• Sonuç bulunamadı

Sosyal sermayenin geliştirilebilen bir özelliğe sahip olması ve sosyal sermaye düzeyinin düşüklüğünün toplumsal yaşamdaki yüksek maliyeti, sosyal sermaye düzeyinin belirlenmesini önemli kılan sebeplerdir. Kurumsal veya toplumsal düzeyde mevcut potansiyeli tespit etmek amacıyla yapılan sosyal sermaye ölçümleri bu bakımdan önem taşımaktadır (Ekinci, 2008).

Ancak sosyal bilimlerde ölçülebilirlik, sürekli önemli bir tartışma konusu ve başlı başına bir sorun olagelmiştir. Buna bağlı olarak sosyal sermayenin ölçülmesi ve değerlendirilmesi de önemli bir mesele teşkil eder. Çünkü sosyal bilimlerin birçok alanında olduğu gibi sosyal sermayenin ölçümü ve değerlendirilmesinde de geçerli ve güvenilir, tek bir yöntem bulunmamaktadır (Woolcock & Narayan, 2000).

Sosyal sermayeyi ölçme hala başlangıç safhasındadır. Bunun sebebi, bazı araştırmacıların sosyal sermayenin sonucu olarak ele aldıkları şeyi diğer yazarların bir kaynakmış gibi ele alarak tanımlamaya çalışmaları sebebiyledir. Sosyal sermaye olgusunun ölçülmesi meselesi ölçülebilen diğer ekonomik değerlerden farklı şekilde olmaktadır. Maddi değerler ile ölçülemeyen söz konusu kavrama ilişkin yapılan çalışmalar analiz edildiğinde, çok çeşitli göstergelerin kullanıldığı görülmekte ve hepsinin ortak görüşü ise sosyal sermayenin ölçülmesinin oldukça zor olduğu şeklinde karşımıza çıkmasıdır (Ekşi, 2009; Keleş, 2012).

Fukuyama’ya göre de, sosyal sermayenin önemli eksikliklerinden birinin ölçümünün nasıl yapılacağına dair üzerinde uzlaşma olmamasıdır. Buna rağmen iki anlayışın daha fazla kabul gördüğünü belirten araştırmacı bunlardan ilkini, toplumda grup üyeliklerinin niteliği ve grupların sayısına odaklanan niceliksel çalışmalar; ikincisini ise, geliştirilen birtakım ölçekler vasıtasıyla, güven ve vatandaşlık yükümlülüklerini belirleyen çalışmalar olarak belirtmektedir. Buna karşın Fukuyama, kurumsal düzeyde sosyal sermaye ölçümlerini de üçüncü bir yol olarak önermektedir (Fukuyama, 2001).

Woolcock ve Narayan (2000), sosyal sermaye ölçümüne yönelik genel geçer, tek doğru bir yöntemin mümkün olmadığını belirterek, bunun ana sebeplerini üç maddede özetlemektedir:

1- Sosyal sermayenin çok boyutlu ve farklı alanların bileşiminden meydana gelen bir kavram olması,

2- Sosyal sermayenin yapısı gereği nitelik olarak zamanla değişimler yaşaması, formal ve informal organizasyonlar arasında dengeleyici bir nitelik taşıması,

3- Sosyal sermaye ölçümlerine yönelik çalışmaların kalıcı ve uzun süreli, kapsamlı bir şekilde yapılmaması, bölgesel ve dar kapsamlı çalışmaların geçici birtakım sosyal yansımaları ölçme çabası içerisinde bulunması.

Bütün bu zorluklara rağmen yapılan sosyal sermaye ölçme çalışmaları makro ve mikro düzeyde olmak üzere iki şekildedir.

2.6.1. Makro Düzeyde Ölçme Çalışmaları

Makro düzeyde (ulusal, küresel) sosyal sermaye düzeyini ölçmeyi amaçlayan çalışmalar ve araştırmaların toplumda kişilerarası güven, suç oranları, sözleşmelere sadık kalma durumu, sivil toplum kuruluşlarına ve gönüllülük aktivitelerine katılma düzeyi gibi durumlardan yola çıktıkları görülmektedir (OECD, 2001).

