• Sonuç bulunamadı

Psikolojik Belirtilerin Azaltılmasına Yönelik Bulguların Tartışılması

5.1 Araştırma Sonucunda Elde Edilen Bulguların Tartışılması

5.1.1 Psikolojik Belirtilerin Azaltılmasına Yönelik Bulguların Tartışılması

Çalışmanın ilk denencesi “psikolojik belirtileri azaltmaya yönelik psiko-eğitim programı psikolojik belirtileri azaltmada etkilidir” şeklinde ifade edilmiştir. Psikolojik belirtileri azaltmaya yönelik hazırlanmış olan psiko-eğitim programına katılan bireylerin programa katılmayanlara göre psikolojik belirtiler puanlarında anlamlı düzeyde bir düşüş olduğu ve bu düşüşün 45 gün sonra yapılan izleme testinde de korunduğu gözlenmiştir. Deney grubu ve kontrol grubu ikili karşılaştırma sonuçları incelendiğinde, deney grubunda yer alan öğrencilerin psikolojik belirti puanlarının ön-test ve son-test puanları arasında son-test lehine anlamlı bir fark olduğu görülürken, kontrol grubu açısından anlamlı bir fark saptanmamıştır. Benzer şekilde deney grubu ön-test ve izleme testi ölçümü psikolojik belirtiler puan ortalamaları arasında izleme testi lehine anlamlı bir fark olduğu görülmektedir. Buna karşın kontrol grubunda ön-test ve izleme testi puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark görülmemiştir. Bu bulgulara göre; deney grubunda yer alan öğrencilerin psikolojik belirtileri azalırken kontrol grubunda yer alan öğrencilerin psikolojik

belirtiler düzeylerinde anlamlı bir değişim olmamıştır. Deney grubuna uygulanan müdahalenin psikolojik belirtileri azaltmadaki etkisinin kalıcı olup olmadığını incelemek amacıyla her iki grup için son-test ve izleme testi psikolojik belirti puanları karşılaştırıldığında; gerek deney grubunda gerekse kontrol grubunda anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür. Bu bulgu, psiko-eğitim programının psikolojik belirtileri azaltmadaki etkisinin kalıcı olduğu şeklinde yorumlanabilir. Kontrol grubunun psikolojik belirtiler düzeyinde zamana bağlı anlamlı bir değişimin olmaması da bu yorumu destekler niteliktedir. Son-test ve izleme testi için gruplar arası ikili karşılaştırma sonuçları incelendiğinde; deney ve kontrol grubunda yer alan öğrencilerin Kısa Semptom Envanterinden aldıkları psikolojik belirtiler son-test puanları arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu görülmektedir. Bu sonuçlara göre deney grubunda yer alan öğrencilerin kontrol grubunda yer alan öğrencilere göre psikolojik belirti düzeyleri anlamlı bir düzeyde azalmıştır. Aynı şekilde deney ve kontrol grubunda yer alan öğrencilerin kısa semptom envanterinden aldıkları psikolojik belirtiler izleme testi puanları arasında da deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu görülmektedir. Buna göre 10 haftalık oturumlar tamamlandıktan 45 gün sonra da psiko-eğitim programına katılan öğrencilerin, bu programa katılmayan öğrencilere göre psikolojik belirtiler düzeyleri anlamlı bir şekilde azalmıştır. Araştırmanın birinci denencesi doğrulanmış ve psiko-eğitim programının psikolojik belirtileri azaltmada etkili olduğu görülmüştür.

