• Sonuç bulunamadı

Scutellaria cinsinin kimyasal bileşimi 1889 yılından beri çalışılmaktadır. 1910 yılında Goldschmiedt ve Lerner Vietnam’da Scutellaria altissima L.’dan ilk flavonoid “scutellarein”i izole etmişir (Zeng ve Chen, 1957). Daha sonra 35 Scutellaria türünden 295’ten fazla bileşik elde edilmiştir (Shang vd., 2010).

Tomimori vd. (1985), yaptıkları çalışmada; Scutellaria discolor Colebr. bitkisinin etanol ekstraktından daha önce izole edilen 5 flavonoit ile birlikte 5 yeni flavon ve 1 yeni kalkon izole etmişlerdir. Bothmer (1987), Doğu Akdeniz’de yayılış gösteren Scutellaria rubicunda Hornem. grubunda ayrım modellemesi üzerine yaptığı çalışmada, grubunun Sicilya ile Yunanistan’daki populasyonları arasında mutlak üreme engelleri olduğunu tespit etmiştir. Miyaichi vd. (1987), yaptıkları çalışmada, Scutellaria indica L. bitkisinin etanol ekstraktından 11 bilinen flavanoit, 1 yeni flavon, 4 yeni flavanon izole etmişlerdir. Miyaichi vd. (1988), yaptıkları çalışmada; Scutellaria scandens Buch.-Ham. ex D.Don bitkisinin etanol ekstraktından 11 bilinen flavonoit ile birlikte 5 yeni flavonon izole etmişlerdir.

Yung-Qi vd. (1988), yaptıkları çalışmada; Scutellaria ikonnikovii Juz. bitkisini etanol ile ekstrakte etmiş ve bu ekstrakt silikajel kolonunda çalışılarak 7 tane flavonoit glukuronit izole etmişlerdir. Lin ve Kuo (1989), Scutellaria rivularis Wall bitkisinden skutellones B, G, H ve I isimlerinde 4 tane yeni neo-klerodan tipinde olan diterpenoit bileşiklerini izole etmişlerdir. Cole vd. (1990), Scutellaria galericulata L.’dan 4 neo-klerodan izole etmişlerdir. Bu bileşiklerin üçünün yeni olduğunu, diğerinin ise daha önceden Scutellaria woronowii Juz.’den izole ettikleri Jodrelin B bileşiği olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca yine bu çalışmada elde edilen bileşiklerin böcek oluşumunu engelleyici özelliklerinin olup olmadığını araştırmışlar ve sonuçta Jodrelin B’nin şimdiye kadar tanımlanmış en etkili böcek engelleyici olduğunu ve yeni tanımladıkları bileşikler içinde 14,15-dihidrojodrelin T’nin de böcek oluşumuna karşı aktif olduğunu rapor etmişlerdir. Tomimori vd. (1990), yaptıkları çalışmada; Scutellaria rivularis Wall bitkisinin etanol ekstraktından önceden bilinen bileşiklerinin yanı sıra 4 yeni flavon glukuronit izole etmişlerdir.

Bothmer (1991), beyaz çiçekli Scutellaria albida L. ve morumsu çiçekli Scutellaria rubicunda Hornem. gruplarına ait taksonlar arasında bir çaprazlama yapmıştır. Bu çaprazlamaya Girit adasına endemik Scutellaria hirta Sibth. & Sm. ve Scutllaria sieberi Benth. türlerini de dahil etmiştir. Çalışma sonucunda S. hirta ve S. sieberi türleri ile S. albida ve S. rubicunda gruplarına ait taksonlar arasında mutlak üreme engeli olduğunu görmüştür. Sicilya’ya endemik S. rubicunda’nın Yunanistan taksonlarından genetik olarak çok iyi farklılaşmış olduğunu görmüş ve araştırmaya dahil edilen S. rupestris Boiss. & Heldr.’in 6 alt türü ile S. albida grubu (S. sporadum Bothmer, S. goulimyi Rech. f., S. albida subsp. albida ve S. albida subsp. perhispida Bothmer) arasında nispeten yakın bir ilişki olduğunu rapor etmiştir. Cole vd. (1991b), Scutellaria’da iridoit glikoziti olan

