• Sonuç bulunamadı

Rusya’nın Kırgızistan’daki Koloni Siyaseti ve Kırgız Topraklarını İşgali

4. Kırgızistan’da Rus İdaresinin Kurulması

4.2. Rusya’nın Kırgızistan’daki Koloni Siyaseti ve Kırgız Topraklarını İşgali

Rusya, Türkistan’daki hâkimiyetini sağlamak için askeri baskının yanı sıra bölgede kolonizasyon politikası71 da takip etmiştir. Çarlık Rusya’sı Türkistan’da uygulamış olduğu kolonizasyon siyaseti ile büyük bir bölümü Ruslardan ve diğer Slav milletlerden oluşan binlerce insanı Türkistan’a yerleştirmiştir. Ruslar daha önceden Başkurdistan ve Kazakistan bölgesinde yapmış oldukları koloni siyasetini bu seferde Kırgız topraklarında uygulamışlardır. Bu kolonizasyon siyasetinde takip edilen diğer politika da, Rus Kazaklarının kuzey Kırgızistan’daki en verimli Kırgız topraklarına yerleştirilmeleridir72. Rus devlet mülkiyetine alınan topraklara göç ettirdikleri Rusları yerleştirmiştir. Zaman zaman Kırgızistan’a yönelik göç süreci tamamen kontrolden çıkmıştır. Devletin planlı olarak yaptırdığı göçler dışında izinsiz olarak gelip yerleşen Rusların sayısı arttıkça bölgedeki Kırgızlar ve Ruslar arasındaki nüfus ve kültürel farklılıklar da artmıştır.

Keyfi göçler özellikle Rusya’daki Stolıpin toprak reformundan sonra fazlalaşmıştır. Tüm Türkistan’da olduğu gibi Kırgızistan’da da Rus Coğrafya Cemiyeti ve Rus keşifçileri ile başlayan Rus egemenliğinin temel dolgu maddesi her zaman Rus göçmenler olmuştur. Kırgızistan’a göç eden Ruslar farklı sosyal tabakalardan oluşmaktaydı. Bu göç eden insanların amaçları Kırgızistan’daki verimli topraklara sahip olarak zenginleşmek ve bu toprakları kendilerine ait bir vatan haline getirmekti. Her ne kadar Ruslar uyguladıkları kolonizasyon siyasetini İngiltere’nin de Hindistan’da

      

70 S. İlyasov, a.g.e, s.102

71 G. J. Demko, The Russian Colonization of Kazakhstan 1896-1916, The Hauge-Paris 1969, s.40. 72 Mehmet Saray, a.g.e., s.71.

uyguladığını iddia etmişlerse de hiçbir zaman için İngiltere’den Hindistan’a göç edenler idari ve askeri görevlerde çalışmak için geçici olarak gelmişlerdi. Ancak Rusya’dan Türkistan’a göç edenler ise bilinçli bir şekilde Orta Rusya ve Ukrayna’dan yerleşme amacıyla gelmişlerdir. Rusya bu tür göçleri teşvik etmek amacıyla da Rus çiftçilerine her türlü yardımı yapmıştır73.

Kırgız topraklarına yerleşmek amacıyla gelen göçmenler ilk olarak 1868 yılında Yedisu ilinde yerleşmişlerdir. Rusların Kırgız topraklarına daha geniş çapta göçmen yerleştirme siyaseti 1870’li yılların sonlarında olmuştur. 1800’lü yılların sonlarına gelindiğinde Burulday, Kulanak, Nikolayevskoe, Tokmak ve diğerlerinin yer aldığı Bişkek ve Prievalsk kasabalarında birçok Rus köyü kurulmuştur. Bu bölgedeki göçmenlerin sayısı yaklaşık olarak 15.100’e ulaşmıştır. Bölgeye göç eden Ruslar, toplam nüfusun %4.82’sini oluşturmakta idiler. Rusya, bölgeye göçmen yerleştirme siyasetini 1890’lı yıllarda da devam ettirerek Oş ve Andican kasabalarında Rus yerleşim sahaları kurmuştur. Bu sahalara gelip yerleşen Rusların sayısı 1897 tarihinde 20.000’e ulaşmıştır. Ayrıca Rus göçmenlerden başka yaklaşık 500 Alman Rusya’nın Samara ve Stavropol vilayetlerine yerleşmişlerdir74.

