• Sonuç bulunamadı

Süleyman Şah-Melikşah İlişkileri

III. Araştırmanın Kaynakları

6. Süleyman Şah-Melikşah İlişkileri

Sultanlık davası ile ortaya çıkan Kutalmışoğullarının, büyük Türkmen kitlelerine dayanarak, Anadolu’da bir devlet kurmaya girişmeleri ile Suriye’ye kaçan Yabguluların Atsız ve diğer beyler yönetiminde bir beylik kurmaları Melikşah’ı tedirgin ediyor ve hâkimiyet mücadelesinde başarılı olduktan sonra, merkeziyetçi bir devlet kurulması amacıyla bu yeni oluşumları itaate almaya veya ortadan kaldırmaya zorluyordu. Anadolu’daki Türkler’in artarak Anadolu’nun tamamen elden gittiğini gören ve Papa Gregorius VII.’a başvurup bir yardım alamayan Bizans imparatoru Mihael, Melikşah ile anlaşma girişiminde bulundu. Bunun üzerine imparator, 1074 Haziran tarihli, halifeye Süryanice ve satır altlarında Arapça tercümesi yazılı iki mektubundan birinde, ondan Melikşah ile anlaşma girişimine aracılık etmesini rica ediyordu. Melikşah, Anadolu’ya ve Suriye’ye ordular göndermeden önce, 468/1076 yılında, Kafkasya’ya hareket edince orada hazineler değerinde armağanlarla gelen Bizans elçisini kabul etmişti. Bu mektup ve elçilerin neler elde ettiklerine dair kaynaklarda detay yer almasa da, Melikşah’ın bu ülkelerde hâkimiyetini kurmaya çalıştığı bir gerçektir. Melikşah, kardeşi Tutuş’u Suriye’ye gönderirken ve Atsız       

97 Mehmet Ersan, “Selçuklular”, İslam Tarihi ve Medeniyeti, Siyer Yayınları, İstanbul, 2018, X, 171;

Mehmet Şeker, Fetihlerle Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1997, s. 42. 

98 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Rd. Hakkı Dursun Yıldız, Çağ Yayınları, İstanbul, 1988,

yönetiminde birleşen Yabguluları tabiiyetine dâhil ederken büyük komutanlarından Emir Porsuk’u da Anadolu topraklarına görevlendirerek, Süleyman Şah ve diğer Kutalmışoğullarını bertaraf etmek istiyordu. Anadolu’da gaza yapmakta olan Saltuk, Afşin, Tutuoğlu, Tarankoğlu ve Dilmaçoğlu Mehmed gibi Oğuz beyleri 468 Zilkadesi’nde (Temmuz 1076) askerleriyle beraber Rûm bölgesinden Haleb şehrine dönüyorlardı. Bu dönme onların Süleyman Şah’ı tanımamalarıyla Melikşah’a sadakatleri ile alakalıydı. Melikşah bunlara Suriye’ye giden Tutuş’a katılmalarını emretmişti.

Melikşah’ın Anadolu’ya ve Kutalmışoğullarını itaate almak amacıyla gönderdiği Emir Porsuk’un hareketleri hakkında kaynakların ifadeleri çok yetersiz ve karmaşıktır. Bu rivayetlerden birine göre, dünya hâkimiyeti davası ile Porsuk’u Anadolu’ya göndermiş; o da Bizanslıları sıkıştırarak imparatorlarını senelik 300.000 altın haraca bağlamıştı. Dahası güya sultan da İstanbul şehrini muhasara etmiş ve Bizans İmparatorluğu’nun haracını 1.000.000 altına çıkarmıştı. Aksaray, Konya, Kayseri ve bütün Rûm memleketlerini alarak Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ı Rûm bölgesine hükümdar yapmış ve Antakya şehrini de alıp kendisine vermişti. Şam bölgesine de Tutuş’u yollayarak Mağrip’in ve Mısır’ın fethini emretmiştir. Emir Porsuk’un seferine ait bu önemli bilgi muahhar bir müellife göre “Babası Kutalmış vefat edince oğlu Mansur Rûm bölgesine ilerledi ve burada birçok yer aldı. Sultan Melikşah saltanata geçince Porsuk’u Rûm bölgesine yolladı. Porsuk, Mansur’u katlettiği sırada kardeşi Süleyman henüz küçüktü. O da Türkmen birliklerinin kendinse katılmasıyla birçok yeri ele geçirdi.” Bu ifade ile hadise biraz açıklık kazanmakta ve savaşın da Kutalmışoğullarının karşı olduğu ve Mansur’un ölümü ile sonuçlandığı ortaya çıkmaktadır.