katalpolün önemi üzerine bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışmada; Scutellaria’nın iki alt cinsine (subgen. Scutellaria ve subgen. Apeltanthus) ait değişik tür gruplarından bazı taksonlarda katalpolün varlığını araştırmışlar ve sonuçta katalpolün önemli bir taksonomik marker olduğunu ve cinsin diğer büyük gruplarına uygulanabileceğini önermişlerdir. Kikuchi vd. (1991), yaptıkları çalışmada; ilk kez Scutellaria prostrata Jacq. ex Benth.’dan scutellaprostins adlı flavonolignanı izole etmiştir ve flavonoid halkası ile lignanlar arasındaki polimerizasyonu belirlemiştir. Lin vd. (1991) yaptıkları çalışmada; Scutellaria luzonica Rolfe bitkisinin etanol ekstraktından 13 flavon, 2 flavanon, 1 kalkon ve 1 flavon glikozit izole etmişlerdir. Bileşiklerin yapıları çeşitli spektroskopik metotlarla tayin edilmiştir.

Çalış vd. (1993a), Scutellaria orientalis subsp. pinnatifida Edmondson bitkisi üzerinde yaptıkları çalışmada; darendosit A ve darendosit B olmak üzere 2 yeni feniletil alkol glikozit ile önceden bilinen 4 glikozit izole edilmiştir. Çalış vd. (1993b), Scutellaria albida subsp. colchica (Rech.f.) J.R.Edm. alt türünün metanolik ekstratından bilinen iridoit glikozitlerinden katalpol, globularin, scutellariozit II ve muzaenozitik asit ile birlikte skalbidozit ve albidozit olmak üzere iki yeni iridoit glikoziti izole etmiş ve bu iki yeni iridoit glikozitin yapısını aydınlatmışlardır. Zhu ve Liu (1993), yaptıkları çalışmada; ilk kez Scutellaria barbata’dan oleanan tip triterpenoid asit ve scutellarik asit izole etmişlerdir. Bae vd. (1994) yaptıkları çalışmada, Scutellaria indica L. bitkisinden 5 flavanoit izole ederek bileşiklerin yapılarını çeşitli spektroskopik yöntemlerle aydınlatmışlardır. Zhang vd. (1994), Scutellaria baicalensis Georgi bitkisi ile ilgili bir çalışma yapmış ve bitkinin etanol ekstraktından 3 bilinen flavon ile birlikte 1 yeni flavonoit glikozit izole etmişlerdir.

Saraçoğlu vd. (1995), Scutellaria salviifolia Benth. ve Phlomis armeniaca Willd. bitkileri üzerinde yaptıkları çalışmada; her iki bitkinin de metanol ekstraktından, 10 tane önceden bilinen glikozidik bileşik izole etmişlerdir. Çalışma sonucunda kafeik asit içeren fenilpropanoit glikozitlerinin bazı kanser hücrelerine karşı aktivite gösterdiklerini bulmuşlardır. Malakov ve Papanov (1996), Bulgaristan Zemen yakınlarından topladıkları Scutellaria orientalis subsp. pinnatifida Edmondson’nın toprak üstü kısımlarının aseton ekstratından scutorientalin A, scutorientalin B ve scutorientalin C olmak üzere üç yeni neoklerodan diterpenoiti izole etmişlerdir. Özcan (1996), Gaziantep Dülük Baba Tepesi’nden aldığı Scutellaria tomentosa Bertol.’nın toprak üstü kısımlarından elde ettiği metanolik ekstratı kromotografik yöntemlere tabi tutarak ST-1, ST-2 ve ST-3 olarak

kodlanan bileşikler elde etmiştir. Rodriguez vd. (1996), Madrid’in Perales (İspanya) nehri kıyısından aldıkları Scutellaria galericulata’nın toprak üstü kısımlarının aseton ekstraktından scutegalin C ve scutegalin D olmak üzere iki yeni neo-klerodan diterpenoiti izole etmişlerdir. Wang ve Li (1996), yaptıkları çalışmada; ilk kez Scutellaria barbata’dan scutebarbatin A yeni bir neoklerodan tip diterpenoid alkoloid izole etmişleridir.

