• Sonuç bulunamadı

Doğum kanalı içinde takılma, baş yaralanmalarının temel nedenidir. Makat prezentasyon gibi durumlarda ortaya çıkan bu durum forseps kullanılmasını gerektirebilir ve nadiren baş yaralanmasına neden olabilir. İntrakranial yaralanma riski doğumun ilerlemediği durumlarda vakum ya da forseps yardımı ile olan doğumlarda en yüksektir(Minkoff & Chervenak, 2003). Travay denemesi yapılmadan sezaryen doğum yapmış annelerde intrakranial kanama sıklığı 2750 bebekte bir iken, travay sırasında sezaryen doğum yaptırılanlarda 907 bebekte bir ve başarısız vaginal doğum girişiminden (forseps veya vakumla) sonra 334 bebekte bir görülür. Sezaryen fetal kırık ve sinir yaralanması gibi ciddi komplikasyonların oluşumunu engellemesi açısından yararlı olup, bu tür komplikasyonları %50’den daha fazla oranda azaltabilir(Sachs, 2004; Minkoff & Chervenak, 2003; Harer, 2003).

Pelvik taban, abdominal ve pelvik organları destekler, idrar ve dışkının kontrolünü sağlar, cinsel ilişkiye ve doğuma izin verir ve seksüel yanıtta rol oynar. Pelvik taban kaslarının gücü doğumdan sonra azalır ve vaginal doğum bir çok yazar tarafından pelvik taban hasarının önemli bir nedeni olarak kabul edilir(Baytur ve

diğ., 2005; Richman & Harer, 2003; Penna & Arulkumaran, 2003). Sezaryenin bir çok kadın için uzun dönemde en önemli yararının, uterus, mesane ve diğer abdominal organları destekleyen pelvik taban kaslarının korunması olduğu savunulmaktadır. Spontan vaginal doğumla karşılaştırıldığında, sezaryen doğumun uzun dönemde pelvik taban hastalıklarını azaltmada tam olarak koruyucu olup olmadığı açık değildir. Bazıları sezaryenin doğumun başlangıcından önce uygulanması durumunda yararın maksimum olduğunu belirtir(Minkoff & Chervenak, 2003). Bebeğin başı doğum kanalından geçerken sinirler ve kaslar zarar görebilir. Doktor forseps kullanmak zorunda kalırsa zarar görme riski daha da artar. Bu durum koşma, gülme, ağlama sırasında meydana gelen kontrol edilemeyen idrar çıkışına neden olabilir. Üriner ve fekal inkontinans, pelvis organlarının prolapsusu ve cinsel disfonksiyon insidansı vaginal doğum sonrası daha yüksektir(Sachs, 2004; Harer, 2003). Vaginal doğumdan sonra üriner inkontinans insidansı, spontan vaginal doğumlarda %22’den, forseps yardımlı doğumlardan sonra %33’e yükselir(McFarlin, 2004; Hannah, 2004). Sadece sezaryen doğum yapanlar ile nullipar kadınlar üriner inkontinans açısından karşılaştırıldığında bir ya da daha fazla gebeliği olan kadınlarda nulliparlara göre beş kez daha fazla ve sadece sezaryenle doğum yapanlarda nulliparlara göre 3.5 kez daha fazla bulunmuştur(Faundes et al., 2001). Handa ve arkadaşlarının (Handa et al., 2004) çalışmasında vaginal yolla doğum yapan kadınlar sezaryenle doğum yapan kadınlardan daha fazla stres inkontinans rapor etmişlerdir ve bu durumun tedavisi için yıllık harcama yaklaşık 12.4 milyon dolardır. İsrail’de yapılan başka bir çalışmada normal vaginal doğum, ilerlemeyen vaginal doğum nedeniyle sezaryen doğum ve elektif sezaryen doğum yapmış kadınlar karşılaştırılmış, vaginal doğum yapanlar (%12) ile ilerlemeyen travay nedeniyle sezaryen olmuş kadınlarda (%14) stres inkontinans açısından anlamlı fark bulunmamış ancak elektif sezaryende (%4) stres inkontinansın daha az görüldüğü saptanmıştır(Hitt, 2003). Üro-jinekolog olan Dr. Groutz pelvik taban hasarını önlemede, daha fazla mortalite ve morbiditeye neden olabilen elektif sezaryenin endikasyon olarak kabul edilmesinin tartışılabilir bir durum olduğunu söylemektedir. Ayrıca Dr. Groutz stres inkontinansın etyolojisinde heredite, bağ dokusu anormallikleri, obezite ve doğum sayısı gibi çeşitli faktörlerin de etkili olabileceğinin dikkate alınması gerektiğini de ifade etmektedir(Hitt, 2003). Çalışmalar sezaryen doğumun sonraki yaşamda inkontinans riskini azaltıyor olmasına karşın, sezaryen tercihinde sezaryenin, uzun dönemli riskleri, yararları ve maliyetinin de göz önüne alınması gerektiğini dikkat çekmektedir.