Literatür incelendiğinde bütünsel bir yaklaşımlı Kısa Semptom Envanter’inde belirtilen psikolojik belirtilerin tümünü azaltmaya yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bununla birlikte Kısa Semptom Envanterinin alt ölçeklerinde geçen psikolojik belirtilerle ilgili tek tek yapılan çalışmalara rastlanmaktadır. Çalışmalar psiko-eğitim çalışmaları sonuçlarının çalışmadan elde edilen bulguları desteklediğini göstermektedir. Psikotik bozukluklarla ilgili yapılan bir meta analitik çalışmada (Lincoln, Wilhelm ve Nestoriuc, 2007) ailelerin katılımda bulunduğu psiko-eğitim çalışmalarının kayda değer faydası görülürken, sadece hastalarla yapılan psiko- eğitim çalışmalarının faydalarının belirsiz olduğu görülmektedir. Başka bir ifade ile psiko-eğitimlerin psikotik belirtileri azaltmada etkili olduğu görülmüştür. Anksiyete bozukluklarında psiko-eğitim çalışmalarının incelendiği başka bir çalışmada (Rummel-Kluge ve diğerleri, 2009) anksiyete bozukluğu olan hastaların çoğunun (% 77) psiko-eğitim seçeneği verildiği zaman bunu tercih ettiğini ancak araştırma

yapılan kurumların sadece % 8’inin ansiyete bozukluğu olan hastalara psiko-eğitim verdiğini ortaya çıkarmıştır. Araştırma ayrıca anksiyete bozukluklarında psiko-eğitim programının faydalı olduğunu ve tedavi maliyetlerini de düşürdüğünü ortaya koymuştur. Bu çalışma psiko-eğitim alanında yapılan çalışmaların gerekliliği ve faydası konusunda tartışma olmamakla birlikte az tercih edildiğini ortaya koymuştur. Aynı zamanda bu alanda yapılacak çalışmalara ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. Başka çalışmalarda da (Cloos, 2005; Rollman ve diğerleri., 2005; Chavira and Stein, 2002; Dannon ve diğerleri, 2002, akt. Rummel-Kluge ve diğerleri, 2009) ansiyete bozukluklarına yönelik psiko-eğitim çalışmalarının etkili olduğu, tedaviye cevap oranını artırdığı, belirtileri düşürdüğü ve yaşam kalitesini artırdığı görülmektedir. Depresyon belirtilerini azaltmaya yönelik Melo-Carrillo, Oudenhove ve Lopez- Avila, (2012) tarafından yapılan çalışmada depresyon belirtilerinin azaltılmasında psiko-eğitim programının anlamlı bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Benzer bir şekilde Morokuma ve diğerleri (2013) tarafından majör depresyon hastalarıyla yapılan kontrol gruplu bir çalışmada psiko-eğitim programının deney grubunda, kontrol grubuna oranla anlamlı düzeyde depresif belirtileri düşürdüğü görülmüştür. Sönmez (2009) tarafından şizofrenlerle yapılan psiko-eğitim grup çalışmasında, çalışmaya katılanlarda, katılmayanlara oranla psikopatoloji düzeyinde, sosyal işlevsellikte, yaşam niteliklerinde ve içgörüde deney grubu lehine anlamlı düzeyde farklılık olduğu tespit edilmiştir. Thompson-Hollands, Abramovitch, Tompson, Barlow (2015) tarafından yapılan bir çalışmada obsesif kompülsif bozukluğu olan bireylerin ailelerine yönelik psiko-eğitim çalışması yapılmıştır. Çalışmada aileleri psiko-eğitim alan hastaların OKB belirti düzeylerinin, aileleri psiko-eğitim almayan hastalara göre anlamlı düzeyde düştüğü görülmüştür. Warman, Phalen ve Martin (2015) tarafından yapılan çalışmada birkaç psikolojik bozuklukta (şizofreni, okb ve şiddet düşünceleri) psiko-eğitimin etkili olduğu görülmüştür.

