• Sonuç bulunamadı

2.2. SINAV KAYGISI

2.2.1 Sınav Kaygısının Nedenleri

Sınanmak insanlar için her zaman kaygı vericidir. Genellikle ilkokuldan sonra başlayan sınavlar silsilesi neredeyse bütün yaşam boyunca sürer. Sınav kaygısı da bu sınanma ve değerlendirilme düşüncesine bağlı ortaya çıkar. Sahip olduğumuz yetenekleri veya bilgimizi küçümsemek, kendimizi başkalarıyla karşılaştırmak ya da en mükemmel sonuca ulaşmayı, sınavlarda hata yapmamamız gerektiğine olan inancımız veya yapamayacağımıza dair düşüncemiz sınav kaygısını oluşturan temel faktörlerdir. Sınav kaygısının bir başka sebebi de başarısız olacağımıza ve çevre tarafından değerlendirme senaryoları ve aileye karşı mahçup olma düşüncesidir. Bu gibi düşünceler öğrenme şemalarımızdan kaynaklanır ve bilişsel çarpıtmalarımızdan ileri gelir.38

Ülkemizde sınavları kazanmak aynı zamanda bir işe sahip olmaktır. Aileler çocuklarının iyi bir geleceklerinin olması için iyi bir üniversite okumaları konusunda oldukça isteklidirler. İyi bir bölüm okumak aynı zamanda ailelerin geçmişte kendilerinin başaramadıklarını çocuklarının gerçekleştirmesi beklentisi içine sokmaktadır. Çocuğun ilkokula başlamasıyla birlikte aileler doğrudan veya dolaylı olarak çocuklarından başarı beklediklerini hissettirirler. Çocuk bu süreçle birlikte başta ailenin ve çevrenin kendisinden başarılı olması için bir beklentisi olduğunu fark eder. Çocuk sürekli başkalarıyla bir yarış ve kıyas sürecine girer. Bütün bu olanlar karşısında çocuk kendisini gittikçe çaresiz hissetmeye ve kaygılı olmaya başlar39

Sınavların öğrencilerin yarış yaptıkları bir alana dönüştürülmesi, ailelerin bu konudaki tutumlarını sertleştirmelerine yol açarken, öğretmenlerin bu konudaki motivasyonel ama ters tepen tutumları çocuğun yaşadığı sınav kaygısının boyutunu derinleştirmektedir.

İnsanın çevreyi algılayışı genel duygu durumunu belirler. Birey kendini güvenli bir ortamda olduğunu düşünüyor ve benliğine karşı yönelmiş bir tehdit görmüyorsa kendisini huzurlu hissedecektir. Eğer birey güvenli durumun tersi olarak çevrede kendisine yönelmiş bir tehdit görüyorsa ve bazı normal durumları diğer bireylerden farklı olarak tehlikeli olarak yorumluyorsa, kendini güvende hissetmez ve gergin bir ruh haline sürüklenir. Hangi çevresel ya da içsel uyarıcıların tehlikeli olduğu bireyin geçmiş yaşantılarıyla ilgilidir. Öğrenmelerimizin temelinde çocukluk dönemi yaşantılarımızın, buna bağlı oluşturduğumuz şemaların önemli bir yeri vardır. Çevresel uyarıcıların tehlikeli olup olmaması bireylerin yaşantılarına bağlı olarak

38

Bengi Semerci, Hedef Başarı Sınav Stresiyle Başa Çıkma, Alfa Yayınları, İstanbul, 2007, s.34. 39Acar Baltaş, Öğrenmede ve Sınavlarda Üstün Başarı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2009, s.63.

12

değişirken aynı zamanda kültürler ve toplumlara göre de farklılık gösterir. Yine de kaygıyı ortaya çıkartan ortak paydalardan söz edebiliriz. Bu paydaları şu başlıklar altında toplamamız mümkündür.

