• Sonuç bulunamadı

PSUKHE: HADES’E HAPSEDİLMİŞ BİR GÖLGE

Yunan felsefesinde hareket ve/ya duyum ilkesi, yaşam gücü, ölümsüz parçamız ve ahlaki sorumluluğun taşıyıcısı anlamlarında kullanılan psukhe Homerik metinlerde bu anlamların çoğuna henüz sahip değildir. Psukhe, yaşayan bedeni cesetten ayıran yaşam-gücü olmakla birlikte, kişinin yaşamını oluşturan etkinliklerden, tepkilerden, operasyonlardan sorumlu değildir. Yani kişinin hayatta olup olmamasını belirleyen şey psukhedir ancak bunun dışında yaşam esnasında, insanla, onun duyguları ya da düşünceleriyle bir ilişkisi yoktur.35 Psukhenin bu anlamını günümüz dünyasından bir örnekle netleştirmek mümkündür. Bilgisayarlarımız elektrik olmaksızın çalışmamakta ve elektrik gücü olmadığında kapanmaktadır. Yaşamı oluşturan etkinlik ve tepkiler ise bilgisayardaki yazılımlara benzemektedir. Elektrik, bilgisayarın çalışması için ön ve gerek koşuldur ancak bilgisayarın diğer işlevlerinden sorumlu değildir. Öyleyse psukhenin – burada bahsettiğimiz anlamıyla- elektriğe, daha sonra ele alacağımız beden-ruhlarının ise yazılımlara karşılık geldiğini söyleyebiliriz.

34 Snell, a.g.e., p. 7.

35 Burnet, “The Socratic Doctrine of the Soul”, p. 14.

23

Psukhe kelimesinin kullanımına bakıldığına, dikkati çeken bir diğer olgu, bu kavramdan neredeyse istisnasız bir biçimde ölüm anında ya da kişinin yaşamının tehlikede olduğu anlarda bahsedilmesidir. Achilles, savaşta psukhesini riske attığından bahseder36. Achilles Hector’u kovalarken ödülünün Hector’un psukhesi olacağı söylenir37. İnsanlar bayıldıklarında psukhelerinin bedenden çıktığından bahsedilir. Kişi öldüğünde psukhesi uzuvlardan, ağızdan, göğüsten ya da kişinin aldığı ölümcül yaradan çıkarak bedeni terk eder ve bir daha geri dönmemek üzere ölüler ülkesi Hades’e gider. Burada psukhenin etimolojik kökeni olan psukhein yani nefes almak fiili ile kurulan ilişki açıktır. Bu nedenle Homerik psukhe pek çok araştırmacı tarafından nefes-ruhu olarak adlandırılmaktadır.38 Kişinin nefesi ile yaşamın sürmesi arasındaki ilişki, daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi farklı toplumlardaki ortak algılardan biridir. Psukhe kelimesi kimi yerlerde kafa anlamında kullanılmaktadır ancak daha detaylı bir inceleme psukhenin bedendeki yerinin belirsiz olduğunu göstermektedir.39 Kişinin canlı, uyanık ve aktif olduğu anlarda psukhenin etkin olduğundan bahsedilmez ama psukhe olmaksızın yaşamın sürmeyeceği açıktır çükü psukhe tarafından terk edilen beden ölmektedir.

Tüm bu kullanımlar bir bütün olarak incelendiğinde, psukhenin Arbman’ın özgür-ruh tanımındaki neredeyse tüm özelliklere sahip olduğu görülmektedir.40 Arbman’ın özgür-ruhu ile Homerik psukhe şu ortak özelliklere sahiptir: İkisi de kişi aktif iken pasif durumdadır, bayılma esnasında bedeni terk eder, fiziksel ve psikolojik özellikleri bulunmaz, yaşamın sürmesi için ön koşuldur, ölümden sonra bireyi temsil eder.41Ayrıca hem özgür-ruhun hem de psukhenin nefes kökeninden gelen bir kelime ile karşılanması da diğer diller ile paralellik göstermektedir. Dolayısı ile Homerik psukhenin özgür-ruh olarak tanımlanmasının tutarlı bir çıkarım olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Ancak Homerik psukheyi, Homeros öncesi özgür-ruh kavrayışından ayıran çok önemli bir fark bulunmaktadır. Homeros öncesi Grek kültüründe ölüm kültleri, ölülerin ruhlarının insanların arasında dolaştığı, onların hayatlarına etki edebildiği inancından

36 Snell, The Discovery of the Mind, p. 8.

37 MacDonald, History of the Concept of Mind, p. 13.

38 Onians, The Origins of European Thought, p. 93.

39 Bremmer, The Early Greek Concept of the Soul, p. 17.

40 Tek istisna Homeros’ta psukhenin rüya durumunda bedeni terk ettiğine yönelik bir bölüm olmayışıdır Homeros’ta rüyaların olayların gidişini etkileyen edebî bir işlevi bulunmaktadır ancak bunun Homeros’ta bulunmaması, Yunan toplumunda böyle bir düşünce olmadığını göstermez.

