• Sonuç bulunamadı

4. METİNLERDE SOSYOLOJİ; SAVAŞ VE ÇOCUK

4.2. Aile, Eğitim ve Çocuk Asker

4.2.2. Savaşta “Eğitim”

Ebeveynler savaş esnasında çocukla olan bağlarını koruyabildikleri zaman savaş etkilerinin azaldığını görmekteyiz. Savaş esnasında çocuk ve aile arasındaki ilişki incelendiğinde çocuğunun yanında olan ebeveynlerin çocukları için yapmaya çalıştıkları tek şey eğitim hayatlarının devamlılığını sağlamak olduğu görülmüştür.

Bunu anlayabileceğimiz en güzel durum ise aileleri tarafından korunan ve arkasında durulan savaşı eserlerine konu edinen yazarların bugün geldikleri konumdur. Kurşunların da Rengi Var romanının yazarı Kaşlı başarılı bir gazeteci olarak hayatına devam etmektedir (twitter, 2018). Ben Malala eserinin yazarı olan Yusufzay ise üniversite eğitimene devam etmektedir. Aynı zamanda yoksul ve savaş bölgelerindeki çocukların eğitimleriyle ilgili sosyal projeler içinde yer almaktadır (twetter, 2018). Anne Frank’ın Hatıra Defteri’inde ise çocuklarını savaşın etkisinden korunmak isteyen aile küçük bir alanda saklanarak yaşamlarını sürdürmelerine rağmen günlüğün içeriğinde Anne’nin kısıtlı da olsa hala eğitim aldığını görmekteyiz. Saklandıkları evde okumanın ve öğrenmenin önemini anlatan cümleleri şöyle anlatmaktadır;

“(11 Temmuz 1943, Pazar) …Ayrıca, her cumartesi kütüphaneden beş tane kitap getiriliyor. Kitaplar gelecek diye cumartesiyi özlemle bekliyoruz. Tıpkı hediye bekleyen küçük çocuklar gibi… Normal insanlar kilit altında yaşayanlar için kitapların ne anlama geldiğini bilemezler. Okumak, öğrenmek ve radyo dinlemek… Sadece bunlarla vakit geçiriyoruz.”(Frank, 2017: 112).”

Aile, çocuğunu koruma görevini başarıyla gerçekleştirdiği takdirde (veya çocuğu savaştan korumaya çalıştığı zaman) başvurduğu ilk kurum eğitim kurumu olmaktadır. Eserler (Allah Mecbur Değil ki romanı hariç) eğitimin bir toplumda olmazsa olmaz olduğunu vurgulamaktadır. Savaşın bütün yıkıcılığına rağmen eğitimi aileler ve dolayısıyla çocuklar bırakmamışlardır. Eğitime yıkık binalarda, kurulan çadır kentlerde, bodrumlarda, terkedilen binalarda öğretmenler ve gönüllü bireyler tarafından ya da saklanılan yerlerde ebeveynler tarafından devam edilmektedir. Bu noktada eğitime dair diğer eserler içinde geçen bazı bölümlerin tahlilini yapabiliriz.

Kurşunların da Rengi Var;

“Okula başlama zamanı gelmişti. Okulların neredeyse hepsi kapalıydı. Bu yüzden ilk zamanlar evde toplanıp ders yapılırdı. Bir öğretmenimiz vardı, tüm derslerimizi o anlatırdı. Bizleri birer kahraman yapan, kahraman bir öğretmendi.

Kısa bir süre sonra bir binada toplanmaya başladık, dersler artık orada yapılıyordu, okulumuz burasıydı artık. Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıflar hep birlikte aynı sınıftaydık. Kitabımız, defterimiz yoktu tabii. Öğretmenimiz bulabildiği kadar kağıt getirirdi bize, onlara yazıp çizerdik. Kitaplarımız olmadığı için, öğretmen ne anlatacaksa kağıtlara yazar sonrada bize dağıtırdı. Bunları titizlikle toplar, düzgün bir şekildemuhafaza ederdik. Notları da bu yazıp çizdiklerimize verirdi.” (Kaşlı, 2016: 25)

“Siren sesi17

duyduğumuz günlerden biriydi, bodrumda oturuyor, ödevimi yapıyordum. Arada da anneme gösteriyor, yanlışlarımı düzeltiyordum. Atılan kurşunlar arada dikkatimi dağıtıyordu.”(Kaşlı, 2016: 113)

