• Sonuç bulunamadı

Alzheimer hastalarına ve bakım verenlerine yönelik birçok çalışma bulunmaktadır. Ancak bu hastaların fonksiyonel kapasitesinin ve bakım verenin duygusal zekâ düzeyinin bakım verme yükü ile ilişkisine yönelik literatürde bir çalışma mevcut değildir. Bu bağlamda bu ilişkinin çok yönlü incelenmesiyle literatüre katkı sağlanabileceği düşünülerek gerçekleştirilen bu çalışmamıza yaş ortalaması 79.14 ± 6.27 yıl ve çoğunluğu (%54.3) ağır evredeki AH’li hastalardan ve yaş ortalaması 53.34

± 8.99 yıl olan bakım verenlerin çoğunluğunun (%97.1) kadın ve %60’ının AH’li hastanın çocuğu ya da torunu olan bireylerin katılımı ile gerçekleştirildi. AH tanılı hastaların fonksiyonel kapasitesinin ve bakım verenlerin duygusal zekâ düzeyinin bakım verme yüküyle ilişkili olduğu bulundu.

Ülkemizde AH tanılı hastalarda bakım verme yükü ve duygusal zekâ ilişkisine yönelik yapılmış çalışmaların olmaması ve bakım vermeyi etkileyen bütün faktörlerin incelenmesi konusunda literatürün sınırlı olması nedeniyle AH tanılı hastaların informal bakım verenlerin duygusal zekâ düzeyi ve bakım yükü ilişkisini ele alan ilk çalışma olduğu bilinen çalışmamızın alana katkı sağlayacağını kanısındayız. Çalışmamızdan elde ettiğimiz sonuçlar kapsamlı bir şekilde aşağıda sıralanmıştır.

• Yaşlı nüfus oranının giderek çoğalması, yaşla birlikte AH’nin artması, gelecek yıllarda bu hastalığın önemli tıbbi, sosyal, ekonomik ve halk sağlığı ile ilgili sonuçlar doğurma olasılığı hastalığın ve bakım vermenin önemini göstermektedir. Alzheimer Hastalığı'nın görülme oranının artışı göz önünde bulundurularak bu hastalık ve etkileri konusunda önlemler alınmalıdır.

• Bakım verenlerin bakım sürecinde fiziksel, psikolojik, sosyal, duygusal ve ekonomik zorlanma yaşadıkları ve ev yaşantısında, iş aktivitelerinde, aile içi ilişkilerde güçlük yaşadığı, bunlarla birlikte ekonomik durum, günlük yaşam aktiviteleri ve sosyal yaşantı gibi birçok yaşam alanlarının olumsuz etkilendiği saptandı. Çalışmamızdan elde edilen sonuçlar doğrultusunda bu alanda önemli görevleri olan ergoterapistlerin ve fizyoterapistlerin bakım verenleri sürece dâhil ederek değerlendirmesi ve sorunlara yönelik gerekli eğitim ve müdahale yapması gerekmektedir.

• AH’li hastalar ve bakım verenler ara ara değerlendirilerek bakım verme yükünün artmasının ve tükenmişliğin erken dönemde önüne geçilerek hem AH’li hastanın ve hem de bakım verenin yaşam kalitesini ve sağlıklarını korumak ve geliştirmek mümkün olabilecektir.

• Alzheimer Hastalığı İşbirliği Çalışması-Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği (AHİÖ-GYA), hem temel hem de enstrümental günlük yaşam aktivitelerini değerlendiren AH'li

hastalar için özel olarak geliştirilmiş olan, erken, orta ve ileri evreleri birbirinden ayırt edebildiği için AH’li hastaların fonksiyonel durumunu belirlemek amacıyla kullanılabilecek olan geçerli ve güvenilir bir ölçektir. Bakım verenlerin zekâ düzeyini belirlemek için iç tutarlılığının ve geçerlilik güvenilirliğinin yüksek olması nedeniyle kullandığımız Schutte Duygusal Zekâ Ölçeği (SDZÖ)’nin iyimserlik/ruh halinin düzenlemesi, duyguların kullanımı ve duyguların değerlendirilmesi olmak üzere üç alt faktörün ele alınması çok yönlü duygusal zekâ değerlendirmesi sağlamaktadır. Türkçe geçerlilik ve güvenilirliği yapılmış olan Bakas Bakım Verme Etki Ölçeği (Bakas Caregiving Outcomes Scale [BBVEÖ]) ise bakım verenlerin bakım verme sürecinde iyi yönde ya da kötü yönde nasıl etkilendiklerini değerlendirmek amacıyla kullanılması bakım verme yükünün değerlendirilmesinde objektif sonuçların elde edilmesini sağlayacaktır.

