• Sonuç bulunamadı

santigrad dereceye kadar ulaşması sonucu sıcaklık çarpması meydana gelir Bunun

Belgede Fiziksel Risk Etmenleri (sayfa 78-92)

TERMAL KONFOR

sıcaklığının 41 santigrad dereceye kadar ulaşması sonucu sıcaklık çarpması meydana gelir Bunun

sonucunda, kaslarda ani kasılmalar şeklinde

kramplar oluşur. Tansiyon düşüklüğü ve baş dönmesine yol açan ısı yorgunlukları meydana gelebilir. Yüksek sıcaklık, ayrıca, kaşıntılı kırmızı lekeler şeklinde deri bozukluklarına, moral

bozukluklarına, konsantrasyon bozukluklarına ve aşırı duyarlılık ile endişeye (anksiyete) neden

SICAKLIK

Endüstride düşük sıcaklığa daha az

rastlanır. Soğuk işyeri ortamları, daha çok soğuk hava depolarında yapılan çalışmalarda ve kışın açıkta yapılan işlerde ortaya çıkar. Düşük sıcaklık, yani soğuk, insan üzerinde olumsuz etkiler meydana getirir. Bu olumsuz etkiler, uyuşukluk, uyku hali,

organlarda hissizlik ve donma gibi durumlardır.

RADYANT ISI

İşyerinde, işin gereği olarak sıcak

yüzeyler bulunabilmekte ve bu

yüzeylerden ısı radyasyonu meydana

gelebilmektedir. Termal radyasyon yani radyant ısı, absorblanabileceği bir

yüzeye çarpmadıkça ısı meydana getirmeyen elektromanyetik bir

enerjidir. Dolayısıyla, hava akımları ısıyı etkileyememektedir.

RADYANT ISI

Termal radyasyondan korunmanın tek

yolu, çalışanla kaynak arasına ısı

geçirmeyen bir perde koymaktır. Ancak, konulan perde ısıyı yansıtmıyorsa, ısıyı absorblayarak ısı kaynağı haline

BASINÇ

Birim yüzey üzerine uygulanan kuvvete

basınç denir. Birimi paskal (N/m²), bar (kg/cm²) veya 1 atm (760 mm Hg = 1,013 kg/cm²)’dir.

Normal şartlar altında hava basıncı 760

mm civa basıncına eşittir.

Atmosfer basıncından daha yüksek ya da

daha düşük basınç altında çalışan

işçilerde, kalp, dolaşım ya da solunum rahatsızlıkları görülebilir.

BASINÇ

Balon ve uçak gibi araçlarla süratle

yükseklere çıkılması halinde, doğal olarak atmosfer basıncının düşmesi nedeniyle, normal atmosfer basıncı

altında dokularda erimiş olan gazların serbest hale gelmesiyle karıncalanma, kol ve bacaklarda ağrılar ile bulanık

görme ve kulak ağrıları gibi belirtiler meydana gelir.

BASINÇ

Denizaltı personeli, dalgıçlar ve gemi

personelinde ise, deniz dibine inildikçe vücut

üzerindeki basınç artar. Bu basıncın 4 atmosferi aşması halinde, kişi solunum yoluyla daha fazla azot alacağından azot narkozu haline girebilir. Karar verme, düşünme ve istemli hareketler

kötüye gidebilir. Su üstüne çıkılmadığı takdirde şuur çekilmesi baş gösterebilir. Solunum

apereyi içine verilen basınçlı havanın

bileşimindeki azot yerine helyum ikame edilirse, azot narkozunun ortaya çıkması önlenmiş olur.

BASINÇ

Atmosfer basıncından daha yüksek

basınçlı yerlerde ve dalgıç odalarında

yapılan çalışmalarda aşağıdaki tedbirler alınacaktır:

Dalgıç odalarında, şahıs başına saatte

en az 40 metreküp hava sağlanacak ve bu havadaki karbondioksit miktarı % 0.1’i geçmeyecektir.

BASINÇ

Dalgıç odalarında 24 saatte su altındaki çalışma süresi, derinliğe ve bu derinlikteki basınca uygun şekilde düzenlenecektir. İniş, çıkış süreleri için,

“Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak 7.5 Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik”te belirlenen süreler dikkate alınacaktır. Dalgıçlar için bu süreler, 18 metreye kadar 3 saat, 40 metreye kadar olan derinliklerde ½ saattir.

Bir dalgıç, 22 metreden fazla derinliğe, bir günde 2 defadan fazla dalmayacak ve bu 2 dalma arasında en az 5 saat geçecektir.

BASINÇ

Dekompresyon Hastalığı :

Dekompresyon Hastalığı terimi altında, insanı saran havanın basıncının doğal veya suni olarak kısa bir

süre içinde düşmesi sonucu karşılaşılabilecek arızalar toplanır.

Serbest atmosferde yükseklik arttıkça havanın basıncı da tedrici bir şekilde düşer. Diğer taraftan, su altında yapılan çalışmalarda suyun işçi üzerindeki basıncının bertaraf edilebilmesi için, basınçlı hava ihtiva eden sandıklar kullanılır ve çalışmanın sonunda işçinin serbest atmosfer basıncına geçirilebilmesi için bu sandıklardaki basınç yavaş yavaş (tedricen)

BASINÇ

Dekompresyon hastalığının temel

mekanizması, daha önceden basıncın fazla yükselmesi sonucunda vücut sıvılarında fazla miktarlarda erimiş bir halde bulunan hava gazlarının (oksijenin ve özellikle

azotun) basıncın düşmesiyle serbest hale geçmesidir. Oksijen, kan hemoglobini ile

birleşir. İnert bir gaz olan azot ise, bir gazoz şişesi kapağının açılmasında görülen gaz habbecikleri gibi serbest hale geçer.

BASINÇ

Eğer dekompresyon işlemi yavaş ve

kademeli bir şekilde yapılırsa, açığa çıkan azotun dolaşım sistemi

vasıtasıyla akciğerlere nakli ve

solunumla dışarıya atılması mümkün olur. Aksi halde, dokularda ve vücut

sıvılarında gaz habbecikleri (emboliler) meydana gelir. Bu habbecikler dokuları yırtar ve kapilerleri (kılcal damarları)

NEM

Havanın içerisindeki su buharı miktarına nem denilir.Nem, mutlak nem ve bağıl nem olarak ikiye ayrılır:Mutlak nem, hava basıncına ve sıcaklığına bağlı

olmadan bir yerdeki havanın yüzde kaçının su buharı olduğunu ortaya koyan bir niceliktir. Örneğin burada mutlak nem yüzde 10 dendiğinde oradaki havanın yüzde 10’unun su buharından oluştuğu anlaşılır.

Bağıl nem ise, belli bir yerdeki hava kitlesinin sıcaklığa ve basınca bağlı olarak taşıyabileceği maksimum nemin yüzde kaçı kadar neme (su

NEM

İşçi sağlığı açısından bağıl nemin önemi büyüktür.

Bir işyerinin bağıl enim değerlendirilirken sıcaklık ve hava akım hızı gibi diğer termal konfor

koşullarının da gözönünde bulundurulması

gerekir. Genel olarak bir işyerinde bağıl nem % 30- % 70 arasında bulunmalıdır. Yüksek bağıl nem (% 70-% 100) ortam sıcaklığının yüksek olması

durumunda bunalma hissine neden olur ve kişinin konsantrasyonunu ve çalışma gücünü düşürür.

Sıcaklığın düşük olması halinde ise üşüme ve ürperme hissi verir.

Belgede Fiziksel Risk Etmenleri (sayfa 78-92)

Benzer Belgeler