19. yüzyılın sonunda bölgenin etnik bakımdan nüfus dağılımına baktığımızda 1897 nüfus sayımına göre Yedisu ilinde yaklaşık 233.700, Semerkant ilinde de 373.000 Kırgız Türkü yaşamakta idi. Aynı yıl bölgedeki Rus ve Ukraynalıların toplam sayısı ise yaklaşık olarak 30.000 civarındaydı75.

İkinci büyük göçmen akını 1905-1910 yılları arasındaki tarım reformlarının yapıldığı dönemde gerçekleştirilmiştir. Rus hükümeti 1905 yılından itibaren Rusya’dan göç ederek Kırgız topraklarına yerleştirilenler için bir “Yeni Gelenler İdaresi” oluşturmuştur76. Yapılan bazı tahminlere göre 1897-1914 yılları arasında Orta Asya ve Sibirya’da bugünkü Kırgızistan topraklarına 73.000 göçmen gelip yerleşmiştir. Rusların bölgeye yerleşmeleri ile Hokand Hanlığı dönemindeki küçük Hokand kaleleri artık

      

73 Rafis Abazov, “Çarlık Yönetimi Altında Kırgızlar”, Türkler, c.18, Ankara 2002, s.610.

74 T. Çoroev, “Kırgızstan Koloniya”, Kırgızı: Kırgztan: Opıt Novogo İstoriçeskogo Osmuleniya, Bişkek, 1994, s.112.

75 Rafis Abazov, a.g.m., s.610. 76 Mehmet Saray, a.g.e., s.81.

büyük oranda karışık nüfusun bulunduğu şehirler haline gelmiştir. Çüy, Talas ve Issık- Köl vadilerinde yaşayan Kırgızların ellerinden alınan topraklarda yeni Rus köyleri kurulmuştur. Bölgeye yerleşen Rus göçmen çiftçileri keyfi hareket ederek, Kırgız topraklarını zor kullanarak ele geçirmişlerdir. Kırgızları zor duruma düşüren bu zorbalıklar, Rus göçmen idaresi tarafından önlenmediği gibi tam tersine bu tür hareketler devamlı desteklenmiştir77. Kırgızların sulamaya elverişli topraklarını alma işi Kırgızistan’ın Güneyinde Oş ve ona yakın uezdlerde de aktif bir şekilde devam etmiştir. 1913 yılında Kırgızların, Andican tarafındaki 790.000 desyatin toprağına el konulmuştur78.

Kırgız topraklarına yerleşen göçmen sayısı her yıl artarak devam etmiştir. 1913 yılına gelindiğinde Yedisu, Fergana, Sır Derya ve Semerkant illerinde yaklaşık 770.100 Kırgız Türkü yaşamaktaydı. Bu arada aynı bölgelerdeki Rus ve Ukraynalıların nüfusu 122.000’ e ulaşmıştır79.

1916 yılına gelindiğinde Rus göçmenleri ülkenin bütün ekilebilen topraklarının %58,6’sına sahip olmuşlardır. Böylece her bir Rus göçmen çiftçinin payına 3,17 desyatin80 yerli halka ise ancak 0,21 desyatin ekilebilir toprak alanı düşmüştür81. 1916’da karakol uezdinin %21,1’ini oluşturan Rus halkı ziraata elverişli bütün toprakların %67,3’ünü ellerine almışlardır. Nüfusun %38,1’ini oluşturan Rus göçmenleri Bişkek’in ziraata elverişli topraklarının ise %57,3’üne sahiptiler82. Bu sayılardan da anlaşılacağı üzere Rus göçmenlerin toprakları elde etmeye başlaması yazlık, güzlük ve kışlak otlak alanlarının her geçen gün azalmasına neden olmuştur. Yerli halkın her bir çadırına 30’dan 60 desyatine kadar toprak ayrılmıştı. Sonra, volosttaki bütün yaşayanların toprağı ayrılıp geri kalanı boş toprak olarak kaydedilmiştir. Rus köylerinde ise durum farklılık arz etmekte idi. Ailelerin her ferdine 30 desyatin, yani bir aileye 100-150 desyatin toprak verilmişti. Kırgızlar tarım alanlarında en az haklara sahip olan halk konumuna düşürülmüştür83. Kırgızların

      

77 C. Abdırahmanov, “Kırgızdardın 1916-cıldagı Kötörülüşü Cönündö”, Kırgızdar, Bişkek 1991,s.375. 78 T. Çoroev, a.g.m., s.112.