Literatürdeki çalışmalarda ve çalışmamızda psiko-eğitim programlarının bireylerin psikolojik belirtilerini azaltmada etkili olduğu görülmektedir. Psiko-eğitim programı sistematik yapılandırılmış, rahatsızlık ve onun tedavisi hakkında bilgilendirici bir programdır. Psiko-eğitim programı bireyin rahatsızlığı ile baş edebilmesi için rahatsızlığı duygusal boyutları ile birlikte ele alan bir süreçtir (Bauml ve Pitschel, 2008 akt. Rummel-Kluge ve diğerleri, 2009). Psiko-eğitim programları ile kişi sorunları hakkında farkındalık kazandığı gibi, onlarla baş etme stratejileri hakkında

da beceri kazanabilmektedir. Psiko-eğitim süreciyle beceriler kazanıldıktan sonra kişi gerek sorunların nüksetmesi gerekse daha farklı sorunlarda daha etkili baş etme stratejileri kazanabilmektedir. Bu çalışmada da psikolojik belirtilerle etkili bir şekilde baş edebilmek için gerekli becerilerin kazanılması temel amaçlardan biri olarak görülmüştür. Bu amaca ulaşılıp ulaşılmadığı, başka bir ifade ile psiko-eğitim programının öğrencilerin psikolojik belirtilerle baş etme stratejilerini kazandırmada etkili olup olmadığını belirlemek için yapılan analizlerden elde edilen bulgular ile literatür birbiri ile örtüşmektedir.

5.1.2 İnternet Bağımlılığının Azaltılmasına Yönelik Bulguların Tartışılması

Araştırmanın ikinci denencesi “ psikolojik belirtileri azaltmaya yönelik psiko-eğitim programı internet bağımlılığını azaltmada etkilidir” şeklinde ifade edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular incelendiğinde psiko-eğitim programına katılan öğrencilerin programa katılmayanlara göre psikolojik belirtiler aracılığıyla internet bağımlılık düzeylerinde anlamlı bir düşüş olduğu ve bu düşüşün 45 gün sonra yapılan izleme testinde de devam ettiği görülmüştür. Deney ve kontrol grubu ikili karşılaştırma sonuçları incelendiğinde, deney grubunda yer alan öğrencilerin internet bağımlılığı puanlarını ölçen ön-test ve son-test puanları arasında son-test lehine anlamlı bir fark olduğu görülürken, kontrol grubu açısından anlamlı bir fark saptanmamıştır. Aynı şekilde deney grubu ön-test ve izleme testi ölçümü internet bağımlılığı puan ortalamaları arasında izleme testi lehine anlamlı bir fark olduğu görülmektedir. Buna karşın kontrol grubu ön-test ve izleme testi internet bağımlılığı puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Bu bulgulara göre deney grubunda yer alan öğrencilerin internet bağımlılıkları azalırken kontrol grubunda yer alan öğrencilerin internet bağımlılığı düzeylerinde anlamlı bir değişim olmadığı görülmektedir. Deney grubuna uygulanan müdahale programının internet bağımlılığını azaltmadaki etkisinin kalıcı olup olmadığını incelemek amacıyla deney ve kontrol gruplarının son-test ve izleme testi internet bağımlılığı puanları karşılaştırıldığında; deney grubunda anlamlı bir fark olduğu görülürken, kontrol grubunda anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. Bu bulgu psiko-eğitim programının internet bağımlılığını azaltmadaki etkisinin kalıcı olduğu ve etkisinin artmaya devam ettiği şeklide yorumlanabilir. Kontrol grubunun internet bağımlılığı düzeylerinde zamana bağlı bir değişim olmaması da bu yorumu destekler niteliktedir.

