• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: KUR’ÂN-I HAKÎM VE MEÂL-Đ KERÎM’ĐN TEFSĐR

3.4. Sebeb-i Nüzûl Yönünden

Kur’ân-ı Kerîm, diğer semavi kitaplardan farklı olarak toptan gönderilmemiş, hâdiselerin akışı içerisinde parça parça inmiş204 ve 23 küsur senede tamamlanmıştır. Onun ekserisini teşkil eden ayet ve sûreler, herhangi bir sebebe dayanmaksızın, doğrudan doğruya Allah tarafından inzal edilmişken, bazısı ise vahyin devamı esnasında ortaya çıkan meselelere cevap olmak, karşılaşılan güçlükleri gidermek, Hz. Peygamber’e sorulanları açıklayıp, dinin tatbikîni kolaylaştırmak üzere nazil olmuştur. Đşte Hz. Peygamber’e bir sual veya bir hâdise dolayısıyla bazı ayet ve sûrelerin nazil olmasına sebep olan şeye “sebeb-i nüzul”205 denir.

Ayetlerin daha iyi anlaşılması ve ayetlerden doğru hüküm çıkarılması hususunda nüzul sebebinin önemli rolü vardır. Nitekim müteahhir ulema; Kur’ân’ın anlaşılmasında en güvenilir yolun nüzul sebebi olduğunu,206 Sebeb-i nüzul ilminin tarih ilmi gibi değerlendirilmesi gerektiğini,207 nüzul sebebini bilmeden ayetin tefsirini yapmanın mümkün olamayacağını beyan etmişlerdir.208 Örneğin

ْا_ƒgَ_ُZ uَfَaْpَ¡َk ُبِYْÆَfْgاَو ُقِYْ َfْgا ِ‘ّjِgَو

َ‘ّjgا }نِإ ِ‘ّjgا ُ‘ْXَو }Wَ£َk

ٌWwِjَ¦ ٌ˜ِ©اَو

“Meşrik de Allah’ındır. Mağrib de. Onun için nereye döner, yönelirseniz, Allah’ın yüzü oradadır.”209 Ayetinden ilk etapta anlaşılan “namazda ne tarafa dönülürse orası kıbledir” manasıdır. Fakat kıbleye yönelmek namazın şartıdır. Ve söz konusu ayet yolculukta olup, kıbleyi bilmeyen için nazil olmuştur. Bu durumda olan

201 A’raf: 7/152.

202 Çantay, a.g.e., 1/240.

203 Daha fazla bilgi için, Bkz. Çantay, a.g.e., 1/159-221-235-240-246-248-296-353-363-370-385, 2/520-597-603-699-721-746-749-755-776-811-845-864; 3/927-935-973-1002-1018-1049-1062-1096.

204 Đsra: 17/106, Furkan: 25/32.

205 Zurkânî, a.g.e., 1/99.

206 Zerkeşî, a.g.e., 1/22.

207 Zerkeşî, a.g.e., 1/13.

208 Vahidi, Ali b. Ahmed en Nisaburi, Esbabu’n-Nüzûl, Mısır 1968, s.3.

kimse önce araştırır sonra ictihad eder. Netice itibariyle kıble için seçmiş olduğu cihet ayette geçen Allah’a ibadet yönüdür. Başka bir ayette,

ْا_ُaَc­ َxpِ¥}gا ®َjَ¦ َoْwَg

َو

ْا_ُfِ~َË uَfwِk ٌحuَaُX ِتuَ•ِgu}¹gاْا_ُjِfَ¦

“Đman edip de, güzel güzel amellerde bulunanlar, tattıklarında üzerlerine hiçbir suç yoktur”210 buyrulmaktadır. Osman b. Maz’un ve Amr b. Ma’dikerip söz konusu ayete dayanarak şarabın mubah olduğunu söylemeye kalkışmışlardı. Onların bu sözleri ayetin sebe-i nüzûlünü bilmediklerine delalet etmektedir. Zira, şarabın haram kılındığını bildiren ayet211 nazil olduğunda, yasaklama gelmezden evvel şarap içip ölmüş kimselerin durumunun ne olacağı Hz. Peygamber’e sorulmuş ve ayet bunun üzerine nazil olmuştur.212

Dolayısıyla nüzûl ortamında meydana gelen bir hâdise veya Hz. Peygamber’e yöneltilmiş bir soruya cevap vermek, vuku bulduğu günlerde, bir veya daha fazla ayetin, tazammun etmek (hadiseyi-soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek), cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden213 sebeb-i nüzul, Kur’ân ayetlerinin tamamı için değil de örneğini verdiğimiz bu gibi ayetler için söz konusu olmalıdır.

Müellifimiz Hasan Basri Çantay da, ayetlerin manasına açıklık getirme hususunda sebeb-i nüzûlden oldukça istifade etmiştir. Đsnat zincirine hemen hemen hiç yer vermeyen214 müellif, senetsiz verdiği kimi rivayetleri bazen direk tefsirlerden nakletmiş,215 bazen de nakillerinde kaynak belirtmemiştir.216 Ayetler ve sûreler hakkında farklı rivayetler varsa, onları da bir arada zikretme yoluna gitmiştir.217 Esbab-ı Nüzûlle ilgili verdiği rivayetlerin sonunda kendi görüşünü nadir de olsa beyan etmemiş, herhangi bir tercihte bulunmamıştır. Şimdi bu konudaki örnekleri verelim.