79 Rafis Abazov, a.g.m., s.610-611. 80 Toprak ölçüsü=2.7 hektar 81 T. Çoroev, a.g.m., s.112. 82 C. Abdırahmanov, a.g.m., s.375. 83 S. İlyasov, a.g.e., s.328.

ellerindeki toprakların zorla alınmasının bir başka etkisi de büyükbaş hayvanların oranındaki azalmayla yaşanmıştır. Kırgızlar eskisi gibi geniş otlaklarda hayvan yaylayamadıkları için küçükbaş hayvanları beslemeye başlamışlardır. Çünkü yüksek dağlı topraklarda ancak koyunlara bakabilirlerdi. Böylece hayvan sayısı iki kat azalmıştır84.

Ruslar işgal ettikleri Kırgızistan’ın verimli topraklarını Türklerin ellerinden almakla yetinmemiş onlara ağır bir vergi yükü de getirmiştir85. Rus yönetimi, Kırgızların elindeki arazi az verimli veya çorakta olsa Kırgızlardan iki çeşit vergi talep etmiştir ki bunlara, “haraç” ve “tanap” adı verilmiştir. Ekilen topraklardan haraç adı altında yetiştirilen ürünün %10’u alınmıştır.

Rusya’nın göç ve toprak politikası sonucunda Kırgız Türkleri yoklukla burun buruna yaşamak zorunda bırakılmıştır. Kırgızların topraklarının ellerinden alınması, onların sadece yaylak ve kışlak sistemi gibi geleneksel göç düzenini ve göç ettiği yollarını bozmakla kalmamış, aynı zamanda yerli halk öz vatanından fiilen kovulma durumuna düşmüştür. Rusları, sosyal eşitsizlik, artan yoksulluk, topraklarının ve çayırlık alanlarının kaybı ile suçlayan Kırgız Türkleri ile bu göçmenler arasındaki ilişki hiçbir zaman iyi olmamıştır.

Çarlığın, Türklere nefret duygusu ile terbiye ettiği göçmen Ruslar hiçbir zaman yerli halk ile insani ilişkiler kuramamışlardır. Bölgeye gelen Rus çiftçiler Kırgız halkının elinden toprağını almış oldukları gibi onlara zulmedici davranışlarda bulunmuşlardır86.

Ortaya çıkan rahatsızlığın ilk işareti 1898 yılındaki Andican ayaklanması olmuştur. Bu ayaklanmanın bastırılmasından sonra, silahlı küçük Kırgız birlikleri aralıklı olarak bazı Rus yerleşimlerine ve yöneticilerine pusu kurmaya devam etmiştir. Ancak en güçlü koloni karşıtı fikirleri ortaya çıkaran ayaklanma 1916’daki Türkistan

      

84 C. M. Malabaev, Kırgız Mamleketinin Tarıhı, Bişkek 1999, s.120.

85 S. M. Williams, “Taxation in Tsarist Central Asia, Central Asian Review”, Vol. IX, No. 4, 1961, s.51. 86 C. Abdırahmanov, a.g.m., s.374.

Milli Ayaklaması olmuştur. Rus çiftçiler ile Kırgızlar arasındaki adaletli bir uygulamadan söz etmek mümkün olmamıştır.