Deney ve kontrol grupları arası son test ve izleme ölçümleri için yapılan ikili karşılaştırma sonuçları incelendiğinde; her iki grupta yer alan öğrencilerin internet bağımlılığı ölçeğinden aldıkları son-test puanları arasında anlamlı bir farklılık olmadığı görülmektedir. Bu bulguya göre oturumlar tamamlandığında, deney grubunda yer alan öğrencilerin internet bağımlılığı düzeylerinin kontrol grubundaki öğrencilerin internet bağımlılığı düzeylerine göre anlamlı bir şekilde azalmadığı düşünülebilir. Bununla birlikte her iki grubun internet bağımlılığı ölçeğinden elde ettikleri izleme ölçümleri karşılaştırıldığında ise iki ölçüm arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu görülmüştür. Buna göre 10 haftalık oturumlar tamamlandıktan hemen sonra olmasa da 45 günlük izleme süreci sonunda, psiko- eğitim programına katılan öğrencilerin, programa katılmayan öğrencilere göre internet bağımlılığı puanlarının anlamlı düzeyde azaldığı görülmektedir. Deney grubunun internet bağımlılığı puan ortalamaları incelendiğinde, son-teste göre izleme testinden elde edilen sonuçların kalıcılığını koruduğu görülmektedir. Kontrol grubunda ise son-test ve izleme testi arasında anlamlı bir farka rastlanmamaktadır. Ayrıca kontrol grubunda ön-test, son-test ve izleme testi puan ortalamalarında anlamlı düzeyde olmasa da giderek artan bir durumun söz konusu olduğu görülmektedir. Sonuç olarak araştırmanın 2. denencesinin doğrulandığı ve psiko- eğitim programının psikolojik belirtileri azaltarak internet bağımlılığının azalmasına katkıda bulunduğu görülmektedir.

Gruplar arası sonuçlar dikkate alındığında, deney grubunda çalışmaların tamamlanmasından sonra başlayan internet bağımlılığı puan ortalamasındaki düşüşün, izleme çalışmasında iyice belirginleştiği görülmektedir.

Son-test puan ortalamaları arasındaki farkın, düşüş olmakla birlikte, anlamlı olmaması, psiko-eğitim programının dolaylı olarak internet bağımlılığını düşürmeye yönelik olması ile açıklanabilir. Psiko-eğitim programının internet bağımlılığı üzerindeki etkisinin çalışma içselleştirildikten sonra ortaya çıktığı söylenebilir.

Literatür incelendiğinde gerek yurt içinde gerekse yurt dışında psikolojik belirtiler aracılığıyla internet bağımlılığını düşürmeye yönelik herhangi bir psiko-eğitim programına rastlanmamıştır. Liu ve diğerleri (2015) tarafından direkt internet bağımlılığını hedef alan bir grup terapisi yapılmıştır. Çalışmada internet bağımlılarına ve ailelerine yönelik grup terapisi uygulaması yapılmıştır. Çalışmada altı oturumluk çoklu terapi (aile ve bireye yönelik) sonrasında ergenlerdeki internet

bağımlılığı davranışında anlamlı düzeyde bir düşüş olduğu görülmektedir. Ayrıca bilişsel davranışçı terapi (Young, 1999 ve Davis, 2001), destekleyici grup çalışmaları ve aile terapileri (Huang, Li ve Tao, 2010), gerçeklik terapisi (Kim, 2008), çoklu psikoterapiler (Huang, Li ve Tao, 2010) gibi yaklaşımlarla da internet bağımlılığını önlemeye yönelik bireysel ve grup çalışmalarının yapıldığı görülmektedir. Ayrıca literatürde internet bağımlılığı ile depresyon ve intihar düşünceleri (Kim ve diğerleri, 2006), psikotizm (Cao ve Su, 2006), saldırganlık (Ko ve diğerleri, 2009), öfke ve düşmanlık (Ko ve diğerleri, 2009), depresyon (Luciana, 2013; Yao ve Zhong, 2014; Ayas ve Horzum, 2013), depresyon, sosyal fobi ve hostilite (Ko ve diğerleri, 2012), depresyon ve anksiyete (Tonioni ve diğerleri, 2012; Dalbudak ve Evren, 2014) gibi psikolojik belirtiler arasında pozitif ilişki olduğu görülmektedir.

Literatürdeki çalışmalar psikolojik belirtiler ile internet bağımlılığı arasındaki ilişkiliyi ortaya koymaktadır. Çalışmada internet bağımlılığında düşüş olduğu görülmektedir. Bu düşüş psikolojik belirtiler ile internet bağımlılığı arasındaki ilişkiyi çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

5.1.3 Psikolojik Belirtilerin Azalmasının İnternet Bağımlılığının Azalmasına

Benzer Belgeler