• Sonuç bulunamadı

1.1 Rejeneratif Endodonti

1.2.1 Sodyum Hipoklorit (NaOCl)

NaOCl; en yaygın olarak kullanılan irrigasyon solüsyonudur. NaOCl; suda Na+ ve OCl-‘e (hipoklorit iyonu) iyonize olur ve hipoklorik asit (HOCl) ile bir denge kurar (McDonnell ve Russell 1999). HOCl- ve OCl- aminoasitlerin degradasyonuna (parçalanmasına) ve hidrolizine neden olur. Proteinlerin amino gruplarındaki H+, Cl -ile değiştirilir ve kloramin b-ileşikleri oluşur. Güçlü bir antioksidan olan klorin bakteriyel enzimlerdeki sülfidril gruplarını geri dönüşümsüz okside ederek antimikrobiyal etki sağlar (Estrela ve ark. 2002). NaOCl güçlü bir bazdır (pH>11) ve yüksek pH'sı ile hücrelerin sitoplazmik membran bütünlüğünde geri dönüşümsüz

enzimatik inhibisyon oluşturur. Mikrobiyal hücrenin vital fonksiyonlarını bozar ve hücre ölümüne neden olur.

Endodontide NaOCl irrigasyon solüsyonu olarak; %0.5 ile %6 arasındaki konsantrasyonlarda kullanılmaktadır. Bakterilere karşı güçlü antimikrobiyal etkisinin yanında, nekrotik ve vital pulpa kalıntıları ve dentinin organik bileşeni olan kollajeni de çözme özelliğine sahip etkili bir ajandır (Haapasalo ve ark. 2010). %0.5 NaOCl’nin, %5.25 NaOCl ile karşılaştırıldığında aynı antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu, ancak doku çözme yeteneğinin daha az olduğu belirtilmiştir (Kandaswamy ve Venkateshbabu 2010). E. faecalis’e sadece %5.25 NaOCl ile uzun süreli irrigasyonun etki edebileceği bildirilmiştir (Retamozo ve ark. 2010). Siqueira ve ark.

(1998) siyah pigmente anaerobik bakteriler ve E. Faecalis, Streptococcus mutans, Streptococcus sanguis, Streptococcus sobrinus’u içeren fakültatif bakteri grubunda

%4 NaOCl ve %2.5 NaOCl'nin antibakteriyel etkinliğinin %0.5 NaOCI, CHX, EDTA ve SA’dan daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Ercan ve ark. (2004), nekrotik pulpada ve periapikal lezyonlu dişlerde; %2 CHX ve %5.25 NaOCl'nin antibakteriyel etkinliklerinin yüksek olduğunu rapor etmişlerdir.

NaOCl’in etkinliği; çözeltinin konsantrasyonuna, hacmine, doku ile temas süresine, uygulama sıcaklığına ve irrigasyon aktivasyonu yapılmasına bağlı olarak değişmektedir. Düşük konsantrasyonlu çözeltilerin önceden ısıtılmasının, kısa süreli uygulamalarda çözeltinin stabilitesini etkilemeden doku çözme kapasitelerini artırdığı belirtilmiştir (Stojicic ve ark. 2010). NaOCl’in, güçlü proteolitik etkisiyle organik dokuyu çözen en etkili ajan olduğu ve yüksek konsantrasyonlarda daha hızlı doku çözülmesi sağladığı rapor edilmiştir (Clarkson ve ark. 2006). Çözeltinin ısının artırılmasıyla nekrotik pulpada bulunan özellikle E. faecalis hücrelerine karşı etkinliğinin arttığı görülmüştür, fakat düşük bir sıcaklıkta aynı etkinliğe sahip yüksek konsantrasyonlu çözeltilerin sistemik toksitesinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir (Sirtes ve ark. 2005). Clegg ve ark., E. Faecalis’i içeren biyofilm tabakasına NaOCl (%6, %3 ve %1), %2 CHX ve BioPure MTAD etkinliklerini incelemişler ve %6 NaOCl'nin hem bakteri eliminasyonu sağlayabilecek hem de biyofilmi fiziksel olarak kaldırabilecek irrigasyon solüsyonu olduğunu bildirmişlerdir (Clegg ve ark. 2006).

