• Sonuç bulunamadı

4. Din Ve Ahlak E÷itiminde Adalet Erdemi

4.1. Sorumluluk ølkesi

4.1.1 Do÷ruluk E÷itimi

Adalet kavramının anlam alanına giren "emanet ve hududullah" kavramlarının genel manasından insanın; Allah'a, kendisine, topluma ve tabii çevreye karúı bazı sorumlulukları ortaya çıkmaktadır. Birey ve toplumda adaletin gerçekleúmesinde birçok erdeme temel oluúturması bakımından do÷ruluk, en önemli erdemlerden biridir.

Adalet, kiúinin kendi duygularını ve menfaatlerini bir tarafa bırakarak, her durum ve úartta do÷ruluktan taviz vermemesini gerektirir. Bu sebeple ahlak ve erdem deyince ilk akla gelen, terbiyenin dire÷i, asaletin esası221 olarak kabul edilen fazilet do÷ruluktur. Düúüncelerinde, sözlerinde, davranıúlarında do÷ruluk içinde olanlar, toplumda adaletin kurulmasına ve yaúatılmasına önemli katkıda bulunmaktadırlar. øúini iyi yapmayan, mesle÷inde mahir olmaya çalıúmayan, ö÷rendiklerini hakiki bilgi sahibi olmak için de÷il, bir menfaat elde etmek maksadıyla sathi ö÷renen, sözlerinde samimi olmayan kimseler, do÷ruluk faziletine sahip olamazlar.

218 Ahzap 33/72; Rum 30/29. 219 En’am 6/43, 137; Ankebut, 29/38.

220 Bakara 2/188, 44; Tevbe 9/34; Maide 5/ 62–63; Cuma 62/5; Al-i ømran 3/75. 221 Ahmet Rifat, a.g.e., s. 289.

Ebubekir Razi, yalanı; hevadan kaynaklanan, kötü alıúkanlıklardan biri sayar. Ona göre yalan, insanın her zaman ve her durumda önde olmayı istemesinden kaynaklanan ruhi bir hastalıktır. Bir kiúinin bütün ömrü boyunca söylemiú oldu÷u yalandan aldı÷ı haz ve elde etti÷i fayda, aynı kiúinin yalanının ortaya çıkmasıyla, bir defada hissedece÷i utanma, üzüntü ve mahcubiyetten daha azdır. 222

Do÷rulu÷un, yeraltında ekilmiú tohuma benzetilerek, tohumun ekiminde kusur yoksa ve ekildi÷i yerde bitmesine engel olacak bir durum bulunmazsa, mutlaka bir gün yerin üstünde bitece÷i düúüncesi,223 do÷ruluk e÷itiminin önemine dikkat çekmektedir.

Çocukluk ça÷ından itibaren iyi-kötü, do÷ru-yanlıú, suç-ceza, sevap-günah, haram-helal gibi dini ve ahlaki de÷erlerin ve kavramların konuúuldu÷u bir ortamda yetiúen kiúi, elbette bu ortamın olumlu ve olumsuz etkilerine maruz kalacak, aile ve okulun verdi÷i e÷itimin de katkılarıyla kendisinde bir ahlak anlayıúı geliúecektir. 224

Zihinsel ahlaki geliúim konusunda yapılan çalıúmalara göre, 2-6 yaú arası çocukta gerçek dıúı konuúmalara çok rastlanır. Bu konuúmalar, çocu÷un yalanla gerçe÷i ayıramamasından kaynaklandı÷ı gibi, övünme arzusunun, birine takılmaktan hoúlanmasının, arkadaúlarından geri kalmama iste÷inin bir sonucu olabilir. Ayrıca çocuk, ana –babasının üzerinde durdukları bir konuda ilgi çekmek ya da onları taklit etmek için yalana baúvurmuú olabilir. 225 Bu dönemde anne-babanın yapması gereken úey, kesin tavırlı olmaktır. Buradaki kesin tavırlı olmak, çocu÷un karúısına diktatör gibi çıkmak de÷ildir. Dört yaúına kadar çocu÷a neyin do÷ru neyin yanlıú oldu÷u do÷rudan söylenmeli, iyi tepkiler do÷ru davranıúlarla, kötü tepkiler de yanlıú davranıúlarla birleútirilmeli, bir gün baúka, di÷er gün baúka hareket edilmemelidir.226

222 Ebubekir Razi, Resailu Felsefiyye: et-Tıbbu'r-Ruhani, núr. P. Kraus, Dârü'l-Âfâki'l-Cedide, Beyrut,

1982, s. 56-57.

223 Ahmet Rifat, a.g.e., s. 290.

224 Erol Güngör, De÷erler Psikolojisi, Hollanda Türk Akademisyenler Birli÷i Vakfı, Amsterdam,

1993, s.30-34.

225 Haluk Yavuzer, Anne-Baba ve Çocuk, Remzi Kitabevi, østanbul, 1999, s. 27-29. 226 Aydın, M. Zeki, Ailede Çocu÷un Ahlak E÷itimi, Dem Yayınları, østanbul, 2005, s.51.

