• Sonuç bulunamadı

Raylı Sistem Yatırımlarının Belediyelerce Yapılabilirliğinin

5. ANKARA KENTİÇİ ULAŞIMIN YAPISI VE BELEDİYELERİN

5.2 Raylı Sistem Yatırımlarının Belediyelerce Yapılabilirliğinin

Şekil 5.2 Raylı sistemler ( MEGEP)

5.2 Raylı Sistem Yatırımlarının Belediyelerce Yapılabilirliğinin Değerlendirilmesi

Günümüzde hızlı kentleşme, yoğun nüfus artışı, hava kirliliği ve enerji sıkıntısı, ulaşımı en önemli sorunlardan biri haline getirmiştir. Bunun sonucu olarak da toplu taşıma araçlarından olan raylı ulaşım sistemine geçiş zorunlu hale gelmiştir. Raylı sistem taşımacılığının, yatırım maliyetleri yüksek olmakla birlikte, işletme maliyetleri karayolu taşımacılığına göre daha düşüktür. Ayrıca kaza riskleri, enerji tüketimi, trafik sıkışıklığı ve personel istihdamı kara yolu taşımacılığına göre daha azdır. Bununla birlikte raylı sistem taşıma kapasitesi, karayolu taşımacılığına göre çok daha yüksektir. Bütün bu koşullar günümüzde raylı taşımacılığın yaygınlaşmasını hızlandırmıştır.

Özellikle düşük yolcu kapasiteli araçlar ve özel araçlarla yapılan ulaşım sonucu, cadde ve sokaklar taşıtlarla dolmakta, trafik sıkışmakta, hava kirliliği ve gürültü, insan sağlığını olumsuz yönde etkilemekte, enerji ve zaman yönünden büyük kayıplar ortaya çıkmaktadır (Toprak 1999). Günümüzde hızla artan nüfus, işgücü ve trafikteki araç sayısına paralel olarak ekonomik ve verimli bir ulaşım sistemi oluşturmanın temel şartı, diğer taşıma sistemleri ile koordineli (birbiri ile bağlantılı) ve entegre (birbirini tamamlayan, bütüncül) bir raylı sistem ağının oluşturulmasıdır (Toprak 1999).

24

Raylı sistem ulaşımı; banliyö trenleri, tramvay ve metrodur. Raylı sistemlerin taşımacılıkta ilk kullanımı İngiltere’de olmuştur. Dünya kentlerinde metropoliten alanların çoğalması ve insanların alışveriş ve çalışma bölgesi olarak kent merkezlerine gitmede hızlı ve ucuz yolu seçmeleri, banliyö taşımacılığına ağırlık verilmesine neden olmuştur. Banliyö trenleri yüksek yolcu kapasitesi, hızı ve ucuzluğu ile halen etkin bir toplu taşıma aracıdır (Abbasgil 1994).

5.2.1 Raylı sistemlerin genel özellikleri

Raylı sistemlerde maliyet, kapasite ve performans açısından da büyük farklılıklar görülmektedir. Bir tarafta genel trafik içinde kent sokaklarında işleyen ve bu yüzden de kapasitesi, hızı ve maliyeti düşük olan tramvay, diğer tarafta tamamı diğer trafikten ayrılmış (tünellerle yeraltında, viyadüklerle yüzey üstünde ya da korunmuş olarak yüzeydeki) güzergahlarda işletilen yüksek kapasiteli ve yüksek maliyetli metro ve banliyö treni ve bunların yarar ve sakıncalarını en uygun bir şekilde dengelemeye çalışan hafif raylı sistemler giderek daha yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Raylı sistemlerin seçilmesinde, genel özellikleri değerlendirilerek, artık karışık trafik içinde işletilen tramvay gerçek bir seçenek olarak düşünülmemekte ve genellikle hafif raylı sistemler, metro ve banliyö treni dikkate alınmaktadır.

Raylı sistemlerin üstünlükleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

 Teknik açıdan diğer ulaşım sistemlerine göre çok daha rahat, hızlı ve güvenilirdir,

 Daha fazla sayıda yolcu taşıması nedeniyle nüfus yoğunluğu fazla olan kesimlerde ideal bir taşıma aracıdır,

 Enerjide tasarruf sağlar,

 Hava kirliliğini azaltır. Zira kirlilik enerji tüketimi ile doğrudan ilişkilidir.

Demiryolu taşıtları da karayolu taşıtlarına göre en az % 50 daha az enerji tüketir,

25

 Teknolojik gelişmeleri kullanarak aldığı tedbirler ile gürültü düzeyini düşürür,

 Trafik kazalarını ve bu kazalarda yaşanan kayıpları azaltır,

 Otoyollara göre daha az arazi kullanımını gerektirir,

 Doğal çevrenin korunması konusunda artan bir toplumsal duyarlılık vardır,

 Karayolu taşımacılığında artarak yaşanan tıkanmalar demiryolu ile aşılabilir, zamandan tasarruf sağlar (Metin 2007).

