• Sonuç bulunamadı

Belirli bir ideolojiyi temsil edenlerin, kendilerini ifade edebilmek için kamuoyu oluşturmaya ihtiyaçları vardır. Bu kamuoyu oluşumu etkileyici söylemlerle genişler. Nitekim burada kitle iletişim araçlarının etkisi büyüktür. Kitle iletişim araçları ile kamuoyu oluşturmanın en etkili yollarından biri propaganda yapmaktır. Propaganda ile kitleler belirli ideolojiler doğrultusunda ikna edilmek istenir. Bir ikna yöntemi olan propaganda ile ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri konularda kamuoyu güdü- lenmek istenir. Bu güdüleme işlevini yerine getirirken siyasi konularda propaganda ile kamuoyu oluşumu ön plana çıkan konulardandır. Böylece muhalefet, iktidar, parti kavramlarının yanında halk terimi, birlikte ele alınmıştır. İktidarın lehinde oluştur- mak istediği kamuoyunun karşısında muhalefet, muhalefetin lehine oluşturmak iste- diği propagandanın karşısında ise iktidar partisi yer alır. İktidar ile muhalefetin lehle- rine oluşturmak istedikleri kamuoyu, karşı propagandalar ile şekillenir. Karşı propa- gandalar ile oluşturulan bu kamuoyu, demokrasi ve otokrasi sistemlerine göre farklı- lık göstermektedir. Kitleler üzerinde kamuoyu oluşumu sağlanırken demokrasi ile farklı ideolojilerden ortak değer yargıları çıkarılır, otokraside tek bir ideoloji üzerin- de durularak farklılıklara yer vermeden kamuoyu oluşturulmaya çalışılır.

Bu çalışmada 1957 – 1960 yılları arasında, bir propaganda aracı olan Zafer ga- zetesinin DP lehine kamuoyu oluşturmak için neler yaptığı ele alınmıştır. Her propa- gandanın bir karşı-propagandası vardır mantığı ile DP ideolojisine karşı söylemlerde bulunan gazeteler karşılaştırılmıştır. Elde edilen veriler üzerinden belirlenen yıllar arasında DP‟nin siyasi söylemleri incelenmiştir.

1957 genel seçimleri ile yapılan propagandalarda ülkenin ekonomik sıkıntıları üzerinden yapılan siyasi söylemler muhalif partinin ve iktidarın çalışmalarına dikkat çekilir. Seçim sürecinde parti liderleri tarafından, halkı etkilemek için çalışmalar yapılmıştır. Türkiye‟de çok partili hayatın dördüncü seçimi olan 1957 genel seçimin- de çoğunluk sistemi kullanılmıştır. İnönü tarafından bu seçim sistemi kabul görül- memiştir. Çünkü 1950 genel seçiminde çoğunluk sistemi, İnönü‟nün seçimleri kay- betmesinin nedenidir. 1957 genel seçiminde muhalefetin nispi temsil sistemi kulla- nılmasını istemesine rağmen hükümet tarafından reddedilmiştir. Seçim gerçekleştik-

ten sonra çoğunluk sistemine göre muhalif patilerin lehine sonuçlanmıştır. DP‟nin seçim sonucu ise % 47.3‟ tür. Çoğunluk seçim sistemine göre muhaliflerin koalisyon oluşturması durumunda hükümet değişikliği oluşacaktı. Ancak Menderes‟in, muhalif partilerin birleşmesi doğrultusunda koymuş olduğu yasak ile iktidar partisi değişme- miştir. Yaşanan bu olaylar karşısında Demokrat Parti yayın aracı olan Zafer gazetesi ile karşı propagandalar yapılarak çürütülmeye çalışılmıştır. Zafer gazetesinin karşı karşıya kalmış olduğu yayın aracı ise daha çok Ulus gazetesi olmuştur. Ulus gazete- sinde İnönü‟nün söylemlerine yer verilmiştir. Böylece muhalefet ve iktidarın yayın araçları ile kitleleri kendi lehlerine ikna etmek için kullanılan propagandalar ve ka- muoyu oluşumu incelenmiştir.

Bu incelemeler doğrultusunda bir iletişim tekniği olan propaganda, ele alınan süreçte demokrasinin işlerliğini yansıtamamıştır. Demokraside, propaganda uygula- maları farklı ideolojilerden ortak değerler yargıları çıkarmayı amaçlanırken, söz ko- nusu süreçte gruplaşmalar yaşanmıştır. Bunun en açık örneği ise DP‟nin, Vatan Cep- hesi‟ni kurarak kitleleri kendi tarafında toplamaya çalışmış olmasıdır. Nitekim DP‟nin yapmış olduğu bu gruplaşma hareketinin karşısında CHP‟de bir ocak kurarak kendi lehinde bir taraf oluşturmuştur. Böylece parti mensupları kendi lehlerine kitle tabanı oluşturmayı amaçlarken asıl sorun olan, ülkenin ekonomik sıkıntıları ikinci planda kalmıştır. Fakat bu sıkıntılar karşısında kamuoyu için yapılan propagandalar etkili bir teknik olamamıştır. Daha doğrusu bu süreçte yapılan propagandalar vatan- daşlarının sorunlarına karşılık gelecek şekilde değil de iktidarın, hangi parti yöneti- minde olacağı konusunda belirlemeler yapmak için kullanılmıştır. Nitekim propa- gandanın kişileşen siyasi faaliyetler için kullanılması siyasi kültürün ürünü olmasın- dan kaynaklanmaktadır.