1.Örnek:

xzc Wِvِ€uَ‹ِ ْxِc َْwَjَ¦ uَc ُ‘َvْXَوَنوُmpِYُp z—ِ َ~ْgاَو ِةاَmَÆْguِ€ Wُv}€َر َن_ُ¦ْmَp َxpِ¥}gا ِدُYْ¾َZ َ†َو

uَ‹ِ

َِ€

َxwِfِgu}½gا َxِc َن_ُ™َµَk ْWُهَدُYْ¾َµَk ٍءْ—َ… xzc Wِvْwَjَ¦ ْxِc uَcَو ٍءْ—َ…

“Sabah akşam Rablerine sırf onun cemâlini dileyerek, dua edenleri (huzurundan) kovma. Onların (kafirlerin)

210 Maide: 5/93.

211 Maide: 5/90.

212 Cerrahoğlu, Đsmail, Tefsir Usûlü, TDV. Yay./3, Ankara 2006, s. 117.

213 Serinsu A. Nedim, Kur’ân’ın anlaşılmasında Esbab-ı Nüzûl’ün Rolu, Şule Yay, Đstanbul 1994, s.68.

214 Çantay, a.g.e., 1/37; 2/631; 3/1034.

215 Çantay, a.g.e., 1/ 186; 2/739; 3/976.

216 Çantay, a.g.e., 1/32-33-37.

hesâbından hiçbir şey sana, senin hesabından da onlara ait değildir. Onları (fakirleri) kovarsın (amma) zalimlerden olursun.”218 Hasan Basri Çantay, bu ayetin sebebi nüzûlü hakkında; Kureyşin ileri gelenlerinden bir zümrenin Hz. Peygamber’e, “Yanına alıp konuştuğun şu fakirleri (Ammar, Suheyb, Habbab gibi zevatı ) huzurundan kovarsan gelir, seninle konuşuruz, bunlarla bir arada oturmak bizim şerefimize dokunur” demişlerdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) in “ben mü’minleri kovamam” cevabı üzerine müşrikler; “Bari biz geldiğimiz zamanlarda kalkıp gitsinler.” dediklerinde ise, Peygamber (s.a.s.) bunu kabul eder göründü ve Hz. Ömer (r.a.) de destek verdi. Hatta bu konuda bir antlaşma yapmak üzere Hz. Ali (r.a.) ye yazacak bir şey getirmesi için emir buyrulduğu sırada bu ayeti Kerîmenin nazil olduğunu219 ifade eden müellif, söz konusu sebeb-i nüzûlü senet zikretmeksizin beyan etmiştir.220

2. Örnek:

ْsَ¾ِَ َِÃَgوُأ ِYْ›ُ™ْguِ€ ْWِvِ‹ُ›ْžَأ ®َjَ¦ َxpِmِهuَ… ِÍا َmِXuَ‹َc اوُYُfْ~َp ْنَأ َxwِآِYْ ُfْjِg َنuَآ uَc

َنوُmِguَy ْWُه ِرu}agا —ِkَو ْWُvُguَfْ¦َأ

“Allah’a eş koşanların kendi küfürlerine bizzat kendileri şahit iken, Alah’ın mescitlerini imar etmelerine (ehliyetleri) yoktur. Onların (hayır namına) bütün yaptıkları boşa gitmiştir ve onlar ateşte ebedi kalıcıdırlar.”221 Müellif bu ayeti kerîmenin sebebi nüzulünü Beyzavi’den naklederek şöyle aktarmaktadır: “Đbn. Abbas, Bedir muharebesinde esir olunca, Müslümanlar onu müşrik olduğundan ve akrabasıyla münasebetini kestiğinden dolayı ayıplamışlardı. Hz. Ali (r.a.) ise daha ağır sözler söylemişti. Bunun üzerine ibn. Abbas; “Bizim fena taraflarımızı söylüyor, iyi taraflarımızı gizliyorsunuz. Biz Mescid-i Harâm-ı imar ediyor, kâbenin perdedarlığını yapıyoruz. Hacılara su dağıtıyor, esirleri serbest bırakıyoruz”222 demesi üzerine bu ayeti Kerîme nazil olmuştur.223

3. Örnek:

ْWُvَpِmْvَwِg َ†َو ْWُvَg َYِ›ْÆَwِg ُ‘ّjgا ِxُ™َp ْW}g ًاYْ›ُآ ْاوُداَدْزا }Wُ¬ ْاوُYَ›َآ }Wُ¬ْا_ُaَc­ }Wُ¬ ْاوُYَ›َآ }Wُ¬ ْا_ُaَc­ َxpِ¥}gا }نِإ

ً¸wِَ©

“Hakikat iman edip de sonra küfre sapanlar, sonra yine iman ederek küfre dönenler, sonra da küfürlerinden ileri gidenler (yok mu), Allah onları yarlığayacak

218 Enam: 6/52.

219 Çantay, a.g.e., 1/190.

220 Daha fazla bilgi için, Bkz. Çantay, a.g.e., 1/57-80-99-111-154-; 2/631-705; 3/1034.

221 Tevbe: 9/17.

222 Çantay, a.g.e., 1/275.

223 Daha fazla bilgi için, Bkz. Çantay, a.g.e., 1/87-186-275-290; 2/532-538-585; 3/1007-1045-1053-1080-1189-1226.

değildir. Onları (doğru) bir yola iletecek de değildir.”224 Müellif, bu ayetin sebebi nüzülü ile ilgili olarak iki farklı rivayete yer vermiştir. Birinci rivayet; ayet Yahudiler hakkında nazil olmuştur. Çünkü onlar Musa (a.s.) ya iman ettikten sonra buzağıya tapıp kâfir oldular. Sonra da tekrar o peygambere inandılar. Đsa (a.s.) geldi. Ona iman etmeyip küfre saptılar. Resulüllah (s.a.s.) gelince küfürlerini katmerleştirdiler. Đkinci rivayetin ise; münafıklar veya tekrar tekrar dinden dönenler hakkında nazil olduğu225 beyan edilmiştir.226