Fekal inkontinans, üriner inkontinans kadar yaygın olmamakla birlikte doğum yapan kadınların %4’ünü etkileyen, prevelansı 15-64 yaş arasında her 1000 kadında 1.7’den 65 yaş ve üzerinde her 1000 kadında 13.3’e yükselen ciddi bir problemdir(Hannah, 2004; O’Boyle et al., 2002). Fekal inkontinansın bir çok nedeni olabilir ancak doğum sırasındaki anal sifinkter hasarı en önemli nedenlerden biri olarak görülmektedir. Anal sifinkter yaralanmasının mekanizması nörolojik ya da yapısal veya her ikisinin kombinasyonu sonucu olabilir. Pudendal nöropati, gerilme sonucu veya fetal başın doğum kanalından inerken güçlü baskısı veya anal sifinkter kaslarının kendilerinin direkt mekanik ayrılması sonucu olabilir. Nörolojik hasarın iyileşmesi zamanla olur fakat sifinkter ayrılmasında müdahalesiz iyileşme olmaz(O’Boyle et al., 2002). Anal inkontinans semptomlarının gelişiminde sifinkter yaralanması önemli bir etken olup, operatif vaginal doğum, epizyotomi ve özellikle

median üçüncü ve dördüncü dereceden yırtıklar anal sifinkter yaralanmaları için primer risk faktörleridir. Anal sifinkter yaralanmasında etkili olan diğer risk faktörleri makrozomi, doğumun ikinci evresinin uzaması, heredite, anne yaşının yüksek olması (30 yaşında doğuran kadın 20 yaşındaki kadına göre üç kat daha fazla risk taşır) olarak tanımlanır(Goldberg et al., 2003; O’Boyle et al., 2002; Sand, 2002). Literatür, vaginal doğumu fekal inkontinansta anlamlı bir risk faktörü olarak göstermekte ve tüm hastalarda forseps ve epizyotomiden kaçınmanın bu komplikasyonların önlenmesine yardım edeceğine işaret etmektedir. Bu durumdan kaçınmada elektif sezaryen bir alternatiftir(Leeman, 2005; Hannah, 2004; Sand, 2002). Ancak sezaryen doğum servikal dilatasyon 8 cm’den fazla iken uygulandığında anal sifinkterin nörolojik yaralanmasını önlemede tam olarak etkili olmayabilir(O’Boyle et al., 2002; Sand, 2002).

Vaginal doğum ve kısmen de operatif doğumun pelvik organ desteğini ve kadınların seksüel fonksiyonlarını negatif olarak etkilediğine inanılmaktadır. Postpartum seksüel fonksiyonun azalması ile ilgili diğer faktörler emzirme, vaginal doğum, operatif vaginal doğum, perineal travma, vaginal yırtıklar ve epizyotomidir(Baytur ve diğ., 2005). Connolly et al. (2005) çalışmasında kadınların çoğunun disparoni ve anorgazmi sorunlarının ilk 6-12 haftada kaybolduğunu ve cinsel fonksiyonun gebelik öncesi döneme geri döndüğü bulundu. Benzer şekilde Baytur ve ark. (2005) çalışmasında doğum şeklinin seksüel fonksiyonu etkilemediği bulunmuştur.

Sezaryen makat doğumla ilişkili perinatal mortalite ve morbidite riskini azaltır(Smith et al., 2003). Doğum eylemi sürecinin ilerlememesi nedeniyle vakum ya da forseps kullanılan doğumlarda intrapartum intrakranial yaralanma riski en yüksektir. Fraktür ve sinir yaralanması gibi doğum yaralanmaları sezaryenle doğan yeni doğanlar içinde %50’den daha fazla azaltılabilir(Minkoff & Chervenak, 2003).

Benzer Belgeler