• Sonuç bulunamadı

Araştırma süresince gruplarda ölüm sayıları günlük olarak kaydedilmiştir. Deneme sonunda ölüm rakamları Ki-kare testi uygulanarak analiz edilmiştir. Altlık tiplerine göre ölüm rakamları Tablo 3.3 ve yerleşim sıklığına göre ölüm rakamları Tablo 3.4’te verilmiştir. Ölüm rakamlarında altlık grupları ve yoğunluk grupları arasındaki farklılıklar önemli bulunmamıştır.

Grafik 3.4. Yerleşim Sıklığı ve Altlık Tipine Göre Ölüm Rakanmları Bulguları

3 ,0 3,0 2 ,0 5 ,0 3 ,0 3,0 5 ,0 5,0 4 ,0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 7,0 8,0

13-talaş 13-çeltik 13-ot 16-talaş 16-çeltik 16-ot 19-talaş 19-çeltik 19-0t 13-talaş 13-çeltik 13-ot 16-talaş 16-çeltik 16-ot 19-talaş 19-çeltik 19-0t

Tablo 3.3. Altlık Tiplerine Göre Ölüm Rakamı Karşılaştırmaları

Yonga Çeltik Kuru Ot χ2 P

Dansite 13 N=39 3 3 2 0.268 0.874 Dansite 16 N=48 5 3 3 0.787 0.675 Dansite 19 N=57 5 5 4 0.156 0.925 P= Ki-Kare test

Tablo 3.4. Yerleşim Sıklığına Göre Ölüm Rakamı Karşılaştırmaları

Dansite 13 N=39 Dansite 16 n=48 Dansite 19 n=57 χ2 P Yonga 3 5 5 0.202 0.904 Çeltik 3 3 5 0.235 0.889 Kuru Ot 2 3 4 0.141 0.932 P= Ki-Kare test

3.5.Taban Yastığı Nekrozu

Taban yastığı nekrozu insidensi açısından yerleşim sıklığı 13 piliç/m2 ve 16

piliç/m2 olan gruplarda altlık grupları arasındaki farklılık önemli bulunmuştur

(P<0,05). Burada en yüksek insidens kuru yonca otu kullanılan grupta tespit

edilmiştir. Yerleşim sıklığı 19 piliç/m2 olan grupta altlık grupları arasındaki farklılık

önemli bulunmamıştır.

Taban yastığı nekrozu insidensi açısından altlık materyali olarak çeltik kavuzu kullanılan grupta yerleşim sıklığı gruplarına göre farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0,05). Altlık olarak çeltik kavuzu kullanılan grupta taban yastığı nekrozu

insidensi, yerleşim sıklığı 19 piliç/m2 olan grupta diğerlerine göre önemli derecede

yüksek bulunmuştur. Diğer gruplar arasındaki farklılıklar önemli bulunmamıştır.

Grafik 3.5. Yerleşim Sıklığı ve Altlık Tipine Göre Taban Yastığı Nekrozu Bulguları

1 4 ,0 1 4 ,0 3 6 ,0 1 7 ,0 3 2 ,0 4 0 ,0 3 5 ,0 5 3 ,0 5 3 ,0 0,0 5,0 10,0 15,0 20,0 25,0 30,0 35,0 40,0 45,0 50,0 55,0 60,0

13-talaş 13-çeltik 13-ot 16-talaş 16-çeltik 16-ot 19-talaş 19-çeltik 19-0t 13-talaş 13-çeltik 13-ot 16-talaş 16-çeltik 16-ot 19-talaş 19-çeltik 19-0t

Tablo 3.5. Altlık Tiplerine Göre Taban Yastığı Nekrozu Karşılaştırmaları

Yonga

Talaşı Çeltik Kavuzu Kuru Yonca Otu χ2 P

Dansite 13 n=39 14a 14a 36b 8.953 0.011* Dansite 16 n=48 17a 32a 40b 6.067 0.048* Dansite 19 n=57 35a 53a 53a 2.692 0.260

*P aynı satırda farklı üs harfiyle işaretli olan

rakamlar birbirinden farklıdır (Ki-Kare test)

