• Sonuç bulunamadı

Özellikle 1960 yıllardan sonra insanoğlu kendi elleriyle doğayı kirletmeye katletmeye başlamış, dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasına neden olmuştur. Kimyasal ve nükleer atıklarla su ve toprak kaynaklarını, fabrika ve egzoz dumanlarıyla havayı kirletmişlerdir. Gelinen bu noktada çevre bilinci artık bir ideal olmaktan çıkmış, gelecek kuşaklar için bir ödev haline gelmiştir (Kızılarslan ve Kızılarslan 2005).

Tekirdağ ili verimli toprakları, kıyı şeridine sahip bir sahil kenti olması, Çerkezköy ve Çorlu gibi çok önemli 2 OSB’ne sahip olması nedeniyle Trakya’da önemli bir konuma sahiptir. Ancak bu durum bölgede, tarım ve sanayileşmenin birbirini olumsuz etkileyen iki etken haline gelmesine sebep olmuştur. Gıda güvenliğinin hızla değer kazandığı, ülkelerin temel gıda ihtiyaçlarını karşılamasının son derece önemli olduğu günümüzde Tekirdağ ilindeki gibi verimli tarım arazilerine sahip olmanın değeri tartışılmaz bir gerçektir.

Tarımsal sulama; üretimde verimliliği arttırmanın en etkin yoludur ve önemli bir tarımsal girdidir. Ancak su kaynakları kıt olan doğal bir kaynaktır. Türkiye de sanıldığının aksine kıt su kaynaklarına sahip olan bir ülkedir. Bu noktada “su kaynaklarının yönetimi” bir kez daha öncelikli konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Araştırma sahasında bulunan 41 köyde üreticilerle yüzyüze görüşme ile anket yapılmış ve bu esnada üreticilerden sorun ve ihtiyaçlarına dair bilgiler edinilmiştir.

Araştırma sonucu sulama kooperatiflerinin faaliyetlerine dair en önemli sorun kanal ve kanaletlerin bakım ve onarımının yapılmamasıdır. Yıllar içerisinde gerekli onarımlar yapılmamış kanalların büyük çoğunluğunda kırık ve çatlaklar oluşmuştur. Bazı yerlerde ise kanallar tamamen bozulmuştur ve üretici kendi imkanları ile tarlasına su götürmektedir. Yıpranmış ve çatlamış kanallar su kaybının fazla olmasına neden olmaktadır. Bu da zaten kıt olan kaynakların yok olması için bir engel teşkil etmektedir. Aynı zamanda etkin sulama imkanını zorlaştırmaktadır. Bu konuya kooperatifler açısından baktığımızda yöneticiler bakım- onarım için gerekli finansı bulamadıklarını ifade etmektedir. Kooperatiflerin en önemli finans kaynağı ortaklarından topladıkları aidat ve sulama ücretleridir.

Karacahalil-Elmalı Sulama Kooperatifi kartlı sisteme geçiş yapmıştır. Üreticiler su ücretini peşin yatırmanın zorluklarından bahsetse de su kullanımında tasarruf sağlandığını ifade etmektedirler. Üreticiler harcadıkları su miktarına göre ücret ödemektedirler. Diğer kooperatiflerde dekar başına ödeme yapıldığı için sulama esnasında ne kadar su harcandığına dikkat edilmemektedir.

Kapalı kanal sistemi ve kartlı ödeme sistemi hem su tasarrufu sağlanması açısından hem de verimlilik açısından etkili olabilecek bir yöntemdir. Kooperatifler yeni ve etkin bu çeşit sistemlerin kurulmasında daha etkin çalışmalar yapmalıdır. Bu doğrultuda ilgili kuruluşlarla (DSİ, belediyeler ve Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri) çalışarak projeler geliştirmelidir. Bu noktada ilgili kuruluşlarda proje eğitimi ve maliyetlerin karşılanması adına kooperatiflere destek vermelidir.

Etkin bir tarımsal sulamanın yararlarından birisi de ürün deseninde çeşitliliği arttırmasıdır. Görüşme yaptığımız kooperatif ortakları verimli ve etkin bir sulama olduğu takdirde farklı ürün gruplarını da deneyebileceklerini ifade etmişlerdir. Ancak etkin bir sulama yapılamaması üreticileri daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönlendirmektedir.

Sulama kooperatifleri ürün deseninin çeşitlendirilmesi için uygun sulama sistemlerinin kurulması yönünde çalışmalar yapmalıdır. Aynı zamanda ürün pazarı bulunmasında da etkili olmalıdır.

Çeltik üretiminin daha yoğun olduğu bölgelerde sulama kooperatiflerinin bilinçli ve programlı çalışılmasına daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Üretim maliyetlerinin fazla olması sebebiyle birçok küçük işletme topraklarını büyük işletmelere kiraya vermiştir. Sulama faaliyetlerinde bu büyük işletmelere öncelik tanınması sulamanın adil yapılmadığına dair diğer şikayet konusu olmaktadır.

Karaidemir Barajı bölgedeki en büyük sulama kaynağıdır. Ancak son yıllarda burası da gerek evsel atıklar, gerekse yerel işletmelerden gelen atıklar nedeniyle çevresel kirlilikten etkilenmektedir.

İnanlı, Arzululu, Esenler, İğneler Köyünde sulama kooperatifleri faaliyetlerini tamamen durdurmuş durumdadır. Bunun temel nedeni olarak bölgede yaşanan iç göç nedeniyle gençlerin sanayi bölgelerine kayarak çiftçilikle uğraşanların sayısı azalması olarak verilebilmektedir. Devam edenler ise ya kendi imkanları ile tarım yapmaktadır ya da kuru tarım tercih etmişlerdir. Ayrıca Ergene nehrinde yaşanan kirlilik sulu tarım imkanlarını azaltmıştır. Çorlu Deresi de bölgedeki bir diğer kirlilik kaynağıdır.