Sosyal sermayenin toplumsal düzeyde ölçülmesine dair yapılan çalışmalarda yoğun olarak sosyal bütünleşme ve işbirliğini destekleyici nedenler üzerinde durulmuştur. Özellikle son yıllarda gelişmiş bazı ülkeler, kendi istatistik kurumları aracılığıyla toplumsal boyutta sosyal sermaye düzeylerini belirlemeye yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. Bununla birlikte OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası

kuruluşlar da ulusal ölçekte sosyal sermaye düzeylerini belirlemeye yönelik bazı kriterler geliştirmişlerdir (Ekinci, 2008).

Sosyal sermayenin makro düzeyde ölçümüyle ilgili olarak Paldam (2000)’ın sıraladığı maddeler şu şekildedir;

• Basın özgürlüğü, siyasi haklar ve insan hakları,

• Bireylerin haklarının korunması, hukukun üstünlüğü ve mahkemelerin bağımsızlığı, kurumların şeffaflığı

• Yolsuzluk, siyasi istikrarsızlık ve suç oranları.

Putnam (2000)’a göre, sosyal sermayeyi ölçmede; toplumda bireyler arası bağlantılar, sosyal etkileşim ve aktif katılıma dair göstergeler önemli bilgileri işaret eder. Buna göre sosyal sermaye düzeyinin belirtileri aşağıdaki verilerden elde edilebilmektedir:

1-Sivil toplum kuruluşlarının nüfusa oranı,

2-Sivil toplum kuruluşlarına, derneklere vb. üyelik oranları, 3-Seçimlere katılım oranları,

4-Okullarda yapılan okul aile birliği tarzı toplantılara katılma düzeyi, 5-Gönüllü organizasyonların nüfusa oranı,

6-Bireylerin yıl içinde gönüllü aktivitelere ayırdığı zaman,

7-Sosyal ilişkilerdeki yakınlık, samimiyet (arkadaş, komşu, akraba ziyaretlerindeki sıklık),

8- Toplumda bireyler arası güven düzeyi (Akt. Ekinci, 2008).

Bullen ve Onyx (2000)’in, sosyal sermaye ölçümüne dair geliştirdikleri ölçekte, sosyal sermayenin sosyal açıdan dikkati çeken sekiz boyutu ele alınmıştır. Bu boyutlar; yerel topluluklara katılım, güven, tanışıklık bağlarının yoğunluğu, aile ve arkadaşlık ilişkileri, farklılıklara karşı tolerans, aktif katılım durumları, iş ilişkileri ve bağlantılarıdır.

OECD (2001), sosyal sermaye ölçümünde birtakım göstergelerin taşıdığı söz konusu risklere karşı “güven” boyutunu ele alan çalışmaların nispeten daha iyi fikir

verecek sonuçlara ulaştığını belirtmektedir. Bu yönü ile güven ölçümünün bizlere sosyal sermaye düzeyi hakkında en azından bir fikir vermesi mümkündür.

2.6.2. Mikro Düzeyde Ölçme Çalışmaları

Mikro düzeyde sosyal sermaye ölçme çalışmaları içerisinde değerlendirilebilecek birtakım çalışmalar sosyal sermayeyi kişi seviyesinde ele alan çalışmalardır.

Şahin (2011)’e göre, mikro düzeyde sayılabilecek ölçme çalışmalarından bazıları, ilgili toplumdaki kişiler arası alacak-borç ilişkilerinde senet kullanma oranı, bireyler arasındaki güven ve ilişkilerin niteliği, mala ve cana yönelik suçların oranı, , sivil toplum örgütlerine ve gönüllülük aktivitelerine katılma oranı ve boşanmaların sıklığı konularıdır.

Mikro düzeyde ölçme çalışmaları sosyal sermayenin bireysel düzeyde belirlenmesine yönelik çalışmalardır. Bireylerin içinde bulundukları sosyal bağlar ve ağların yoğunluğundan hareket eden bu tür sosyal sermaye çalışmaları ise diğerlerine göre daha azdır (OECD, 2001).

Goddard (2003), ilişkisel ağlar, sosyal güven ve normlar bağlamında sosyal sermayenin öğrencilerin akademik başarıları üzerindeki etkileri konulu çalışmasında:

1- Öğretmen, veli ve öğrenciler arasındaki ilişkisel ağların ve bağlantıların örgencilerin öğrenmeleri üzerindeki etkilerini,

2- Öğrenci ve ailesi arasında güvene dayalı ilişkileri

3- Okul toplumunda öğrenmeye ilişkin normlar çerçevesinde öğretmen, veli ve öğrenci algılarını belirlemeye çalışmıştır (Akt. Ekinci, 2008).

Benzer Belgeler