• Sonuç bulunamadı

Türkiye Almanya’dan güneş potansiyeli olarak daha zengin olmasına rağmen, güneş enerjisi kullanmada geride olmasının sebeplerini araştırmak için her iki ülkede eşdeğer iki güneş enerji sistemi HOMER ile modellenerek maliyet analizi yapılmıştır. Modellemede güneş enerji sistemlerinde kullanılacak ekipmanların özellikleri ile maliyetleri, araştırmalar ve ikili görüşmeler neticesinde belirlenmiştir. Modellemede seçilen lokasyonların güneş ve sıcaklık verileri HOMER sistemi içeresine entegre NASA veri tabanı üzerinden çekilmiştir.

Simülasyon sonuçlarına göre; Türkiye’de gerçekleşen modellemenin proje ömrü boyunca net bugünkü değeri 1 298 122 $, sistemin kendini geri ödeme süresi 7.5 yıl olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçla, Ordu şehri gibi Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeli ülke ortalamasının göre düşük olan yerlerin bile yatırım yapılabilir

seviyede olduğu anlaşılmaktadır. Almanya’da ise sistemin proje ömrü boyunca 440 569 $ net bugünkü değer, 16 yıl geri ödeme süresi sonucuna varılmıştır. HOMER

modelleme sonuçlarında Türkiye’nin yatırım yapılabilirlik seviyesinin Almanya’dan iki kat fazla olduğu sonucu elde edilmiştir.

Günümüz şartlarında, mevcut teknoloji ve yasal uygulamalar ile Almanya ve Türkiye arasındaki güneş enerjisi kullanımında ki bu sorunun sebebi tekno-ekonomik nedenle açıklanamamış ve geçmişten günümüze diğer sebepler üzerinde yoğunlaşırmıştır. Bu konuda yapılan araştırmalar neticesinde; enerji alım fiyatı, enerji alım garantisi, enerji politikası, yasal düzenlemeler, teşvikler, finansman bulma, ekonomik gelişmişlik, teknoloji, maliyet gibi sebeplerin Türkiye ve Almanya arasına Güneş enerjisinden yararlanma miktarları arasındaki farkın oluşmasında ana etmen olduğu sonucuna varılmıştır.

Almanya; yatırımcıya yatırım yapabilir seviyede elektrik enerjisi fiyatı ve alım garanti süresi sağlamak, enerji sektöründe oluşan eksiklikleri ve yanlışlıkları düzeltmek, gelişen ve değişen teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, yatırımcıya kredi, hibe ve teşvik mekanizmaları sağlamak amacıyla 2000’li yılların başından günümüze sistemli bir şekilde çıkardığı yasal mevzuatlarla yenilenebilir enerji yatırımlarını yenilenebilir enerji potansiyeline zıt olarak sürekli artırmıştır. Güneş enerji yatırımlarını destekleyen ve aynı zamanda yatırımlardan destek bulan güneş enerji endüstrisi ile

64

Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları da fayda-maliyet ekseninde sektörün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Tüm bunların yanında Almanya’nın ekonomik, hukuki ve siyasi istikrarı ile ekonomik gelişmişlik seviyesi yatırımcıya güven sağlamaktadır. Tüm bu saydığımız sebepler güneş enerji kullanım seviyesinde Almanya’yı dünyada sayılı ülkeler arasına sokmuştur.

Türkiye’nin ekonomik, hukuki ve siyasi istikrarı ile ekonomik gelişmişlik seviyesi gelişmiş ülkelerin gerisinde olması sebebiyle yatırımcıya tam anlamıyla güvenli bir ortam oluşturamamaktadır. Aynı zamanda yenilenebilir enerjide alım fiyatı ve alım garantisinin yatırım yapılabilirlikten uzak olması, yasal düzenlemelerdeki eksiklikler ve uygulamalarda oluşan sorunlar, kredi, hibe ve teşvik mekanizmalarının yetersizliği ile finansman bulma sorunları ve teknolojiye bağlı olarak enerji birim maliyetinin yüksek olması gibi sebepler Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelini etkin ve verimli kullanamamasının sebepleri olarak sıralanmaktadır.

Tüm bu sebeplerin yanında ülkelerin fiziksel özellikleri, teknik olarak enerji altyapısı, mahsuplaştırma sorunları ve toplumsal çevre bilinci gibi sebeplerde bu farkın oluşmasına sebep olan diğer sebepler olarak sıralanabilir.

Sonuç olarak Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeli düşük olan bölgelerinde bile yatırım yapılabileceği, Almanya’nın bu denli ileride olmasında ekonomik, yasal, teknolojik ve siyasi birçok sebep olduğuna ve Türkiye’nin Almanya’nın geçmişten günümüze izlediği politikaları derinlemesine inceleyerek örnek alması gerektiği sonucu çıkmaktadır.

Bu sonuç ışığında güneş enerji yatırımlarını artırabilmek adına Türkiye’nin yapabileceği birçok değişim ve yenilik mevcuttur.

