırmada katılımcıların büyük çoğunluğunun hastaları kendi çabalarıyla getirdikleri, danışman firma veya herhangi bir seyahat acentesiyle çalışmadıkları belirlenmiştir. Bu duruma sebep olarak hastanelerin aracı kurumlara güvenmemeleri, hasta memnuniyetinin sağlanamayacağı ve en önemlisi gelirlerinin düşeceği gibi faktörlerin etkili olduğu saptanmıştır. Ancak medikal turizm sadece sağlık sektörünü değil turizm sektörünü de kapsayan bir turizm çeşidi olduğu için gerek acentelerin gerek turizm firmalarının bu sürece dâhil olmaları gerekmektedir. Çalışmanın gerçekleştiği İzmir’de, acentelerin genelde termal turizmde rol oynadıkları ancak medikal turizm kapsamında herhangi bir çalışmalarının olmadığı belirlenmiştir. Dolayısıyla medikal turistlerin tedavi sonrasında katılacakları turizm faaliyetlerinin düzenlenmesi ve İzmir’de ki doğal ve kültürel değerlerin tanıtılması gibi birçok etkinlikte turizm firmaları önem arz etmektedir. Bu konu ile ilgili Binler (2015)’de gerçekleştirdiği çalışmada medikal turizmde aracı rol üstlenen danışmanların ve turizm firmalarının güçlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Medikal turizmde kalitenin arttırılmasında uzman ve yabancı dil bilen personelin istihdamı büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda çalışmada yabancı dil bilen sağlık personelinin bulunmasında genelde sorun yaşanmadığı belirlenmiştir. Ancak Kiremit (2008) ve Binler (2015) gerçekleştirdikleri çalışmalarda hastalarla iletişimin en büyük problem olduğunu ve Türkiye’de yabancı dil bilen sağlık personelinin sayısının arttırılması gerektiğini belirtmektedirler.

Çalışma sonucunda katılımcıların medikal turizm kapsamında üye oldukları dernek ve vakıf olmadığı ve bu sektörün gelişebilmesi için dernek çalışmasının yetersiz kalacağı öncelikle özel sektör ve kamunun ortak hareket etmesi gerektiği belirlenmiştir.

112

Araştırma kapsamında görüşülen girişimcilerden ulaşılan veriler kapsamında kazançlarından memnun olmadıkları ve özellikle yatırım sürecinde harcadıkları sermayeye göre şuan elde ettikleri gelirin yetersiz kaldığı belirlenmiştir. Ayrıca girişimcilerin mevcut işletmelerini büyütme teşebbüslerinin olduğunu ancak karşılaştıkları bürokratik engellerden dolayı bu durumun gerçekleşemediği saptanmıştır.

İzmir iklim, kültürel değerler ve şehir içi ulaşım gibi birçok avantajı bünyesinde barındırmasına rağmen özellikle Orta Doğu ve Arap Yarımadası’ndan direkt uçuş seferlerinin yapılmaması ve zincir hastane yapısına sahip olmamasından dolayı medikal turizm sektöründe istenen büyümeyi gösterememektedir. İzmir’in sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarabilmek için hem hastanelerin hem de turizm sektörünün üstüne düşen sorumlulukları almaları gerekmektedir. Her iki sektörün ortak hareket etmesi halinde İzmir’in hem tanınırlık hem de ulaşım açısından istenen düzeye geleceği, böylece hak ettiği yerde olacağı düşünülmektedir.

İzmir’de yer alan doğal, kültürel ve turistik değerlerin etkin kullanımı ile ilgili ulaşılan sonuçlar, bu değerlerin medikal turizmde yeteri kadar değerlendirilmediği, tanıtım eksikliklerinin olduğu, doğal ve kültürel değerlerin hastaların İzmir’i tercih etmesinde tercih faktörü olmadığı şeklinde görülmektedir. Ancak katılımcıların bir kısmı ise, İzmir’de plaj ve tarihi yerlerin olduğunu ve buraların yeteri kadar değerlendirildiğini belirtmiştir. Mirza (2016)’da yapmış olduğu araştırmada İzmir’in ilçesi Bergama’yı vurgulanarak, İzmir’in doğal, kültürel ve tarihi değerlerinin ön plana çıkarılması gerektiği sonucuna ulaşmıştır.