Malakov vd. (1997), Bulgaristan’ın doğusundaki Sliven Kasabası yakınlarından aldıkları Scutellaria orientalis subsp. pinnatifida Edmondson’nın toprak üstü kısımlarının aseton ekstratından scutorientalin D adlı yeni bir neo-klerodan diterpenoiti izole etmişlerdir. Khokhrjakov (1997), Erzurum Uzundere yakınlarından aldığı Scutellaria örneklerinden S. uzunderensis A. P. Khokhr. türünü tanımlamış ve Tan ve Sorger (1987) tarafından yayınlanan S. orientalis subsp. tortumensis Kit Tan et Sorger alt türünü tür seviyesine yükseltmiştir. Malakov ve Papanov (1997), çalışmalarında; Scutellaria columnae All. bitkisinden daha önceden yapıları aydınlatılmış diterpenlerin yanında 11- episkutekolumnin C bileşiğini ilk defa izole etmişlerdir. Munoz vd. (1997), Scutellaria alpina subsp. javalambrensis bitkisinin aseton ekstraktından, önceden izole edilmiş olan 7 neo-klerodan ile birlikte 1 yeni diterpenoit elde ederek yapılarını spektroskopik yöntemlerle aydınlatmışlardır. Zhou vd. (1997), Scutellaria baicalensis Georgi bitkisinin kuru kökleri ile yaptıkları çalışmada; 1 yeni flavon glikozit, 15 önceden izole edilmiş olan flavonoit ve 5 önceden izole edilmiş olan feniletanoit izole ederek çeşitli spektroskopik yöntemlerle yapılarını aydınlatmışlardır.

Bruno vd. (1998), Scutellaria lateriflora L. bitkisi ile ilgili yaptığı bir çalışmada; skutelaterin A, skutelaterin ve skutelaterin C olarak isimlendirdikleri 3 yeni diterpen bileşiği izole etmişlerdir. Esquivel vd. (1998), çalışmasında; Scutellaria seleriana Loes. bitkisinden daha önceden bilinen bir bileşik olan oroksilin A bileşiğini elde etmişlerdir. Ayrıca skuteselerin bileşiğini ilk defa izole ederek yapısını kimyasal ve spektroskopik yöntemlerle aydınlatmışlardır. Ezer vd. (1998), Ankara Gölbaşı yakınlarından aldıkları Scutellaria orientalis subsp. sintenisii’den daha önceden bilinen neo-klerodan scutalpin J ile birlikte scutenisin adlı yeni bir diterpenoit izole etmiş ve yapısını aydınlatmışlardır. Malakov ve Papanov (1998), yaptıkları bir çalışmada Scutellaria alpina L. bitkisinde bulunan diterpenleri incelemişlerdir. Sonuçta; daha önceden bilinen skutalpins A, skutalpins E, skutalpins F, skutalpin L, skutesiprol A ve skutorientalin E diterpenlerine ek olarak; skutalpin N ve skutalpin O isimlerini verdikleri iki yeni diterpen izole etmişlerdir.

Bruno vd. (1999), Scutellaria rubicunda Hornem. bitkisi ile yaptıkları çalışmada iki diterpenoit izole ederek bu maddelerin böcek gelişimini önleyici aktivitelerini incelemişlerdir. Gao vd. (1999), Scutellara baicalensis Georgi bitkisinden izole edilmiş 4 önemli flavonoit olan baisalein, baisalin, vogonin ve vogonisit bileşiklerinin yapılarını ve antioksidant aktivitelerini incelemişlerdir. Kocabaş ve Karaman (2001), Güneydoğu Anadolu’da bulunan Lamiaceae familyasına ait bitkilere yaptıkları çalışmada; 1998-2000 yılları arasında Kahramanmaraş ilinden Lamiaceae familyasına ait bitkiler toplamış (23 cins 70 tür) ve uçucu yağlarını analiz etmişlerdir. Çalışma sonucunda Scutellaria rubicunda subsp. subvelutina’dan 0.04 ml, S. orientalis subsp. pinnatifida’dan 0.075 ml, S. orientalis subsp. santolinoides’den 0.083 ml ve S. tomentosa’dan 0.22 ml yağ elde etmiştir ve Scutellaria cinsini Lamiaceae familyası içinde uçucu yağ bakımından zayıf olarak nitelendirmiştir.

