• Sonuç bulunamadı

4. DELİ HÜSEYİN PAŞA’NIN GİRİT’TEKİ FAALİYETLERİ

4.13. RESMO’NUN FETHİ

Deli Hüseyin Paşa 12 Şaban 1056 (23 Eylül 1646) tarihinde Abokron’a gelerek ordunun başına geçti. Ertesi gün Suda muhasarası hususunda Kaptan Musa Paşa ve diğer paşalar ve beyler ile bir meşveret meclisi toplandı 13 Şaban 1056 (24 Eylül 1646). Bu mecliste, Suda’nın denizin ortasında bir kaya üzerinde muhkem bir kale olduğu ve sadece karadan hücum ile alınmasının mümkün olmadığı ve içerisindeki toplar yüzünden de donanmanın yaklaşamadığı ve buranın fethinin fazla vakit alacağı fikri ağırlık kazanmıştı. Bu mecliste alınan bir diğer karar ise Resmo(Rethymno) Kalesi’nin muhasarasının kararlaştırılması idi. Bu alınan kararlar üzerine ilk olarak Suda muhasarası kaldırıldı. Düşman çıkarmasına mahal vermemek üzere Suda Limanı ve Abokron’a bir miktar asker ile Çukadar Mustafa Paşa bırakıldı. Zahire ve mühimmat nakli için halktan ücret ile öküz ve eşekler kiralandı. Beş kıta top ve on iki kolonborna ile 16 Şaban 1056 (27 Eylül 1646) tarihinde Abokron’dan Resmo’ya doğru hareket edildi.144

İlk olarak Armyro Geçidi ele geçirildi. Buradan sonra Resmo’ya kadar irili ufaklı palankalar zapt edildi.145 Ardından 24 Şaban 1056 (5 Ekim 1646) tarihinde Resmo Kalesi’nin önüne varıldı.146 Resmo Girit’in kuzey sahilinde Hanya ile Kandiye arasında bir şehirdi. Denize doğru ilerlemiş yarım ay şeklindeydi. Doğudan batıya bir buçuk mil uzunluğunda bir kalesi ve bu kalenin önünde bir de hendeği vardı. Denize hâkim konumda büyük yekpare bir kaya üzerine inşa edilmiş müstahkem iç kaleye sahipti.147 Bu iç kale eski Galata Kalesi kadardı. Resmo Kalesi bir dış bir de iç kale şeklinde iç içe iki yapı şeklindeydi. Taşra kalesi de Tophane’den

143 Cemal Tukin, “Girit”, İA, MEB Basımevi, İstanbul, 1977, c.4, s.795. 144 Kâtip Çelebi, a.g.e., c.2, s.909-910.

145Johann Wilhelm Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, İstanbul 2011, c.4, s.537. 146 Kâtip Çelebi, a.g.e., c.2, s.913.

147 Mustafa Erşanal, XVII. Yüzyılda Osmanlı Deniz Gücü ve Girit Harbi, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Isparta 1998, s. 40.

42

suriçi arsında kalan alan kadardı.148 Resmo Kalesi kötü bir durumdaydı. Surları ile istihkâmları bakımsız ve yetersizdi. Limanı ise saldırıya açıktı. Resmo’nun ileri gelenleri Hanya’nın fethinden sonra Deli Hüseyin Paşa’ya bir mektup yazarak, padişaha tabi olmaya hazır olduklarını bildirmişlerdi. Halk kendilerini böyle zor bir durumda korumaktan bile aciz olan Venedik’ten bıkmıştı. Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa, Anadolu Beylerbeyi Çiftelerli Osman Paşa, ocak kethüdası İbrahim Ağa ve Zağarcıbaşı Mustafa Ağa emrindeki askerlerle kale önündeki metrislere girdiler. Muhasaranın ilk günü kaleden atılan toplarla bir ilerleme sağlanamadı. İkincisi gün kaleden çıkan Venedikliler Osmanlı’daki topların ateşleme mekanizmalarına çivi çakarak onları kullanılamaz hale getirmek istemişlerdi. Fakat askerin durumu erken fark etmesi sayesinde düşman toplara ulaşamadan açıkta çıkan muharebede bin beş yüzden fazla Venedikli kılıçtan geçirilmiştir. Dış kaleye doğru beş yerden lağım ve iki koldan toprak sürmek suretiyle üç dört günlük bir süre zarfında kale önündeki hendeğe varıldı. Lağımlar kale duvarına varmadan 8 Ramazan 1056 (18 Ekim 1646) günü kalenin tersane tarafından içeriye giren serdengeçtiler iki günlük geceli gündüzlü mücadelesi sonucunda kalenin hendeklerini ele geçirmişlerdir.149 Hendeklerin doldurulmasının ardından lağım sürerek dış kale duvarı yıkılmış, 10 Ramazan 1056 (20 Ekim 1646) günü yapılan hücum geceli gündüzlü sürmüş ve bu mücadele neticesinde dış kale de ele geçirilmiştir.150 Venedik tarafında beş bin asker kılıçtan geçirilmişti. Osmanlı’nın kaybı ise bin civarındaydı. Ayrıca ünlü Venedik komutanları Cornaro ile birlikte Proveditore Molino da etkisiz hale getirilmiştir.151 Resmo’nun fethi esnasında Serdar Deli Hüseyin Paşa da başından yaralanmıştı.

