• Sonuç bulunamadı

Quantz’ın Flütün Entonasyonu, Sonoritesi, Frekansı Konusundaki

3.2. QUANTZ’IN FLÜTLERİ

3.2.3. Quantz’ın Flütün Entonasyonu, Sonoritesi, Frekansı Konusundaki

18. yüzyıl flütlerinde fa sesi genellikle problemliydi oysa, Quantz flütleri bu notada çok daha iyiydi. Quantz flütünü fa majör ve fa minörde, do majör ve do minördeki subdominant kadar sağlam bir tonik ve bemollerde daha iyi bir gam sağlamak için fa sesini normalden daha pes akort ederdi ki bu ses 18. yüzyıl flütlerinin çoğunda çok tizdi. Fa sesinin bu şekilde akort edilmesi fa< akordunu da direkt etkilerdi.

Mi< takip ettiği ya da sol< öncelediğinde (özellikle dört ve daha çok diyezli yavaş ve müzikal pasajlardaki adımlı fa< hareketi), bu ses üçüncü bir akora dâhil olmadığında (daha pes ve büyük üçlüden daha küçük formlarda), Quantz’ın önerdiği bir fa< parmak pozisyonu vardı.64

Quantz’ın Dresden kompozisyonlarında çoklu bemol ve diyezli tonlar sıklıkla görülür. Dönemin flütçüleri zorluklarından dolayı bunları transpoze ederek çalarlardı.

Telemann, Sorge’un savunduğu akort sistemini 1740’larda Lorenz Mizler’in (1711-1778) Sozietät der Musikalischen Wissenschaften adlı çalışmasında gösterdi.

Entelektüel çevrede, sıra dışı olan akort tekniğinin kaçınılmaz yükselişine org çalanlar hâkimdi. Telemann’ın sistemi ile keman ve çello gibi enstrümanlar da tamamen akortta çalınabilecekti. Ayrıca Telemann’ın solo flüt için 1732-33 de basılan ve Quantz tarafından desteklenen fantazileri, geniş bir diyez ve bemol çeşitliliğinde bestelenmişti.

Quantz flütlerinin, Sorge, Telemann ve Johann Adolf Scheibe (1708-1776) tarafından

62 Reillyb, a.g.e.,s. 431.

63 Oleskiewiczc a.g.e., ss. 201-207.

64 Oleskiewiczc a.g.e., s. 208.

1730’lardan itibaren sistemleştirilmiş olan akort sisteminin kullanımının ilerleyişindeki rolü oldukça önemlidir. Ayrıca Telemann fanteziler, Quantz flütünün iki karakteristik niteliğine sahip olmasıyla tanınır. Bunlar; güçlü bir ses genişliği ve uç noktadaki ses aralıklarını arasındaki hızlı geçişlerin çevikliğidir. Kontrapuantal dokudaki farklı ses perdelerindeki bağlı notaların farklı seslerle gösterilmesi, polifonik melodi tipi olarak anılmasına imkân sağlamıştır. Özellikle arpejlerde yaygın olan bu dokular erken 18.

yüzyıl konçerto ve solo sonatlarında önemli rol oynar. Dresden sarayının enstrümantal repertuvarı ve Quantz’ın flüt yapıtlarında bu akort sistemi hâkimdir.65

Quantz’ın flütü daha iyi bir duruma getirme arzusu nedeniyle yaptığı yenilikler, bazı kesimler tarafından kabul görmemiş hatta oldukça sert eleştirilere maruz kalmıştır.

Quantz denemesine flüt tonunu betimlerken dolgun, koyu ve erkeksi olması yanında tatlı ve insan sesinin göğüs tonlarını örnek olarak göstermiştir. Ayrıca flütün çapını genişleterek ve duvarlarını kalınlaştırarak çok daha iyi sonorite ve entonasyona ulaşabileceği görüşünü savunmuştur.

Quantz’ın “Tertemiz ve çok güzel bir ton verir” diye bahsettiği abanoz ağacına eğilimi, bütün ağaçları listelediği Versuch’ta açıkça görülür.

Quantz’ın enstrümanlarının ikinci perdesi ve akort sürgüsü gibi çok açık özellikleri, onun mümkün olan en iyi entonasyonu elde etme hakkındaki endişesini yansıtır. Zamanındaki diğer birçok flütten çok daha büyük olan enstrümanlarının genel boyutları ve iç çaplarının genişliği onun ideal sonoritesini ve pes ses frekansı için tercihini ortaya koyar. Castilon, Quantz’ın flütlerinin tanımlamasına şöyle başlar: “En başta Quantz’ın flütleri alışılmış flütlerden daha uzun, çapı ve tahtasındaki kalınlık daha fazladır.

Dolayısıyla daha güçlü ve sonorite ağırlıklı bir tona fakat sınırlı bir alana sahiptir” Sağlam enstrümanlarının boyutları, onun flütlerinin iç ve dış yapısının somut bir kanıtını sunar.

