• Sonuç bulunamadı

Romanlar marjinal yaĢam biçimleri ile göç ettikleri yerleĢkelerde birçok kültüre ev sahipliği yapmıĢlardır. Çoğu zaman bulundukları coğrafyalarda yer aldıkları toplumların tortuları ile 30-40 yıl geriden gelmiĢlerdir. Buna rağmen içerisinde bulundukları toplumun sosyal ve kültürel yaĢantısına çeĢitlilik, zenginlik katmıĢlardır. Roman olmayan kiĢilere göre hayat tarzlarındaki farklılıklar kültür çerçevelerini belirlemiĢtir ve bu durum bireyle de içselleĢmiĢtir. Bu nedenlerden dolayı da Romanlara verilen adlarda bu durumdan ayrı değildir. Batı Hindistan‟dan çıkıĢlarından günümüze değin Romanlar her geçtikleri ve yerleĢtikleri yer ve bölgede çeĢitli adlar almıĢlardır. Bu adları da genellikle yaĢadıkları coğrafyadaki insanlar vermiĢ ve tanımlamıĢlardır. Bu tanımlamalarda çoğu zaman Roman olmayanların düĢünceleri ve algılayıĢları etkili olmuĢtur. Günümüze baktığımızda Romanlar, bu ad ve tanımları belli bir standarda getirmek istemektedirler; çünkü ad, onlar için toplum içerisindeki statülerini, algılanıĢlarının göstergesi olacaktır. Yapılan çalıĢmalara baktığımızda çoğunlukla „Roman‟ adını kullanmak istemektedirler. Bu durum tezimizde iĢlediğimiz Balıkesir Romanlarını da kapsamaktadır. Balıkesir‟de yaĢayan Çingeneler kendilerine „Roman‟ demektedirler.

Roman kimliği bir gen aktarımı mı yoksa bir yaĢam tarzı mı hâlâ tartıĢılmaktadır. Fakat buna rağmen kimliğin oluĢumundaki en önemli faktör, onların hayata bakıĢları ve hayatı algılayıĢlarıdır.

23

“Bir Roman ne geçmişe göndermeler yaparak kendisini anlatmaya ne de geçmişi bilerek geleceğe ışık tutmaya ihtiyat duyar. Onun yanında dün ve yarın somut bakımından olduğu gibi soyut bakımından da hiçbir mana ifade etmez yalnızca bugün vardır. Bugünün bütünüyle yoğun yaşanması gerekir. Tarihin ne kendisi ne de ortaya koyacağı veriler, ne yaşamı kolaylaştıracak ne de anlamlandıracak veriler değildir. Önceden yaşanmış sıkıntıları dert edip bugünü daha da sıkıntı ve çekilmez hale getirtmek, geleceğe yatırım yapıp günlük zevklerden mahrum kalmak gereksiz ve anlamsızdır (Duygulu,

2006: 16).

Bu fikir doğrultusunda Roman kimliğinin oluĢumunda ana hatlar olarak; dıĢ görünüĢleri, (fiziki görünüm ve giyim tarzları) müzikleri, meslekleri ve inanıĢları görürüz. Balıkesir Romanlarının hayat tarzlarında da bu özellikler net bir Ģekilde gözlemlenmektedir. Yarını asla düĢünmediklerini asıl olan gerçeğin bugün olduğunu ve bugünü de dünü ve yarını düĢünmeden yaĢamayı gerektiğini altını çizerek belirtirler.

Romanlar birlikte yaĢadıkları toplumlar tarafından sürekli „hakir görülen‟ ve „ezilen‟ çoğu zamanda „dıĢlanan‟ bir topluluktur. Roman kimliğinin yansıttığı bu olumsuzluklar çeĢitli kitap ve ansiklopedilerde de kendine yer bulmuĢtur:

“1911 yılında yayımlanan Britannica Ansiklopedisinde Çingeneler, zevksiz, aşırı süslü, gösterişe düşkün, palavracı, kibirli ve batıl inançlı, 1958 basımında ise; çocuk aklına sahip, hiçbir şey başaramayan, kavgacı, çabuk öfkelenen veya gülen zalim olarak tanımlanmışlardır. Oxford İngilizcesi Sözlüğü Çingeneleri; kurnaz, hilekâr ve kararsız olarak belirtmiştir. Amerikan Uluslararası Ansiklopedisinde 1953 basımında Çingeneler; eğitimsiz, çocukları tembel, hırsız ve dolandırıcı olarak yetiştirenler olarak tanımlanmıştır. Grolier Derneğinin 1952 yılında yayımladığı Bilginin Kitabında Çingeneler, tüm doğal yaşamda canlı, yüksek derecede batıl inançlı, ilkbaharın ilk işaretiyle yola koyulan, parlak, siyah saçlı ve inci dişli, zeki, siyah gözü, kadın ve erkekleri zeytin gözlü, genellikle esmer renkli ve erken yaşta ölenler olarak nitelendirilmiştir (Kolukırık, 2004: 31).