Özet olarak raylı sistemler emniyetlidir, akıllı elektronik bilet kullanımı için en uygun sistemdir, verimli ve hızlıdır, sosyal devlet politasının bir icabıdır, çevre dostudur, entegre ulaşım modeline elverişlidir, trafik kazalarını asgari seviyeye indirir, trafikteki vakit kaybına mani olur, besleyeci hatlara en uygun sistemdir. Yüksek taşıma kapasitesi sağlamaları (otobüs şeritleri ve yollarıyla genellikle saatte 10-15 bin özel koşullarda da 25 bin düzeyinde yolcu taşınabilmekte ve bu düzeyin üstündeki taleplerde raylı sistemler tek çözüm olmaktadır). Elektrik enerjisi kullanmaları sebebiyle döviz gereksinmesi azalmakta ve kent merkezinde hava kirlenmesi ve motor gürültüsü yaratmamaları çevresel açıdan önemli bir avantaj olmaktadır, yüksek kapasiteleri sonucunda birim işletme giderleri diğer ulaşım türlerine kıyasla daha düşüktür (Öncü 1999).

5.2.2 Raylı sistemlerin kısıtlayıcı yönleri ve uygulama sorunları

Taşıtların nitelikleri, güzergahlarının tamamının ayrılmış olması, istasyonlarının yüksek kapasiteye uygun olarak inşa edilmesi gereği, yüksek hız ve sıklık sağlanması için gereken ileri kontrol sistemleri sebebiyle yüksek yatırım maliyetleri oluşmaktadır.

Güzergahın tüneldeki kısmı ve istasyon sayısı arttıkça yatırım maliyeti yükselmektedir.

Özel nitelikli yapıların inşası sebebiyle (tünel, viyadük, yeraltı istasyonu gibi) yeraltındaki kesimleri arttıkça inşaat süresi ve inşaat sırasındaki riskler artmakta, kentsel altyapı ve zemin özelliklerindeki belirsizlikler nedeniyle yapım sorunları oluşmaktadır.

26

Bu konularda ortaya çıkan sorunlar sonucunda inşaat süreleri uzayıp, maliyetler artınca, sistemin hizmete girmesi gecikmekte, yatırımın ekonomik ve mali verimliliği olumsuz etkilenmektedir.

Yüksek kapasiteli raylı sistemlerin ekonomik ve mali açıdan kendilerini geriye ödeyebilmeleri ancak uzun dönemde gerçekleşebilmekte ve bu yüzden fizibiliteleri uzun dönemli talep tahminlerinin doğruluğuna bağlı bulunmaktadır. Talep tahminlerinin beklenenden az gerçekleşmesi, bu pahalı yatırımların zaten zor olan ekonomik ve mali geri ödeme planlarını daha da kötüleştirebilmektedir.

Raylı sistemlerin yüksek yatırım bedellerine ulaşması sebebiyle bu projeler yapılabilirlik etütlerinde uzun dönemdeki sosyal ve ekonomik yararlarıyla çekici olmaktadırlar. Özellikle yolculuk süresi kazançları, kazalardaki azalmalar, kirlenmenin azalması, karayolu sistemindeki yatırım, işletme ve bakım giderlerinin azalması gibi yararların parasal değerlere çevrilmesinde kullanılan tartışılan varsayımlar projelerin yapılabilirliği de ciddi düzeyde etkilemektedir.

Raylı sistemlerin güzergah ve hat açısından esnek olmamaları, kent ulaşım sisteminde işletme zorlukları gelişmekte, tüm ulaşım sisteminin raylı sisteme göre yeniden yapılanmasını ve yolculukların önemli bir bölümünde aktarma yapılması zorunluluğunu gerektirmektedir.

Uzun dönemli talep tahminleri ile yapılabilir oldukları için, kentsel gelişmenin beklenen şekilde ve zamanlama ile gerçekleşmemesi karşısında, ilerde beklenen yolculuklara bağımlı olarak büyük yatırım riskleri ortaya çıkarabilmektedirler. Erişilebilirliği, konforu ve değer artışlarını bulundukları koridorlarda yoğunlaştırdıkları için değer artışları kente ve kentlilere dengeli dağıtılamamasına sebep olmaktadırlar.

Ortaya çıkardıkları sosyal ve ekonomik yararlarla (yolculuk süresi kazançları, kazalardaki azalmalar, kirlenmenin azalması, karayolu sistemindeki yatırım, işletme ve bakım giderlerinin azalması gibi) yapılabilir oldukları için, bu yararların büyük bölümü

27

yolculuk fiyatına yansıtılamamakta, kamu tarafından sübvansiyon olarak işleticiye ödenmektedir. Raylı sistemler, bu niteliklerinden dolayı ticari açıdan fazla çekici olamamakta ve özel kesim tarafından yapılması (yap-işlet-devret gibi) ve işletilmesi güçleşmekte ve raylı sistem işletmeleri kamu elinde sübvansiyona bağımlı işletmeler olarak kalmaktadır (Öncü 1999).