• Bakım vermenin karmaşık bir süreç olduğu ve hem hasta hem de bakım veren ile ilgili birçok faktörden etkilendiği ve de bakım verenlerin farklı düzeyde güçlük yaşadıkları görülmüştür. Hasta ve bakım verene verilecek bütün eğitim, destek, tedavi, müdahale, ergoterapi, fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımlarında bu ilişkiler dikkate alınmalıdır.

• Bakım vermenin kişilerde oluşturduğu olumsuz etkiler ile mücadele ederken rehabilitasyon hizmeti alan hastaların yanı sıra bakım veren eş, çocuk ve akrabaların da bu açıdan değerlendirilmesinin, toplum temelli rehabilitasyon hizmetlerinin planlanması ve uygulanmasında önemli olduğunu düşünmekteyiz.

• Bakım verenlerin bakım aktivitelerini yürütürken aileden, sosyal çevreden ve kurumsal yapılardan yeterli destek alamadığı gözlendi. Bakım vermede güçlük yaşama yönünden risk altındaki bireylerin belirlenmesi, bu bireylere sosyal ve ekonomik destek sağlanması, kaynakların saptanması, sağlık kurumlarının vereceği hizmetin geliştirilmesi ve sağlık politikalarının oluşturulmasının önemli olduğunu düşünmekteyiz.

• Bakım verenlere, kendi duygularını fark etmeleri, olaylar karşısındaki duygusal tepkilerini değerlendirmeleri ve kontrol etme becerilerinin kazandırılması için destek verilmesi bakım yükünün azaltılması ve kalitesinin arttırılması için faydalı olacaktır.

• Duygusal zekâ konusundaki çalışmaların eksikliği göz önüne alındığında, gelecekteki çalışmalarda hastalarda ve bakım verenlerde duygusal zekâyı geliştirmeye yönelik yaklaşımların bakım verme yüküne etkisi ele alınabilir. Bu amaca yönelik gerçekleştirilecek ileriki çalışmalara, çalışmamızın veri sağlayacağı ve ışık tutacağı kanısındayız.

• Bakım verenin ihtiyaç duyduğu noktalar tespit edilip ilgili probleme göre profesyonellere, derneklere, psikolojik desteğe, destek gruplarına, sosyal hizmetlere, bilgilendirme eğitimlerine, danışmanlara, evde bakım hizmetlerine, bakım evlerine, dini, toplumsal ve sosyal desteklere, yardım servislerine ve aile toplantılarına yönlendirilmesi önemlidir.

• AH tanılı hasta ve bakım verenlerin hastalıkla başa çıkmada eğitim almaları, diğer bakım verenlerle bilgi ve duygu paylaşımı yapabilmeleri, desteklenmeleri konusunda dernek ve vakıf gibi kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.

• Bakım verenlerin bakım nedeniyle yaşadıkları sorunların en aza indirilmesine yönelik olarak kurumsal uygulamaların başlatılmasına ve geliştirilmesine yönelik girişimlerin yapılmasına ve politikalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.

• Çalışmamızdan elde edilen veriler doğrultusunda bakım sürecinden yüksek düzeyde etkilenen bakım verenlerin ve hastaların ihtiyaç duydukça ve/veya sürekli bırakabilecekleri bakım verenleri rahatlatacak olan gündüz bakım evlerinin yaygınlaştırılması ve sayısının arıtılması konusunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yerel yönetimler, Türkiye Alzheimer Derneği, sivil toplum kuruluşları ve özel kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.

• Hastanın, ailesinin yanında sosyal çevresinden koparılmadan bakılması ve ailenin bu bakım hizmetleri konusunda maddi ve manevi olarak desteklenmesini sağlayan evde bakım sistemlerinin geliştirilmesinin fayda sağlayacaktır.

• AH’li hastalara ve bakım verenlere yönelik politikaların geliştirilmesi, geliştirilen veya mevcut politikaların uygulanması ve denetlenmesi önem arz etmektedir.

• Uzman doktorlar, ergoterapistler ve fizyoterapistler AH tanılı hasta ve bakım verenler için kurumsal hizmetlerin geliştirilmesi, kalitesinin ve sayısının artırılması ve ilgili politikaların geliştirilmesi hususunda Sağlık Bakanlığı ve de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile koordineli çalışmalar gerçekleştirmelidirler.

Benzer Belgeler