• Sonuç bulunamadı

3. ÇALIŞMA ALANININ CUNDA ADASI İÇİNDEKİ YERİ

3.2. Çalışma Alanındaki Yapılar

3.2.2.4. Sokaklar ve Çevresel Değerler

Cunda Adası Kentsel Sit Alanı’nı oluşturan sokaklar genellikle 5-6 metre genişliktedir ve ızgara planlı olarak birbirini dik açılarla kesmektedir. Çalışma alanının kuzeyine doğru, özellikle Aşıklar Tepesi etrafında sokaklar daha daralır ve ortalama genişlikleri 3-4 metreye düşer. Bu sokaklar organik bir doku sergilemektedir. Tarihi sıraevlerin ve onların birleşik kiremit çatılarının uyumlu görüntüsünün seyredildiği, karşılıklı cumbaların ve bahçelerdeki ağaçların gölgelediği, denize dik inen sokaklar adanın etkileyici vistalarını oluştururlar. Bu sokaklardan, özellikle Selamet Caddesi, Hayat Caddesi, Cumhuriyet Sokak, Şeref Sokak, Hükümet Arka Sokak ve Bahar Sokak, Cunda Adası’nın siluetini oluşturmakta etkili olan sokaklardır. Sahilden çalışma alanının kuzeyine dek kesintisiz devam eden Selamet Caddesi ve Cumhuriyet Caddesi, hem adanın en geniş sokaklarını oluşturur, hem de yazın öğleden sonra denizden esen imbat rüzgarının serinliğini ta iç kesimlere dek taşırlar (Şekil B.161-163).

Cunda Adası’nın sahili, Ayvalık Körfezi’nin karşısında, doğusunda Kaz Dağları, batısında Dalyan Boğazı ve diğer küçük adalarla çevrilmiştir; dolayısıyla da yerleşimin en güzel manzaraya sahip olan kesimidir (Şekil B.164). Sahil şeridi, denize dik konumlanmış büyük zeytin depoları, tarihi Taşkahve binası ile günümüzde restoran olarak kullanılan tek ya da iki katlı tarihi yapılardan oluşmaktadır (Şekil B.165-166). Bu binaların hem sahile paralel uzanan Çarşı Caddesi’nden, hem de sahil tarafından girişleri vardır. Binaların önünde geniş bir alan uzanmaktadır (Şekil B.167). Bu alan, Kentsel Sit Alanı’nın batı sınırı ile doğu sınırını birleştiren bir yaya yoludur, daha önce beton kaplı iken 2005 yazında kilit parke taşıyla kaplanmıştır (Şekil B.168-169). Sahilde küçük bir iskele bulunur, yaz mevsiminde Ayvalık Limanı’na gidip gelen deniz motorları buradan hareket eder (Şekil B.170). Restoranların önünde ve deniz kıyısının hemen bitişiğinde oturma yerleri bulunur. Deniz kıyısındakiler, demir çubuklar üstüne yerleştirilen hasır çatılarla korunaklı hale getirilmiştir. Ancak, her restoran kendine özgü bir oturma

25

yeri yaptırdığından, ortaya uyumlu bir birliktelik çıkmamakta ve bu durum, adanın en güzel vistasını niteliksiz kılmaktadır (Şekil B.171-173).

Çalışma alanının batısında, On Beş Eylül Caddesi’nin sahille birleştiği yerde, otopark, otobüs durağı ve Cunda Adası Su Ürünleri Kooperatifi’nin gazinosu bulunmaktadır (Şekil B.174). 2005 yılında yapılan yeni meydan düzenlemesiyle, gazinonun arkasında kalan boş alana balıkçıların kullanması için kulübeler yerleştirilmiş, ancak bu kulübeler kullanılmamıştır. Kıyıda Sahil Güvenlik tarafından kullanılan bir iskele ve bir mendireğin çevirdiği küçük bir balıkçı barınağı bulunmaktadır (Şekil B.175). Burası az sayıda gelen turistik teknelere ve yerlilerin teknelerine hizmet vermektedir. Balıkçı barınağının kuzeybatı köşesinde, Cunda Adası’nın “Yat Çekek Yeri” bulunmaktadır.