Tedavi amacıyla İzmir’e gelen hastalara genelde internet ve sosyal medya aracılığıyla ulaşıldığı belirlenmiştir. Ancak hastanelerin tanıtım faaliyetlerini sadece kendi işletmelerini tanıtarak sürdürdükleri, Türkiye veya İzmir hakkında turistik olarak herhangi bir tanıtım çalışması yapmadıkları sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda medikal turizm alanında devlet desteği alınarak tanıtım çalışmalarının yapılması halinde hem medikal turistlerin hastane seçimlerinde güvence sağlanacağı hem de Türkiye’nin turistik değerlerinin tanınırlığının artacağı düşünülmektedir.

Katılımcılardan elde edilen görüşler doğrultusunda, Türkiye’nin coğrafi konum, fiyat, kültürel değerler ve ulaşım açısından avantajlı olduğu ve sağlık sektöründe alt yapı olarak iyi hizmet verdiği belirlenmiştir. Ancak tüm bunlara

113

karşın, Türkiye’de sağlık turizminde yanlış hareket edildiği ve sağlıktan elde edilen gelirin arttırılması gerektiği ulaşılan diğer sonuçları oluşturmaktadır (Can vd., 2016; Köstepen, 2015; Yalçın, 2006; Daştan, 2014; Akdu, 2009; Buldukoğlu, 2014; Bülbül, 2015; İlker, 2012). Bu durumun yaşanmasında eksik veya plansız reklam ve tanıtım faaliyetlerinin olduğu, ilgili birimler arasında koordinasyon eksikliğinin yaşandığı gibi etkenlerin sebep olduğu düşünülmektedir. Tüm bu gerekçelerden hareketle Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, özel hastaneler ve turizm sektörü ile diğer ilgili kişi ve kurumların eşgüdümlü olarak hareket etmesi ve en önemlisi tanıtım ve tutundurma faaliyetlerinin planlı bir şekilde sürdürülmesi gerektiği düşünülmektedir. Özetle medikal turizm faaliyetlerinin bir ülke politikası olarak görülmesi ve gereken çalışmalarında bu doğrultuda gerçekleştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Sonuç olarak, medikal turizm farklı alanların ve birçok paydaşın beraber hareket halinde olduğu geniş bir sektördür. Türkiye’nin de önemi gittikçe artan bu sektör içinde dünya pazar payından gelir elde edebilmesi ve turist sayısını arttırabilmesi için büyük bir titizlikle planlama çalışmalarına ihtiyaç duymaktadır. Farklı alanları ve paydaşları medikal turizmde birleştirebilmek için kamu ve özel sektör işbirliği büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla sağlık ve turizm sektörünü oluşturan kişi ve kurumların güçlü yanlarını ortaya koyarak medikal turizmin Türkiye’ye sunduğu fırsatların ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Araştırmaya katılan katılımcılardan elde edilen verilere göre ortaya çıkan genel sonuçlar şu şekildedir:

 Girişimciler ve yöneticiler medikal turizm faaliyetlerini bilinçli bir şekilde yürütmektedir ancak devletin sağlık turizmine yönelik çalışmalarının yetersizliği ve bürokratik engeller işletmelerin sektördeki gelişimlerini yavaşlatmaktadır.

 Girişimcilere gereken teşviklerin sağlandığı takdirde daha fazla yatırım yapacakları belirlenmiştir.

 Türkiye sağlık ve medikal turizm açısından birçok avantaja sahip olmasına rağmen gelir ve turist açısından yeterli değildir.

 Türkiye’nin medikal turizme yönelik çalışmalarını belirli bir plan ve program dâhilinde sürdürmesi gerekmektedir.

114

 İzmir ulaşım ve tesis açısından diğer sağlık turizm şehirlerine göre yetersizdir.

 İzmir’de yer alan hastaneler medikal turizme yönelik etkin ve verimli bir şekilde çalışmamaktadır.

 İzmir’de sağlık turizminin diğer çeşitleri olan ileri yaş ve termal turizm için tesis sayısı yetersizdir.

Benzer Belgeler