• Sonuç bulunamadı

Psikologların Cinsel Mitleri ve Psikologların Eşcinselliğe Yönelik Tutumları

Cinsel mitlerden bahsedilirken söylenmek istenen, bireylerin cinsel konularda doğru olarak gördükleri genellikle çokça abartılmış ve bilimsel bir değeri olmayan inanışlardır. Bu yanlış inanışlar toplumun birçok yerinde ve ülkemizde de psikologlar aracılığı ile de kullanılmaktadır. Bu nedenden dolayı cinsel mitlerin yerine bilimsel açıdan ispatlanmış doğru bilgilerin konması insan sağlığı için oldukça önemli bir durumdur.

Artık günümüzde çoğu psikolog tarafından eşcinselliğe yönelik tutumlarında hastalık olarak görmeseler de, bozukluk ve hastalık olarak ele alıp tedavi etmek isteyen psikologların varlığı da bulunmaktadır. Bu düşünce tamimiyle ortadan kalmış değil bunun en büyük sebeplerinden birisi de psikologların bu alandaki eğitim seviyeleri ve uzmanlık esnasında cinsiyet kimliği ve yönelimi farklılığının yok sayılmasından dolayıdır. Lisans seviyesindeki dersler de daha çok didaktik tekniklerle verildiğinden tutumların ve davranışların değişmesini hedef alan diğer yöntemler pek kullanılmamaktadır. Bu nedenle psikologlar eşcinsellik bir bozukluk değildir ifadesini duysalar bile bu ifadenin mevcut homofobiyi ne derece azalttığı şüphelidir.

Eşcinselliğe yönelik tutumların bu denli ayrımcı ve olumsuz olmasının sebebi tecrübe ve bilgi eksikliğinden, yetişirken değişik şekillerde sunuluş olan bilgileri sorgulamaktan ziyade olduğu gibi kabul etmek sonucu cinsel mitlerin meydana gelmesidir. Bu durum yalnızca bilgi eksikliği ile açıklanamaz. Bazı kişilerde, psikologluğun verdiği isim ve yetkisi ile belli bir dini görüşlerin ve ayrımcı tutumların etkisi altında kalıp bu etkilerle istemli bir direnç göstererek mesleki etik kuralların

52

dışına çıkabilmektedir. Bunun yanında kişisel ve özel ahlaki değerlerini ve fikirlerini sürdürmek ve topluma yaymak amacıyla bu görüşleri bilimsel değeri olan bilgilere dayandırmakta, bu şekilde yetki ve uzmanlıklarını bir topluluğu aşağılamak ve kötülemek için kötüye kullanmaktadırlar. Tüm bilimsel çalışmalar ve ifadeler bu durumun aksini ifade etmesine rağmen ayrımcılık yapmaya devam etmektedirler. Bunun sonucundan yalnızca yanlış bilgilendirmekle kalmayıp aynı zamanda eşcinsel bireylere de zarar vermektedirler.

Toplumumuzda bu tür zarar getiren psikologlara başvuran kaygılı ve umut arayan insanlar bulunmaktadır. Heteroseksüellerin üstün olduğunu düşünen bir toplumda yaşamanın zorluklarıyla baş etmekte güçlük çeken ve bu sebeple heteroseksüel olmayı ya da olabilmeyi isteyen eşcinseller ve onların aileleri gibi bir grup ta vardır. Bu bireylerin endişeleri ve yardım arayışları ekonomik ve kişisel inançlar için sömürülebilmektedir. Bu tarz yöntemler hem eşcinselliğe yönelik zararlar vermekte hem de ailelerine maddi ve manevi yönden yük oluşturmaktadır. Bunun yanında psikoloji mesleğinin güvenirliğine gölge düşürmektedir.

Bu kabul edilmeyen tedavi girişimlerinin dayandığı ve bunun yanında pekiştirdiği kimi inançlarla farklı zamanlarda karşı karşıya kalınabilmektedir. Bu nedenle gündelik hayatta ve bazı psikologlarında sahip olduğu bu yanlış inanışlardan, mitlerden bahsedecek olursak.

