• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: KURAMSAL ÇERÇEVE

2.5. İlgili Araştırmalar

2.5.3. Psikolojik İstismar ve Psikolojik Sağlamlık İlişkisi

Alan yazının incelendiğinde bazı bireylerin psikolojik istismar gibi olumsuz

yaşantılarına rağmen,zorluklarla baş etme konusunda sağlıklı bir duruş sergiledikleri

görülmektedir. Bu sağlıklı duruş, genellikle psikolojik sağlamlık olarak değerlendirilmektedir. Psikolojik sağlamlık, karşılaşılan değişim süreçlerinde ve olumsuz ya da risk teşkil eden durumlarda, bireyin başarılı bir şekilde bunlarla başa çıkabilme yeterliğini ve kapasitesini göstermektedir (Stewart ve diğ., 1997). Psikolojik sağlamlığın tanımını yapan çalışmalarda, olumsuz yaşantıları içeren ve onların oluşumunu tetikleyen

risk faktörler, risk faktörlerinin etkisini hafifleten veya engelleyen, sağlıklı uyumu ve

bireyin gelişimini geliştiren koruyucu faktörler ve tüm bu süreçlerin sonunda ortaya çıkan uyum düzeyi sıklıkla karşımıza çıkan kavramlardır (Murphy, 1987; Fraser ve diğ., 1999; Masten,1994; Gizir, 2002). Diğer yüksek risk içeren popülasyonlarda psikolojik sağlamlığı inceleyen çalışmalarda olduğu gibi, istismar mağduru çocuklar ve ergenlerle yapılan

çalışmalarda da, psikolojik istismarın neden ve sonuçları yanında, bu süreçte, psikolojik sağlamlığın olası rolleri araştırılmaktadır (Cicchetti, 2014).

Egeland ve Farber (1987), okul öncesi dönemdeki istismar mağduru ve istismara mağduru olmayan çocukları, 12 ay boyunca incelediği boylamsal bir çalışma yürütmüşlerdir. Analiz sonuçları her bir gelişim dönemindeki gelişimsel görevleri yerine getirmede istismar mağduru olmayan çocukların diğer gruba göre daha iyi performans gösterdiklerini göstermektedir.Egeland ve Farber (1987) bu çalışmalarında araştırılan dönemlerle ilgili olarak hiçbir çocukta sürekli bir başarı yakalayamamışlardır. Ancak araştırmacılar adaptasyon işlevselliğinin değişen profilleri ortaya çıktıkça psikolojik sağlamlılığın durağan bir yapı olmadığını ancak devam eden dinamik bir gelişimsel süreç olduğunu düşünmektedirler. Egeland ve Farber (1987) tarafından tasvir edilen istismar mağduru bebek, çocuk ve okul öncesi dönemindeki adaptasyon kalitelerinde düşüşün kasvetli bir tablo çizmesine rağmen biyolojik, bilişsel, sosyal-bilişsel ve sosyo-duygusal gelişimlerinde oluşan avantajlarla birlikte geçmiş yıllara göre problemlerle baş etme mekanizmalarının gelişebileceği düşünülmektedir. Başka bir ifade ile istismar mağduru olan çocuklara uygun gelişimsel ortamlar sunulduğunda içsel dinamiklerinin psikolojik sağlamlığa hizmet edebileceği düşünülmektedir.

Egeland ve Farber’in (1987) araştırma sonuçları ile uyumlu olarak, Herrenkohl ve arkadaşları (1994) istismar mağduru çocukların gelişimsel özellikleriyle ilgili olarak bir boylamsal çalışma yürütmüş olup, istismar mağduru çocukların %15’inin psikolojik sağlamlık düzeyinin yüksek olduğunu rapor etmektedirler. Ayrıca, bu çocuklar ergenlik döneminde tekrar incelendiğinde, psikolojik olarak sağlam çocukların yaklaşık yarısının bu işlevini kaybetmediği gözlenmiştir.

Bolger ve Patterson (2003), 8-10 yaşlarındaki 107 kişilik istismar mağduru ve istimar mağduru olmayan okulçağı çocuğu ile 3 yıllık boylamsal bir çalışma yürütmüştür. Araştırmacılar çocukların içselleştirme, dışsallaştırma, akran kabulü ve akademik başarılarına odaklanmışlardır. Karşılıklı akran ilişkisine kapalı istismar mağduru çocukların, akran ilişkisine açık olanlara göre psikolojik sağlamlık düzeylerinin daha düşük olduğu görülmüştür. Bu araştırmanın sonuçları aynı zamanda, içsel

kontrolünkoruyucu rolünün istismara uğrayan çocukların başaçıkma mekanizmalarından

biri olduğuna gösteren, diğer araştırmaların sonuçlarıyla uyumludur. Aynı zamanda bu çalışmanın bulguları, erken yaşta istismar mağduruolan çocukların, zorluklar karşısında

uyum düzeylerinin de düşük olacağı yargılarını destekler niteliktedir. Çünkü araştırmanın bulguları, çocukların istismar yaşantıları ile uyum sağlama ve psikolojik sağlamlık arasında olumsuz bir bağlantının olduğunu kanıtlar niteliktedir. Örneğin; bu çalışmadaki istismara uğramış çocukların %21’i psikolojik olarak sağlam olarak kategorilendirilmesine rağmen,bu çocukların sadece %4’ü psikolojik sağlamlıklarını üç yıl boyunca devam ettirebilmişlerdir.

