• Sonuç bulunamadı

1. Modern Arap Edebiyatı ve Mısır’da Roman

2.1.4. Siyâsî Hayatı

Necîb el-Kîlânî, İḫvân-ı Müslimîn Teşkîlâtı’na hayatının erken dönemlerinde katılır. O, İḫvân’ın fikir ve ideolojisinden etkilenmiş ve bu teşkîlattan birçok bilgi, dînî ve dünyevî ilim öğrenmiş olup onun siyâsî aklının oluşumunda İḫvân’ın büyük etkisi vardır.

el-Kîlânî, 1948 yılında Ziftâ Şehri’nde hicret-i nebî münasebetiyle düzenlenen etkinliklerde İḫvân-ı Müslimîn Teşkîlâtı’yla tanıştı. Bu cemâʿate yönelmesinin sebebi; dînî münasebetlerde düzenlenen etkinlik ve konuşmalarda yeni bir üslûb bulması ve onlardan işittiği şeylerle kalbinin ve aklının açılmasıdır. Bu etkinliklerde duyduğu sloganlar dikkatini çekmişti. O dönemde cemâʿat ve partilerin çoğu kendi lider ve önde gelen kişilerini öven sloganlar atardı. O, bu etkinliklerde:

انروتسد نآرقلا ⸲ و انميعز لوسرلا ⸲ و انليبس داهجلا ⸲ و انينامأ ىمسأ هللا ليبس يف توملا ⸲ كلذ لك قوفو انتياغ هللا .

“Kur’an, anayasamızdır, Rasûlullah (s.a.v.), liderimizdir. Cihad, yolumuzdur, Allah yolunda ölüm en yüce arzumuzdur. Yaptığımız her amelin gayesi Allah içindir” şeklinde farklı sloganlar işitiyordu. İḫvân’ın düzenlediği bu konferanslar Necîb’e göre entelektüel ve kültürel düşünce bakımından çok güçlü ve zengin idi.93

Tanta şehrinde lisede okurken bir gün derste Arapça hocası Abdüssettâr Acûr

çok üzgün idi. Hasan el-Bennâ’nın tutuklanması sebebiyle adeta onun yüzünü üzüntü ve keder kaplamıştı. İki gözünden yaşlar boşanıyordu. Titrek bir sesle konuşmaya başladı. Zil çalıncaya kadar Mısır’daki fitne ve zulüm ile ilgili konuştu. Ders bittikten sonra Necîb, gazeteleri araştırmaya başladı. Konuyla ilgili Necîb şöyle der: “O zamanın Mısır gazetelerinde, kalın siyah yazılarla “eş-Şeyḫ Hasan el-Bennâ’nın

Ölümü” başlıklarını gördüm. Ayrıntıları okumaya başladım… Caddelerde insanlar gazetelerin ele almadığı başka işler hakkında konuşuyorlardı. İḫvân-ı Müslimîn mensupları gizli gizli buluşuyorlar, yayılan zulüm ve fesattan, hapishanede tutuklu olan ve zincirlere vurulup işkence gören Müslümanlar hakkında konuşuyorlardı. Bu kara günde İḫvân-ı Müslimîn’in bir üyesi gibi davrandım.” 94

el-Kîlânî’nin üniversite hayatında geçirdiği dönem, siyasî hayatında önemli bir rol oynar. 1954 yılında Kahire’deki Tıp Fakültesinde okurken İḫvân-ı Müslimîn Cemâʿati’ne katılır. İḫvân’ın eserlerini okumaya başlar, onların ilkelerini öğrenir. İḫvân-ı Müslimîn Teşkîlâtı, fikir, edebiyat, tarih, siyaset, iktisat ve sağlık gibi çeşitli konuları içeren konferanslar düzenliyor ve bu konuların İslâm’la bağını kuruyordu. Ayrıca şiir festivalleri, İslâmî tiyatro ve spor etkinlikleri düzenliyordu. Necîb, cemâʿatin düzenlediği bu toplantı ve konferanslara katılmış ve etkilenmiştir. İḫvân’ın eserlerini okuyup önde gelen kişileriyle tanışması, düzenlenen etkinliklere katılması İslâm’ın ruhunu anlamasına yardımcı olmuştur.95

Necîb, İḫvân-ı Müslimîn ile ilgili olarak, en çok şu üç olaydan etkilenmiştir: 1) Filistin cihadına giden İḫvân-ı Müslimîn gönüllülerinin samimiyetleri,

2) 1948 yılında İḫvân-ı Müslimîn dergisinde kendisine ait Ellerimiz Arasındaki Işık adlı ilk kasîdesinin yayımlanması,

3) İmam Hasan el-Bennâ'nın 3 Şubat 1949'da hain bir mermi ile şehit edilmesi.96 Necîb, İḫvân’la ilişkisinin babasının amcasının oğlu olan Muhammed eş- Şafiî’den etkilenmeyle başladığını söyler. Bu kişi köylerinde İḫvân’a ilk katılan kişiydi. Hac için kutsal topraklara gitmiş ve orada selefî aḳîdeyi öğrenmiş ve benimsemişti. Şerşâbe köyüne döndüğünde evliyâ kerametlerini inkâr etmeye ve onların kabirlerini yıkmaya çalıştı. Halk onu bu davranışlarından dolayı delilikle nitelendirdi. Bu şahıs, İḫvân davasının müntesiplerindendi. İḫvân’ı maddî ve manevî olarak destekliyor, onların yayınlarını takip ediyordu. Haftalık dergilerine abone idi. Necîb, posta kutusundan bu dergileri alır ve bu zâta getirirdi. eş-Şafiî, dergileri Necîb’e

