• Sonuç bulunamadı

THE ROOM GOT DARKER " AFTER A LONG TIME OF LYING STILL, SHE'S READY TO LIVE AGAIN, ANY.LIFE THE WATER WANTS

implies And point-driven reading refers to the sharing and

13 THE ROOM GOT DARKER " AFTER A LONG TIME OF LYING STILL, SHE'S READY TO LIVE AGAIN, ANY.LIFE THE WATER WANTS

HER TO HAVE."(sanki burda bir....uhm, yine bir akıcılık sağlamak için ....bir korku hissi.... daha önceden

yaşamayıp da gerçek hayatta yeniden yaşama

gelip.... yaşama gelmek için birşeylerin .... birşeylerin ... bir olayın bir kişiye bir ilham vermesi ....ya da yeniden akıcılığa katması böyle olan bir insanı yeniden hayata geçirmek, yeniden bir şekilde ona hayat verip.... daha önceden yapmadığı şeyleri yapmasına şans

vermek....ama bunu yaparken d e .... böyle birşeylerin

birşeylere hayat vermesi, canlı hale gelmesi.... tam olması gibi...yani birşeylerin tam anlamıyla düzgün bir şekilde ortaya çıkması ve kusursuz bir şekilde ortaya çıkması sonuçta hepimizin beklentisi.... ama hiç bir zaman öyle olmuyor ama hayal gücümüz yine birşeyleri mükemmel bir şekilde gösterebiliyor; sandığımızdan da daha yüce birşeyler ortaya çıkıyor....bu da işte yaratıcılık.) 14 SOMEWHERE ELSE, THE MAN STOOD UP IN THE WATER ALSO. AND ANNA TOLD OF THAT, AND HOW THE WATER CARRIED HIM SLOWLY, DRIFTING, AND HER, DRIFTING, UNTIL THEY MET EACH

OTHER. (İki farklı insanın birbirlerini farketmesi ve söyleyecek bir sözleri olmaması ...belki de ilk izlenim

....dış görünüş...belki- de konuşma yeteneklerinin

olmaması....yani gerçekten bu iki kızkardeşin çok büyük bir hayal güçleri var....yani başta öyle

başlıyor... kullandıkları ya da yarattıkları, kafalarında yarattıkları olaylar .... olaylar zinciri .... iki kişi

hakkında .... tek bir kişi söylüyor gerçi .... ikisi birlikte konuşuyorlar....bu iki kızkardeşin ....bir kadın ve bir erkek hakkında yarattıkları birtakım fantaziler mi? birtakım olaylar...yani olaylar bir şekilde onları özel kılıyor....bir şekilde iki insanı kafalarında

şekillendirip, yönlendiriyorlar....bazen insanı korkuya düşürüyorlar....korkuya düşüyor olabilirler....

ve bu kadınla bir erkek burda bir çağrışım yapıyor: sanki öyle bir güce sahipler ki herşeyi yapabilirler gibi; ama tabii bu şansı verenler...yani bu iki kızkardeşin böyle bir güç vermesi....yani onları yönlendiriyorlar bir şekilde.)

15 " THEIR FEET LOSE THE LIFE THE WATER HAS GIVEN THEM FROM OUTSIDE...(onlara verilen....bu kadınla erkeğe

verilen şans bir şekilde.... bir şekilde doğaya yenik düşüyor gibi.)

16 "...NOW THE WATER LAYS THEM DOWN, SIDE BY SIDE, AND DRAINS AWAY, AND THE TUNNELS ARE DRYING..." (Sonuçta bunlar anladığım kadarıyla suda bir yaşam ortaya

çıkarıyor....hareketleniyorlar....burda öyle bir güce sahipler ki .... suyla bir bağlantı kuruyorlar .... bu . . . su onları bir şekilde... çok garip.)

17 .... THERE THEY LIE. UP ABOVE, IN THE WORLD, THE SUN COMES OUT..." (havanın kapalı olması ve güneşin ortaya çıkması.... ikisi de bu kadınla erkeği ....farklı birşeyler yapıyorlar.... ikisinin de farklı bir etkisi var....bu

kadınla erkeğin üzerinde....yağmur, su onlara yaşam veriyor .... gibi.)

