• Sonuç bulunamadı

Artan nüfusla birlikte enerjiye de olan ihtiyaç da gün geçtikçe artmaktadır. Teknoloji beraberinde enerjiye olan talebi de arttırmaktadır. Enerji talebinin gereksinimi, kaynakların tükenmeye başlaması ve çevre kirliliği gibi faktörler temiz ve ucuz enerjiye yönelimi sağlamaktadır.

Rüzgar ve su ülkemizde kullanılan temiz enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklardan üretilen enerjinin en büyük özelliği ise doğada bulunması ve dolayısıyla yakıt masraflarının olmamasıdır. Ayrıca çevreye zararlı sera gazı etkisinin olmaması uzun yıllar kullanılmasına rağmen kirlilik oluşturmamaktadır.

Türkiye’de fosil kaynaklı yakıtlarla üretilen enerjinin kullanımı çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar uzun vadede tehlikeli sorunlara yol açmaktadır. Bu durumda temiz enerji kullanımının artması önemini daha da arttırmaktadır. Ülkemizde su, rüzgar, güneş ve jeotermal gibi temiz enerji kaynaklarının kullanımıyla, enerji santrallerinin kurulması gerekmektedir. Bu konuda son yıllarda önemli çalışmalar yapılmış ve temiz enerji üretiminin arttırılmasının gerekli olduğu kanısına varılmıştır. Bu alternatif enerji kaynaklarının kullanımı hem çevreye zararlı sera gazı etkilerini azaltacak hem de yeni iş sahalarının kurulmasına yardımcı olacaktır. Enerji de dışa bağımlılığı azaltarak ülke ekonomisine büyük katkıda bulunacaktır.

Bu çalışmada, rüzgar ve su kaynakları kullanılarak kurulan rüzgar ve hidroelektrik santrallerin kullanılmasının önemi açıklanmıştır. Ülkemizde kurulan ya da kurulması planlanan rüzgar, hidroelektrik ve termik santraller hakkında bilgi verilmiş ve potansiyelleri belirtilmiştir.

Çalışmada kullanılan santrallerden, işletmede olan Aydın ve Muğla ilindeki Akbük Rüzgar Santrali ile inşaatına başlanacak olan Karabük ilindeki Eren Hidroelektrik Santrali hakkında bilgi toplanmış, bunlarla karşılaştırılmak üzere Sivas İli, Kangal İlçesi sınırları içerisinde kurulan Etyemez termik santrali incelenmiştir. Bu santrallerin özellikleri, çevresel etkileri, ekonomileri değerlendirilerek ortaya konmuştur. Aynı zamanda kurulum ve işletme maliyetleri de belirtilerek aralarındaki farklar irdelenmiştir.

Projeler değerlendirildiğinde yaklaşık aynı kurulu güce sahip santrallerin enerji üretim miktarlarının faklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Bu farklılık kapasite faktörüyle açıklanmıştır. Çalışmada kullanılan Eren HES’in kapasite faktörü 0,45’e , Akbük RES’in

kapasite faktörü 0,38’e, Etyemez Termik Santrali kapasite faktörü 0,55 çıkmıştır. Bu sonuçlara göre Eren HES mevcut kurulu gücüne karşılık gelen kapasitenin % 45’ini, Akbük RES mevcut kurulu gücüne karşılık gelen kapasitesinin % 38’ini, Etyemez TES mevcut kurulu gücüne karşılık gelen kapasitesinin % 55’ini kullanarak enerji üretmektedir. Bu değerler Eren HES’ in kaynağı olan suyun, Akbük RES’in kaynağı olan rüzgara göre daha verimli olduğu sonucunu ortaya koymakta, ancak Etyemez TES kaynağı olan kömür rüzgar ve suya oranla daha verimli olduğu görülmüştür.

Projelerin verimlilikleri değerlendirildiğinde Eren HES’in enerji amaçlı gelir/gider oranı 1,22, Akbük RES’in gelir/gider oranı 1,795, Etyemez TES’in gelir/gider oranı 1,66 olarak hesaplanmıştır. Bu hesaplanan verimliliklerine göre rüzgar santralinin daha verimli olduğu görülmektedir. Yani santrallerin ürettikleri enerjilere göre yatırım maliyetleri rüzgar santralinde daha düşük, hidroelektrik ve termik santralinde ise daha yüksektir.

Birim maliyetleri hesaplanan santrallerde; Eren HES’te 1 KWh enerji üretmek için ortalama 2,04 Kr, Akbük RES’te 2,47 Kr, Etyemez TES’te 2,05 Kr. maliyet ortaya çıkmaktadır. Bu duruma göre hidroelektrik ve termik santrallerin birim enerji için maliyeti, rüzgar santralinkinden daha düşüktür. Bunun nedeni hidroelektrik ve termik santrallerinin ürettiği enerji miktarı ile yatırım maliyeti oranının, rüzgar santralinin ürettiği enerji ile yatırım maliyeti oranından daha düşük olmasıdır. Bir başka deyişle enerji üretimi için yatırım maliyeti hidroelektrik ve termik santralde daha küçüktür.