Tablo 3.6. Yerleşim Sıklığına Göre Taban Yastığı Nekrozu Karşılaştırmaları

Dansite 13 N=39 Dansite 16 n=48 Dansite 19 n=57 χ2 P Yonga Talaşı 14a 17a 35a 3.325 0.190 Çeltik Kavuzu 14a 32a 53b 7.046 0.030* Kuru Yonca Otu 36a 40a 53a 0.169 0.919

*P aynı satırda farklı üs harfiyle işaretli olan

3.6.Göğüste Kabarcık (Breast Blister)

Araştırma sonunda göğüs etinde kabarcık (breast blister) oluşumuna rastlanmamıştır.

4.TARTIŞMA

Araştırmada farklı altlık tipleri ve yerleşim sıklığı arasındaki ilişki incelenerek, etlik piliç yetiştiriciliğinde optimum altlık malzemesi ve yerleşim sıklığının belirlenmesi amacıyla; canlı ağırlık , yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, ölüm oranı ve taban yastığı nekrozu oluşumu ile göğüste kabarcık (breast blister) düzeyleri incelenmiştir.

4.1.Canlı Ağırlık

Yerleşim sıklığı ve altlık tipine göre canlı ağırlık tartımları başlangıçta 21. gün ve 42. günlerde yapılmıştır. Canlı ağırlık araştırmanın başlangıcında sadece yerleşim

sıklığı 16 piliç/m2 ve altlık materyali olarak ta yonga talaşı kullanılan grupta diğer

gruplara göre daha küçük bulunmuştur (P<0,05) (Tablo 3.1). Civcivlere henüz hiçbir uygulama yapılmadan, denemenin başlangıcında görülen bu ağırlık farkının tamamen tesadüflerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Denemenin başlangıcında en yüksek canlı ağırlık ortalaması 44,0±0,6 g, en düşük canlı ağırlık ortalaması 42,0±0,0 g olarak tespit edilmiştir.

Denemenin 21. gününde yapılan tartımda canlı ağırlık ortalamaları, yerleşim

sıklığı 19 piliç/m2 olan grupta her üç altlık materyali için de diğer gruplara göre daha

düşük bulunmuştur (P<0,05). Yerleşim sıklığı 13 piliç/m2 ve 16 piliç/m2 olan

gruplarda 21 gün canlı ağırlıkları her üç altlık tipinde de birbirinden farklı bulunmamıştır.

Araştırmanın sonunda (42. gün) canlı ağırlıklar tıpkı 21. günde olduğu gibi

yerleşim sıklığı 19 piliç/m2 olan grupta her üç altlık grubu için de diğerlerine göre

düşük çıkmıştır (P<0,05).

Atapattu ve Wickramasinghe (2007) farklı altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisini inceledikleri araştırmada sırasıyla çeltik kavuzu ve çay bitkisi fabrika artıkları kullanmışlar, canlı ağırlıkları sırasıyla 2058±116 g, 2012±76 g , bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim

çalışmamızda da altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir (13).

İpek ve ark. (2002) farklı altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisini inceledikleri araştırmada talaş, saman, çeltik, talaş+zeolit, saman+zeolit ve çeltik+zeolit kullanmışlar, canlı ağırlıkları sırasıyla 1968,8±69,32 g, 2052,7±72,59 g, 1871,5±74,45 g, 1991,6±65,78 g, 2127,5±73,45 g ve 1907,0±60,14 g bulmuşlar, gruplar arasındaki canlı ağırlık farklılıklarını önemli bulmuşlardır. Araştırmacılar birçok yetiştiricinin altlık olarak talaşı benimsediği halde, kendi çalışmalarında en yüksek canlı ağırlık ortalamasının samanın altlık olarak kullanıldığı gruptan elde edildiğini bu bulgunun dikkat çekici olduğunu, bu durumun altlığa uygulanan işlemlerden kaynaklanabileceğini bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisinin önemli olmadığı bulunmuştur (20).

Sarıca ve Biçer (2004) farklı altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisini inceledikleri araştırmada sırasıyla fındık zurufu, talaş+fındık zurufu kullanmışlar, canlı ağırlıkları sırasıyla 2924,2 g, 2870,6 g, 2831,0 g bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Deneme süresinin, uygulanan bakım ve besleme özelliklerinin üretim dönemi canlı ağırlık değişimi üzerinde etkili olabileceğini bildirmişlerdir (19).

