• Sonuç bulunamadı

Osmanlıların emperyal politikalarının bir parçası olan Akdeniz siyaseti, Kıbrıs seferini gerekli kılmıştır. Kıbrıs’ın fethedilmesiyle, Doğu Akdeniz’de Osmanlılar önemli bir güç kazanmıştır. Ancak İnebahtı yenilgisi, Kıbrıs’ta kazanılmış zaferi bir müddet gölgelemiş olsa da Kılıç Ali Paşa ve Sokullu Mehmed Paşa’nın yeniden güçlü bir donanmayı Akdeniz’e çıkarmaları, Kutsal İttifakın üyeleri arasındaki ihtilaflar bu durumu ortadan kaldırmıştır. Donanmasının tamamına yakınını kaybeden bir imparatorluğun elbette Akdeniz’deki gücünde sarsılma oldu. Ancak bu Osmanlıların Akdeniz’den büsbütün silinmesine sebep olmadı. Büsbütün silinmiş olsaydı, krizlerle dolu 17. yüzyılda Girit gibi zorlu bir adanın fethi gerçekleşemezdi. Kılıç Ali Paşa’nın kaptanlık dönemi Osmanlı donanması için bir toparlanma ve güçlenme evresi oldu. Ancak Kılıç Ali Paşa’nın vefatından sonra, hem Safeviler ve Habsburglarla olan uzun savaşlar, Anadolu’daki Celali isyanları ve ekonomik buhran Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz politikasının geri planda kalmasına sebep oldu.

Fethedilmesi kadar yönetilmesi de zor bir ada olan Kıbrıs, Osmanlılar için korsanlara ve Akdeniz’deki rakiplerine karşı bir avantaj oldu. Ancak devralınan yer, öncesinde katı bir Venedik tecrübesi yaşamış, bir sömürge gibi yönetilmiş, vebası, sıtması ve hatta çekirge istilası eksik olmayan bir yerdi. O yüzden ciddi bir nüfus krizi yaşanmış ve adanın metruk bir yer olmaktan kurtarılıp canlandırılması için iskân siyasetine odaklanıldı. Bu doğrultuda sürgün hükmü adıyla çoğunluğu Anadolu’dan insanların buraya gönderilmesine dair hükümler gönderildi. İnsanları teşvik etmek için çeşitli vaatlerde bulunulmuşsa da adadan kaçışlara engel olunamamıştır. Bu durum, adadan kaçışları önlemek için gönderilen emirlerde teyit ediliyor. Bunu yanı sıra adanın korunması için Anadolu ve Karaman eyaletlerine bağlı sancakları adada kurulan eyalete bağlamak tek başına yeterli değildi. Adada bırakılan yeniçeri ve sipahi grupları asayişle görevlendirilmiş, fetihle birlikte ayrıcalıklarını yitiren soyluların ihtida edenlerinden tımarlı sipahi yapılarak adanın sisteme entegre edilmesine çalışılmıştır.

Kıbrıs seferi sürecinde kaydı tutulan sefer mühimmesinde, ağırlıklı olarak, tımar, zeamet ve gedik tevcihleri, çeşitli görevler için yapılan istihdamların yer aldığını

72

söylemiştik. Tımar sisteminin işleyişine bakacak olursak, defter özelinde tımar ve zeametlerin sadece sipahi ve zaimlere verilmediğini, saray muhitinde ve ümera kapılarında görevli olan çaşnigir, müteferrika, çavuş(defter çavuşu, divân çavuşu vb.), gureba bölükleri gibi Kapıkulu grupları, gönüllüler gibi serhad eyaletlerinde görevli askerler ve ender olsa da bazı vakıf çevrelerinden kimselere de verildiği görülmektedir. Bu cihetle, tımar sistemi sadece erbab-ı tımar ve bakiyelerine mahsus olmayıp, sarayın ve ümeranın hizmetindeki birçok zümrenin de dahil olduğu kompleks bir sistemdir. Bu defter üzerinden bu açıkça okunmaktadır.