Çalışmada Yeni Çevresel Paradigma Ölçeğini kullanarak üreticilerin çevresel duyarlılıklarını ölçülendirilmiştir. Ortakların, ölçekte yeralan yargılara verdikleri cevaplar incelendiğinde doğa-merkezli bir anlayışa daha yakın oldukları görülmektedir. Sulu tarım yaparak diğer üreticilere göre doğal kaynaklara daha fazla bağlı olan ortaklar, ekolojik tehlike, insanın gücünün sınırlı olduğu konularında önemle durmuşlardır. Ortakların bu tutumu, doğal kaynakların sürdürülebilirliği üzerine alınabilecek tedbirlerin uygulamaya konulmasını kolaylaştıracaktır.

Tarımsal sulama yönetiminde sulama kooperatifleri sulama işletmeciliğinin bir koludur. Ortaklarını çiftçilerin oluşturduğu bir örgütlenme şekli olduğu ve üreticilerle direkt temas kurduğu düşünüldüğünde sulama kooperatifleri etkin bir rol almalıdır.

Çevre sorunu yaşayan üreticiler çevre koruma konusunda daha hassas bir yaklaşım sergilemektedirler. Ama henüz karşılaşmamış üreticilerin ve çevre sorunu yaşayan üreticilerin bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir. Kooperatiflerin çiftçilere en hızlı ulaşabilecek örgütler olduğunu düşünürsek bu bağlamda büyük görevler düşmektedir.

Kooperatiflerin amacı sadece sorumlu olduğu ortaklarının maddi ihtiyaçlarının karşılamak ve çözmek olmamalıdır. “Topluma karşı sorumluluk” ilkesinin gereğini de yerine getirerek sorumlu oldukları amaçlarla ilgili kendilerini geliştirmeli ve ortaklarını bilinçlendirmelidir.

Kooperatiflerde karşılaştığımız başlıca sorunlardan biri denetimsizliktir. Ortaklar denetim mekanizmasının yeterince çalışmadığını ifade etmişlerdir. Bir diğer sorunda kooperatiflerin yetkin ve eğitimli kişilerce yönetilememesidir. İlgili kamu kuruluşları tarafından gerekli düzenlemeler yapılmalı daha etkin denetim sistemleri oluşturulmalıdır.

Kooperatiflere kredi ve destek verilmeli (sulama kooperatifleri açısından kanal ve iyileştirme projelerinde), kredilerin izlenilebilirliğinin sağlanabileceği sistem kurulmalıdır. Gerekli hibe ve finans desteği ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır (Gülen 2016).

Araştırma sahasında kooperatiflerin birinci önceliği üreticinin ihtiyacını karşılamaktır. Büyük kısmı da bunu yeterince yerine getirememektedir. Kooperatifler çevre ve sulama ile ilgili herhangi bir eğitim vermemektedirler. Tezimizin içeriğinde de önemini vurgulamaya çalıştığımız su kaynakları ve sulama yönetiminin önemi hususunda, öncelikli unsur olan sulama kooperatifleri ve üreticilere çok büyük görevler düşmektedir. Ancak bu görevlerin yerine getirilebilmesi için öncelikle örgütler ve üreticiler eğitilmeli ve bilinçlendirilmelidir. Bunun için ilgili kamu kuruluşlarının, üniversitelerin, kooperatiflerin ve üreticilerin uyum içinde çalışması gereklidir.

Kooperatiflerle ilgili problemlerin çözülmesi aşamasında kooperatif ortaklarının ve yerel halkın kooperatif ile işbirliği açısından eğitimi büyük önem arzetmektedir. Kamu yöneticilerine kooperatifçilik bilinci verilmeli, yerel yönetimlerle işbirliği yapmanın gerekli olduğu gerçeği gözardı edilmemelidir (Gülen 2016).

Sulama kooperatiflerinin ortakların ihtiyaçlarını karşılaması yönünde alınacak tedbirlerin başında gelen yapısal düzenlemeler, sulama altyapısını içine alan her türlü yatırımı kapsamaktadır. Sulama kooperatifleri suyun üreticiye ulaştırılmasında gerekli altyapı yatırımlarını tamamlamış olması gerekmektedir. Ayrıca yönetimsel faktörler de kooperatif- ortak ilişkilerinin düzenlemesindeki önlemleri içermektedir. Etkin bir yönetici ortaklarının sorunlarına zamanında çözüm bulabilen ve sulama kooperatifini günümüz şartlarında sürdürülebilirliğini sağlayabilen kişi olarak görülmektedir. Bu nedenle sulama kooperatifi yöneticilerinin su kaynaklarının yönetimi konusunda eğitimli olması gerekmektedir.

Küresel iklim değişikli nedeniyle ülkesel ve bölgesel bazda yağış rejiminin değişmesi su kaynaklarının sürdürebilirliği üzerine olumsuz etkilerde bulunmaktadır. Sulama kooperatifleri doğal sebepleri göz önüne alacak bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Mali faktörler, kooperatiflerin hizmetlerini yapabilmesini olanaklı hale getiren faktörlerdir. Ortaklardan toplanan sulama ücretleri kooperatiflerin en önemli gelir kaynaklarındandır. Bu nedenle su ücretlerini doğru olarak belirlenmesi ve zamanında toplanabilmesi önemlidir.

Benzer Belgeler