Sarıca ve Çam (1996) farklı altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisini inceledikleri araştırmada talaş, çeltik kavuzu+zuruf, zuruf, sap ve çeltik kavuzu kullanmışlar, canlı ağırlıkları sırasıyla 2499,36±18,74 g, 2490,06±18,75 g, 2453,08±18,89 g, 2480,68±19,05 g, ve 2473,87±18,94 g bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir. (23).

Willis ve ark. (1997) farklı altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisini inceledikleri araştırmada altlık olarak sırasıyla odun talaşı, odun talaşı+yaprak karışımı ve yaprak kullanmışlar. Canlı ağırlıkları sırasıyla 2222 g 2239 g ve 2290 g bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir (24).

Şengül ve ark. (1996) yaptıkları çalışmada altlık olarak kuru ot, talaş ve saman kullanmışlar, altlık tipinin canlı ağırlık üzerine etkisinin önemli olmadığını bildirmişler ancak en yüksek canlı ağırlığı altlık olarak kuru otun kullanıldığı gruptan

elde edildiğini, bunu sırasıyla talaş ve samanın kullanıldığı grupların izlediğini bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda altlık materyali olarak çeltik kavuzu kullanılan gruplarda canlı ağırlık her üç yerleşim sıklığı için de en yüksek bulunmuş olmasına rağmen farklılık önemli bulunmamıştır (31).

Demirulus ve ark. (2000) farklı altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisini inceledikleri araştırmada saman, talaş ve saman+talaş kullanarak canlı ağırlıkları sırasıyla 2003,8±20,3 g, 1953,8±29,4 g, 1947,3±24,1 g bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin canlı ağırlıklara etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir (49).

Lien ve ark (1998) yaptıkları çalışmada altlık olarak yerfıstığı kabukları ve talaş kullandıkları gruplarda canlı ağırlığı sırasıyla 2011 g ve 2019 g olarak tespit etmişler ve farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin canlı ağırlıklar üzerindeki etkisinin önemli olmadığı bulunmuştur (55).

Saylam ve Doğan (1997) farklı yerleşim sıklıklarının canlı ağırlığa etkisinin araştırıldığı çalışmalarında 12 piliç/m2, 15 piliç/m2, 18 piliç/m2 ve 21 piliç/m2

gruplarından canlı ağırlıkları sırasıyla 2571,99±16 g, 2581,41±16 g, 2412,45±16 g ve 2457,20±16 g olarak bulmuşlardır. Gruplar arasındaki canlı ağırlık farklılıklarını önemli bulmuşlar, yerleşim sıklığı arttıkça canlı ağırlıkta düşme görüldüğünü bildirmişlerdir. Benzer şekilde Dozier ve ark.’da (2005) farklı yerleşim sıklıklarının canlı ağırlığa etkisinin araştırıldığı çalışmalarında yerleşim sıklığı 30 kg/m2, 35

kg/m2, 40 kg/m2, 45 kg/m2 olan gruplarda oluşan canlı ağırlıkları sırasıyla 3117 g,

3051 g, 3000 g, 2920 g bulmuşlardır. Gruplar arasındaki canlı ağırlık farklılıklarını önemli bulmuşlar, yerleşim sıklığı arttıkça canlı ağırlıkta düşme görüldüğünü bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da benzer şekilde yerleşim sıklığı arttıkça canlı ağırlıkta bir düşme gözlenmiştir (P<0.05) (40,41).

Demirulus ve ark. (2000) yerleşim sıklığının canlı ağırlıklara etkisini inceledikleri araştırmada sıklık olarak 12 piliç/m2 , 15 piliç/m2, 18 piliç/m2

gruplarından canlı ağırlıkları sırasıyla 2027,3±19,6 g, 1968,1±22,9 g, 1886±21,6 g olarak bulmuşlardır. Gruplar arasındaki canlı ağırlık farklılıklarını önemli bulmuşlar, yerleşim sıklığı arttıkça canlı ağırlıkta düşme görüldüğünü tespit etmişlerdir (49).