İlk olarak enerji alım fiyatı konusunda düzenleme yapılması uygun olacaktır. Türkiye’de enerji alım fiyatı, hem devletin menfaatlerini koruyacak, hem de yatırımcıyı teşvik edecek şekilde oluşmamıştır. 2010 yılına kadar uygulanan enerji alım fiyatları ve 2010 yılından sonra uygulanan 13.3 $/Cent’lik enerji alım fiyatı 2014 yılına kadar yatırımcıya nasıl dezavantajlı olduysa, şu anda uygulanan fiyat da devlet için dezavantajlı durumdadır. Türkiye’nin yenilenebilir enerjiyi geliştirmek amacıyla fiyat konusunda fedakârlık yapması gerektiği gerçeğini kabul ederek; enerji alım

65

fiyatını, enerji birim maliyetine ve piyasa şartlarına göre çıkaracakları mevzuatlarla güncellemesi gerekmektedir.

Türkiye’de 2017 yılında çıkarılan yasa ile herhangi bir ruhsata gerek olmaksızın çatılara güneş enerji sistemi kurmanın önü açılmıştır. Bu olumlu gelişmenin ardından 2018 yılında karar öncesi 13.3 $/Cent olan alım fiyat garantisi, mevcut şebeke tarife fiyatına indirilmiştir. Bu gelişme ile yatırımların geri ödeme süreleri çok uzadığından yatırımlar durma noktasına gelmiştir. Türkiye çatı tipi güneş enerji sistemlerine, maliyetin fazla olduğu için yer tipi güneş enerji sistemlerinden daha fazla enerji alım fiyatı vermesi gerekmektedir.

Türkiye’de çatı tipi güneş enerji sistemlerinde ve bazı bölgelerde yer tipi güneş enerji sistemlerinin geri ödeme süresi 10 yılın üzerindedir. Ancak devlet 10 yıl alım garantisi vermektedir. Bu durum yatırımcıya bir risk oluşturduğu için yatırımcının yatırımdan kaçınmasına neden olmaktadır. Devletin alım garantisini yatırımcıyı teşvik edecek şekilde revize etmesi uygun olacaktır.

Her alanda olduğu gibi güneş enerjisi alanında da yatırımları artırmak için ülke şartlarına uygun gerçekçi hedefler belirlenmesi gerekmektedir. Türkiye uzun vadeli ve gerçekleştirilmesi zor hedefler yerine ülke şartlarına göre ulaşılabilir hedefler belirlemeli ve bu hedeflere uygun stratejik planlar ortaya koyulmalıdır. Türkiye ortaya koyulan stratejik plan doğrultusunda çıkarılan yasal düzenlemelerle, verilen teşvikler ve desteklerle hedeflerin gerçekleşmesine katkıda bulunmalıdır.

Türkiye’de uygulanan aylık mahsuplaştırma sistemi bazı sektörlere uygun değildir. Mevsimsel olarak enerji ihtiyacı değişen tesis ve yapılarda üretilen fazla enerji aylık mahsuplaşma uygulaması nedeniyle tamamen şebekeye satılamamaktadır. Bunun için mahsuplaşma uygulaması aylık, altı aylık ve yıllık mahsuplaştırma şeklinde yatırım yapılan sektöre göre belirlenmesi yatırımcıların önünü açacaktır. Mahsuplaştırma ile ilgili bu yönde düzenlemeler yapılması güneş enerji yatırımlarını hızlandıracaktır. Türkiye, 2014 yılından itibaren kur değişiminin ve teknoloji ile maliyetlerin azalmasının etkisiyle güneş enerji yatırımları yatırımcı için daha cazip hale gelmiş ve bunun etkisi yatırımlara yansımıştır. Bunun yanında devlet yasal düzenlemelerle lisanssız elektrik üretiminde sınır değerini 2016 yılında 500 kW’dan 1 MW’a, 2019 yılında ise 1 MW’dan 5 MW’a çıkarması güneş enerjisi yatırımlarının artmasında

66

etkili olmuştur. Yasal düzenlemelerle yerli ürün kullanılmasına verilen destek de yenilenebilir enerji endüstrisinin büyümesini sağlamıştır. Türkiye’de bunun gibi yatırımcının elini güçlendiren çalışmaların çeşitlendirerek artırılması halinde güneş enerjisi potansiyeli daha etkin ve daha verimli kullanabilecektir.

Bunların dışında Türkiye’de; siyasi, hukuki ve ekonomik istikrarın artırmaya yönelik adımlar atılmalı, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerin hızlandırması için destekler verilmeli, altyapısını iyileştirerek kapasite artışı yapılmalı, kişisel avantaj sağlayan düzenlemelerden kaçınılmalı ve yenilenebilir enerji bilincinin artmasına yönelik sivil toplum faaliyetlerine destek verilmelidir. Tüm bu saydığımız alanlarda adımlar atılırsa yenilenebilir enerji sektörü büyüyecek ve fosil yakıtlara bağlılık da azalacaktır.

67

Benzer Belgeler