1957 – 1960 yılları arasında propaganda çalışmalarından bir diğeri dış politika bağlamında Kıbrıs sorunu ve Bağdat Paktı‟nın değerlendirilmesidir. Kıbrıs‟taki Türklerin azınlıkta olması neticesinde Türk halkı, hükümetin vermiş olduğu taksim kararının arkasında durarak ülke genelinde, Yunanistan ve İngiltere‟ye karşı topye- kûn kamuoyu oluşumu sağlanmıştır. Taksim kararı ile Türklerin ve Rumların yöne-

timlerinin ayrılası talep edilmiştir. Fakat bu durum istenilen şekilde sonuçlanmasa da olayları yatıştırma politikası izlenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi çerçevesinde 1959 yılına kadar birçok askeri darbe planları yapılmıştır. Ancak bu tarihten sonra yapılan 1960 darbesinin farkı hükümete açıkça yansıtılmış olmasıdır. Samet Kuşçu‟nun 1957 seçimlerinden sonra yapmış olduğu askeri örgütlenme ihbarı dikkate alınmamıştır. Dahası orduyu darbeye teşvik- ten kendisi cezalandırılmıştır. 1959 yılından sonra İsmet İnönü‟nün ege gezisine, Büyük Taarruz adını vererek hükümetten seçimlere gidilmesi konusunda ısrarda bu- lunmuştur. Nitekim İnönü‟nün seçim talebi ile başlayan iktidar muhalefet ilişkilerin- de çekişmeler yaşanmıştır. İnönü‟nün iktidarı eleştiren tahrik mesajları karşısında, Menderes‟in izlemiş olduğu sertlik politikası söylemlerin kızışmasına neden olmuş- tur. CHP ideolojisini benimsemiş üniversite öğrencilerinin, DP‟nin istifasını isteyen yürüyüşler yapılması muhalefetin yapmış olduğu tahriklerdendir. Bu yürüyüşler as- ker tarafından durdurulması yerine ortaklaşa hareket edilmiştir. Son olarak Harbiyeli öğrencilerin yürüyüşlerinin dikkate alınmaması üzerine askeri darbe gerçekleşmiştir. 1959‟dan sonra Menderes, Demokrat Parti‟nin lehine kamuoyu oluşturacak et- kili bir propaganda yapamamıştır. Tahkikat Komisyonu ile orduya, öğrenciye ve ba- sın ile muhalif bir ses olmaya çalışan gazetecilere karşı sıkıyönetim uygulanılmıştı. Ancak sıkıyönetim uygulanarak düzene sokulması amaçlanan aydılar grubu karşısın- da kara propagandaların yapılması sonucu etkisi hırçınlaşan gruplar ve partiler mey- dana gelmiştir. Dolayısıyla belirli bir sürecin siyasi konularında sadece propaganda yaparak ve muhaliflerin söylemlerine karşı bir tez oluşturarak sertlik politikaları eşli- ğinde yönetim sağlanamamıştır. Nitekim sertlik politikalarının uygulanmasında bu dönemde olduğu gibi siyasetin her anında etkili bir sonuç alınması söz konusu değil- dir. Halkın oluşturduğu kamuoyunun şekillenmesinde, iktidarın propaganda faaliyet- leri karşısında muhalefete propaganda hakkının verilmeyişi demokrasinin ihlalidir. Döneminin iktidar muhalefet ilişkilerinde yayın araçlarında, siyasilerin kullandığı ifadelere kısıtlamaların getirilmesi tek bir bakış açısı etrafında şekillenen siyaseti doğurmuştur. Nitekim ele alınan bu süreçte Türkiye‟nin siyasi tarihi açısından uygu-

lanan siyasi politikalar ve askeri darbenin gerçekleşmesi zayıflayan demokrasinin göstergesidir.

1957 – 1960 yılları arası DP‟nin, Zafer gazetesi bağlamında lehine kamuoyu oluşturmak için muhaliflere karşı yöneltilen propagandaların etkisi ile toplumsal an- lamda bir iktidar patisi olarak nasıl bir yol izlediğine dikkat çekilmiştir.

İzlenilen bu yolda DP‟nin olumlu ve olumsuz politikaları doğrultusunda yaptı- ğı propagandaların, siyaset sosyolojisi konusunda tarihsel bir çalışma olması nede- niyle günümüzde tasavvur eden olaylar karşısında değerlendirilecek olan bir literatür çalışmasıdır.

Benzer Belgeler