4.2.Yem Tüketimi

Araştırmamızda gruplar arasında yem tüketim rakamlarında bir farklılık

bulunmamıştır. En düşük yem tüketimleri yerleşim sıklığı 19 piliç/m2 olan grupta

görülmüştür. Bunu sırasıyla 16 piliç/m2, 13 piliç/m2 sıklıkları izlemiştir. Altlık tipine

göre en düşük yem tüketimi sırasıyla, yonca kuru otu, çeltik kavuzu ve yonga talaşında bulunmuştur.

İpek ve ark. (2002) farklı altlık tiplerinin yem tüketimine etkisini inceledikleri araştırmada talaş, saman, çeltik, talaş+zeolit, saman+zeolit, çeltik+zeolit kullanmışlar ve yem tüketimlerini sırasıyla 3645,6 g, 3603,4 g, 3816,2 g, 3658,9 g, 3650,5 g, 3800,3 g olarak bulmuşlar, gruplar arasındaki yem tüketimi farklılıklarını önemli bulmamışlardır. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin canlı ağırlık üzerine önemli etkisi olmadığı bulunmuştur (20).

Sarıca ve Biçer (2004) farklı altlık tiplerinin yem tüketimine etkisini inceledikleri araştırmada talaş, fındık zurufu, talaş+fındık zurufu kullanmışlar, yem tüketimlerini 4968,9 g, 4878,3 g, 4798,6 g olarak bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin yem tüketimi üzerine etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir (19).

Sarıca ve Çam (1996) farklı altlık tiplerinin yem tüketimine etkisini inceledikleri araştırmada talaş, kavuz+zuruf, zuruf, sap ve kavuz kullanmışlar, yem tüketimlerini sırasıyla 4941±0,061 g, 4857±0,038 g, 4860±0,084 g, 4978±0,128 g ve 4860±0,046 g olarak bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin yem tüketimine etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir (23).

Lien ve ark (1998) yaptıkları çalışmada altlık olarak yerfıstığı kabukları ve talaş kullandıkları gruplarda sırasıyla 7946 g ve 7965 g yem tüketimi bulgularını elde etmişler ve kullandıkları altlık tiplerinin yem tüketimi üzerine önemli etkisi olmadığını tespit etmişlerdir (55).

Saylam ve Doğan (1997) farklı yerleşim sıklıklarının yem tüketimine etkisinin araştırıldığı çalışmalarında 12 piliç/m2, 15 piliç/m2, 18 piliç/m2 ve 21 piliç/m2 gruplarından yem tüketimlerini sırasıyla 1322,9±481 g 1036,2±481 g 1043,9±481 g

ve 1085,9±481 g olarak ve gruplar arasındaki farklılıkları da önemli olarak bulmuşlar, yerleşim sıklığı arttıkça yem tüketiminin azaldığını tespit etmişlerdir (40).

Dozier ve ark (2005) farklı yerleşim sıklıklarının yem tüketimine etkisinin

araştırıldığı çalışmalarında yerleşim sıklığı 30 kg/m2, 35 kg/m2, 40 kg/m2, 45 kg/m2

olan gruplarda yem tüketimlerini sırasıyla 5641 g, 5563 g, 5549 g, 5392 g olarak ve gruplar arasındaki farklılıkları da önemli olarak bulmuşlar, yerleşim sıklığı arttıkça yem tüketiminin azaldığını tespit etmişlerdir. Bizim çalışmamızda da yerleşim sıklığı arttıkça yem tüketimlerinde bir azalma görülmekle birlikte gruplar arasındaki farklılık önemli bulunmamıştır (41).

4.3.Yemden Yararlanma Oranları

Araştırma gruplarının YY oranları 2,02±0,03 ile 2.86±0,05 arasında değişmiştir.

Denemenin en düşük YY oranı 13 piliç/m2 yerleşim sıklığında ve altlık malzemesi

olarak çeltik kavuzu kullanılan grupta, en yüksek YY oranı ise 19 piliç/m2 yerleşim

sıklığında ve altlık malzemesi olarak yonga talaşı kullanılan grupta tespit edilmiştir.