Çocukta yedi yaúına227 kadar, yaptırımlara, çevrenin baskılarına, neden ve niçini aramaksızın, körü körüne bir boyun e÷me, kabullenme ve uyma hali göze çarpar. Bu ça÷ın çocu÷u, arkadaúlarıyla kavga etmemek, yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, kötü sözcükler kullanmamak gibi yaptırımları bilincinde duymamakla birlikte, bir görev olarak yerine getirir. Bu sebeple bu aúamaya "görev ve uyum" ahlakı da denmiútir. 228

10 yaúına kadar her çocuk, sınıfta yanında bulunan arkadaúının kalem ucunu, silgisini veya kurúun kalemini, bir veya birkaç defa aúırmıútır. Fakat bu alıúkanlı÷ın önüne geçmek için verilebilecek en iyi ceza, yaptı÷ı ziyanı telafi eden cezadır; çocu÷un biriktirdi÷i paralardan satın aldı÷ı veya aúırdı÷ı silgiden daha güzel bir silgiyi, gizlice geri vermesini sa÷lamaktır. Çocukta görülen bu hırsızlık e÷ilimini düzeltmek için ne kadar geç harekete geçilirse, bu kusuru önlemek imkânsız olabilir. Jersild, çocu÷un, geleneksel, eleútirisiz bir dürüstlük anlayıúından kurtulup, kendi öz dürüstlük ölçülerine ulaúması için, 14 yaúına229 gelmesini beklemek gerekti÷ini söyler.230

10 yaúlarından itibaren çocuk artık, iyi-kötü, do÷ru-yanlıú, haklı-haksız, kavramlarını ayırabilecek bir durumdadır. Çocuk bu yaúlarda kendine, ideal bir insan tipi seçme ihtiyacı hisseder. Hiç yalan söylememesini, hep do÷ru olmasını ö÷ütleyen Anne-babasının yalan söyledi÷i görmesi, çocu÷un ahlaki geliúiminde olumsuz etki gösterebilir. Bu dönemde anne-babanın kendi yanlıúlarını gizlemeyip, içtenlikle

227 Zihinsel Ahlaki Geliúim Kuramına göre yedi yaúına kadar çocukta "haz ve elem" kendini a÷ırlıkla

hissettirir.

228 Tuncel Altınköprü, Çocu÷un Baúarısı Nasıl Sa÷lanır, Altınköprü Yayınları, 1979, s.185.

229 Pringle ve Gooch 1964 yılında, 4 yıl önceki araútırmalarında kötü eylemlerin listesini düzenleyen

çocuklar üzerinde yeni bir araútırma yapmıúlardır. Çocuklar artık 14 yaúındadırlar. Eski çocukların, cinayet, hırsızlık ve yalancılık gibi bazı eylemleri, di÷er çocuklardan daha önce fark edip, listelerine ekledikleri görülmüútür. økinci araútırmada di÷er çocuklar da onların daha önce belirttikleri bu kötü eylemleri belirtmiúler ama parlak zekâlı çocuklar, bu sırada hangi eylemlerin niçin en kötü oldu÷unu gerekçeleriyle birlikte açıklayabilmiúlerdir (bkz. Jersild, Çocuk Psikolojisi, çev. Gülseren Günce, AÜEFY, Ankara, 1976, s. 612).

ortaya koymalarının, çocu÷un kiúili÷ini bulması ve anne-babaya ba÷ımlılıktan kurtulması açısından önemlidir.231

Çocu÷un kendisine ideal bir insan aradı÷ı bu dönemi, din ve ahlak e÷itimcileri dikkatle takip etmeli, do÷ruluk e÷itiminde bazı ilkelere göre hareket etmelidirler. Çocu÷a do÷rulu÷un güzel bir davranıú oldu÷unu, do÷ru söyledi÷inde arkadaúları arasında daha çok sevilece÷i, Allah'ın en çok do÷ru söyleyenleri sevdi÷i ve ahirette ödüllendirece÷i telkin edilmelidir.

Din ve Ahlak e÷itimcileri, davranıú de÷iúiminde en etkili yöntemlerden birinin güzel örnek olmak oldu÷unu daima vurgulamaktadırlar. Do÷ruluk erdeminin ilke haline gelmesinde, titizlikle üzerinde durulması gereken konu, baúta anne- baba olmak üzere, yetiúkin neslin, her türlü ahlak dıúı davranıú kalıplardan, uzak durmalarıdır.232

Öncelikle aile ortamında, do÷ruluk ve samimiyet düúünce ve yaúam tarzı haline gelmiúse, çocukların do÷ru düúünce, söz ve davranıú yöneliminde bulunmaları daha kolay olacaktır. Çocuk, topluma çıktı÷ında çevresinden etkilenir. Ancak, ailesinde iyi bir do÷ruluk e÷itimi almıú olursa, çevrenin olumsuz etkileri karúısında, direnme gücü hissedecektir.