• Sonuç bulunamadı

3.2.3 Verilerin analizi ve değerlendirilmesinde kullanılan yöntem

3.2.3.2 Sermaye unsurlarının belirlenmesinde uygulanan yöntem

Üretim faktörlerinden toprak ve işgücü üretimde bulunmak için yeterli olsa bile, tarıma yatırım yapmak ve tarımsal üretimde bulunmak için sermaye şarttır.

Tarımsal üretimde bulunmak için sermayeye de ihtiyaç vardır. Tarımda sermaye denilince arazi ve emek dışında kalan bütün mallar anlaşılmaktadır. Sermaye, üretim esnasında insana yardımcı olan ve onun verimini arttıran tabii unsur (arazi, emek) dışındaki her türlü mal olarak tarif edilebilir (Cinemre ve Kılıç 2011).

22

Aktif sermaye işletmeye yatırılmış bulunan bütün sermaye unsurlarının toplamıdır. Kiracılık ya da ortakçılık yapan işletmelerde mülk arazi dışındaki kira ve ortakçılıkla işlenen arazinin değeri de aktif sermaye içinde gösterilir. Öte yandan, bu sermaye grupları Pasif Sermayenin borçlar kısmında da gösterilir. Bu şekilde işletmelerin bağımsız birimler halinde incelenmesi ve karşılaştırılması mümkün olmaktadır. İncelenen tarım işletmelerinde sermaye, fonksiyonlarına göre sınıflandırılmıştır. Sermayenin fonksiyonlarına göre sınıflandırılması aşağıda gösterilmiştir (İnan 1998).

A) AKTİF SERMAYE

I. Çiftlik Sermayesi (Sabit Sermaye) 1. Toprak sermayesi

2. Arazi ıslahı sermayesi 3. Bina sermayesi 4. Bitki sermayesi

a) Meyve ağaçları sermayesi b) Bağ sermayesi

c) Orman ağaçları sermayesi d) Tarla demirbaşı sermayesi 5. Av ve balık sermayesi

II. İşletme Sermayesi

1. Sabit işletme sermayesi a) Hayvan sermayesi b) Alet-makine sermayesi 2. Döner işletme sermayesi

a) Malzeme sermayesi (ürün ve girdi stokları) b) Para sermayesi

B) PASİF SERMAYE

I. Yabancı Sermaye (Borçlar)

1. Arazi karşılığı ipotek borçları 2. Banka ve kooperatif borçları

3. İndi borçlar (ortakçı ve kiracının sermayesi) 4. Diğer borçlar

23

İncelenen işletmelerde toprak sermayesi, tarla ve bahçe (meyvelik, sebzelik) arazilerinin çıplak toprak kıymetlerinin toplamından meydana gelmektedir. Toprak sermayesine değer biçmede, üretici beyanlarına dayanan yerel alım-satım değerleri (rayiç bedel) dikkate alınarak değerlendirme yapılmaktadır (Erkuş 1979).

Bina sermayesi değeri; yeni binalarda çiftçinin beyan ettiği maliyet bedeli, eski binalarda ise yeniden inşaat bedeline göre yıpranma süreleri göz önünde tutularak hesaplanmaktadır (Bülbül 1979).

Arazi ıslahı sermayesinin değeri biçilirken, yeniler için maliyet bedeli esas alınmakta, eskiler için yeniden inşaat bedeline göre eskime ve yıpranma durumu dikkate alınarak hesaplanmaktadır (Erkuş 1976).

Bitki sermayesine değer biçme; çıplak toprak kıymeti hariç olmak üzere, henüz verim çağına gelmemiş meyveli ağaçlarda tesis masrafları üzerinden, verim çağında olan meyveli ağaçlar verim değeri ve işletmecinin beyanı esas alınarak yapılmaktadır. Meyvesiz ağaçlara değer biçme; kesim yaşında olmayanlarda tesis masrafı, kesim yaşında olanlarda odun kıymeti üzerinden yapılmaktadır. Tarla demirbaşı ise, maliyet masrafları dikkate alınarak kıymetlendirilmektedir (Erkuş 1979).

Hayvan sermayesini, tarım işletmesinde bulunan bütün canlı hayvanlar oluşturmaktadır. Hayvan sermayesi genel olarak çiftliğin ekonomik faaliyeti için zorunlu bir sermaye unsurudur. Bu sermaye grubunun en önemli özelliği kendiliğinden çoğalma yeteneğine sahip olmasıdır. Bu nedenle de bu sermaye grubuna “canlı envanter” de denilmektedir (Bal 2005).

Hayvan sermayesi; hayvanların yaş ve verim durumlarına göre, işletmecinin beyanı esas alınarak hesaplanmıştır.

Alet-makine sermayesi, yeni olanlarda satın alma bedeli, eskiler ise yarayışlılık durumlarına göre alım-satım değeri üzerinden kıymetlendirilmektedir (Erkuş 1979).

Malzeme-mühimmat sermayesi, işletme ambarında bulunan tohumluk, gübre ve yem ile gıda, ısıtma, aydınlatma, temizlik maddeleri ve satılmak üzere ayrılan ürünlerin kıymetleri toplamından oluşmaktadır (Erkuş 1979).

Malzeme ve mühimmat sermayesinin belirlenmesinde, dışarıdan satın alınanlar için satın alma fiyatı, işletmede üretilenler için çiftlik avlusu fiyatları esas alınmaktadır (Erkuş 1976).

Para mevcudu ile işletmenin borç ve alacaklarının tespit edilmesinde, işletme sahibinin beyanı esas alınmıştır.