Yerleşim sıklığı 19 piliç/m2 olan gruplardaki YY oranları ile diğer gruplardaki

YY oranları arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0.05)

Araştırma sonunda 13 piliç/m2, yerleşim sıklığı olan ve altlık malzemesi olarak

yonga talaşı, çeltik kavuzu ve kuru ot kullanılan gruplarda YY oranları sırasıyla 2,09±0,04, 2,02±0,03 ve 2,09±0,02 olarak tespit edilmiş ve gruplar arasındaki farklılık önemli bulunmamıştır.

Yerleşim sıklığı 16 piliç/m2 olan ve altlık malzemesi olarak yonga talaşı, çeltik

kavuzu ve kuru ot kullanılan gruplarda YY oranları sırasıyla 2,39±0,03, 2,18±0,09 ve 2,30±0,07 olarak tespit edilmiş ve çeltik kavuzu kullanılan grubun YY oranı ile yonga talaşı kullanılan grubun YY oranı arasındaki fark önemli bulunmuştur (P<0,05).

Yerleşim sıklığı 19 piliç/m2 olan ve altlık malzemesi olarak yonga talaşı, çeltik

kavuzu ve kuru ot kullanılan gruplarda YY oranları sırasıyla 2,86±0,05, 2,64±0,05 ve 2,74±0,17 olarak tespit edilmiş ve yonga talaşı kullanılan grubun YY oranı

(2,86±0,05) ile çeltik kavuzu kullanılan gruptaki YY oranı (2,64±0,05) arasındaki fark önemli bulunmuştur (P<0,05).

Altlık olarak yonga talaşı kullanılan piliçlerde YY oranları 2,09±0,04, 2,39±0,03 ve 2,86±0,05 olarak tespit edilmiş ve aradaki farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0,05). Altlık olarak çeltik kavuzu kullanılan piliçlerde YY oranları 2,02±0,03, 2,18±0,09 ve 2,64±0,05 olarak tespit edilmiş ve 13 piliç/m2 ve 19

piliç/m2 yerleşim sıkılıkları arasındaki farklılık önemli bulunmuştur (P<0,05). Altlık

olarak yonca kuru otu kullanılan piliçlerde YY oranları 2,09±0,02, 2,30±0,07 ve

2,74±0,17 olarak tespit edilmiş ve 19 piliç/m2 yerleşim sıklığı ile 13 piliç/m2 ve 16

piliç/m2 yerleşim sıkılıkları arasındaki farklılık önemli bulunmuştur (P<0,05).

Atapattu ve Wickramasinghe (2007) farklı altlık tiplerinin yemden yararlanmaya etkisini inceledikleri bir araştırmada, çeltik kavuzu ve çay bitkisi fabrika artıklarını kullanmışlar, YY oranlarını sırasıyla 1,80±0,12 ve 1,78±0,01, bulmuşlar gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim

çalışmamızda 16 piliç/m2 ve 19 piliç/m2 yerleşim sıklıklarında altlık tiplerinin YY

oranları üzerine etkisi önemli bulunmuştur (13).

Sarıca ve Biçer (2004) farklı altlık tiplerinin yemden yararlanmaya etkisini inceledikleri araştırmada talaş, fındık zurufu, talaş+fındık zurufu kullanmışlar, YY değerlerini sırasıyla 1,70, 1,69, 1,63 olarak bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bu sonuçlarda yetiştirme döneminde uygulanan yerleşim sıklığının düşüklüğü nedeniyle hayvanların rekabet ortamından uzak olması yanında yemlerin granül veya pelet yem olmasının da etkili olabileceğini

bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda 16 piliç/m2 ve 19 piliç/m2 yerleşim sıklıklarında

altlık tiplerinin YY oranları üzerine etkisi önemli bulunmuştur. (19).