Türkiye‟de Romanlar konusunda edebi anlamda yapılan çalıĢmaları incelediğimizde de bu olumsuz düĢüncelerin devamını görebilmekteyiz. Roman yaĢamını edebi üslûpla anlatan Osman Cemal Kaygılı‟nın Çingeneler adlı romanı,

24

Metin Kaçan‟ın Ağır Roman‟ı, Ahmet Mithat Efendi‟nin Letaif-i Rivayat‟ı, Melih Cevdet Anday‟ın Raziye adlı kitabı bunlara örnek olarak verilebilir.

Bu baĢlık altında Balıkesir‟de ikamet eden Romanların sosyal hayatlarındaki dıĢlanmaya karĢı sahiplendikleri kimlik tanımlamalarının yer, zaman ve sosyal iliĢkiler çerçevesinde nasıl Ģekil aldığı incelenecektir. Balıkesir Romanlarının günlük yaĢamlarında kullandıkları ifadeler, kimlik algılarının önemli bir göstergesidir. Balıkesir Romanlarının kimlik sorunu ve bu kimlik konusunun aksettirilme biçimleri, Roman yaĢamı ve kültürünü tanımada önemli bir husustur. Çünkü bu husus Romanların herhangi spesifik bir olayda neyi, niçin, nasıl kullandığının önemli bir iĢaretidir. Fakat bu durum genel olarak incelendiğinde kimliğe atfedilen tanımlama ve içerikler esnek bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. “Daha çok yeni bizimkiler Romanım diyorlar eskiden Çingeneyiz, Muhaciriz diyorlardı.” “Çingeneyim dediğimizde bir başka bakılıyor, dışlanıyorduk bu yüzden hep sakladık kim olduğumuzu ama biz yerleştik artık buralara Çingene değil Romanız. Romanlar daha iyi insanlar, sıcaklar, samimiler.” Ġfadelerinde görüldüğü gibi isimler birbirlerine geçmiĢ aynı zamanda da Roman ve Çingene ismi birbirlerinden farklı olarak da kullanılabilmektedir. Dikkati çeken bir baĢka husus ise, Roman isminin çok yeni bir söylem olduğudur.

Ayrıca saha çalıĢması esnasında görüĢülenlerin kendilerini genellikle Roman olarak tanımlamaları, aidiyetlik hususunda önemli bir noktadır. Buna ek olarak kimliğin tanım ve içeriği farklı etkenlere (yer, zaman, sosyal iliĢkiler) bağlı olarak da değiĢkenlik gösterebilmektedir. “Hepimiz Türkiye vatandaĢıyız, tek bayrak altında yaĢıyoruz. Çingene yahut Roman demek arasında bir fark yoktur. Çingene kelimesi biraz ağır, kaba kaçıyor, göçebe olanlara yahut çadırda yaĢayanlara Çingene deniliyor. Sonradan bize Roman adını verdiler. Kulağa daha hoĢ geliyor” söylemleri kimlik sorunsalında adlandırma ile ilgili yaĢanılan esnek yapıyı göstermesi açısından iyi bir örnektir. Suat Kolukırık doktora tezi olarak sunduğu çalıĢmasında kimlik algısı üzerindeki fikirleri dikkate değerdir:

“Görüşülenler, Gacolara karşı kendilerini öncelikli olarak Roman adı altında tanıtmaktadır. Bu bağlamda kullanılan „Biz Romanlar Çingene‟den farklıyız‟ ifadesi görüşülenlerin kendilerini Çingene‟den ayrı tutma çabalarının bir göstergesidir. Görüşülenlerce Roman adının ön plana çıkarılmasının asıl nedeni, kamusal söylemde Romanlığın Çingeneliğe göre istenilen ve kabul edilen bir tanımlama olmasıdır. Diğer bir ifadeyle

25

Romanlığın kabulü, daha çok görüşülenlerin kendilerini farklı olarak sunma isteklerinin bir çabasıdır. Bu, kimliğin dönüştürülerek yeni bir algı yaratma çabası olarak da düşünülebilir. Zira „Ben Romanım‟ diyenler aynı zamanda Çingeneliği de kabul etmekte ve Romanlığı „kibar bir tanımlama‟ olarak değerlendirmektedir. Görüşülenlerin kendilerini Roman olarak tanımlamasının ardında yatan diğer bir etmen ise, Romanlığın yerleşik anlamı taşımasıdır. „Biz Bornova‟nın yerlisiyiz‟ ve „Bizim yerimiz, yurdumuz, evimiz var‟ ifadeleri yerleşikliğe işaret etmektedir. Bu anlamda görüşülenlerce yerleşikliğe ilişkin söylem ve atıfların kullanılması, Gacoyla olan benzerliğin vurgusu ve Çingenelerin kendilerine bir alt alan açma çabasının sonucu olarak değerlendirilebilir ( Kolukırık, 2009: 63-64).

26

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

BALIKESĠR ROMANLARININ HALK EDEBĠYATI

ÜRÜNLERĠ

Benzer Belgeler