94 http://www.gaberkomeha.com/يناليكلا-بيجن-تاحمل-عم/ (Erişim: 25.12.2018) 95 http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title=ناليكلا بيجن (Erişim: 25.12.2018) 96 İsmail Durmuş, “Kîlânî, Necîb”, DİA, İstanbul, 2016, ek-II, 65-67.

okutur, sonra onunla din işleri ve İslâm’ın sorunları hakkında konuşur, dünyevî işlere İslâm’ın bakış açısını anlatırdı.97 Necîb, her ne kadar Muhammed eş-Şafiî’den

etkilendiğini ifade etse de inanç konusunda onun kadar katı olmamıştır. Çocukluğunda köyünde düzenlenen mevlid törenleri, kandil geceleri ve tarikat şeyḥlerini anma gibi etkinliklere katılması ve ileriki dönemlerde yazdığı eserlerde, bu etkinliklerden de beslendiğini anlatması onun inanç konusunda itidal sahibi bir kimse olduğunu gösterir.

el-Kîlânî, İḫvân-ı Müslimîn teşkîlâtında özellikle de Cemâl ‘Abdunnasır’ın (ö. 1970) zamanında iyi bir tebliğci, hatip ve şairdi. Konuşması çok etkileyici olup Tıp Fakültesinde çok sayıda öğrencinin rağbet gösterdiği konferanslar vermiştir. Binlerce öğrencinin katıldığı büyük gösterileri düzenleyen ve organize edenlerden biriydi. ‘Abdünnâsır ve baskıcı rejimine karşı çıktı. 1955 yılında Tıp Fakültesi son sınıfta iken tutuklandı. Hükümeti güçle devirmeye çalışan silahlı bir örgüte iştirâki gerekçesiyle on yıl hapse mahkûm edildi. Üç yıl hapis yattıktan sonra 1958 yılının sonlarında sağlık sebeplerinden dolayı serbest bırakıldı. Hapisten sonra Tıp Fakültesini bitirdi ve 1960 yılında diplomasını aldı. 6 Eylül 1965’de tekrar tutuklandı ve 1967 yılında salıverildi.98

Necîb, hapisteyken Dr. Muhammed Mendûr’un (ö. 1965) en-Naḳdu’l-edebî ve mezahibuhu adlı eserini okur ve kitap hakkında şöyle der: “Bu kitap, hacminin küçük olmasına rağmen benim için çok önemlidir. Edebî ekollerin çoğunu inceleme ve gözden geçirme fırsatı bulduğum ilk çalışmadır. Bu kitabı okuduktan sonra dünyanın her tarafındaki edebiyatçıların çoğunluğunun felsefî ve fikrî bir temelden hareket ettiklerini gördüm. Önemli olan, edebiyatçının etrafında çeşitli görüşler ve kendisine muhalif ekoller olsa da kendisine has bir üslûbunun olmasıdır. Dikkatimi çeken bir diğer nokta ise siyâsî değerlerdir. Tabir yerindeyse edebiyat, siyâsetin revâc bulması ve kitlelerin saflarına katılması için kullanılır.99

Necîb, tutuklanmasını şöyle anlatır: “Ziftâ Şehri’nden taksi ile köyüme ulaştım. Ṭanṭa’daki hapishaneye nakledildim. Orada hırsız ve suçlularla beraber kaldım. Sonra

97 el-Minşâvî, “Necîb el-Kîlânî: Ḍav’un ‘alâ sîretihi…”, s. 253-271. 98 http://www.gaberkomeha.com/يناليكلا-بيجن-تاحمل-عم/ (Erişim: 28.12.2018) 99 el-Minşâvî, “Necîb el-Kîlânî: Ḍav’un ‘alâ sîretihi…”, s. 253-271.

beni çok sıkı bir korumayla ‘Abbâsiye’deki askerî hapishaneye naklettiler ve orada çektiğim işkenceler sonunda sahte bir yargılamaya tâbî tutuldum. Tutuklu kişilerin âilelerine yardım suçundan 1955 yılının Ağustos ayından aynı yılın Ekim ayına kadar yaklaşık üç ay askeri hapishanede tutuklu kaldım. Sonra Kahire hapishanesine oradan da Asyût hapishanesine nakledildim.” Bu hapishanede Necîb, bir duvar gazetesi oluşturur. İḫvân üyeleri göğüslerindeki fikir, görüş ve hükümleri oraya yazarlar. Bu gazeteye Mecelletu’ş-şurûḳ ismi verilir. Bu gazete İḫvân üyelerinin adeta nefes aldığı bir yerdi. Dünya siyâseti, İslâmî düşünce, edebiyat ve çeşitli sanatlar hakkındaki görüşlerini oraya yazıyorlardı.100 Hapishane tecrübesi, Necîb’te derin izler bırakmış

olup bu izler ortaya koyduğu eserlerinde de görülür.

el-Kîlânî’nin siyâsî görüşlerinin oluşmasında İḫvân-ı Müslimîn teşkîlâtının büyük etkisi olmuştur. Onun, İḫvânla ilşkisinin babasının amcaoğlusu olan Muhammed eş-Şafiî’den etkilenmesiyle başladığı söylenebilir. Üniversite yıllarında bu teşkîlâta üye olur, konferanslara katılır, Hasan el-Benna ile görüşemez fakat İḫvân’ı Müslimîn teşkîlâtı’nın ileri gelen mensuplarıyla tanışma fırsatı bulur. Tıp Fakültesinde okurken düzenlenen konferanslara konuşmacı olarak katılır. Bu konferanslardan birinde Cemal Abdunnasır rejimini eleştirdiği için tutuklanır ve uzun yıllar hapiste yatar. Hapishane günlerinde de okuma ve irşad faaliyetlerine devam eder.

Benzer Belgeler