• Sonuç bulunamadı

SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER

5.1 SONUÇ VE TARTIŞMA

Araştırmanın temel problemi, çeşitli alt problemleri kapsayacak biçimde incelenmiştir. Aşağıda alt problemlere yönelik sonuçlar ilgili literatür ışığında ele alınacaktır.

5.1.1 Duygusal Zeka ve Sosyal Duygusal Öğrenme

Araştırmanın problemlerinden ilk olarak lise öğrencilerinin duygusal zeka ve sosyal duygusal öğrenme düzeyleri arasında nasıl bir ilişki olduğunun tespit edilmesi amaçlanmıştır.

Yapılan alan yazın araştırmasında duygusal zekâ ve sosyal duygusal öğrenme arasında nasıl bir ilişki olduğuna dair bir çalışmaya rastlanmamıştır. Lise öğrencilerinin duygusal zekâ düzeyleri ile görev tanımlama alt boyutu, akran ilişkileri alt boyutu ve öz düzenleme alt boyutu arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Duygusal zekânın; görev tanımlama düzeyi ile pozitif yönde, akran ilişkileri düzeyi ile pozitif yönde ve öz düzenleme düzeyi ile pozitif yönde ilişkili olduğu görülmektedir.

5.1.2 Duygusal Zeka Düzeyleri Açısından Farklı Değişkenlere İlişkin Bulgular Duygusal Zeka ve Cinsiyet

Bu araştırmada duygusal zeka seviyesi bakımından cinsiyete göre farklılaşma bulunamazken yapılan literatür araştırmasında duygusal zeka ve cinsiyet arasındaki ilişkiye dair farklı bulgular olduğu görülmüştür. Naghavi ve Reduzan (2011) araştırmalarında kadınların duyguları anlama ve toplam duygusal zekâ puanının erkeklerden daha yüksek olduğunu fakat duyguları düzenleme ve kullanma becerileri arasında anlamlı bir farklılık olmadığını gösterirken Mayer, Carusso ve Salovey (1999) kadınların erkeklerden daha yüksek duygusal zekâ puanlarına sahip olduğuna işaret etmiştir (Mayer ve Geher, 1996). Erkeklerin kadınlardan daha yüksek bir duygusal zekâya sahip olduğunu öne süren araştırmalar da mevcuttur (Ahmad, Bangash, Khan, 2009; Chu, 2002). Alkış (2014) Türkiye’de erkeklerin kadınlardan daha yüksek duygusal zeka puanlarına sahip olduğunu fakat İngiltere’de cinsiyetler

70

arasında anlamlı bir farklılık bulunmadığını ortaya koymuştur. Duygusal zeka duyguları tanıma, duyguları yönetme ve empati ve sosyal becerileri kapsar. Kadınların mı yoksa erkeklerin mi duygusal zeka seviyesinin daha yüksek olduğunu araştırmaya yönelik olarak çalışmalar farklı sonuçlar ortaya koymakla birlikte beceri temelli ölçekler kullanılarak yapılan çalışmalara büyük oranda kadınların bu dört temel beceri alanında erkeklerden daha yüksek seviyede olduğu görüşünü desteklemektedir (Mayer, Caruso ve Salovey, 1999; Brackett, Mayer ve Warner, 2004; Mayer Salovey ve Carusso, 2002; Ciarrochi ve arkadaşları, 2000; Palmer ve meslektaşları, 2005; Kafetsios, 2004; Day ve Carroll, 2004).

Bununla birlikte öz-bildirim ölçekleri kullanılarak yapılan çalışmalar (Fernández-Berrocal, Extremera ve Ramos, 2004) anlamlı bir farklılık olmadığını ortaya koymuştur. Dahası öz-bildirim ölçeği kullanılarak yapılan çalışmaların bazıları erkeklerin kişiler arası becerilerde kadınlardan daha yüksek seviyeye sahip olduklarını göstermiştir. (Bar-On, Brown, Kirkcaldy ve Thomé; 2000). Öz-bildirim ölçeklerinde ortaya çıkan bu farklı sonuçların nedeni erkeklerin kendilerinin duygusal zeka seviyelerini kadınlara göre daha yüksek olarak algılamaları ya da kadınların daha düşük düzeyde algılamaları olabilir. Birçok çalışma kadınların diğer insanların duygularını algılamada ve empati becerisinde erkeklere göre daha yüksek beceri seviyesine sahip olduğunu ortaya koymaktadır (Argyle ve Lu, 1990; Lafferty, 2004; Trobst, Collins ve Embree, 1994). Beyinde duyguları işleme bölümlerinin kadınlarda erkeklere oranla daha büyük olabileceğine ve beyinsel faaliyetlerin cinsiyete göre değişkenlik gösterdiğine işaret eden bazı araştırmalar da mevcuttur (Jausovec ve Jausovec, 2005). Ayrıca kadınların erkeklere göre daha yüksek duygusal zeka puanlarına sahip olması çocukluktan yetişkinliğe kadar olan sosyalleşme süreçlerinde daha duygusal olarak algılanmaları ve bu nedenle duygularla daha fazla iç içe olmalarına da dayanabilir (Sunew, 2004; Barrett, Lane, Sechrest ve Schwartz 2000). Bütün bu sonuçlardan anlaşılacağı üzere duygusal zeka ve cinsiyet arasındaki ilişki basitçe açıklanamayacak kadar karmaşıktır. Goleman (2011)’ a göre duygusal zeka ve cinsiyet ilişkisinden bahsedildiğinde biri kadın biri erkeği ifade eden ve birbiriyle örtüşen iki çan eğrisi ifade edilmektedir. Yani herhangi bir erkek empati konusunda bir kadın kadar ya da daha iyi olabilirken, herhangi bir kadın da stresle baş etmede herhangi bir erkek kadar becerili olabilir. Bu veriler de araştırma sonuçları ile örtüşmektedir.

