• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.2. Searle’de Söz Eylem Kuramı

1.2.3. Searle’ün Edimsöz Eylem Sınıflandırması

Searle (1976) Austin’in edimsöz eylem sınıflandırmasında belirli sorunlar tespit etmiştir. Searle’e göre Austin’in sınıflandırmasının belli başlı zayıf yanları aşağıda sıralandığı şekildedir.

 Austin’in edimsöz eylem sınıflandırmasının temelde edimsöz bildiren eylemler üzerinden oluşturulmuş olması edimsöz eylem gruplarının içeriklerinin betimlenmesini zorlaştırmaktadır. Aynı zamanda edimsöz eylem ve edimsöz bildiren fiiller sıklıkla karışmaktadır. Örneğin edimsöz bildiren bir eylem olan

“anons etmek”; bir emrin, bir sözün veya bir haberin anons edilmesine göre söz eylemsel açıdan değişiklik göstermektedir.

 Austin’in edimsöz eylem sınıflandırmasının net veya tutarlı bir izahı bulunmamaktadır. Dolayısıyla aynı anda birden fazla gruba dahil edilebilen edimsöz eylemlerin sayısı oldukça fazla olup bu durum yine edimsöz eylem gruplarının betimlenmesini zorlaştırmaktadır.

 Austin’in edimsöz eylem sınıflandırmasında örneklenen eylemler her zaman ait oldukları grubun tanımı ile örtüşmemektedir.

Buradan hareketle Searle (1976), edimsöz eylemleri Austin’de olduğu gibi beşe ayırmış ve yeni bir sınıflandırma önermiştir: temsilciler (representatives), yönlendiriciler (directives), bağlayıcılar (commissives), dışa vurumsallar (expressives), beyanlar (declarations).

32 Searle’ün söz eylem sınıflandırmasını oluştururken yararlandığı en önemli parametre “uyum yönü (direction of fit)” olmuştur. Uyum yönü, sözün dünya gerçeklerine uyması gerektiğini veya dünya gerçeklerinin söze uyması gerektiğini ifade etmektedir.

Uyum yönünün dört değeri bulunmaktadır: söz-dünyaya (words-to-world), dünya-söze (world-to-words), hiçbiri veya hem söz-dünyaya hem de dünya-söze olmak üzere her ikisi (Sadock, 2006).

1.2.3.1. Temsilciler

Temsilcilerin amacı önermesel içeriğin doğruluğunun dile getirilmesidir.

Dolayısıyla temsilcilerin doğruluk-yanlışlık değeri bulunmaktadır. Uyum yönü söz-dünyaya olduğundan konuşucunun dile getirmiş olduğu ifadenin, söz konusu dünya gerçeğiyle uyuşması gerekmektedir. Temsilcilerin dile getirildiği psikolojik durumun içeriği ise inançtır. Bir sözün temsilci olup olmadığını anlamanın en basit yolu söz konusu ifadeyi doğru veya yanlış olarak kategorize etmenin mümkün olup olmadığına bakmaktır.

Austin’in açıklayıcılar grubunda sıraladığı eylemlerin neredeyse tümü ve yargısallar grubundaki eylemlerin çoğu, temsilciler grubunda yer almaktadır (Searle, 1976).

1.2.3.2. Yönlendiriciler

Yönlendiricilerin amacı konuşucunun dinleyiciye, çeşitli derecelerde, bir şey yaptırmasını sağlamaktır. Örneğin konuşucu, dinleyiciyi bir yere davet ederek ılımlı bir biçimde belirli bir yere gitmesini sağlayabilir veya dinleyiciye bir şey yapması yönünde tavsiyede bulunabilir. Buna karşın konuşucu, dinleyicinin bir şey yapması yönünde ısrarcı olarak dinleyiciye daha sert bir biçimde bir şey yaptırmaya çalışabilir (Searle, 1976).

