• Sonuç bulunamadı

Küresel gıda kayıpları ve israfı son yıllarda oldukça dikkat çekici bir hal almıştır. Bu durum yerel, ulusal ve uluslararası seviyede tartışılmakta ve sorunlara çözüm önerileri aranmaktadır. FAO’ya göre, insani tüketim için üretilen gıdanın üçte biri küresel olarak ya israf edilmekte ya da kaybolmaktadır. Dünyada yaklaşık 800 milyon insan açlıktan mustaripken, gıda sistemlerinin adaletsizliği gözler önüne serilmektedir.

Giderek artan küresel nüfus, değişen tüketim alışkanlıkları ve artan gelir sebebiyle, mevcut sistemde değişikliklere gidilmezse, doğal kaynaklarımızın sömürülmeye dayanamayacağı ve artan israfla beraber aç insan sayısının da yükseleceği aşikârdır. Bu yüzden toplumun tüm seviyedeki kesimleri bir araya gelip, çareleri tartışmalıdır. Ayrıca GKİ üzerine ortak bir tanım ve metodolojinin olmayışı, konunun sebeplerini anlama ve belirleme açısından büyük engel teşkil etmektedir. Bu da uluslararası protokollerle konunun belirli bir çerçeveye oturtulmasını gerekli kılmaktadır.

Gıda güvenliği ve beslenmeye yönelik bakış açısıyla gıda kayıpları ve israfını, gıda zincirinin hasattan tüketime tüm aşamalarında, insani tüketim için amaçlanan gıdada meydana gelen azalmaların hepsi olarak tanımlamaktadır.

GKİ üzerine farklı kapsam ve metodolojilerde pek çok çalışma yapılmıştır ancak bu çalışmaların birbirleriyle karşılaştırılması bu farklılıklardan ötürü kolay değildir. Küresel seviyedeki güncel çalışmalarda FAO’nun 2011 yılında yayınlamış olduğu raporda yer alan veriler kullanılmaktadır. Söz konusu rapora göre dünyada insani tüketim için üretilen gıdanın üçte biri israf edilmekte ya da kaybolmaktadır. Bu oran yıllık 1,3 milyar tona denk gelmektedir.

Gıda zincirinde GKİ’nin dağılımı bölgeye ve ürüne göre değişiklik göstermektedir. Orta ve yüksek gelirli ülkelerde GKİ’nin büyük çoğunluğu dağıtım ve tüketim esnasında; düşük gelirli ülkelerde ise üretim ve hasat sonrasında yaşanmaktadır.

82

GKİ gıda güvenliği ve beslenmeyi üç şekilde etkilemektedir: i) yerel ve küresel seviyede gıda mevcudiyetinin azalması, ii) gıdaya erişimin olumsuz şekilde etkilenmesi, iii) doğal kaynakların sürdürülebilir olmayan bir şekilde kullanılması sonucu gelecekteki gıda arzının olumsuz etkilenmesi.

GKİ’ye biyolojik, mikrobik, kimyasal, mekanik, fiziksel, psikolojik, teknolojik ve kurumsal gibi pek çok konu yol açabilir. Bu yüzden GKİ’ye yol açan etmenler incelenirken bütünsel bir yaklaşım gözetilmelidir. Gıda zincirinin bir aşamasında yaşanan GKİ, daha sonraki aşamalarda ortaya çıkabilir. Örneğin perakende ya da tüketim aşamasında ortaya çıkan GKİ’nin temeli hasat öncesine bile dayanabilir. Bu yüzden sebeplerin genelde gıda zincirindeki aşamalarla ilintili olduğu atlanmamalıdır.

Bu tez, GKİ’ye yol açan etmenleri ve çözümlerini mikro, mezo ve makro olmak üzere 3 seviyede incelemiştir:

Mikro-seviyedeki sebepler, gıda arz zincirinin üretimden tüketime sadece bir aşamasındaki bireysel aktörlerin eylemlerinden ya da eylemsizliklerinden kaynaklanmaktadır. Mikro-seviyede GKİ’ye yol açan sebepler arasında, kötü hasat zamanlaması, ürünün yanlış şekilde toplanması, ürünlerin uygun soğuklukta saklanmaması yer alabilir.