Bruno vd. (2002), Scutellaria rubicunda subsp. rubicunda ve Scutellaria columnae subsp. gussonei (Ten.) Rech.f. bitkileri ile ilgili bir çalışma yapmışlardır. Scutellaria rubicunda subsp. rubicunda bitkisi aseton ile ekstrakte edilmiş ve bilinen 6 neo-klerodan diterpenoit izole etmişlerdir. Ersöz vd. (2002a), Bolu-Abant Gölü’nün Gölbaşı kenarlarından topladıkları Scutellaria galericulata L.’nın toprak üstü kısımlarının metanolik ekstratından 4 feniletanoit glikoziti izole etmişlerdir. Ersöz vd. (2002b), Rize İkizdere-Çağırankaya yakınlarından aldıkları Scutellaria pontica C. Koch.’nın toprak üstü kısımlarının metanolik ekstratından 1 fenolik glukozit, çeşitli flavonlar ve flavon glikozitleri ile martinozit ve verbazkozit (=akteozit) adlı iki feniletanoit glikoziti izole etmişlerdir.

Ghannadi ve Mehregan (2003), İran’ın kuzeydoğusu Bojnoord ve Shoghan arasındaki bölgeden topadıkarı Scutellaria pinnatifida subsp. alpina’nın uçucu yağının kimyasal bileşimini ilk kez araştırmışlardır. Scutellaria pinnatifida ssp. alpina’ya ait yağın toplam %93.8’ini oluşturan 30 bileşen karakterize edilmiştir. Lim (2003), yaptığı çalışmada; Scutellaria cinsinden flavon ve flavonol bileşenleri izole etmiştir. Baicalin, baicalein, oroxylin A, wogonin, wogonosid, apigenin, scutellarein, 5,7,4’-trihidroksi-8- methoksiflavon, luteolin, viscidulin III, 2’,3’,5,7-tetrahidroksiflavon ve ganhuangenin S. baicalensis, S. barbata ve S. laterifolia’dan izole edilen bazı bileşenlerdir. Çalışma sonucunda bileşenlerin yapıları ve aktiviteleri arasındaki ilişki saptanmıştır. Ayrıca S. baicalensis, S. amoena, S. indica, S. barbata, S. scandens ve diğer türlerden çeşitli flavon ve flavonollar elde edilmiştir.

Bruno vd. (2004), yaptıkları çlışmada Scutellaria parvula Michx. bitkisinden skuteparvin adında yeni bir diterpen izole etmişlerdir. Elde edilen bu diterpen bileşiği, Ajuga remota Benth. bitkisinden izole edilen ajugarin V bileşiği ile benzerlik göstermektedir. Bu sonuç bize, Scutellaria ile Ajuga türlerinin taksonları bakımından birbirine benzer olduklarını göstermektedir. Li vd. (2004), Scutellaria baicalensis bitkisinden 6 bileşik izole etmişlerdir. Yu vd. (2004), yaptığı çalışmada; Hubei (Çin)’den topladıkları Scutellaria barbata’nın uçucu yağının kimyasal kompozisyonunu ve antimikrobiyal aktivetesini incelemişlerdir. Çalışmada %0.3 (v/w) ürün elde edilmiş ve yağın %85.6 ‘sını oluşturan 41 bileşen karakterize edilmiştir. Disk difüzyon ve sıvı mikrodilüsyon yöntemleri kullanılarak yağın antimikrobiyal aktivitesi 17 mikroorganizmaya karşı değerlendirilmiştir. Metisiline dirençli Staphlococcus aureus gibi gram-pozitif bakterilerin yağa karşı, gram-negatif bakteri ve mayalardan daha duyarlı olduğu tespit edilmiştir.

Gürhan (2005), cinsin Türkiye sınırları içerisinde yayılış gösteren üç türü S. salviifolia, S. diffusa ve S. pontica ile morfolojik, anatomik ve antimikrobiyal aktivite özellikleri üzerine bir çalışma yapmıştır. Çalışmasında, türlerin morfolojik tanımlarına, gövde ve yapraklarının anatomik özellikleri ile Gram (+) ve Gram (-) bakterilere ve mantarlara karşı antimikrobiyal etkilerini incelemiştir. En yüksek antimikrobiyal etkiye Enterococcus faecalis’e karşı S. salviifolia’nın sahip olduğunu belirtmiştir. Li ve Chen (2005), Scutellaria baicalensis bitkisinden baisalein, vogonin ve oroksilin A adlı 3 biyoaktif flavonoit bileşiklerini izole etmişler ve saflaştırmışlardır. Sonuç olarak, %95,7 saflıkta baisalein, %98,5 saflıkta vogonin ve %93,2 saflıkta oroksilin A bileşiği elde etmişlerdir. Özdemir ve Altan (2005), Scutellaria orientalis’in Türkiye Florası’na endemik iki alt türü olan S. orientalis subsp. bicolor ve subsp. santolinoides üzerinde morfolojik ve anatomik bir çalşma yapmışlardır. Çalışmalarında; bu iki alt türü birbirinden ayırmaya yardımcı olacak morfolojik ve anatomik karakterler tanımlamışlardır.

