• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR, TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER

4.2. SONUÇ

Bu araştırma ile; kararlara katılımın alt boyutları olan katılım atmosferi ve katılıma yönelik tutumun, rol stres kaynaklarının alt boyutları olan, rol çatışması ve rol belirsizliği üzerine etkisini analiz etmek ve öneriler ile katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Araştırmanın temel amacına bağlı olarak ise alt boyutlar olan katılım atmosferi, katılıma yönelik tutum, rol belirsizliği ve rol çatışması seviyelerinin belirlenmesi ve alt boyutların birbirleri ile olan ilişkileri ve anlamlılık düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Kararlara katılımı teşvik edici ve rol stres seviyesini de azaltıcı önerilerde bulunulması da araştırmanın diğer amaçları arasındadır.

Elde edilen veriler incelenerek, aşağıdaki maddeler ile sonuçlar detaylı olarak açıklanmaya çalışılmıştır;

 Örgütte kararlara katılım derecesi orta düzeyde (3,52) bulunmuştur ancak yöneticilerde bu oran daha fazladır. Bu durum araştırmanın sağlaması niteliğinde olarak değerlendirilebilir. Çünkü yönetici statüsüne sahip olunduğunda karar verme yetkisi de doğal olarak elde edilmektedir. Katılım seviyesinin yöneticilerde bulunduğunu varsayarak katılım seviyesinin aslında düşük olduğu sonucuna varılabilir.

 Katılıma yönelik tutum sonuçları oldukça yüksek (4,49) tespit edilmiştir. Bu değerin yüksek olarak tespit edilmesi ile çalışanların katılıma yönelik duydukları istek seviyesinin bir hayli fazla olduğu sonucuna varılmıştır.

 Rol Belirsizliği durumu orta seviyeden biraz yüksek (3,82) tespit edilmiştir. Rol belirsizliği ifadeleri ölçekte orijinal hali ile ters kodlama yapıldığından dolayı arttığı durumlarda belirsizliğin bulunmadığını göstermektedir. Bu bağlamda çalışanlarda rol belirsizliği durumunun fazla görülmediği sonucuna varılmıştır.

 Rol çatışması durumu orta düzeyde (3,19) bulunmuştur. Rol çatışmasının diğer alt boyutlara nispeten daha az yaşandığı sonucuna varılabilir.

 Yapılan korelasyon analizi sonucunda; katılım atmosferi ve rol belirsizliği arasında pozitif yönlü ve orta düzeyde (r = 0,565) bir ilişkinin olduğu, katılım atmosferi ve rol çatışması arasında negatif yönlü, düşük düzeyde (r = -0,173) ve anlamlı bir ilişkinin olduğu, katılıma yönelik tutum ile rol belirsizliği arasında katılıma yönelik tutum ile rol belirsizliği arasında pozitif yönlü ve düşük düzeyde ( r = 0,281) bir ilişkinin olduğu ve katılıma yönelik tutum ile rol çatışması arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.

 Anket uygulamasına dahil olan kişilerin; kararlara katılım algılarının, rol stres kaynakları üzerindeki etkisini test etmek amacıyla regresyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler dahilinde alt hipotezlerden üçü (H1a, H1b, H1c) kabul edilmiş, biri (H1d) ise 0,95 güven aralığında anlamlı ilişki bulunamadığından dolayı reddedilmiştir. Analizin bağımsız değişkenlerini katılım atmosferi ve katılıma yönelik tutum boyutları, bağımlı değişkenlerini ise rol çatışması ve belirsizliği boyutları oluşturmaktadır. Gerçekleştirilen analiz sonunda elde edilen bulgulara göre, kararlara katılım ölçeği boyutlarının rol çatışması ve rol belirsizliği ölçeği boyutları üzerinde istatistiksel olarak kısmen anlamlı ve negatif yönlü bir etkiye sahip olduğunu gözlemlenmiştir.

 Bu bağlamda H1 hipotezi kısmen kabul görmüştür. Elde edilen bulgularda görüldüğü üzere regresyon analizi sonuçları kararlara katılımın rol stres kaynakları üzerinde kısmen ve negatif yönde etkili olduğunu göstermektedir. Diğer bir ifade ile beyaz yakalı çalışanlarda kararlara katılımın arttırılmasının, rol stresi durumları üzerinde kısmen anlamlı ve negatif yönlü yani azaltıcı bir etkisi olduğu söylenebilir.