24

İncelenen işletmelerin pasif sermayesi, işletmelerde mevcut yabancı sermaye ile öz sermayelerinin toplamından oluşmaktadır. İncelenen işletmelerin aktif sermayesinde kira ve ortağa tutulan arazi kıymeti de yer almaktadır. Bu nedenle, yabancı sermaye işletmelerin borçları ile kiraya ortağa tuttukları arazi kıymeti toplamından oluşmaktadır.

Üreticilerin yetersiz olan sermaye unsurlarını tamamlamak amacı ile işletmeye üçüncü şahıslardan temin ettiği ayni ve nakdi varlıkların tamamı, pasif sermaye içinde yer almakta ve işletmenin borçlarını meydana getirmektedir. Bu varlıklar, geri ödeme zamanlarına kadar işletmeye öz sermaye gibi katkıda bulunmaktadırlar (Bülbül 1979).

İşletmelerde yabancı sermayeyi oluşturan bir diğer kalem de, kiraya ve ortağa tutulan toprak kıymetidir. İşletmeleri karşılaştırmada borçsuz ve kirasız duruma getirmek amacıyla, kiraya veya ortağa tutulan arazi değerleri itibari borçlar adı altında pasifte gösterilmektedir. Gerçek borçlar, üreticilerin kısa ve uzun vadeli borçlarının toplamlarından oluşmaktadır.

İncelenen işletmelerde öz sermaye, aktif sermayeden borçlar ile kira ve ortağa tutulan arazi kıymetinin düşülmesi suretiyle bulunmuştur.

Sermaye devir oranı, sık kullanılan bir performans ölçüsüdür. Gayrisafi üretim değeri toplam yatırıma oranlanarak bulunduğundan, gayrisafi üretim değerinin yatırım sermayesini karşılama süresi olarak tanımlanır. Bu oran düşük ise, çiftçi toprak, hayvan, makine vb. üretim faktörlerine (GSÜD) ile karşılaştırıldığında nispi olarak fazla yatırım yapmış demektir. Böyle bir durumda çiftçi ya yatırım sermayesini azaltacak ya da gayrisafi üretim değerini çoğaltacaktır (İnan, 2008).

(3.3)

İşletmelerin nispi kârlılığının ve masrafları ödeme kabiliyetlerinin ortaya konulması için, gelirlerin analiz edilmesi gerekmektedir. Bu analizde işletmenin değişken, sabit ve toplam masrafları gayri saf hasılaya oranlanır. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı toplam masraf/gayri saf hasıla oranıdır. Bu oran 1’den küçük olduğu ölçüde, işletme pozitif bir gelir gider tablosuna sahip demektir (Barry ve ark. 1979).

Rantabilite; bir işletmenin belirli bir zaman zarfında elde ettiği karın, o işletme emrinde çalışan sermayeye oranı olarak tanımlanmaktadır. Rantabilite, tarımsal işletmelerin faaliyetleri sonucundaki başarılarını gösteren ve işletmelerin birbiri ile karşılaştırılmasında kullanılan iyi bir ölçüdür.

25

İşletme faaliyetlerinin, iyilik derecesini ortaya koymada ve işletmeleri birbirleriyle mukayese etmede kullanılan rantabilite oranları, aşağıdaki formüller yardımıyla hesaplanmaktadır (Erkuş ve ark. 1995).

(3.4)

(3.5)

(3.6)

Öz sermaye rantı ya da net kar, tarımsal gelirden aile iş gücü ücret karşılığının çıkarılması ile bulunabileceği gibi; saf hasıladan, borç faizleri ile kiracılık ve ortakçılık paylarının çıkartılması ile de bulunabilmektedir (Erkuş ve ark. 1995).

İşletmelerin karlı olup olmadığını belirlemek için, rantabilite oranları fırsat maliyetiyle karşılaştırılır. Fırsat maliyeti, reel faiz oranını ifade etmektedir. Reel faiz oranı, nominal faiz oranının enflasyondan arındırılmış halidir.

(3.7)

Burada;

İR = Reel faiz oranı İN = Nominal faiz oranı

gP = Enflasyon oranıdır (Ertek 2008).

Döner varlıklar değerinin kısa vadeli kredilere bölünmesi ile bulunan bilanço oranı, işletmenin borç ödeme kapasitesini gösteren bir ölçüdür. Bu başarı ölçüsüne cari oran denir. Bu oranın 1’den büyük olması gerekir. Birden küçük oran islemede döner sermayenin yeterli düzeyde olmadığını ve bu nedenle mevcut döner sermaye ile kısa vadeli borçların ödenemeyeceğini gösterir. Cari oranın 2 civarında olması iyi, 1,5 ile 2 arasında olması yeterli kabul edilir. Bu oranın 2’den büyük olması stoklarda fazlalık ve yatırımlarda bir aksaklık anlamına gelir.

Likit varlıkların kısa vadeli borçlara bölünmesiyle bulunan mali orana likidite oranı denir. Bu oranın genelde 1 civarında olması istenir. Likidite oranı çok yüksek ise, işletmedeki sermayenin bir kısmı tam olarak kullanılamıyor demektir.

Öz sermayenin uzun vadeli borçlara oranı, borç ödeme kapasitesini temsil eden bir başarı ölçüsüdür. Bu oran 1'den büyükse, işletme uzun vadeli borçlarını ödemede zorluk çekmez (İnan, 2008).

26

Mali oranlar aşağıdaki formüller yardımıyla hesaplanmıştır (İnan, 2008).

(3.8)

(3.9)

Benzer Belgeler