Cicchetti ve Rogosh (1997), 213 okul çağı çocukları ile bir örneklem oluşturarak yaz kampı koşulları ile çocukları 3 yıl boyunca izledikleri boylamsal bir çalışma yürütmüşledir. Bu çalışmanın yöntem ve araştırma kurgusu ile diğer çalışmalardan ayrılan yönü, boylamsal olması ve ilk bakım verenleri olan ilişkinin kalitesini ve kamp danışmanlarının kamptaki çocukların ilişkilerinin kalitesine verdikleri puanlarını da içermesidir. Bu çalışma grubunda istismara uğrayan çocuklar (%40,6) istismara

uğramamışlara (%20) göre, psikolojik sağlamlık işlevselliği boyutunda

değerlendirildiğinde daha düşük düzeylere sahip olduğu bulgulanmıştır. Ek olarak bu üç yıllık boylamsal çalışma süresi çerçevesinde, her istismara uğrayan 10 çocuktan sadece birinde psikolojik sağlamlığı temsil eden davranış örüntüsü bulunmuştur. Buna karşılık çalışma süresi boyunca istismara uğramamış çocukların psikolojik sağlamlık işlevselliği, daha yüksek oranlara sahiptir. Çalışmanın en çarpıcı yanı ise, psikolojik sağlamlık işlevselliğine sahip gruptaki istismara uğramış çocuklar, arkadaşlık ilişkilerinde istismara uğramış çocuklara göre yaklaşık 3 kat daha başarılı olmuşlardır. Psikolojik istismar yaşantısının psikolojik sağlamlık üzerindeki etkisinde sosyal bağlılık duygusunun belirleyici olduğu düşünüldüğünde bu bulgu anlamlı görünmektedir.

Cicchetti(1993)’nin çalışmasına göre istismara uğramış ergen bireylerd

eadaptasyonun işlevselliğini, ego-esnekliği, ego-kontrolü ve pozitif benlik saygıları

yordamaktayken istismara uğramamış ergen bireylerde, ego-esnekliği, anneden algılanan duygusal ulaşılabilirlik ve kamptaki danışmanları ile kurdukları pozitif ilişkiler

adaptasyonun işlevselliğini yordamamaktadır. Analiz sonuçları çok önemli noktaların

aydınlatılmasını da sağlamıştır. Buna göre, istismara uğramamış ergen bireylerde psikolojik sağlamlığın en önemli yordayıları ilişkisel faktörler iken, psikolojik istismara uğramış ergen bireylerde ise benlik sistemi ve kişilik özellikleridir (Kim ve Cicchetti,

2003). Bu çalışmanın sonuçları istismar yaşantılarında, psikolojik sağlamlıkla ilişkili

güçlendirdiklerini göstermektedir. İstismar yaşantılarının çevreden gelen tehditle ilişkili olduğu düşünüldüğünde bu bulgu anlamlı görünmektedir.

Cicchetti (2014)’e göre adaptasyon fonksiyonlarını konu alan çalışmalar, ego-

sağlamlığı, ego-kontrolü ve benlik saygısının kişisel farklılıklara ilişkili olduğunu düşündürtmektedir. Aynı araştırmada, istismara uğrayan ergen bireylerde ego-kontrolünün gelişimsel süreçte istismara uğramamış ergen bireylere göre daha farklı bir rolü olduğu hakkında kanıtlar vardır ve ego-sağlamlığı, ego-kontrolü ve benlik saygısının istismara maruz kalmış ergen bireyler için önemli bir işlevinin olduğu bulgulanmıştır. Dolayısıyla, ego-kontrolünün, ego sağlamlığı ve benlik saygısının bireyin gelişimsel süreçteki uyumu kolaylaştıran koruyucu bir işlevinin olduğu söylenebilir.Aynı araştırmacı, psikolojik sağlamlığı yüksek kişilerin, başkaları ile karşılıklı, akılcı ve kontrollü iletişim kurma

yoluyla, olumsuz çevresel koşullara rağmen sağlıklı uyumu sağlayabileceğini ifade

etmektedir.

Benzer Belgeler