Yatırım maliyetleri projelerin inşaat ve işletme yılları boyunca yapıldığı için en yüksek maliyetler projelerin inşaa edilmesi aşamasında ortaya çıkmaktadır. Eren HES için 2 yıllık inşaat dönemi boyunca harcanan toplam değer bugünkü değerlere göre 115 457 654,20TL, inşaat ve işletme yılları boyunca ise 144 942 152,01 TL ‘dir. Yani inşaat süresi olan 2 yıl boyunca bugünkü değerlere göre toplam yatırım bedelinin % 80 i harcanmaktadır. Akbük RES için 1 yıllık inşaat dönemi boyunca harcanan toplam değer bugünkü değerlere göre 51 196 823,53 TL, inşaat ve işletme yılları boyunca ise 66 715 566,83 TL’dir. Yani inşaat süresi olan 1 yılda bugünkü değerlere göre toplam yatırım bedelinin % 77 ‘sini harcamaktadır. Etyemez TES için 3 yıllık inşaat dönemi boyunca harcanan toplam değer bugünkü değerlere göre 360 000 000,00 TL, inşaat ve işletme yılları boyunca ise 467 454 780,15 TL’dir. Yani inşaat süresi olan 3 yılda bugünkü değerlere göre toplam yatırım bedelinin % 77 ‘sini harcamaktadır. Bu sonuç da hidroelektrik santrallerin ilk yatırım maiyetlerinin yüksek olduğu ifade eder.

Temiz, çevresel etkilerinin çok az olduğu ve ülkemizin özkaynakları kullanılarak kurulacak hidroelektrik ve rüzgar santrallerinin yaygınlaşması büyük önem arz etmektedir. Böylece dışa bağımlılığı azaltarak enerji gereksinimizi karşılayabileceğiz. Bu doğrultuda hem hidroelektrik santraller, hem de rüzgar santralleri kurulacakları bölgenin kaynaklarına göre belirleneceklerinden bir ayrım yapılamamaktadır. Bir bölgede hem iyi bir su potansiyeli, hem de iyi bir rüzgar potansiyeli varsa bu bölgeye hidroelektrik ve rüzgar santrali bir arada kurulabilir. Bu santraller birbirlerine olumsuz etki yaratmamakta olup, enerji ihtiyacımızı daha düzenli olarak karşılama olanağı sunmaktadır.

Rüzgar ve su kaynaklarının ülkemizde çok iyi tespit edilmesi gerekir. Bu da ancak düzenli yapılacak ölçümlerle gerçekleşebilecektir. Örneğin rüzgar potansiyeli olan bölgeler tespit edilerek, rüzgar hızı ölçümlerinin düzenli ve uzun vadeli olarak yapılması gerekir. Böylece uygun yerlere kurulacak santrallerin öngörülen enerjiyi üretme olasılıkları yüksek olacaktır. Bu durum, verimli kaynak kullanımını arttıracaktır.

Rüzgar ve su ülkemizde kullanılan temiz enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklardan üretilen enerjinin en büyük özelliği ise doğada bulunması ve dolayısıyla yakıt masraflarının olmamasıdır. Ayrıca çevreye zararlı sera gazı etkisinin olmaması uzun yıllar kullanılmasına rağmen kirlilik oluşturmamaktadır.

Türkiye’de fosil kaynaklı yakıtlarla üretilen enerjinin kullanımı çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar uzun vadede tehlikeli sorunlara yol açmaktadır. Bu durumda temiz enerji kullanımının artması önemini daha da arttırmaktadır.

Ülkemizde temiz, çevresel zararlı etkilerinin çok az olduğu ve ülkemizin öz kaynakları kullanılarak kurulacak hidroelektrik ve rüzgar santrallerinin yaygınlaşması büyük önem arz etmektedir. Böylece dışa bağımlılığı azaltarak enerji gereksinimimiz karşılanabilecektir.

Ülkemizin temiz iki enerji kaynağı olan rüzgar ve su ile elektrik enerjisinin üretiminin hızla yaygınlaşması gerekmektedir. Böylece elektrik talebimiz dışa bağımlı kalmadan kendi öz kaynaklarımızla karşılanabilecektir. Bu santrallerin kurulması için gerekli olan ve yatırım maliyetlerinin büyük kısmını kapsayan elektromekanik ekipmanlar çoğunlukla yurtdışında üretilmektedir. Türkiye’ de bu ekipmanların üretilmesi hem yeni iş olanağı sağlar hem de santral kurulum maliyetlerini büyük oranda aşağıya çeker. Böylece kaynaklarımız daha verimli hale gelerek, ekonomik olarak öngörülmeyen projeler verimli

hale gelir. Bu durum ekonomik olarak uygun bulunmayan birçok projenin yapımını sağlayarak, daha verimli kaynak kullanımı sağlanmış olur.

Doğal kaynaklarımızı korumamız ve enerji üretirken çevreye olan zararlı etkilerinin en az olduğu kaynaklara yönelmemiz gerekir. Bu kaynaklar yenilenebilir enerji kaynakları olarak tanımlanmaktadır. Bu tür kaynakların kullanımlarının yaygınlaşmasıyla çevre kirliliği büyük oranda azalacak ve teknoloji, ihtiyaçlar doğrultusunda hızla gelişecektir. Böylece her ülke kendi öz kaynaklarından yararlanarak temiz, güvenilir ve çevresel zararları en az olan kaynakları kullanarak dışa bağımlılığı büyük ölçüde azaltabilecektir.