Ruznamçe kayıtları incelendiğinde, daha çok terakkilerin verildiği kayıtlar bulunmaktadır. Verilen tımar terakkilerinin küçük küçük hisseler şeklinde olduğu görülmektedir. Genellikle ber-vech-i terakki denilen terakki türleri mesela “999 akça

ziyâde buyurıldı” diye geçmektedir. Ruznamçe kayıtlarında, en çok Anadolu eyaletine

dair dirlik tevcihi ve terakkisine dair beratlar bulunmaktadır. Tımarlar, zeametlerden daha fazla tevcih edilmiştir. Tımar terakkilerinin ve tevcihleri için feragat edenlerin, Kıbrıs seferine gelmeyenlerin ya da gelip de oradan kaçanların, müteveffaların ve çeşitli sebeplerle tımarından azledilen kimselerin mahlul dirlikleri ifraz edilip hisseler şeklinde tevcih edilmiştir. Feragat ve firari vakalarının defterde gördüğümüzden daha fazla olduğu sonucuna varılabilir. Bulduğumuz kayıtlardan 11 tanesi zeamet terakkisi, 2 tanesi zeamet tevcihi ve gerisi tımar tevcihi ve terakkisiyle alakalıdır.

Defter ve Ruznamçe kayıtları karşılaştırılıp incelendiğinde, tımar sisteminin çok yavaş işlediği özellikle Rumeli ve Halep gibi yerlerde daha geç kayda geçtiği anlaşılıyor. Anadolu eyaletinde dirlikler ve terakkiler diğer eyaletlere nispeten daha çok müyesser oluyordu. Dirlik ve terakki verilenlerin önemli bir grubunu sipahi ve sipahizadeler oluşturmakla birlikte, Lala Mustafa Paşa ve başka ümeranın kapıhalkları da azımsanmayacak bir çoğunluğa sahiplerdi.

Defter ve Ruznamçe kayıtları değerlendirildiğinde, dirliklerin mahlul kalmasının öne çıkan başlıca sebepleri, ölüm, feragat ve sefere gelmemektir. Mazuliyetin birçok sebebi olabilirken, defter ve ruznamçe kayıtları karşılaştırıldığında, bu üç sebebin tımarların mahlul kalmasında belirleyici faktör olduğu anlaşılmaktadır.

73

Defterde dirlik veya terakki alması için hüküm verilen veya yoklama listelerinde ismi olanlardan bazılarının dirliklerinin el değiştirdiği anlaşılıyor. Tespit ettiğimiz sipahilerden üçünün ölüm, birinin de feragat etmesi sebebiyle dirliklerinin mahlul kaldığı anlaşılmaktadır. Feragat eden sipahinin terakki aldıktan sonra, tımarından feragat ettiği görülmektedir. Feragatların çok olmasının daha iyi tımar veya hisse kapabilmek amacıyla olduğuna değinmiştik. Yukarıda belirttiğimiz terakkilerin parça parça tevcih edilmesi de buna zemin hazırlamış olmalıdır. Zira verilen terakki yetersiz görülmüş olabilir.

Defterin içeriklerinden birini oluşturan gedikler önemli bir yer teşkil etmektedir. Seferdeki askeri veya muhtelif hizmetlerinden ötürü gedik alanlar olduğu gibi, gediklilerden tımar veya zeamete geçenler de bulunmaktadır. Seferdeki hizmetlere değinecek olursak, mesela top çekme, toprak sürme, metris kazma ve metris basma gibi hizmetler hükümlere yansımaktadır. Defterdeki tevcih ve terakkilerin yapılmasının temel noktasını, Kıbrıs seferindeki yararlılıklar oluşturmaktadır. Bu bağlamda, gösterdiği yararlılık sebebiyle dirlik veya terakki elde edenler önemli yer tutmaktadır. Sadece sipahiler değil, seferdeki gönüllüler gibi her askeri zümre seferin başarılı geçmesinde etkili olmuştur. Doğal olarak bu yararlılıklarından ötürü, onlar da dirlik tevcihi veya terakkisiyle ödüllendirilmişlerdir. Garip yiğit denilen gureba bölüklerinin ve gönüllülerin ve kapıhalklarının rolü artmış olsa da seferde sipahi ve sipahizadelerin gücü kırılmamıştır. Tevcihlerde ve terakkilerde önemli bir payı sipahi grubu almıştır. Kıbrıs seferinin uzun ve kanlı geçmesi sebebiyle hayatını kaybeden çok sayıda asker olmuştur. Seferde verilen kayıplar, dirliğinden feragat edenlerin ve sefere gelmeyip dirlikleri elinden alınanların çok olması sebebiyle, büyük bir tımar tevcihatı zorunlu olmuştur. Büyük seferler sonucunda tımar dağıtımı olması normalken, burada saydığımız hususları göz önüne bulundurunca, bu dağıtımların çok daha ehemmiyetli ve ciddi olduğu anlaşılmaktadır.

Benzer Belgeler