1. Desteğin Çekilmesi: Bireyin alıştığı çevreden uzaklaşarak başka bir

çevreye girmesiyle ortaya çıkar. Birey uzak bir çevrede yaşama başladığında alıştığı ve güvendiği destek unsurlarından mahrum kalır. Yeni bir çevrenin getirmiş olduğu belirsizlikle birlikte güçlü desteklerinden mahrum kalmak kişinin yaşadığı kaygıyı arttırır.

2. Olumsuz bir sonucu beklemek: Bireyin olumsuz bir sonucun oluşacağı

zamana kadar beklemesi kaygıyı arttırır. Bekleme süresine kadar oluşturulan olumsuz senaryolar çoğalır ve kaygıyı arttırır. Birey geçen süre zarfında zaten kötü sonucun oluşacağını düşünür ve bu süreçte hazırlanmaya motive olamaz, olumsuz zaten ortaya çıkacaktır.

3. İç çelişki: İnandığımız ya da düşündüğümüz şeylerden farklı hareket

ettiğimizde gerginlik yaşarız. İnsanların bilişsel olarak yaptıkları işe inanmaları motivasyonlarını arttırırken başarının oluşması için gerekli bilginin edinilmesini kaygının azalmasını sağlar. Bireyin yaşamış olduğu çelişkileri ortadan kaldırmak için bir çözüm yolu arar ve bu arayış onu istediği sonuca götürür.

4. Belirsizlik: Belirsizlik, kaygı yaratan unsurların temelini oluşturur.

Gelecekte neyin olacağını bilememek, insanoğlunu geleceği tahmin edebilme çabasına yönlendirmiştir. Bu belirsizlik ve bunu aşma çabası insanoğlunun ilerlemesinin temel dinamiğini oluşturmuştur. İnsanoğlunun belirsizliği ortadan kaldırmak için sosyal kurumları, kültürü, bilim ve teknolojiyi yarattığı söylenebilir.40

Sınavın kendisi başlı başına önemli bir kaygı nedenidir. Ülkemizde sınavların kişinin geleceğinin belirlenmesinde önemli yerinin olması, var olan sınav kaygısının daha da artmasına sebep olmaktadır. Öğrencilerin geçmişten getirdikleri çalışma alışkanlıkları sınava hazırlanılan dönemde ihtiyaçları karşılamakta genel olarak uzaktır. Edinilemeyen çalışma alışkanlıkları, eğitim sisteminin ezberci yapısı, öğrencilerde ciddi öğrenme eksikliklerini oluşturmaktadır. Özellikle öğrencilerin sınava hazırlandıkları yıl, ailenin beklentileri, yakın çevrenin beklentileri, öğrenci üzerinde yüksek baskıya neden olurken, öğrenci kendi eksikliklerini bildiğinden bu beklentileri karşılayamayacağını düşünür. Beklentilerin karşılanamaması bireyde

40 Cüceloğlu,a.g.e., s.277.

13

kötü duygular ve düşünceler oluşturur. Sınavı kazanmak veya kaybetmek öğrencinin nazarında çevresi tarafından zeki olup olmadığına dair bir ölçüt olarak değerlendirilir. Bütün bunlar birleşince öğrencideki sınav kaygısı daha da artar.41

Sınava hazırlık sürecinde veya sınav esnasında öğrencinin uyarılmıştık düzeyi oldukça yüksektir. Özellikle öğrencinin içsel değerlendirmeleri bu uyarılmışlık düzeyini arttırır. Çünkü öğrencinin sınava dair değerlendirmeleri geçmiş öğrenme yaşantısına ve sosyal öğrenmeye bağlı olarak uç bir noktada değerlendirilme korkusu olarak içselleştirilir. Öğrenci olumsuz değerlendirmelere maruz kalmamak için mutlaka başarılı olması gerektiğini düşünerek her şeyi mükemmel bir şekilde öğrenmesi gerektiğini düşünür. Mükemmel olmak yanlış yapmamaktır. Yapılan yanlışlar öğrenciye halen ne kadar eksik olduğunu söyler. Bu durum öğrencinin kaygısının artmasına neden olur.42

Benzer Belgeler