1916 yılının yaz aylarında başlayan ve Kırgızistan ile birlikte tüm Türkistan’ı kapsayan büyük halk isyanının arka planında Rus sömürge siyaseti yatmakta idi. Bu isyan bir anlamda Birinci Dünya Savaşının yol açtığı ekonomik depresyona, yeni konulan savaş vergilerine ve hızla artan yiyecek maddelerine karşı bir tepkiydi. Ayaklanmaya yerli halktan 10 milyon kişi katılmıştır. Temmuz’da dalgalanmalarla başlayan halk hareketi, Ağustos’ta silahlı bir ayaklanmaya dönüşerek Ekim ayının sonuna kadar devam etmiştir. Ayaklananlar Çar’ın kararına karşı duydukları memnuniyetsizliği açıkça göstermişlerdir. Daha ayaklanmanın başında Andican ilçesinin Altın-Köl ve Bozar-Kurgan bucaklarının halkları büyük bir kararlılık göstermiştir. Buradaki halk Çar’ın kararına itaat etmeyi reddetmiş ve seferberlik için çağrılanların listesini imha etmiştir. Buna benzer olaylar, Balıkçi, Cele-Kuduk, Massan, Maysarı gibi komşu bucaklarda da meydana gelmiştir. Kırgız nüfusunun çoğunlukta olduğu dağlık bölgelerdeki halk hareketleri en gergin noktasına ulaşmıştır. Ayaklanmalara Hokand ve Namangan ilçelerinde yaşayan Kırgızlarda faal bir şekilde katılmışlardır87.

Kırgızlar, çevrede bulunan binalara zarar vererek, Rus idarecilerine, denetim merkezlerine ve jandarma karargâhlarına saldırmışlardır. Türkistan Genel Valisi 1916 yılına ait raporunda; Kırgız topraklarının bir başka deyişle işe yaramayan yerlerin Rus Kazaklarınca yağmalanması Kırgızlar ve Rus Kazakları arasında toprak kavgalarını getirdi. Bir de idareciler tarafından kışkırtılan Rus Kazakları, Kırgızları her yönden hatta hiç işe yaramayan bölgelerde bile hayvanlarını otlatmalarına izin vermeyerek sıkıştırıyorlardı88.

Oş ilçesinde ise ayaklanma daha Temmuz ayının başlarında olmuştur. En kalabalık katılım Süleyman Dağ’da olmuş ve burada yaklaşık 10.000 kişi ayaklanmaya katılmıştır. Kalabalık açıkça: “Savaşa gitmeyeceğiz! Çocuklarımızı vermeyeceğiz!” diye sloganlar atmıştır. Rusya, isyanı zorla bastırmış, ayaklanmaya katılanları

      

87 E. D. Sokol, The Revolt of 1916 in Russia Central Asia, Baltimore, 1954, s.56-64. 88 S. İlyasov vd., a.g.e., s.100.

tutuklatmıştır89. 1916 ayaklanması başarısız olmasına rağmen, önemli sonuçlar doğurmuştur. Çünkü yerli halk, bağımsızlık mücadelesi konusunda paha biçilmez bir tecrübe edinmiştir.

5. Çarlık Hâkimiyeti Döneminde Kırgızistan’ın Ekonomik Durumu

Kırgızlar, geleneksel olarak, Tiyen-Şan ve Pamir Altay Dağlarının vadilerinde yarı çoban göçebeliği şeklindeki havyacılıkla, at, koyun, keçi, sığır ve yak yetiştiriciliği ile uğraşıyorlardı. Yüzlerce yıl içersinde gelişmiş olan bu ekonomik yapı, dağlık olan topraklarının kendine özgü iklimini ve kaynaklarını kullanıyordu. Dikey çoban göçebeliği denilen ekonomi, kalın kar tabakası dağlık bölgeleri kapladığında ve sıcaklık genellikle 20 derecenin altına düştüğünde, kış boyunca dağların daha alçak bölgelerine yapılan mevsimlik göçe dayanıyordu. Yazları ise Kırgızlar yaylalara göç ederlerdi. Yaylalar, dağların yüksek bölgelerinde bulunan vadilerdi, burada buzulların erimesi ile gelen su ve yağmurlar, yaylalardaki otların büyümesini sağlıyordu. Yaylalar hayvanlar için yeterli otu sağlardı ve insanların ve hayvanların yaz sıcağından korunmaları için uygun yerlerdi. Tiyen-Şan dağlarındaki bu yarı çoban göçebeliği Kırgız boylarına özgü bir ekonomi olmuştu90. Kırgızlar hayat tarzları ve ekonomileriyle tamamen farklı olan bir halktı.