41 Bremmer, a.g.e., p. 21.

24

hareketle şekillenmiş, bu yüzden de adak adama, kurban kesme gibi uygulamalar yaygın bir biçimde benimsenmiştir. Oysa Homerik dünya, daha önce de belirttiğimiz gibi, Yunan düşüncesindeki ve evren tahayyülündeki değişimin izlenebildiği, Tanrıların ve insanların yerlerinin belirlendiği, kendi içinde kuralları olan düzenli bir dünyadır. Böylesi bir dünyada, ölülerin ruhlarının önceden kestirilemeyen davranışlarına, kaprislerine yer vermek mümkün değildir. İrrasyonellik ve açıklanamazlık, hayaletlere yani aramızda gezen ruhlara yönelik inancın bir parçasıdır. Aynı zamanda insanların içinde oluşan korkuların da kaynağıdır. Bunun aksine akılla yaşayan Homerik dünyanın tanrıları, anlaşılabilir varlıklardır. Bu dönüşümü gerçekleştiren insanların, daha sonrasında bilim ve felsefeyi icat eden adamlarla aynı gruba ait olduklarını ve ilkel kültlerin karşısına aklı koymaya başladıklarını söylememiz mümkündür.42 Bu tasavvurun da etkisiyle şekillenen Homerik dünya, kesinlik arz eden, belirsizlik ve öngörülemezlik içermeyen, kapalı ve tutarlı bir yapıdır. Bu dünyada güçlerinin sınırı bilinmeyen ve ne yapacağı belli olmayan hayaletlere yer yoktur.

Ancak Homeros ölümden sonra varlığını sürdüren psukhe kavramını tümden reddedemez. Zira bu içine doğduğu kültürde ve konuştuğu dilde var olan bir inanıştır.

Ölümsüz özgür-ruh kavramını reddetmek yerine Homeros zekice bir manevra yapar:

Bedene canlılık bahşeden psukhenin varlığını kabul etmekle birlikte, ölen insanların psukhelerinin bir daha geri dönmemek üzere Hades’e gittiğini, burada bilinçsiz bir şekilde, bir gölge, bir imge, bir eidolon olarak sonsuza dek kapalı kaldığını söyler.

Psukhe, duyguları olmayan, zihin ve zihnin öğeleri tarafından terk edilmiş bir şeydir. İrade, duyu ve düşünce güçleri, bireyin parçalanması ile yok olmuştur.43

Hades’e giden ruhların, bu dünya ile artık bir ilişkisi kalmamıştır, yaşayanlar dünyasından haber alamaz ve oraya haber gönderemezler. Hades’teki ruhlar hareket edebilir ancak amaçtan yoksundur, sesleri vardır ancak bu ses bir cızırtı gibidir, duman-gibi, şeffaf ve buğulu bir görüntüleri vardır.44

Bu ruhlar için sonsuz bir hayattan söz etmek de pek yerinde değildir. Zira bu ruhlar, bedenlerini, dolayısıyla da bilinçlerini ve her türlü güçlerini kaybetmişlerdir, bu dünyada yaptıkları şeyleri sonsuz bir zaman dilimi üzerinde bir robot gibi tekrarlayan gölgelerden

42 Rohde, Psyche, p. 29.

43 Rohde, a.g.e., p. 4.

44 Katona, “The Evolution of the Concept of Psyche from Homer to Aristotle”, p. 34.

25

ibaretlerdir. “Benzetmelere bakarsak ruh bir gölgeydi, bir görüntü, bir düş, bir dumandı, debelenen bir yarasaydı.”45 Psukhenin Hades’teki varoluşu bilinçten, farkındalıktan, özgür iradeden ve hafızadan yoksun bir varoluştur.46 Bu gölgenin, aynadaki yansımamızdan daha fazla gerçekliği yoktur.47 Yaşayanların dünyasına etki edemez, dolayısıyla da yaşayanların tapınmalarından, adaklarından, dualarından fayda sağlayamaz. Ölüler, korku ya da sevgi gibi duyguların ulaşamayacağı yerdedir. Ölüm sonrasındaki bu huzursuz ve amaçsız varoluş yaşam adını almaya öylesine uygun değildir ki pek çok yorumcu Homeros’ta aslında ölümden sonra herhangi bir varoluştan bahsedilmediğini söylemektedir. Homerik dünya görüşüne göre yaşam ile beden birbirinden ayrılmaz kavramlardır ve ancak fiziksel varoluş yaşam adını almaya layıktır. Homeros, Yunan kültürünün daha sonraki dönemlerinde yaygınlaşmış olan ruh çağırmadan ya da kâhinlerden de bahsetmez.

Homeros’un hemen ardından gelen Epik gelenekte bu konuda farklı düşünenler vardır ama Homeros’a göre Hades’e bir kez giden psukhenin artık hiçbir önemi kalmamıştır.

Bu tasavvur ile ilkel kültler arasındaki fark çok temel ve belirleyici bir farktır;

Homeros, aramızda yaşayan ruhlara yönelik inancı tümüyle reddeder. Psukhenin varlığı reddedilmez ancak onun ölümden sonraki var oluşu, bu dünyayı hiçbir şekilde etkilememektedir. Dolayısıyla Homeros’ta ölümsüz ruh kavramı yalnızca sembolik bir öğe durumuna indirgenir. Rohde’nin ifadesiyle “Homeros’un dünyasında gecenin hayaletlerine yer yoktur.”48 Buradan hareketle Homeros’ta, ilkel kültlere hâkim olan öte dünyacı odağın bu dünyaya çevrilmesi sürecinin ilk emarelerini bulduğumuzu söylemek mümkündür.