NaOCI, sekonder veya inatçı periradiküler enfeksiyonlu kök kanal tedavilerinde daha yüksek oranda tespit edilen Candida albicans’a karşı antifungal

etkilidir. NaOCl, H2O2 ve CHX’in, önemli ölçüde seyreltilmiş olsa bile C. albicans'a karşı etkili olduğu bildirilmiştir (Ferguson ve ark. 2002). Şen ve ark. (1999); %1 NaOCl, %5 NaOCl ve %0.12 CHX’in antifungal özelliklerini araştırmışlar. Smear tabakasının varlığında 1, 5 ve 30 dk.lık sürelerde antifungal aktivitenin gerçekleşmediğini belirtmişlerdir. %5 NaOCl’in sadece 10 örneğin üçünde 30 dk.da etki etmeye başladığını tüm örneklerin tamamında ise 60 dk.da etki gösterdiğini tespit etmişlerdir. C. albicans'ın smear tabakasının varlığında daha dirençli olduğunu rapor etmişlerdir.

Dentinin el ve döner eğelerle preparasyonu sırasında; bakteri ve yan ürünlerini de içerebilen organik ve inorganik doku artıklarının oluşturduğu smear tabakası adı verilen bir tabaka görülür. Yaklaşık olarak 2-5µm kalınlığında olduğu ve dentin tübüllerine kadar uzandığı düşünülmektedir (Violich ve Chandler 2010).

Sadece NaOCl irrigasyonuyla smear tabakasını tamamen kaldırmak mümkün değildir. Kök kanal duvarlarından smear tabakasının etkin bir şekilde uzaklaştırılabilmesi için; NaOCl irrigasyonuna ek olarak şelasyon ajanları ile birlikte kullanımının gerekli olduğu bilinmektedir (Yamada ve ark. 1983, Liolios ve ark.

1997).

CHX ve NaOCl karıştırıldığında asit-baz reaksiyonuna bağlı olarak kırmızı renkte para-kloranilin (PCA) adı verilen bir çökelti oluşmaktadır. PCA; toksiktir, methemoglobine ve siyanoza yol açmaktadır. Bu çökelti; kuronda renklenmeye neden olmanın yanı sıra dentin tübüllerini de tıkar (Rossi-Fedele ve ark. 2012). CHX ve NaOCl birlikte kullanımı sırasında solüsyon aralarında distile su ya da salin solüsyonu kullanılmalıdır.

NaOCl’in, kollajeni çözmesi nedeniyle dentin tabakasında dejenerasyon görülür. Ayrıca, NaOCl’in irrigasyonu sırasında oluşan oksijen tabakasının; rezin polimerizasyonunu önemli ölçüde azalttığı ve marjinal adaptasyonu olumsuz yönde etkilediği belirtilmiştir (Frankenberger ve ark. 2000). Erdemir ve ark. (2004), NaOCl’nin kök kanal dentinine bağlanma kuvvetini önemli ölçüde azalttığını belirtmişlerdir. Gutta-perka çözücülerinin, adeziv simanların kök kanal dentinine bağlanma güçleri üzerine olumsuz bir etkiye sahip olduğunuda rapor etmişlerdir.

%3'ten yüksek NaOCl konsantrasyonlarının, fizyolojik saline ile kıyaslandığında

dentinin elastik modülünü ve fleksural dayanıklılığını önemli ölçüde azalttığı bildirilmiştir (Sim ve ark. 2001).

Güçlü antimikrobiyal ve doku çözme özelliklerine ek olarak, NaOCl pulpa amputasyonu sonrasında kanama kontrolünü sağlamada başarılı sonuçlar vermektedir (Mohammadi 2008). Hafez ve ark. (2002), %3 NaOCl'nin bir kanama kontrol ajanı olarak biyouyumlu olduğunu belirtmiştir. Bu konsantrasyonla tedavi edilen pulpalarda, 7- 27 gün sonra pulpal nekroz belirtisi görülmediği rapor edilmiştir.

NaOCl’in yüksek konsantrasyonlarda toksiktesinin de arttığı bilinmektedir.

Mukoza ile temasında ya da apikal alana irrigasyon sırasında taşmasında doza bağımlı olarak dokuda ağrı, kanama, ülserasyon, ödem, nekroz, sekonder enfeksiyon ve parestezi gelişebilir (Hauman ve Love 2003).

Bir in vitro çalışma, DPSC canlılığını 5, 10 ve 15 dk boyunca %0.04,

%0.08, %0.16 ve %0.33 NaOCl'le irrigasyondan sonra incelemiştir. Sonuçlar, NaOCI konsantrasyonunun azaltılmasıyla yaşayabilir hücre sayısının arttığını göstermiştir. Ayrıca, %0.04 NaOCl’in, tüm zaman noktalarında hücrelerin canlılığını koruduğu tespit edilmiştir (Essner ve ark. 2011). Yapılan bir başka çalışmada;

yüksek konsantrasyonlarda NaOCl’in kök hücrelerin canlılığı üzerine olumsuz etkileri mevcutken, bu etkinin %1.5 NaOCl ve ardından %17 EDTA kullanımı ile önlenebildiği rapor edilmiştir (Martin ve ark. 2014).

Benzer Belgeler