On Beş Eylül Caddesi’nin Ayvalık Caddesi ve Çarşı Caddesi olarak iki kola ayrıldığı geniş bir meydan vardır. Bu meydan 2005 yazında düzenlenerek, buraya turistik eşyaların satıldığı dükkanlar ile tost yapan büfeler için tek tip kulübeler sıralar halinde yerleştirilmiştir. Böylelikle daha önce deniz kıyısındaki yürüyüş yolunda yer alan turistik eşya tezgahları bir araya toplanarak, düzenli bir görünüme kavuşmuşlardır (Şekil B.176-179). Bu alanın önünde, Cunda Adası’na adını veren Ali Çetinkaya’ya atfedilmiş, ortasında bir çeşme ve bir çiçek tarhı olan bir meydan bulunmaktadır. Denize nazır bir konumu olan bu meydan günümüzde hem tanımsızdır, hem de kullanılmamaktadır (Şekil B.180).

Sahilin doğusunda, çalışma alanının doğu sınırından Kentsel Sit Alanı sınırına dek Mevlana Parkı bulunmaktadır. Sahil boyunca uzanan beton kaplı bir yürüyüş yolu, ahşap banklar ve çiçek tarhlarının bulunduğu parkta, bir de Mevlevi Semazen yer alır (Şekil B.181). Parkın Mevlana Caddesi’ne bakan kısmı otopark olarak düzenlenmiştir. Park aynı zamanda yerli teknelerin bağlandığı küçük bir liman görevi görmektedir. Ancak bu teknelere herhangi bir hizmet verilmemektedir. Sahilin batısında yapılan yeni meydan düzenlemesinden sonra bu park bir odak noktası olmaktan çıkmıştır. Daha önceleri, turistik eşyaların satıldığı tezgahlar parkın başlangıcına kadar uzanırken ve onlara bakmak için gelen halkın parkta da yürümesi mümkünken, mevcut durumda, restoranlarla parkın ilişkisi kopmuştur.

Mevlana Parkı haricinde, çalışma alanı sınırları içinde başka yeşil alan ve park düzenlemeleri de vardır. Örneğin Çarşı Caddesi’ndeki yeşil alan düzenlemesi,

26

sahildeki Atatürk Anıtı ve çevresindeki park ile Halk Caddesi’ndeki park, Belediye tarafından yapılmıştır (Şekil B.182-4). Bunların dışında, çalışma alanının batısındaki Ayvalık Caddesi’nde ve doğusundaki Meydan Caddesi’nde birer çocuk parkı bulunur (Şekil B.185)

Kentsel Sit Alanı’nda deniz kıyısındaki sokaklar, park alanları ve tarihi bölgeyi yeni evlere, On Beş Eylül Caddesi’ne bağlayan Çayır Sokak parke taş ile kaplanmıştır. Sahil kesimindeki Mevlana Caddesi ile On Beş Eylül Caddesi asfalt kaplıdır. Bu sokaklar dışındaki tüm sokakların özgün geleneksel taş kaplaması mevcuttur. Geleneksel kaplama, koyu gri-siyah renkli, yuvarlak kesitli volkanik taşlardan meydana gelmektedir. Taşlar, yolun ortasına doğru eğimlidir ve ortada dörtgen kesitli taş plakalar çift sıra halinde dizilerek oluk oluştururlar (Şekil B.186). Çok eğimli sokaklarda su doğal olarak aşağıya aktığından, oluk bulunmamaktadır. Bu bölgeye özgü bir başka geleneksel kaplama çeşidine de genellikle avlularda rastlanır ve “Rum mozaiği” tabir edilen, koyu gri-siyah renkli, küçük yuvarlak çakıl taşlarının toprağa ya da çimento harcına gömülmesiyle oluşturulur. Çalışma alanında Taksiyarhis Kilisesi’nin avlusunda böyle bir kaplama görülmektedir (Şekil B.187). Panaya (Aya Triada) Kilisesi’nin de benzer şekilde çakıl taşlı bir avlusu olduğu, etrafındaki izlerden anlaşılmaktadır, ancak avlu kaplaması moloz yığını altında kalmış, üstünü sarmaşıklar bürümüştür.