Araştırma sonuçları; kararlara katılım ve rol stres kaynakları kavramları açısından önemli ipuçları içermekte ve beraberinde iki önemli hususu da getirmektedir: İlki, kararlara katılım ile işletmelerde yaşanmakta olan rol belirsizliğinin ve rol çatışmasının ilişkilendirilebilir ve azaltılabilir nitelikte olduğunun düşünülmesidir. İkincisi ise; rol stresinin temelde kişisel bir çıktı olarak ele alınmasına rağmen, örgütsel faktörler gözden geçirildiğinde ya da birtakım değişimler gerçekleştirildiği takdirde, kararlara katılım sağlanarak bu stresin engellenebileceği konusunun üzerinde durulması gerektiğidir. İlgili literatürde yapılan çeşitli araştırmalar dahilinde bu iki hususun ele alınıp değerlendirilmesi ve yanıt aranması gerektiği saptanmıştır.

Literatür incelendiğinde, J. Marshall ve C. L. Cooper (1979) örgütsel stres kaynaklarının başlıca nedenlerinden olarak örgütsel yapı ve iklim başlığı altında kararlara katılımın önemine değinmiştir (Marshall ve diğerleri, 1979). Karar verme süreçlerine katılımın olmaması veya istenenden daha az seviyede katılım olduğu takdirde bu durumun örgütsel strese neden olacağı görüşünü “Yönetici stresi anlamak” adlı çalışmalarında belirtmişlerdir (Cooper ve diğerleri, 1978). Örgütsel stres, açıkça tanımlanmış hedefler belirlenerek ve çalışanlara karar verme sürecinde fırsatlar tanınarak yönetilebilir. Bu doğrultuda yönetim, çalışan kontrolünü artırabilir ve rol stresini azaltabilir. Bu nedenle yöneticiler çalışanların karar verme sürecine katılımını artırmalıdır (Kumar ve diğerleri, 2003:207). Çünkü çalışanların iş yerlerinden beklentileri arasında en önemlilerinden birisi yönetimsel kararlara katılmadır (Şahin, 2005:54-56). Benzer bir görüş ise; eğer ki bir çalışan, karar verme yetkisine sahip değil ise rol belirsizliği yaşayacağını savunmaktadır (Topuz, 2006). Daniels ve Bailey’in (1999) gerçekleştirmiş olduğu çalışmada ise; gerçekleştirilen bu araştırma sonuçlarına benzer

şekilde kararlara katılımın rol stres kaynaklarının alt boyutlarından olan rol belirsizliği ve rol çatışmasını azaltıcı nitelikte olduğu sonuçları elde edildiği görülmektedir. Bu bağlamda yapılan bu araştırma sonuçları, yukarıda aktarılan kuramsal bilgi ve görgül (ampirik) bulguları kısmen desteklemektedir.

İncelenmiş olan tüm çalışmalardan da anlaşılacağı üzere; örgütlerin, rol stresi problemi ile baş edebilmeleri için birçok kaynağa ve oldukça uzun bir zamana ihtiyaç duydukları belirtilmektedir. Çalışmanın bulguları da bu anlamda daha fazla önem kazanmaktadır. Literatür incelemesinde ve benzer çalışma sonuçlarına göre kararlara katılımın; performansı iyileştirdiği, memnuniyeti arttırdığı, iş tatmini sağladığı, iş doyumunu ve örgütsel bağlılığı da arttırdığı görülmektedir (Coch ve diğerleri, 1948). Benzer şekilde rol stresinin de motivasyon, iş doyumu, performans, iş tatmini ve örgütsel bağlılık ile negatif yönlü ilişkisi Türk ve yabancı literatürlerde belirtilmektedir (Kahn ve diğerleri, 1964). Literatür taraması sonucunda kararlara katılım ve rol stres kaynaklarının dolaylı olarak etkileşim içerisinde olan iki konu olduğu düşünülmektedir. Öyle ki kararlara katılımın olumlu etkilerinin dolaylı açıdan rol stresini azalttığını söylemek bu noktada mümkün görülmektedir. Araştırma bulguları da bu tür bir yorumun ve önerinin yapılabileceğine işaret etmektedir. Bu bağlamda araştırma bulgularına dayanarak, rol stresinin ortalamanın üzerinde bir oranda yaşandığı durumlarda mevcut kararlara katılım durumunun ve katılıma yönelik tutumun kısmen avantaj yaratabileceği değerlendirilmektedir.

Ulaşılan bütün sonuçların ardından; araştırmada elde edilen tüm bulguların, inşaat sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin beyaz yakalı çalışanlarının tamamına genelleştirilmesi açısından çalışmanın tasarımı gereği bazı sınırlılıklar içerdiğini de belirtmek gerekmektedir. Dolayısıyla, farklı sektörlerden oluşturulacak, nicelik ve nitelik itibariyle çeşitlendirilmiş örneklemleri kapsayacak çalışmalar, daha sağlıklı sonuçlara ulaşma imkânı sağlayacaktır.