Gousiadou vd. (2007), yaptıkları çalışmada; Yunanistan’daki Pelion Dağı’ndan topladıkları Scutellaria albida L. ssp. albida’dan 3 yeni irigoid glikozidi, 10 önceden bilinen iridoit aglikonu ve glikozidi, 4 önceden bilinen feniletanoid glikozidi ve 8 basit fenolik türevi izole etmiş ve yapısını aydınlatmışlardır. Karabacak (2007), “Bazı Scutellaiıa orientalis Türlerinin İçerisindeki Ekstraktif Bileşiklerin Araştırılması” adlı yüksek lisans tez çalışmasında; Siirt'in Botan Vadisi'nden topladığı endemik Scutellaria orientalis L. subsp. porphyrostegia Edmondson bitkisinden aseton ekstresi ile

kromatografik yöntemler kullanarak 7β,19-diasetoksi-6α,8β-dihidroksi-4α,18-epoksi-neo- klerod-13-en-15,16-olide bileşiğini izole etmiş ve kimyasal yapısını aydınlatmıştır. İzole edilen bu bileşik ilk defa Scutellaria orientalis L. subsp. porphyrostegia elde edilmiş yeni bir diterpen yapısıdır. Ayrıca daha önceden Scutellaria ve Ajuga türlerinden izole edilmiş olan Ajugarin V ve Scutenisin adlı 2 diterpen de bu çalışmada elde edilen yapılardır.

Çiçek (2008), “Türkiye Scutellaria L. (Lamiaceae) Cinsinin Revizyonu” adlı doktora tez çalışmasında; Türkiye’nin Scutellaria L. (Lamiaceae) cinsine ait taksonların morfolojik ve palinolojik tanımlarını, kromozom sayılarını, tür ve tür altı tayin anahtarlarını, akrabalık ilişkilerini ve coğrafik yayılışlarını incelemiştir. Türkiye Florası’nda S. tournefortii Benth. olarak teşhis edilen örnekler, S. porphyrantha Rech.f. ve Scutellaria orientalis L. subsp. pichleri (Stapf) J.R.Edm. olarak teşhis edilen örnekler de Scutellaria pinnatifida A.Ham. subsp. pichleri (Stapf) Rech.f olarak düzenlenmiştir. Çalışma sonucunda Scutellaria cinsi; bir yeni tür (S. anatolica M.Cicek & O.Ketenoglu, sp. nova), bir yeni alt tür (S. pectinata Montbret & Aucher ex Benth. subsp. elongata M.Cicek & O.Ketenoglu, subsp. nova), bir yeni hibrit tür (S. x ketenoglui M.Cicek & Yaprak, nothosp. nova), bir yeni kombinasyon (S. sosnowskyi Takht. subsp. pinnatifida M.Cicek & O.Ketenoglu, comb. nova) ve yeni sinonimler ile birlikte Türkiye Florası’nda 24 tür, 1 hibrit tür ve 13 alt tür ile toplam 32 takson olarak değerlendirilmiştir.