Anne Frank’ın Hatıra Defteri;

“(21 Ağustos 1942, Cuma) Çok fazla ders çalışmıyorum, eylüle kadar tatil havasında olacağım. Babam bana eylülden sonra ders vermek istiyor ama o takdirde öncelikle yeni okul kitaplarını satın almamız gerek.”(Frank, 2017: 40)

17

Toprağımızın Kokusu;

“… Biz Filistinliler için, okumak çok önemlidir. Okumak kendi geleceğimizi, aynı zamanda ülkemizin geleceğini hazırlamak demektir.” (Mourad, 2010: 43)

“Nablus Ramallah arasına yerleşmiş Beyt An köyünden gelen Hüsam on üç yaşında kısık bir sesle bana hikayesini anlatıyor:

‘5 Nisan Cuma günü, İsrail ordusunun Nablus’a girdiği gün, ne olduğuna bakmak için dışarı çıktım. Köyden çıkar çıkmaz, bir tepenin üstünde üç tane asker gördüm. Tek başımaydım. Askerler nişan alıp bana peşpeşe ateş etmeye başladılar, önce sol elimden, sonra sol kolumdan yaralandım, kaçmaya çalıştım ama bu kez sırtımdan yedim kurşunu, bir kurşunda sol bacağıma geldi. Sol kolumdan giren kurşun göğsümün içinden geçti ve omurgama yapıştı. Doktor bunun dumdum kurşunu olduğunu söylüyor, yani insanın etini parçalayan kurşunlardan.’

‘Peki şimdi ağrıların var mı?’

‘Çok değil. Hatta birkaç gün önce ders çalışmaya bile başladım. Dördüncü sınıf giriş sınavlarına hazırlanıyorum. Yarın fen bilgisinden sınavım var.’

Nasır’a dönüyorum:

‘Nasıl yapacak? Bir kitabı tutacak halde bile değil!’ diyorum.

‘Kitabı onun yerine tutacak bir alet yerleştiriyoruz. Arada sırada, oturmaya yeniden alışması için onu bir koltuğa koyuyoruz, ama bu onu çok yoruyor.’ diyor.”(Mourad, 2010: 178-179)

Ben, Malala’da ise babası ile birlikte eğitim hakkını savunduğu için Taliban

tarafından başından vurulan kız çocuğunun iç savaş ortamında tek isteği eğitimini tamamlayabilmektir. Hayatını eğitime adayan öğretmen ve okul müdürü olan babası ile birlikte özellikle kız çocuklarının eğitim hakkını savunmak için hayatlarını ortaya koymuşlarıdır.

“İki adamın birden yola çıkıp servisi durdurduğunu görmedim. Onların ‘Malala kim?’ sorusuna cevap verme fırsatım bile olmadı; yoksa kendi kız

kardeşleri ve kızlarıda dahil olmak üzere bütün kızları okula göndermeleri gerektiğini anlatırdım.” (Yusufzay ve Lamb, 2017: 292)

“Galaya giderken pembe giymiştim. İlk kez insanların karşısında Taliban’nın fermanına nasıl karşı geldiğimizi ve gizlice okula gitmeye devam ettiğimizi anlattım. ‘Ben eğitimin önemini biliyorum çünkü kitaplarım ve kalemlerim zorla elimden alındı,’ dedim. ‘Ama Svat kızları hiçbir şeyden korkmaz. Eğitimimize devam ettik.”(Yusufzay ve Lamb, 2017: 262)

“Babam şimdiye kadar tek istediğinin öğrencilerin eğitim görebileceği bir okul yaratmak olduğunu söylüyordu. Politikaya ve eğitim kampanyalarına dahil olmaktan başka bir seçenek bırakılmamıştı bize. ‘Tek hedefim,’ diyordu, ‘çocuklarımı ve milletimi elimden geldiği kadar eğitmek. Ama eğer liderlerinizin yarısı yalan söylüyor, diğer yarısı da Taliban’la müzakerelerde bulunuyorsa, çıkış yolu kalmıyor. Birileri sesini çıkarmak zorunda.” (Yusufzay ve Lamb, 2017: 263- 264)

Savaşta da olsa çocuğun eğitime olan ihtiyacını yazarlar yaşadıklarından yola çıkarak anlatmaktadır.

Benzer Belgeler