İpek ve ark. (2002) yaptıkları çalışmada talaş, saman ve çeltik kullanmışlar ve yemden yararlanma oranı bakımından altlık tipinin besinin tüm dönemlerinde ve deneme süresince gruplar arasında önemli istatistik farklara neden olduğunu bildirmişlerdir. Altlık olarak talaş, saman ve çeltik kavuzu kullanılan gruplarında yemden yararlanma oranlarını sırasıyla 1,851±0,019, 1,755±0,012 ve 2,039±0,024 olarak bulmuşlar, en düşük yemden yararlanma oranını saman grubunda saptamışlar, en yüksek yemden yararlanma oranını çeltik kavuzu grubundan elde etmişlerdir. Bizim çalışmada ise en düşük yemden yararlanma oranı çeltik kavuzu kullanılan

grupta elde edilmiş, bunu sırasıyla altlık olarak yonca kuru otu ve yonga talaşı kullanılan gruplar izlemiştir (20).

Sarıca ve Çam (1996) farklı altlık tiplerinin yemden yararlanmaya etkisini inceledikleri araştırmada sırasıyla talaş, çeltik kavuzu+zuruf, zuruf, sap ve çeltik kavuzu kullanmışlar, YYO değerlerini sırasıyla 2,00±0,03, 1,99±0,03, 2,00±0,02, 2,06±0,02 ve 2,03±0,04 olarak bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını, genelde yemden yararlanma oranları bakımından son yıllarda gerek genotip, gerekse yetiştirme tekniklerindeki iyileştirmeler nedeniyle iyi sonuçlar alındığını bildirmişlerdir (23).

Willis ve ark. (1997) farklı altlık tiplerinin yemden yararlanmaya etkisini inceledikleri araştırmada sırasıyla odun talaşı, odun talaşı+yaprak karışımı ve yaprak kullanmışlar. YYO değerlerini sırasıyla 2,12, 2,17 ve 2,16 bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir (24). Bizim çalışmamızda

16 piliç/m2 ve 19 piliç/m2 yerleşim sıklıklarında altlık tiplerinin YY oranları üzerine

etkisi önemli bulunmuştur (24).

Şengül ve ark. (1996) yaptıkları çalışmada en iyi yemden yararlanma oranının altlık olarak kuru ot kullanılan gruptan elde edildiğini, bunu sırasıyla saman ve talaş grubunun takip ettiğini bildirmişlerdir. Çalışmamızda da en düşük yemden yararlanma çeltik kavuzu kullanılan gruptan elde edilmiş, bunu sırasıyla yonca kuru otu ve yonga talaşının kullanıldığı gruplar izlemiştir (31).

İpek ve ark. (2002) farklı altlık tiplerinin yemden yararlanmaya etkisini inceledikleri araştırmada talaş, saman, çeltik kavuzu, talaş+zeolit, saman+zeolit ve çeltik kavuzu+zeolit kullanmışlar, YYO değerlerini sırasıyla 1,851±0,019, 1,755±0,012, 2,039±0,024, 1,837±0,015, 1,715±0,01 ve 1,990±0,023 olarak tespit etmişler, YY oranlarında gruplar arasındaki farklılıkları önemli bulmuşlardır. Bizim

çalışmamızda da 16 piliç/m2 ve 19 piliç/m2 yerleşim sıklıklarında yonga talaşı ve

çeltik kavuzu kullanılan gruplardaki YY oranları arasındaki farklılıkların önemli olduğu bulunmuştur (20).

Saylam ve Doğan (1997) farklı yerleşim sıklıklarının yemden yararlanmaya etkisinin araştırıldığı çalışmalarında 12 piliç/m2, 15 piliç/m2, 18 piliç/m2 ve 21 piliç/m2 gruplarında YYO değerlerini sırasıyla 2,09, 1,93, 2,00 ve 1,96 olarak bulmuşlardır ve gruplar arasındaki farklılıkların önemli olduğunu tespit etmişlerdir.

Bu araştırıcılar en düşük yemden yararlanma oranını 15 piliç/m2 yerleşim sıklığından

elde etmişler bunu sırasıyla 21 piliç/m2, 18 piliç/m2 ve 12 piliç/m2 izlemiştir. Bizim

çalışmada yerleşim sıklığı arttıkça YYO değerleri yükselmektedir (40).