33 Yönlendiricilerin uyum yönü dünya-söze ve samimiyet koşulu istemektir (veya arzu etmek veya dilemek). Yönlendiricilerin önermesel içeriği ise daima dinleyicinin gelecekte bir eylemi yerine getirmesidir. Yönlendiriciler grubuna dahil olan eylemlerden bazıları emir vermek, rica etmek, davet etmek, yalvarmak, tavsiye etmek, tavsiye vermek, izin vermek, dua etmektir. Austin’in davranışsallar grubunda listelediği meydan okumak, karşı koymak gibi eylemler de Searle’e göre yönlendiriciler sınıfında yer almaktadır. Yine Austin’in erkseller grubundaki eylemlerin çoğu da bu gruba dahildir (Searle, 1976).

1.2.3.3. Bağlayıcılar

Searle (1976) Austin’in bağlayıcılar grubuna sadık kalarak tanım ve içerik bakımından Austin’in betimlediği haliyle bu gruba yer vermiştir. Buna göre bağlayıcıların amacı konuşucunun, çeşitli derecelerde, gelecekte yapılacak bir eylemin sorumluluğunu üstlenmesi veya bu sorumluluğun konuşucuya yüklenmesidir.

Bağlayıcıların uyum yönü dünya-söze ve samimiyet koşulu niyettir. Bağlayıcıların önermesel içeriği daima konuşucunun gelecekte bir eylemi yerine getirmesidir.

1.2.3.4. Dışa Vurumsallar

Dışa vurumsalların amacı belirli bir önermesel içeriğin mevcut olduğu durumlar hakkında konuşucunun samimiyet koşuluna bağlı bir biçimde psikolojik durumunu (duygu, düşünce vb.) dinleyiciye aktarmasıdır. Dışa vurumsallara örnek eylemlerden bazıları teşekkür etmek, tebrik etmek, özür dilemek, teselli etmek, buyur etmek ve benzeridir (Searle, 1976)13.

13 Bu tanıma göre vedalaşma ifadelerini de içeren selamlama ifadeleri, dışa vurumsallar kategorisine mensuptur.

34 Dışa vurumsalların uyum yönü bulunmamaktadır zira dışa vurumsal söz eylemlerde ne dünyanın söze uygunluğundan ne de sözün dünyaya uygunluğundan bahsetmek mümkündür. Dışa vurumsallarda konuşucunun dile getirdiği önermenin doğru olduğu varsayılmaktadır (Searle, 1976).

Dışa vurumsalların bir diğer önemli noktası, önermesel içeriğin daima konuşucu veya dinleyiciyle ilintili olması koşuludur. Buna göre örneğin konuşucu, içinde bulunduğumuz zaman diliminde dinleyicinin katıldığı bir yarışı kazandığı için dinleyiciyi tebrik edebilirken; dinleyiciyi Newton’un birinci hareket yasası için tebrik edememektedir (Searle, 1976).

1.2.3.5. Beyanlar

Beyanların karakteristik özelliği, başarılı bir şekilde gerçekleştirilen beyan söz eylemlerinin önermesel içeriğinin bir gerçekliğe karşılık gelmesidir. Örneğin konuşucu, dinleyicinin aday olması hususunda söz eylemin gerekli koşullarını sağladığında dinleyici bir aday olmakta; konuşucu, katılımcıların evlenmesi için söz eylemin gerekli koşullarını sağladığında ise katılımcılar resmen evlenmektedir (Searle, 1976).

Beyanların uyum yönü hem dünya-söze hem de söz-dünyayadır. Beyanlar, sözün dünyaya uymasını yani söz yoluyla yeni bir gerçekliğin meydana gelmesini sağlamaya çalışmaktadır. Ancak beyanların uymasını amaçladığı gerçeklik, beyan söz eylemi gerçekleşene kadar meydana gelmediğinden aynı zamanda dünyanın söze uyması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Örneğin konuşucu, dinleyiciyi bir makamın başına atamak için “Seni başkan olarak atıyorum.” dediğinde sözün dünyaya uyması amaçlanmaktadır ancak dinleyici gerçekten de başkan olana dek başarılı bir beyan söz eyleminden bahsetmek mümkün olmadığından söz-dünyaya uyumuyla eşzamanlı olarak dünya-söze

35 uyumunun mevcut olması gerekmektedir. Ek olarak, beyanların samimiyet koşulu bulunmamaktadır (Searle, 1976).