• Sonuç bulunamadı

2.2. Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Gelişimsel Açıdan Önemi

2.2.7 Reddedici Tutum

Bu tip bir tutum daha çok çocuğun istenmediği durumlarda ortaya çıkmaktadır. Bu ise evlilik dışı bir ilişkide, istenmeyen bir gebelikte ortaya çıkmaktadır. Bundan başka anne ve baba kaynaklı başka sorunlarda bu tür reddedici bir tavrın ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu tür bir tutumla yetiştirilen çocuklar herhangi bir sevgi ve ilgiden yoksundurlar. Ana ve baba tarafından çocuğa sıklıkla istenmediği duygusu verilmektedir. Bu tür tavırlar çok farklı biçimlerde ortaya konabilmektedir.

Çocuk hakarete maruz bırakılabilir ya da terk edilir. Bu durumda çocuk çok yoğun bir güvensizlik hisseder insanlara karşı güvensiz olur. Çocuk anne ve babasından herhangi bir şekilde sevgi görmediği için kendisi de sevemez. Bu tür çocukları insanlarla ilişki kurarken güçlük çekerler ve çoğunlukla da iyi ilişkiler kuramazlar. Sürekli bir şeyi yâ da sahip olduklarını kaybetme korkusu yaşarlar (Tuzcuoğlu, 2004:38) .

Reddedilmiş çocuklar ilgi çekmek için olumlu davranışlarda bulunabilir ancak gerektiği ilgiyi bulamadığında bu davranışlarından vazgeçerek başka tepkiler de gösterebilir. Kendi içine kapanarak, ailesi ile olan iletişimini zayıflatır ya da ailesinin ilgisini çekebilmek için olumsuz ve saldırgan davranışlarda bulunmaya çalışabilir (Aydın, 2002:49) .

Ana-baba çocuğun en uzun süre ve en yakın etkileşimde bulunduğu kişilerdir. Özellikle okul öncesi dönemde ana-baba tutumları çocukta temel karakteristiklerin oluşmasında başrolü oynamaktadır ( Kuzgun, 1992:191).

Çocuk, anne-babadan aldığı kalıtsal özelliklerle doğar. İlk etkileşimde bulunduğu kişiler yine anne ve babasıdır. Çocuğun gelişimi anne-babanın ona gösterdiği davranışlar ve sağladığı aile ortamı ile en yüksek seviyeye ulaşır. Çocukların yetişkinlerden farklı olan bir zihinsel yapıları vardır. Onlar yetişkinlerin minyatürü değildirler. Onların dünyayı görme ve gerçeklere karar vermede kendilerine özgü yolları vardır. Çocuklar dünyayı görme ve gerçeklere karar verme yollarını yetişkinler rehberliğinde edinirler ve geliştirirler. Bu nedenle ilk altı yıl içinde anne babaların çocuklarına rehberlik etmeleri son derece önemlidir(Darga, 1999; Charles, 2000; Akt:Ünüvar, 2008:1).

Anne-babaların çocuk yetiştirme tarzlarının; çocukların psiko-sosyal, zihinsel, dil, cinsel ve bedensel gelişimlerini etkilediğini belirten Senemoğlu (2004); ana- babaların çocuklarına karşı olan tutum ve davranışlarının yanı sıra, aile içinde ana- baba ve diğer bireylerin etkileşimlerinin niteliğinin de çocukları önemli ölçüde etkilediğini vurgulamaktadır. Birbirleriyle sıcak ve sevecen, saygı temeline dayalı ilişkiler içerisinde olan bir ailede çocuğun tüm gelişimlerinin beslendiğini; huzursuz,

çekişmeli, kavgalı bir ailede çocuğun gelişiminin olumsuz etkilendiğini ifade etmektedir.

Toplumu oluşturan en küçük sosyal kurum aile olduğuna göre sağlıklı toplumların oluşması açısından çocuğun eğitimi ile ilgili olarak ailenin izlediği yol çok önemlidir. Ailenin eğitime ilişkin tutumu ve eylemleri, içinde yaşanılan kültürün değerlerine ve normlarına göre şekillenmektedir. Gerek kırsal gerek kentsel kültüre ait olsun her ailenin toplum içinde bir konumu vardır. Bu sosyal konum doğal olarak ailenin eğitsel ortamını da etkilemektedir. Çocuğun hızlı gelişiminin olduğu ve kişilik özelliklerini yerleştirdiği temel eğitim döneminde aile ortamı eğitim açısından oldukça önemli bir yer tutmaktadır (Kılıç, 2007:30).

Aile kişinin içine doğduğu, ilk sosyal deneyimlerini kazandığı ve daha sonraki yıllar için gerekli ilk adımları attığı yerdir. Çocukların ya da bireylerin kişiliklerinin temelleri ailede atılır. Ailenin sağladığı öğrenme yaşantıları ve sunmakta olduğu rol modellerin, çocuktaki olumlu sosyal davranış ve değerlerin gelişmesinde önemli bir yeri vardır (Ülküer ve Buz, 1988: 56).Bu bakımdan ailenin çocuk ve yaşamı üzerinde etkisi büyüktür. Bu etkileşim daha anne karnında baslar. Bu evrede annenin duygusal dünyası, çocuğu isteyip istememesi ve benzeri faktörler karnındaki çocuk üzerinde son derece etkili olurlar. Bu evrede annenin mutsuzluğu, kızgınlığı, ruhsal durumu karnındaki çocuk üzerinde etkiye sahiptir. Anneler duygularını, vücutlarındaki hormonlar yardımı ile karnındaki çocuğa geçirirler. Bu bakımdan anne çocuğu daha karnında iken etkilemeye baslar (Örgün, 2000: 19). Çocuk doğduktan sonra ise bu etkileşim artarak devam eder. Karşılıklı ana baba çocuk etkileşimi çocuk gelişiminin kilit özelliklerindendir. Ana babanın katılması, ana babanın kendine yardım edebilme yetenekleri ve çocuk yetiştirme stilleri, ana baba ve çocuk etkileşimlerini etkileyen ve erken dönemdeki gelişmeye, okula geçişe ve çocuğun gelecekteki verimine katkıda bulunan faktörlerdir (Kılıç, 2007:30).

Sağlıksız ailenin temelinde birbirleriyle anlaşamayan, aralarında iyi bir iletişim ve etkileşim kuramamış olan eşler bulunur. Bu doyumsuzluklar çeşitli patolojik davranışlara dönüşerek gerek eşler arasında gerekse çocuklarda bazı bozulmalara yol

açabilmektedir. Ancak ailenin sağlıklı ve sağlıksız olmasında, dış uyaranların etkisi de göz önüne alınmalıdır. Aile içinde veya dışında, hastalık, ölüm, issizlik gibi meydana gelen bazı olayların geçici de olsa, aile fonksiyonlarında birtakım bozulmalara sebebiyet verdiği kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Aile grubu içinde rol alan kişilerin eksilmesi ve ilavesi, kişilerin yaşamlarında esas olan rollerde değişiklik olması veya kendilerine uygun olmayan bir role geçmek zorunda kalmaları bazı sorun odakları yaratarak, sağlıksız davranışları arttırabilir (Kılıç, 2007:23).

2.3 Babaların Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Çocuklarla Etkileşim

Benzer Belgeler