Mikro-seviyedeki çözümler, gıda zincirinin her aşamasının incelenerek ortaya çıkan mikro-seviyedeki sebeplerin tespitiyle uygulanabilir. Örneğin, hasat ve hasat sonrası için teknik yeniliklerin benimsenmesi, uygulamaların iyileştirilmesi, iyi tarım uygulamaları, vb. bu seviyedeki GKİ’yi azaltabilir. Ayrıca tüm aşamalarda depolama koşullarının iyileştirilmesi etkili bir müdahale olarak kabul edilebilir. Tüketici seviyesinde ise, GKİ’yi azaltmaya yönelik farkındalık yaratma, restoranda yedikleri yemeklerin kalanını sonradan yemek üzere paket yaptırma, kendilerine uygun porsiyonda gıda satın alma gibi çözüm önerileri GKİ’yi azaltmada etkili olabilir.

Mezo-seviyedeki sebepler, yetersiz örgütlenme, ekipman, lojistik ve altyapı eksikliği, aktörler arasındaki koordinasyonun olmaması, vb. olarak sıralanabilir.

Mezo-seviyedeki çözümler, mikro-seviyedeki çözümlerin aktör sayısı, özel ve kamu dahil olmak üzere, genişletilerek uygulanabilir. Bu çözümler genelde yatırım yapılmasını gerektirmektedir. Örneğin, dayanıksız gıdaların kayba uğramaması için uygun sıcaklıkta ve kısa sürede taşınması gerekmektedir. Bu yüzden soğuk zincir

83

yapılacak yatırımlarla başarılı bir şekilde uygulanmalıdır. Ürünlerin işlenmesi, doğru paketlenmesi, çiftçilerin eğitim ve yayım yoluyla kapasitelerinin geliştirilmesi de GKİ’yi azaltabilir.

Makro-seviyedeki sebepler arasında GKİ’yi azaltabilecek politikaların ve düzenleyici çerçevelerin eksikliği gösterilebilir. Örneğin gıda fazlasının insan ya da hayvan tüketimi için kullanılmasını kontrol eden politikalar, hijyen kuralları, etiketleme ve paketleme düzenlemeleri, atık düzenlemeleri ve politikaları GKİ üzerinde etkilidir.

Makro-seviyedeki çözümler GKİ’yi azaltmaya yönelik politikaların uygulamaya geçmesiyle mümkün olabilmektedir. Örneğin mezo-seviyede bahsedilen altyapı ve yol yatırımları genellikle hükümetler tarafından gerçekleştirilmekte ve özel sektörün de desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu seviyedeki çözümler genellikle kolektif eylem ve önlemleri içermektedir. Bu yüzden GKİ’yi azaltmak için politika yapıcılar ve paydaşlar bir araya gelip, stratejiler belirlemelidir.

Dünyada, GKİ’yi azaltmak için, ulusal, bölgesel ve küresel seviyelerde kurulan girişimlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Bu amaçla, çok paydaşlı bir ortamda, özel sektörün ve devletin önemli katılımlarıyla çeşitli aktörler bir araya gelmektedir. Kimi hükümetler GKİ’nin azaltılması için belirli hedefler koyarken, pek azı sistematik bir yaklaşımla özel politikaları uygulamaya sokmuştur. Atık yönetimi politikaları ile paketleme malzemesi de dahil olmak üzere tüm kaynakların etkin bir şekilde kullanıldığı ve israfın en aza indirilmeye çalışıldığı durumlarla üretim ve tüketim dengesini optimize etmelidir.

Özetle, küresel olarak insani tüketim için üretilen gıdanın üçte birinin israf edildiği ya da kaybolduğu dünyamızda, bu duruma yol açan sebepler dikkatli bir şekilde incelenmeli ve ürün ya da durum özeline göre potansiyel çözümler belirlenmelidir. Bu çözümlerin maliyet- kazanç hesaplamaları yapılarak, gıda arz zincirindeki aktörlerin, kamu ve özel sektörün katılımıyla, en cazip olanları uygulamaya geçirilmelidir.

84