18 "THE MAN IS FRANK, THAT'S WHO HE IS! AND I ' THE WOMAN!" (bir anda, onları bir isimlendirme, yani

birşeyleri adlandırma çabası içerisine giriyorlar: bunlar kim olabilir, ya da bunlar nasıl birileri olmalı? Tamam, bunlar bir kadın-bir erkek ama bunların normalde de bir isimlerinin olması gerektiği, işinin içerisine düşüyorlar. İki kızkardeş düşünüyorlar .... hatta bu kişiliklerden bir tanesini de, kadın olanını da bir an bir tanesi

üstleniveriyor; yani hemen kendisini o yarattıkları olayın ya da kafalarinda oluşturduklar! bu olayı bir an ordaki bir kişilik olma isteii içerisine....yani herhangi bir tanesi olma isteği doğuyor. Kızkardeşlerden birtanesi bunu üstleniyor. Çok ilgine böyle şeyler oluyor mesela:

kafamızda bir olay yaratıyoruz, birşeyler kuruyoruz birileriyle ilgili sonra bu olayların içerisine hayal ettiğimiz kişiyi.... onunla ne yapmak istiyorsak, ya da kendimizi de bir şekilde o yarattığımız dünyanın içerisine sokuyoruz; bunlar da böyle yapıyorlar .... hahaha.) "...OH POOR FRANK. AND POOR ANNA, POOR ME, WITH ONLY A SISTER."

(... yani kendilerini olayın içerisine koymaya

çalışıyorlar....belki de kendileriyle bütünleştirmek için....yaşadıkları....yani bu olayla bağlantı kurmaya çalışıyorlar, yaşadıkları olaylarla belki güncel

yaşadıkları olaylarla, kafalarında yarattıkları bu hayal gücüyle birşeyleri birleştirmeye çalışıyorlar.)

19 "IF YOU'RE DONE, COME HELP ME FINISH THIS, I'LL BE FOR EVER AT IT." (Kurdukları olayları bir kenara bırakıp birden normal hayata geçiyorlar. Normal yaşadıkları ortama dönüyorlar birden. Bunu zaten biz yapıyoruz; bir an dalıp gidiyoruz, birşeyleri hayal ediyoruz. Sonra normal

ediyoruz... sonunda. . . .tam. . . .bir karrşıklık

oldu...şey, kesin bitmedi gibi, ya da kesin birşeyleri yakalayamadım....bu kadar.)

Appendix D

F l 's Think-Aloud Protocol (English Version)

1 IT WAS AN AFTERNOON OF RAIN, AND LAMPS LIGHTED AGAINST THE GREY. FOR A LONG WHILE THE TWO SISTERS HAD BEEN IN THE DINING-ROOM. ONE OF THEM, JULIET, EMROIDERED TABLECLOTHS; THE YOUNGER, ANNA, SAT QUIETLY ON THE WINDOW SEAT, STARING OUT AT THE DARK STREET AND THE DARK SKY. (Well, there's something I feel I am familiar in this first paragraph. The things I normally d o ... Monotony.... Some things about o u r .everyday life.... that we do every so often.... the things that we do indoors.)

2 SHE SAID "I NEVER THOUGHT OF THAT BEFORE." (Sometimes you start telling an event .... in order to change the atmosphere.... that pervades the place.. ..1 mean.... sitting there quietly.... to change the atmosphere, to come to life.... to break up monotony....kind of flow, something like that.)

3 .... TO LIVE IN A CISTERN AND PEEK UP AT PEOPLE THROUGH THE SLOTS AND SEE THEM AND THEM NOT SEE YOU (as you are observing the people passing by outside they are not aware of you, I mean, they are aware of themselves

only.... after all the people outside walk toward a particular destination and they don't know you are reflecting about them. This is what I think now.)

4 SOMETIMES THE WAY YOU TALK, I THINK MOTHER FOUND YOU UNDER A TREE ONE DAY AND BROUGHT YOU HOME AND PLANTED YOU AND GREW YOU TO THIS SIZE AND THERE YOU ARE, AND YOU'LL NEVER CHANGE.(Some individual behaviours appear to remain the same despite time passing, I mean some things about people don't

change.... manybehaviours....attitudes...everything changes but some things don't.)

5 THEN SHE LOOKED WAY OFF INTO THE DISTANCE AND SAID, "I

Benzer Belgeler