Kırgızistan, Rusya için mallarını satacağı bir pazar ve hammadde kaynağından başka bir şey değildi. Türkistan’dan ihraç edilen malın %75’i pamuk, yün, et, deri, vs.den oluşmaktaydı. Çarlık Rusya’sı Kırgızistan’da hakimiyet sağladığı dönem boyunca sanayinin gelişmesi için hammaddeleri temizleyen ve işleten birkaç tesis hariç, hiçbir katkıda bulunmadı91. 1825 yılında Hokand Hanlığı tarafından yapılan ve Bolşeviklerin dönemine kadar bu isimle anılmaya devam eden Pişkek’te ve Karakol’da 1893 yılında 2 bina, 12 deri, 10 yağ, 2 sabun fabrikası ve 92 su değirmeni bulunuyordu. Güney Kırgızistan’da 5 pamuk fabrikası, bira, yağ ve sabun fabrikaları mevcuttu92.

      

89 E. D. Sokol, a.g.e., s.64. 90 Rafis Abazov, a.g.m., s.609. 91 T. Çoroev, a.g.m., s.114. 92 Rafis Abazov, a.g.m., s.609.

Kırgızistan’da kurulan sanayi tesisleri tamamen hammaddeyi işleme özelliğini taşımaktaydı. Kırgızistan’daki hiçbir büyük ya da orta ölçekteki müessese bir Kırgız’a ait değildi ve olmasına da izin verilmezdi. Çünkü Kırgız beyleri bile Rus kapitalistleri tarafından tekelci birliklerin vahşi rekabeti karşısında kendi hallerine bırakılmıştı. Rus kapitalistlerinin yerli halkın iş sahibi olması ya da en azından üst tabakanın sermaye birikiminden faydalanılması gibi bir derdi yoktu. Rus kapitalistlerinin sermayelerinin genişlemesi için yeni bir vakum gerekiyordu ve bu yüzden yerli sermayecileri aralarında istemiyorlardı. Kırgızistan hem Rusya hem yabancı ülke sermayelerinin çıkması için en uygun alan oldu. Gelen kapitalistler en az masrafla maksimum fayda sağlayan sanayi bölümlerini geliştirmeye uğraşıyorlardı. Başlangıçta, Türkistan’da sanayi kollarının tek taraflı gelişmesi için temeller atıldı.

Rusya’nın gelişmekte olan sermaye sahipleri için Kırgızistan kolay para kazanma yeriydi. Burası Rusya’nın merkezi bölgelerinde yaşanan toprak sorunlarını azaltmak amacıyla Rus çiftçilerini göç ettirdiği yerdi. Senatör K. Palen raporunda Çarlık Rusya’sının Türkistan’daki amaçlarının derinliğini şöyle dile getirmektedir: “Eğer Türkistan’ı istila etmemizin siyasi motiflerini hesaba katmazsak, Türkistan Rusya’ya dahil edilmesinin daha ilk günlerinde Çarlık hükümetinin iki alanda ilgisini çekmektedir!

1) Türkistan, Rus devlet geliri ve Rusya’sında üretilen mallarını satmak için yeni piyasa alanı olarak mali politika açısından önemlidir.

2) Merkezi vilayetlerden halkın fazlasını göç ettirmek için yeni bir bölge olarak sömürü politikası açısından gereklidir93.

Çarlığın vergi sistemi bütün Orta Asya ile birlikte Kırgızistan’a da, Türkistan’ın Rusya İmparatorluğuna katılmasının hemen ardından uygulamaya başlandı. Fakat iktidardakiler bu topraklarda kendine özgü ve zor vergilendirme işi ile karşı karşıya kaldılar. Rusya’da gerçekleştirilen vergi sistemini Türkistan şartlarına mekanik olarak uygulamanın mümkün olamayacağını gördüler. İlk başlarda halkı vergilendirmede çoğu işler için Hanlık döneminden kalan sistemden faydalandılar. Sonra yürürlükte olan

      

Rusya vergi yasalarını yerel şartlara uygun hale getirdiler94. Vergi ödemede bölge halkı ikiye ayrılıyordu: Hayvancılıkla geçinen göçebe ve yerleşik çiftçi. Birinci Dünya Savaşında çadır sahibinin bütün vergileri 15 rubleye kadar yükselmişti. Emperyalist idareciler, vergi işlerini zaman içersinde tamamen Kırgızların ekonomik ve sosyal hayat tarzına göre ayarlamıştı95.

Benzer Belgeler