66

65 Oleskiewiczc a.g.e., ss.206-209.

66 Reillyb, a.g.e., s. 433.

Quantz ses frekans ölçüsü ve sonorite hakkındaki görüşleri şöyledir; Frekansdan söz ederken “orkestradaki akortlama” kullanılmalı ve çok pes Fransız oda orkestrası frekansı ve çok tiz Venedik frekansı arasındaki frekansı, ortalama bir değer olarak Alman frekansı olarak önermiştir. Bununla beraber her enstrüman için uygun olan frekanstan çok topluluktaki enstrümanların çoğunluğu için en uygun olan frekansı kullanmanın pratik olduğu görüşündedir.67

Bilindiği gibi Quantz’ın dönemindeki frekans Fransa’da A=392 ve İtalya’da A=460 olarak kullanılmaktaydı.

Quantz bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklamıştır:

“orkestra için frekans seçerken, flüt için çok avantajlı olmasına rağmen Fransız frekansını savunmak istemem üflemeliler kötü bir şekilde duyulacağından dolayı obua, fagot ve diğer bazı enstrümanlar için çok tiz Venedik frekansını da onaylamam. Çok tiz akortlama sonucunda flüt bir gaydaya dönüşür.”68

Quantz’ın flütün frekansına dair düşünceleri hakkında daha iyi bilgi edinebilmek için onun yapmış olduğu altı flütün fiziki özellikleri ve frekans seviyeleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.69

67 Reillyb, a.g.e., s. 433.

68 Reillyb, a.g.e., s. 433.

69 Oleskiewiczc, a.g.e., s.218.

Tablo 1. Quantz’ın Flütlerindeki Frekans Ölçüleri

Flütler Uzunluk Frekans (a')

Mantar

(ağızlıktaki üfleme deliğinden uzaklığı)

No.1 188 mm 387 Hz 26.0 mm

No.2 181 mm 392 Hz 26.5 mm

No.3 174 mm 397 Hz 27.0 mm

No.4 167 mm 402 Hz 27.5 mm

No.5 160 mm 407 Hz 28.0 mm

No.6 153 mm 412 Hz 28.5 mm

Quantz’ın enstrümanlarının sınırlılığı ve gücünü etkileyen nedenler onun pes akortlamaya olan eğilimine bağlandı. Eğitmenliğindeki temel ögelerin merkezinde ses hakkındaki fikirler ve örnekler bulunur. Kendisinden önceki ve sonraki müzisyenlerinde benzer yönde teşvikte bulunduğu gibi aryalara eşlik eden flüt partisiyle insan sesinin ideallerinin kaynaşmasını önererek, enstrüman performansı için bir rehber olarak şarkı söylemeyi işaret etmesi, Quantz için kesinlikle gariplik değildir. Kendisi, insan sesinin enstrüman sesini şekillendirmesini, kendine özgü yolarla savundu. Sonoritenin çeşitliliği için beklentilerini şöyle betimler:

“Flütteki en kaliteli ton bir sopranodan daha çok bir kontraltoya benzeyenidir veya insan sesinin göğüs tonlarıdır. Sizler, temiz, etkileyici, koyu, yuvarlak, erkeksi ve bunlarla birlikte enstrümandan hoş ses çıkarmasını bilen flütçüler gibi kaliteli ton elde edene değin çabalamalısınız.”70

Bununla birlikte, sonorite, Quantz’ın ses ideallerinden yalnızca bir bakış açısıydı. Ayrıca flütün normal registerinin sınırını insan sesininkinden daha fazla olmadığını hissetti. Quantz’ın kompozisyonlarındaki en tiz ses, üçüncü oktav mi sesine kadardır. Daha sonraki flüt yapımcılarının aksine Quantz, flütün üst sınırlarını genişletmeyi istememiştir. O, flütten çok daha iyi duyulmasına rağmen kemanda bile en

70 Reillyb, a.g.e., s. 434.

üst registerin kullanımını eleştirmiştir. Çağdaşı İtalyan kemancılar hakkında ki ifadeleri şöyledir:

“Onlar, son derece tiz oktavlarda, orada bulunmayan en güzeli arıyorlar veya kemanın tuşesinin bittiği yerde, sanki çatının üstündeki bir uyurgezer gibi tiz registere tırmanıyorlar ve bu arada gerçek güzelliği verebilecek olan kalın tellere aldırmayıp bu enstrümanı, ciddiyetinden ve tatlılığından mahrum bırakıyorlar.”

Quantz bu eleştirilerinin yanlış anlaşılmamasını hiç kimseyi küçük görmek veya değersizmiş gibi göstermek istemediğini belirtikten sonra asıl amacının, o günlerin özelliklede kemancıların iyi şarkı söyleme stiline karşı bir stili benimsemelerini açığa çıkartmak olduğunu vurgular. 71