• Sonuç bulunamadı

3. BULGULAR VE YORUMLAR

3.1. Öğrenme Güçlüğünün Tanımlanması

3.1.1. Sınırlı Akademik Performans

Öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin sınırlı akademik performansı olduğunu dile getiren öğretmenler; bu öğrencilerin sınıf seviyesinden geri olduklarını, müfredat kazanımlarında güçlük yaşadıklarını, matematik becerilerinde güçlük yaşadıklarını, genelleme ya da kalıcılık becerilerinde güçlük yaşadıklarını ve

okuma-yazma becerilerinde güçlük yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Tablo 5’te ilgili konudaki beş kategorinin kaç katılımcı tarafından ifade edildiğini belirten frekans dağılımları yer almaktadır.

Tablo 5

Öğrenme Güçlüğü Tanısı Bulunan Öğrencilerin Sınırlı Akademik Performansına İlişkin İfadeler

Kategori Frekans

Sınıf Seviyesinden Geride 12

Müfredat Kazanımlarında Güçlük 4

Matematik Becerilerinde Güçlük 3

Genelleme/Kalıcılık Becerisinde Güçlük 3

Okuma-Yazma Becerilerinde Güçlük 2

a. Sınıf seviyesinden geride

Yürütülmüş görüşmelerde 28 katılımcının 12’si öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin akademik performanslarının, sınıf seviyesinden geride olduğunu ifade etmişlerdir. Aylin öğretmen konu hakkındaki düşüncesini, “Öğrenme güçlüğü sınıf seviyesinin altında kalan ıııı … çocuklar için ııı bence tanımlanmış bi şeydir.” ifadesiyle belirtmiştir. Ayten Öğretmen, “Şimdi öğrenme güçlüğü bana göre … akademik olarak diğerlerinden geri kalan çocuklar üzerinde biraz daha dikkatle dururuz ki acaba bir sorun mu var diye …” şeklinde ilgili konuda görüş belirtmiştir.

Ebru Öğretmen, “Bana göre öğrenme güçlüğü çocuğun ıııııı yetersiz olması yani ııı yeterli olmaması. Iıııı yaşıtlarıyla aynı şeyde gitmemesi aynı sürede gidememesi yani bana göre öğrenme güçlüğü.” ifadesiyle öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin, sınıf seviyesinden geride kaldıklarını vurgulamıştır. Fulya Öğretmen, “Öğrenme güçlüğü bireyin akranlarına oranla hani ııııı müfredatı ya da işte o düzeyi takip edememesi.

Geriden takip etmesi.” olarak görüş bildirmiştir.

Gökçe Öğretmen, “ıı mevcut durumundaki sınıfındaki yaşıtlarından gruplarından akademik olarak veya ıı motorsal becerilerinde eylemlerinde ıı aynı yaş düzeyinde olmasına rağmen aynı imkân ölçütlerinde olmasına rağmen daha farklı seviyelerdeki öğrenciler sanırım öğrenme güçlüğüdür.” şeklinde görüşlerini belirtmiştir. Kadriye Öğretmen, “Şimdi çocuk akranlarının yanı sıra yani akranları öğrenirken ııı kendisi geride kalıyosa ve bunun için hani ekstra bir ııı sebebi yoksa o zaman ben öğrenme

güçlüğü var diyebiliyorum.” ifadesinde bulunmuştur. Mualla Öğretmen, “Kendi yaş grubu içerisinde öğrenmede sıkıntı çeken daha geç öğrenen … hani öğreniyorlar fakat diğer çocuklarla aynı hızda değil.” şeklinde görüş belirtmiştir. Yasemin Öğretmen ise,

“Sınıf düzeyine göre karar veriyorum ben buna. Okuttuğum sınıf düzeyi hangi seviyedeyse diğer öğrencilerle kıyaslıyorum. Ona göre ıı genele bakıyorum. Iı çocuk hani diğer çoğunluk çoğunluğa yakın bi düzeyde olmayınca o şekilde hani bi şüphe duyuyoruz…” ifadesiyle, öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin akranlarına kıyasla sınıf seviyesinden beklenen performansı gösteremediğini ifade etmiştir.

b. Müfredat kazanımlarında güçlük

Yürütülmüş görüşmelerde 28 katılımcının 4’ü öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin müfredat kazanımlarında güçlük yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Aylin Öğretmen, “Öğrenme güçlüğü … ıııı belirlenen kazanımları kazanmakta güçlük çeken onlara yetişemeyen ııııı veya o kazanımlar kendisi için çok ağır gelen çocuklar için ııı bence tanımlanmış bi şeydir.” ifadesiyle öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin müfredat kazanımlarında güçlük yaşadığını vurgulamıştır. Ezgi Öğretmen ise, “Öğrenme güçlüğü ıııııım verilen ıııı müfredat kapsamında öğrenciye verilen bilgilerin daha ııııı geç algılanması ya da daha zor algılanması ve ıııı öğrenmenin daha geç ve güç olması aslında benim için.” şeklinde görüş belirtmiştir.

c. Matematik becerilerinde güçlük

Yürütülmüş görüşmelerde 28 katılımcının 3’ü öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin matematik becerilerinde güçlük yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Birsen Öğretmen, “…örneğin okuma seviyesi belli bir hızda oluyor ama matematikte eksikleri oluyo ve işte okumayı birinci sınıfta çocuklarla aynı zamanda öğrenebiliyor ama ıııııı bi matematiği daha geriden götürüyor.” şeklinde görüş bildirmiştir. Burhan Öğretmen,