Kaynağı kaybolan bu bilgi Abu’l-Farac tarafından da karışık bir şekilde nakledilmiş, fakat yeni ilaveler ve tarih kaydı ile olay biraz daha aydınlatılmıştır. Bu müellife göre, Melikşah, Kutalmış’ı (doğrusu: oğlunu) yakalamak amacıyla, 1078’de, Emir Porsuk’u Anadolu topraklarına yolladı. Porsuk İstanbul şehrine gizlenmiş olan Mansur’u Botaniates’ten istediyse de, imparator vermedi. Bunun üzerine Porsuk ile Kutalmış (oğlu) arasında savaş başladı ve iki taraftan da çok insan öldü. Fakat sonuç olarak Porsuk bir tuzak ile düşmanını öldürüp durumu sultana

bildirdi; Türkler de Kutalmış’ın diğer oğlu Süleyman’a katıldılar.99 Osman Turan’ın tespitine göre; kaynaklardaki belirsizliklere rağmen, Porsuk’un Kutalmışoğullarına karşı gönderildiği, ancak bu esnada onlar Bizans imparatoru ile birlikte olduğu için seferin Bizanslılara karşı sayılmış bulunduğunda şüphe yoktur. Kutalmışoğullarının Büyük Selçuklular ile ve özellikle Süleyman'ın Melikşah ile ilişkilerini hatalı olarak tefsir eden modern tarihçiler, Süleyman Şah ve kardeşi Mansur arasında bir çarpışmanın meydana geldiğini, Süleyman Şah'ın destek talebiyle Sultan Melikşah'ın Emir Porsuk’u Anadolu topraklarına yolladığını ve Mansur’un etkisiz hale getirilmesinin ardından Anadolu hükümranlığının Süleyman Şah’a verildiğini kabul etmişlerdir. Sultan Melikşah'ın Süleyman Şah’ın ardından oğullarını İran tarafına götürerek İznik’teki tahtını boş bir şekilde koyması da aile arasındaki düşmanlığın devam ettiğini göstermektedir. Süleyman ile kardeşi Mansur arasında bir mücadele olduğuna ilişkin kaynaklarda bir ifade mevcut değildir. Bizans kaynaklarından yalnız Bryennios’un bir defa bahsettiği Mansur’un Süleyman ile birlikte bulunduğunu ve Botaniates’in tahta çıkarılmasında ortaklaşa yardım yaptıklarını belirtmiştir. Bunun dışında Kutalmışoğullarına karşı sefere çıkan Porsuk’un İznik’te devlet kuran Süleyman’ı istisna edip ve hatta ona yardım yapıp Mansur’u bertaraf etmeye çalışması da bu seferin anlamsızlığını gösterir.

Seferin Mansur’a ve Bizans’a karşı 1078’de gerçekleştiğine dair kayıt Kutalmışoğullarının aynı yılda Botaniates ile ittifak halinde onu tahta çıkarmaları hadisesiyle ilgili olarak bir hakikati belirtmektedir. Porsuk’a karşı yeni imparator ile onlar arasındaki ittifakı onaylamakta ve Mansur’un da bu esnada öldürüldüğü anlaşılmaktadır. Mansur katledildiği halde Süleyman Şah’ın bu yıldan sonra daha fazla güçlenmesi, Emir Porsuk’un bu işten çok bir şey kazanamadığını gösterir. Porsuk çayı adının da onun bu bölgedeki faaliyetlerinin bir anısı olarak kaldığı muhakkaktır.100

      

99 Abu’l-Farac, Gregory Abu’l-Farac: Abu’l-Farac Tarihi, Çev. Ömer Rıza Doğrul, Türk Tarih

Kurumu Yayınları, Ankara, 1945, s. 227.