71 Duygusal Zeka ve Sınıf Seviyesi

Duygusal zekâ puan ortalamaları açısından 9, 10, 11 ve 12. Sınıf öğrencileri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Alanda yapılan farklı çalışmalar da bu araştırmanın bulgularını destekler niteliktedir. İlköğretim ikinci kademe öğrencileri ile yapılan iki çalışmada elde edilen bulgular sınıf düzeyinde öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı yönündedir (Hangül ve Uzel, 2012; Odabaşı, 2013). Yapılan literatür taraması çalışmalarının sonucunda yurtdışında doğrudan sınıf seviyesi ve duygusal zeka ilişkilerine yönelik bir çalışmaya rastlanmamakla birlikte yaş ve duygusal zeka arasındaki ilişkileri araştıran çalışmaların mevcut olduğu görülmüştür. Örneğin SEI ölçeği (Six Seconds Emotional Intellegince Assessment) kullanılarak 405 kişi üzerinde yapılan bir çalışma yaş ve duygusal zeka ilişkisinin r=.13 (p<.01) olduğunu, yani duygusal zekanın yaşla birlikte artışının önemsiz olduğunu ortaya koymuştur (Fariselli, Ghini ve Freedman, 2006). Yaşlarıyla birlikte sınıf seviyeleri de artan öğrencilerin duygusal zeka seviyelerinin artışının önemsiz düzeyde olduğunu ortaya koyan bu çalışmanın da bu araştırmanın bulgularını desteklediği söylenebilir.

5.1.3 Sosyal Duygusal Öğrenme Düzeyleri Açısından Farklı Değişkenlere İlişkin Bulgular

Araştırmanın alt problemlerinden olan, lise öğrencilerinin sosyal duygusal öğrenme düzeyi ile cinsiyet ve sınıf boyutları arasında anlamlı ilişkiler olup olmadığı da incelenmiştir. Sosyal duygusal öğrenme düzeyi ölçeği puanlarının ortalaması incelendiğinde lise öğrencilerinin sosyal duygusal öğrenme seviyelerinin yüksek olduğu görülmektedir. Sosyal duygusal öğrenme düzeyi ölçeğinin alt boyut ortalamaları incelendiğinde; cinsiyet ve sınıf düzeyleri alt boyutlarının ortalamalarının yüksek olması da lise öğrencilerinin sosyal duygusal öğrenme seviyelerinin yüksek olduğunu destekler niteliktedir. Sosyal duygusal öğrenme alanında yapılan araştırmalara bakıldığında ise alan yazında araştırma sonuçlarını destekler nitelikte sonuçların çıktığı söylenebilir. Sosyal duygusal öğrenme düzeylerine bakıldığında kadın lise öğrencilerinin erkek lise öğrencilerinden daha yüksek puan aldığı görülmüştür. Akcalan (2016) çalışmasında kız öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin erkek öğrencilerden yüksek olduğu sonucunu bulmuştur. Bu

72

bulgu da araştırmanın sonucunu deskteklemektedir. Araştırmaya göre 9. sınıf öğrencilerinin sosyal ve duygusal öğrenme düzeyleri 10, 11 ve 12. sınıf öğrencilerinden yüksektir. Kabakçı ve Korkut (2008) tarafından ilköğretim ikinci seviyede yapılan araştırma sonucunda 8. Sınıf öğrencilerinin sosyal duygusal öğrenme becerilerinin 6. Sınıf öğrencilerine göre düşük düzeyde olması bu bulguyu destekler niteliktedir. Akcalan (2016) da yaptığı çalışmada benzer sonuçlara ulaşmıştır. Yarının yetişkinleri olacak olan lise öğrencilerinin duygusal zeka ve sosyal-duygusal öğrenme becerilerinde üst seviyede olması hem öğrencilik yaşantıları ve daha sonrasındaki iş, aile ve toplumsal yaşamlarında yeterli, mutlu ve faydalı bireyler olmaları açısından önemlidir. Araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi sonucunda lise öğrencilerinin duygusal zeka ve sosyal duygusal öğrenme becerileri ile ilgili yüksek bir potansiyele sahip olduklarını ve sosyal-duygusal öğrenme becerilerini hedef alan programlarla bu becerilerde daha ileri gidebileceklerini göstermektedir.