Bahçeler, avlular ile geleneksel duvarlar önemli çevresel değerlerdir. En mütevazi yapıdan en görkemli yapıya dek hemen hemen her konutun mutlaka bir bahçesi ya da avlusu vardır. Sıraevlerin arka cepheleri küçük bir taşlığa ya da bahçeye bakarken, büyük evler büyük bahçeler içinde konumlanmışlardır. Her bahçenin olmazsa olmaz öğeleri yeşillikler ve kuyulardır. Akdeniz iklimi, tüm meyve ağaçlarının yetişmesi için uygundur, bu yüzden de bahçelerde her türlü narenciye, erik, kiraz, armut, elma, şeftali, kayısı, dut, incir, badem gibi meyve ağaçlarıyla, zeytin, çınar, akasya, gül ibrişim, palmiye ve iğne yapraklı ağaçlar bulunur. Ayrıca asma, yasemin, mor salkım, hanımeli, begonvil gibi sarmaşık bitkileriyle Akdeniz ikliminin sembolü haline gelmiş zakkumlar, sardunyalar ve güller bahçelerde yetişir. Bahçelerin çoğunda, Rumlardan kalma tarihi kuyular vardır. Kimi avlularda ve kapı önlerinde, hayvanların su içmesi için taş yalaklar bulunmaktadır (Şekil B.188-189).

Bol yeşillikli bahçeler, tarlalar geleneksel taş duvarlarla çevrilmiştir. Duvarların bazıları yüksek kesme taş duvarlardır, bazıları ise moloztaş duvarlardır. Kesme taş

27

duvarların yükseklikleri 2,5 ila 3 metre arasında değişir (Şekil B.190-191). Moloztaş duvarlar genellikle daha alçaktır ve yükseklikleri ortalama 2 metredir (Şekil B.192). Tarihi konutların büyük bahçelerini kimi zaman 1,20-1,50 metre yüksekliğinde alçak duvarlar çevreler, duvarın üstünde aynı yükseklikte geleneksel motifli ferforje parmaklıklar bulunur (Şekil B.193). Duvarların harpuştaları harçla şekillendirilir ve genellikle üçgen kesitlidir (Şekil B.194-195). Nuri Zarplı Evi, Hayat Caddesi no. 10 gibi büyük konutların bahçe duvarlarının taş plakalardan harpuştaları vardır (Şekil B.196). Bahçe kapıları genellikle duvarın üst kotundan daha yüksektedir, her iki yanında birer sütun yükselir. Kimi zaman sütunların üst noktasında piramit şeklinde birer harpuşta bulunur. Kapılar çoğunlukla çift kanatlıdır, masif ahşap ya da demir parmaklıklı olurlar. Daha mütevazi konutların bahçe kapılarının üstü kiremit örtülü olup, duvarları genellikle sıvalıdır (Şekil B.197-199).

Çalışma alanında çevresel değerli öğeler arasında devşirme malzemeler de bulunmaktadır. Bunlar, mermer sütun başlıkları, granit sütun tamburları ve benzeri elemanlardır (Şekil B.200). Sokakların taş kaplamalarında, kapı önlerinde, duvarların taşlarında devşirme elemanlara rastlamak mümkündür. Ancak günümüzde bu elemanlar da yok olmaktadır (Şekil B.201).

Benzer Belgeler