“Eşcinsel olmak bir seçimdir” seçim değil bir varoluştur. Cinsel eğilimlerin ve kimliklerin bütünü bir farklılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum seçim olsa bile bireylerin cinsel yönden seçimlerine müdahale etmek için bir gerekçe bulunmamaktadır. Seçim kelimesinin kullanımı durumunda cinsel yönelik ve kimliğinin toplumun normlarına tutarlı bir biçimde değiştirilebileceği algısını bulundurur ve bu tarz tedavileri meşru kılmayı amaçlar.

“Eşcinsel bireyler hayatlarının bir döneminde cinsel tecavüze uğramışlardır. Bu sebepten dolayı eşcinsel olmuşlardır” cinsel tecavüz bireyi ruhsal açıdan travmatik bir sürece sokabilir. Ancak cinsel tecavüze maruz kalmak cinsel eğilimin sebebi olarak gösterilmesi söz konusu değildir. Bunun yanında “eşcinsel bireyler yetiştirilme tarzlarından dolayı eşcinsel birey olmuşlardır” görüşü de yanlış bir görüştür. Yani annesi kız gibi büyütmüş gibi ifadeler yanlış ifadelerdir. Çocuğun yetiştirilme tarzının cinsel eğilimlerine veya kimlikleri üstünde bir etkisinin olmadığı çalışmalarla gösterilmiştir.

53

“Cinsel yönelim değiştirilebilir bir durumdur” cinsel yönelimin değiştirilmesi söz konusu değildir. Heteroseksüel kişilerin eşcinsel yapılamayacağı gibi eşcinsel bireylerde heteroseksüel yapılamaz. Cinsel yönelim bireyin tercihi değildir. Bu bazı psikologlar arasında da bulunan yanlış mitlerden birisidir. Bununla benzer bir diğer görüş ise “Eşcinsellik bir ruhsal bozukluktur ve tedavi edilmelidir”. Eşcinsellik ruhsal bir hastalık ya da patolojik bir durum değildir. Bu sebeple tedavi edilecek bir durum söz konusu değildir. Bu düşünce heteroseksüelliğin üstün olarak görüldüğü ifade tarzına sahip bir mittir.

“Terapi ile cinsel yönelim değiştirilebilir”. Bu görüş tamamen yanlıştır. Terapi ile cinsel yönelim değişmez. Bunu yapabileceğini iddia eden psikologlar, bireylerin cinsel yönelimlerini değil onların cinsel pratiklerini baskılama amacındadırlar. Bu durum gerçek olsaydı eşcinsel olmak isteyen bir heteroseksüel bireyde ilaç ya da başka müdahalelerle bu durumu yerine getirebilirdi. Böyle bir durum söz konusu olmadığı için aksi bir durumda mümkün değildir.

“Onarım, değiştirme terapileri gibi terapiler hastanın onayı olduğu sürece etik sayılır”. Bu tarz uygulamaların uzun süre zarfı içinde onarılması güç psikolojik yaralara sebep olduğu ispatlanmıştır. Aynı zamanda bu tarz uygulamaların etik olarak hiçbir yanı olmamaktadır. Bundan farklı olarak “Dış görünüşüne bakarak bir bireyin eşcinsel olup olmadığını anlamak mümkündür” ifadesi de oldukça yanlış bir inançtır. Cinsel yönelim ile toplumsal cinsiyet kavramları birbirinden farklı ifadelerdir. Bu nedenle, mesela, kadınsı özellikler taşıyan bir erkek kesinlikle eşcinseldir gibi bir görüşten söz etmek mümkün değildir.

Bu tarz cinsel mitlere sahip olan psikologların dolayısıyla eşcinselliğe yönelik tutumları da olumsuz olmaktadır. Bu cinsel mitlerin yerlerine doğru olan bilgilerin konması gerekmektedir. Bu durumun gerçekleşmesi içinde ilk önce psikologların daha sonra da toplumun cinsel eğitim derslerinden geçmeleri gerekmektedir.