“Mesela elimde şuan bi öğrenci var geçen sene okuma yazmaya ilk geçen öğrenci olmasına rağmen çocuğun matematik yönü eksik çıktı. Matematik yani bu da öğrenmeyi engelliyo çocuk sınıfta ben bişey söylersem yapıyor onun dışında her şey bakarak görerek o şekilde yapıyor.” ifadesinde bulunmuştur. Nebile Öğretmen ise, “Matematikte işlemleri karıştırabiliyorlar. Ya da bazıları bazı kavramları zaman kavramı saat kavramı öğrenmekte zorluk çekebiliyorlar.” ifadesiyle öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin matematik becerilerinde yaşadıkları güçlükleri vurgulamıştır.

d. Genelleme/kalıcılık becerisinde güçlük

Yürütülmüş görüşmelerde 28 katılımcının 3’ü öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin genelleme/kalıcılık becerisinde güçlük yaşadıklarını ifade etmişlerdir.

Birsen Öğretmen, “IIIII işte birde şey ııııı öğrendiğini her alanda kullanamıyor. IIII mesela bi çıkarma işlemini yapıyor ama bölmedeki çıkarma işlemini yaparken orda kullanamıyor. Ya orda da işte ayrıca çıkarma işlemini öğretmem gerekiyor.” ifadesiyle, öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin genelleme becerisinde güçlük yaşadıklarını vurgulamıştır. Mualla Öğretmen, “Kalıcı öğrenme özellikle çok geç geçen çocuklar bana göre. Çünkü hani öğreniyorlar fakat diğer çocuklarla aynı hızda değil daha çok tekrar gerekiyor özellikle kalıcı öğrenme konusunda sıkıntı yaşıyoruz bu çocuklarla.” şeklinde görüş belirtmiş ve öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin kalıcı öğrenmede güçlük yaşadıklarını ifade etmiştir.

e. Okuma yazma becerilerinde güçlük

Yürütülmüş görüşmelerde 28 katılımcının 3’ü öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrencilerin okuma yazma becerilerinde güçlük yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Melek Öğretmen, “…eğer okumaya geçmiş hala harflerden çoğunu algılayamamış sesi tanıyamamış söylediğin sesi yazamıyorsa o zaman öğrenme güçlüğü var diye düşünüyorum.” şeklinde görüş bildirmiş ve öğrenme güçlüğü tanılı öğrencilerin okuma-yazma becerilerinde güçlük yaşadıklarını vurgulamıştır. Nebile Öğretmen, “Ters okuma olabiliyor ters yazma oluyor harfleri, sesleri, heceleri. Matematikte işlemleri karıştırabiliyorlar.” açıklamasında bulunmuştur.

Alanyazında öğrenme güçlüğü; görsel, zihinsel, işitsel, motor ve duygusal bozuklukların yanı sıra çevresel, kültürel ve ekonomik olumsuzluklardan meydana gelmeyen, yazılı - sözlü dili anlama ve kullanma için gerekli olan bir ya da birkaç psikolojik sürecin etkilenmesiyle ortaya çıkan dinleme, düşünme, konuşma, okuma, yazma ve matematikte yaşanılan güçlükler olarak tanımlanmaktadır (IDEA, 2004). Kirk ve Gallagher ise öğrenme güçlüğü tanımında üç ölçütün olması gerketiğini ve bu ölçütlerin; çocuğun potansiyeli ile mevcut başarısı arasında farklılık bulunması, çocuğun öğrenmede yaşadığı güçlüklerin; zihinsel yetersizlik, duyusal yetersizlik, duygusal bozukluk ve öğrenme fırsatının olmaması gibi nedenlerle açıklanamaması ve çocuğun özel eğitim hizmetlerine gereksinim duyması olduğunu belirtmişlerdir (Kirk ve Gallagher’den aktaran Günayer-Şenel, 1995). Tanımların ortak noktasından yola çıkarak,

katılımcıların büyük çoğunluğunun tanımlarda yer alan sınıf seviyesinden daha düşük akademik performans gösterme, matematik becerilerinde güçlük ve okuma-yazma güçlüklerinden bahsettikleri görülmektedir fakat öğrenme güçlüğünün sadece bu gerekçelere dayandırılarak sınırlandırılamayacağı ilgili tanımlarca açıktır. Son yıllarda yanlış tanılamalar sonucunda öğrenme güçlüğü tanısı bulunan öğrenci sayılarında artış görülmektedir. Öğrencilerin sadece sınıf seviyesinin altında akademik performans göstermeleri durumunun, öğrenme güçlüğünü işaret etmeyeceği alanyazında açıktır. Bu varsayıma göre derslere ilişkin geliştirilecek başarı testleriyle öğrencilere öğrenme güçlüğü tanısı konulabilecektir. Fakat alanyazında öğrenme güçlüğünün belirlenmesinde farklı materyal ve testlerin birarada kullanılması gerektiği ve öğrencinin sınıf seviyesinden geride akademik performansa sahip olmasının tanılama ya da tanımlamada yeterli olmayacağı belirtilmektedir.