Dozier ve ark (2005) farklı yerleşim sıklıklarının yemden yararlanmaya

etkisinin araştırıldığı çalışmalarında yerleşim sıkılığı 30 kg/m2, 35 kg/m2, 40 kg/m2,

45 kg/m2 olan gruplarda YYO değerlerini sırasıyla 1,814, 1,825, 1,826, 1,847 bulmuşlardır ve gruplar arasındaki farklılıkların önemli olduğunu tespit etmişlerdir. Bizim çalışmada da yerleşim sıklığı arttıkça YYO değerleri yükselmektedir (41).

Demirulus ve ark. (2000) yerleşim sıklığının ve altlık tipinin yemden

yararlanma oranlarına etkisini inceledikleri araştırmada 12 piliç/m2, 15 piliç/m2 ve

18 piliç/m2 yoğunluklarında, altlık olarak saman, talaş ve saman+talaşın kullanıldığı

gruplarda YY oranlarını sırasıyla 2,21, 1,91, 2,11, 2,00, 2,61, 2,28, 2,31, 2,42 ve 2,44 olarak bulmuşlardır. Gruplar arasındaki YYO değeri farklılıklarını önemli bulmuşlar ve en düşük yemden yararlanmanın 12 piliç/m2 sıklığından, altlık olarak talaşın kullanıldığı gruptan elde edildiğini, yerleşim sıklığı arttıkça yemden yararlanma oranının yükseldiğini bildirmişlerdir. Bu bulgu bizim çalışmada elde edilen bulguları desteklemektedir. Ancak bizim çalışmada en düşük yemden yararlanma altlık olarak çeltik kavuzu kullanılan grupta bulunmuş, bunu sırasıyla yonca kuru otu ve yonga talaşı takip etmiştir. (49).

4.4.Ölüm Rakamları

Araştırma süresince gruplarda ölüm sayıları günlük olarak işlenmiştir. Altlık tiplerine göre ölüm rakamları Tablo 3.3 ve yerleşim sıklığına göre ölüm rakamları Tablo 3.4’te verilmiştir. Ölüm rakamlarında altlık grupları ve yoğunluk grupları arasındaki farklılıklar önemli bulunmamıştır.

Atapattu ve Wickramasinghe (2007) farklı altlık tiplerinin ölüm rakamlarına etkisinin araştırıldığı çalışmalarında çeltik kavuzu ve çay bitkisi fabrika artıklarını kullanmışlar ölüm oranlarını sırasıyla %1,3, %1,3 bulmuşlar gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin ölün rakamlarına etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir (13).

İpek ve ark. (2002) farklı altlık tiplerinin ölüm oranlarına etkisinin araştırıldığı çalışmalarında talaş, saman, çeltik kavuzu, talaş+zeolit, saman+zeolit ve çeltik kavuzu+zeolit kullanmışlar, ölüm oranlarını sırasıyla %8,66, %7,33, %10,66, %8,00, %7,33, %10,66 olarak ve gruplar arasındaki farklılıkları da önemli bulmuşlardır. Bizim çalışmamızda altlık tiplerinin ölüm rakamlarına önemli etkisinin olmadığı bulunmuştur (20).

Sarıca ve Biçer (2004) farklı altlık tiplerinin ölüm oranlarına etkisini inceledikleri araştırmada talaş, fındık zurufu ve talaş+fındık zurufu kullanmışlar, ölüm oranları sırasıyla %0,61, %3,11, %0,00 olarak bulmuşlar, gruplar arasında farklılık olmakla beraber önemli bulunmamış, gerçekleşen ölüm oranlarının etlik piliç yetiştiriciliğinde kabul edilebilir seviyelerde gerçekleştiğini bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da altlık tiplerinin ölüm rakamları üzerine etkisinin önemli olmadığı tespit edilmiştir (19).

Sarıca ve Çam (1996) farklı altlık tiplerinin ölüm oranlarına etkisini inceledikleri araştırmada sırasıyla talaş, çeltik kavuzu+zuruf, zuruf, sap ve çeltik kavuzu kullanmışlar, ölüm oranlarını sırasıyla %0,0, %0,7, %0,7, %5,3, ve %2,7 bulmuşlar, gruplar arasındaki farklılıkların önemli olduğunu bildirmişlerdir. Bizim

Benzer Belgeler