Raccuglia vd. (2010), çalışmalarında; Scutellaria hastifolia L.’dan, Spodoptera littoralis’e karşı önemli derecede attifeedant özellik gösteren 7 neoklerodan diterpenoitleri izole etmişlerdir. Shang vd. (2010), Scutellaira cinsine ait yapılan çalışmalarının bir derlemesini yapmıştır. Özellikle cinsin etnomarfolojik ve fitokimyasal etkileri üzerinde durmuş ve böylelikle çeşitli hastalıkların tedavisi ve yeni ilaç geliştirme çalışmalarında faydalı bilgiler ortaya koymuştur. Şenol vd. (2010), yaptıkları çalışmada; Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden toplanan 33 Scutellaria taksonunun metanol ekstraktını in vitro olarak asetilkolinesteraz, butirilkolinesteraz ve tirozinaz enzimlerine karşı test etmiş ve 2,2- difenil-1-pikrilhidrazil (DPPH) radikal temizleyici etkisi, demir iyonu şelatlama yeteneği ve FRAP metodu kullanarak bu taksonların etil asetat ve metanol ekstraktının antioksidan aktivitesini belirlenmiştir. İlk kez bu literatürde yayına konu olan 33 Scutellaria taksonunun antikolinesteraz, antitirozinaz ve antioksidan aktiviteleri çalışılmıştır.

Türkoğlu ve Çelik (2010), daha önceden çalışılmamış olan S. orientalis’in antioksidan aktivitesi yayınlamışlardır. Çalışmalarında Elazığ Kuşaklı Dağı’ndan bitkilerin çiçekli döneminde topladıkları Scutellaria orientalis türlerinin su ve etanol ekstrelerinin

antioksidan aktivitesini; süperoksit anyon radikal temizleme kapasitesi, hidrojen peroksit temizleme kapasitesi, indirgeme kuvveti ve metal şelatlama aktivitesi gibi çeşitli yöntemlerle değerlendirmişlerdir. Mevcut çalışmada alınan sonuçlar Scutellaria orientalis’in doğal antioksidanların potansiyel bir kaynağı olduğunu göstermiştir. Bununla beraber, mevcut testler in vitro antioksidan olarak Scutellaria orientalis’in ekstrelerinin yararlılığını ortaya çıkarmıştır.

Özmen vd. (2010), yaptıkları çalışmada; Türkiye'de geleneksel tıpta yaraların iyileşmesinde ve kanamaların durdurulmasında kullanılan S. orientalis L. bitkisinin endemik bir alt türü Scutellaria orientalis subsp. carica’nın antikanser özellikleri incelemişlerdir. Bu amaçla Türkiye’nin güneybatısı Aydın Karacasu bölgesinden endemik Scutellaria orientalis subsp. carica Edmondson bitkisi toplanmıştır. Çalışma sonucunda; en güçlü anti-lösemik aktiviteyi siklin D1-ve Cdc25A baskılama ve p21 indüksiyon ile ilişkili 43µg/lt bir IpC50 ile apigenin, baicelein, chrysin, luteolin ve wogonin bulunan metanol ekstraktı, göstermiştir. İlk kez bu çalışmada Scutellaria orientalis subsp. carica’nın gösterdiği güçlü antilösemik özellikleri ile wogoninin olası genotoksik özellikleri ve baicaleinin olası antiproliferativ etkisi rapor edilmiştir.

Çiçek vd. (2011) çalışmasında, uçucu yağ bileşimi daha önce araştırılmamış olan Scutellaria diffusa Benth., Scutellaria heterophylla Montbret & Aucher ex Benth. ve Scutellaria salviifolia Benth.’nın su destilasyonu ile elde edilen uçucu yağlarını GC ve GC-MS ile analiz etmişlerdir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre; Scutellaria salviifolia’ya ait yağın toplam %90’ını oluşturan 43 bileşen, Scutellaria heterophylla’ya ait yağın toplam %89.9’unu oluşturan 68 bileşen ve Scutellaria diffusa’ya uçucu yağın toplam %92.1’ini oluşturan 63 bileşen karakterize edilmiştir.

Formisano vd. (2013), Scutellaria brevibracteata Stapf., Scutellaria hastifolia L. ve Scutellaria orientalis ssp. alpina (Boiss.) O. Schwarz’nın uçucu yağının kimyasal

bileşiminin Spodoptera littoralis’in yumurtlama davranışı ve beslenmesi üzerine etkilerini tanımlamışlardır. Yumurtlama deneyi sonuçlarında; S. brevibracteata ve S. hastifolia'nın karyofilence zengin uçucu yağları daha tutarlı sonuç vermiştir ve her ikisi de S. littoralis'in yumurtlama sürecini engellemiştir. S. hastifolia'nın uçucu yağı uygulanan üç yağ arasında S.littoralis larvalarının beslenmesini engelleyen tek yağ olarak tespit edilmiştir.

Benzer Belgeler