İç kalenin fethi için kazılan metrislere Rumeli ve Anadolu askeri ve yeniçerilerin girmesiyle buranın da alınması için hazırlıklar başlatıldı. İlk olarak deniz tarafından tahta köprüler kurularak buradaki tabyaların ele geçirilmesi düşünülmüş, fakat başarısız olunmuştur. Ardından hisar duvarının altından bir lağım kazılmış, o da sert bir kayaya denk geldiği için pek bir tesir göstermemiştir. Şâtırbaşı Mehmed Zemân Bey tarafından hisar kapısının yanındaki kulenin altına bir diğer lağım kazılmış 5 Şevval 1056 (14 Kasım 1646) ardından hücuma geçilmiştir. O gün

148 Pul, a.g.e., s.57.

149 Naîmâ, a.g.e., c.3, s.1090. 150 Kâtip Çelebi, a.g.e., c.2, s.914.

43

akşama kadar süren çarpışmadan da bir başarı elde edilememiştir. Top atışı karşısında kale duvarları ve istihkâmlar neredeyse tamamen yıkıldı.152 Bu arada kale

içindekiler ile beraber veba salgını Osmanlı askerine de sıçramıştı. Bu hastalık iki tarafı da zor durumda bırakıyordu. Muharebe aralıksız bir sonraki güne kadar sürmüş ve akşamına Venedik tarafında daha fazla dayanamayacağını anlayan Luigi Minotto beyaz bayrak çekerek teslim sürecini başlatmıştır.153 Deli Hüseyin Paşa barış görüşmelerini görüşmek üzere Veli Kethüdâ, Küçük Hasan Paşa ve Yeniçeri Kethüdası Mustafa Ağa’yı görevlendirmiştir. Kale halkına bir amanname verilmiş, isteyenlerin mallarıyla birlikte şehri terk edebilecekleri, isteyenlerin ise burada kalabilecekleri bildirilmiştir.154 Kırk günlük bir kuşatmadan ve yapılan gidip gelmelerden sonra 7 Şevval 1056 (16 Kasım 1646) günü kalenin anahtarları Venedikli bir kaptan tarafından Deli Hüseyin Paşa’ya verilmiştir.155 Yaklaşık yedi yüz kişiden oluşan muhafız kıtası da Osmanlı hizmetine girmiştir. Bunlarla beraber büyük miktarda ağır cephane ile erzak da ele geçirilmiştir. Kale komutanı Luigi Minotto iki gün sonra Kandiye yolunda vebadan ölmüştür.156 Hüseyin Paşa ve ordu komutanları kalenin içerisine girerek birer eve yerleştiler. Daha sonra Hüseyin Paşa bir sayım yaptırarak her şeyi bir deftere kaydettirmiştir.157 Kendisi ele geçirilen ganimetlerden 10’u kaptan, 20’si zabit olmak üzere 110 esir ile 10 cariyeyi Ali Ağa vasıtasıyla Resmo Kalesi’nin fethini bildirmek üzere İstanbul’a göndermiştir. Bunlardan başka Serdar Deli Hüseyin Paşa, Sultan İbrahim’e yüz kese akçe, sadrazama da beş bin guruş göndermiştir. Bu para Girit’in Osmanlı Devleti’ne gönderdiği ilk paradır. Fetih haberi ulaştıktan sonra İstanbul’da üç gün üç gece şenlik ve donanma yapılmıştır.158 Resmo’nun fethinden sonra Serdar Deli Hüseyin Paşa

kışlamak üzere orduyu da alarak Hanya’ya dönmüştür.159

152 Mustafa Nuri Paşa, Netayic ül-Vukuat, Ankara 2014. Haz, Yılmaz Kurt, c.1-4, s. 54-56. 153 Johann Wilhelm Zinkeisen, a.g.e., c. IV, s. 538.

154 Abdurrahman Abdi Paşa, Vekâyinâme, haz. Fahri Ç. Derin, Çamlıca Yayınları, İstanbul 2008. s.101.

155 Ayşe Nükhet Adıyeke, Nuri Adıyeke, Fethinden Kaybına Girit, İstanbul 2006, s. 30. 156 Johann Wilhelm Zinkeisen, a.g.e., c. IV, s. 539.

157 Kâtip Çelebi, a.g.e., c.2, s. 914-917

158 Baron Joseph Von Hammer Purgstall, a.g.e., c. 5, s.394.

159 İbrahim Peçevi, Peçevî Tarihî, Haz. Hamdi Şimşek, basılmamış yüksek lisans tezi, İstanbul 2005, s.116.

44

Benzer Belgeler